Ünlü Oyuncu Serdar GÖKHAN’dan Yerli Dizilere Haklı Eleştiri: “ÇARPIK İLİŞKİLERİN ÖN PLANDA TUTULDUĞU DİZİLERDEN USANAN HALK, TARİHÎ FİLMLERE YÖNELDİ.”

14 Mart 2016 17:15 Ahmet Deniz AĞCA
Okunma
3178
  Ünlü Oyuncu Serdar GÖKHANdan Yerli Dizilere Haklı Eleştiri: “ÇARPIK İLİŞKİLERİN ÖN PLANDA TUTULDUĞU DİZİLERDEN USANAN HALK, TARİHÎ FİLMLERE YÖNELDİ.”

 

 
Sinema serüveniniz nasıl başladı? Neden etkilenerek bu sektöre girdiniz?
Babıali’de ressamlık yaptığım yıllarda film platolarında set dekoratörlüğü de yapmaktaydım. Bir gün dekorunu yaptığım bir sette çekimleri izlerken başrol oyuncusunun yüzme bilmemesi üzerine yönetmenin seçimiyle başrol oyuncusunun dublörlüğünü yaptım. Başarılı bir çekimin ardından birbiri ardından birçok filmde dublörlük ve kavgacılık teklifi aldım. 1969 yılında askerlik görevimin bitmesiyle Ses mecmuasının açmış olduğu sinema yıldızı yarışmasına katıldım. Jürideki bir prodüktörün ilgisini çekerek on filmlik bir anlaşma imzaladım. Sinema serüvenim böylelikle başlamış oldu.
 
Şimdiye kadar çok sayıda sinema filminde rol aldınız. En çok hangi karakter etkiledi sizi? Neden?
Bugüne kadar 127 sinema filminde başrol oyunculuğu yaptım. 16 televizyon dizisinde oynadım. Beni; en çok tarihî filmlerde oynadığım karakterler etkilemiştir, diyebilirim.
 
Televizyonun ve bilhassa dizi filmlerin yaygınlaşması sinemayı nasıl etkiledi sizce?
Televizyon ve dizi filmler halkı sinemaya gitmekten uzaklaştırdı. Halk evinde oturduğu yerden istediği kanalı açarak istediği film ve programı izleme fırsatına ve rahatlığına alıştı. Sinema fiyatlarının da yüksek olması seyirci azlığına ve film sektörünün yavaşlamasına ve film sayısının azalmasına neden oldu. 
 
Serhat boylarının yiğitlerinden Çal Hasan ve Malkoçoğlu Kurt Bey, Orta Asya bozkırlarının kahraman silahşoru Baybars, Türk yiğitleri Kara Orkun, Kara Pençe ve Oruç Reis gibi değişik tarihî kahramanlara hayat verdiniz. Dönemin gençlerinin, hatta büyüklerin bile millî duygularına hitap eden tarihî filmlerdeki bu kahraman karakterler, çok ilgi gördü. Bugün bu tarihî filmleriniz hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizde en çok iz bırakan filmleriniz hangileri oldu?
Türk milleti şanlı tarihine ve kahraman ecdadına düşkündür. Bende oynadığım tarihî filmlerle kendi gelenek ve öz kültüründen ziyade Batı değerlerine yönelen genç kuşaklarımızda kimlik bilincini, tarih ve yurt sevgisini kazandırmak adına bir misyon üstlenmeye çalıştım.
 
TRT 1’de yayımlanan Diriliş-Ertuğrul adlı dizide Süleyman Şah’ı canlandırarak usta bir oyuncu olduğunuzu bir kez daha gösterdiniz. Çok sayıda tarihî filmde başrol oynayarak edindiğiniz tecrübenin, bu dizideki performansınıza ne ölçüde katkısı oldu?
52 yıldır sinema mesleğiyle iştigal etmekteyim. 52 yıllık sinema bilgi ve tecrübelerimi yaptığım filmlerde öne çıkarmaya gayret gösteririm. Diriliş-Ertuğrul dizisindeki Süleyman Şah gibi tarihî bir şahsiyeti oynarken de bu duygularla hareket ettim. Başarılı olduğuma inanıyorum ve bu başarımın, dizinin seyirci tarafından beğenilmesine de vesile olduğu kanısındayım.
 
Tarihî filmlerin yanında birçok aksiyon, macera ve dram filmlerinde oynadınız. Türk sinema izleyicisi; sizi canlandırdığınız dürüst, mert, adil, cesur ve vatansever karakterlerle özdeşleştirdi. Onlarda kendinden çok şey buldu. Oynadığınız bütün karakterler için, “Sadece Anadolu insanının saf ve temiz duygularını yansıtmaya çalıştım.” dediniz. Şimdiki jönler arasında gelecekte sizin ve sizin kuşağınız gibi unutulmazlar arasında adı anılabilecek bir isim neden çıkmıyor? Bunu biraz da halkın değerlerinden uzaklaşılmasına mı bağlamalıyız?  
Bugüne kadar hiç kötü rolde oynamadım. Yaptığım filmlerde, Anadolu insanımızda var olan kahramanlık, dürüstlük, mertlik, inanç, adalet, saf, temiz duygu, örf ve âdetlerimize bağlı değerlerimizi yansıtmaya çalıştım. Fakat günümüzde bu değerler bir bir yok olup gidiyor. İnsanlarımız özünden uzaklaşmaya başladı. Aile yapımız bozulmaya, sevgi saygı kurallarımız erozyona uğramaya başladı. Korkarım ki, her geçen gün daha da bencilleşen, maddeleşen ve çıkarlarım ön planda tutmaya başlayan toplumumuzda bu ulvi değerler yok olup gidecek. Biz sanatçılar olarak topluma yön verici doğru yolu gösterici olmamız gerekir. Lakin biz her ne kadar bu uğurda uğraş vermeye çalışsak da bunları uygulayabileceğimiz bir ortam ne yazık ki bizlere sunulmuyor. Çaresiz kalıyoruz...
 
1970’li yılların ikinci yarısından itibaren Yeşilçam'da seks temalarının işlendiği filmlerin başlaması üzerine prensiplerinize sadık kalıp bu tür filmlerde oynamadınız. Türk sineması o yıllarda ne oldu da bir kısır döngüye girip milletin sineması olmaktan uzaklaştı?
Türk sineması kurulduğundan beri yeterli ekonomik imkânlardan yoksun kalarak kendi yağıyla kavrulmaya çalıştı. Devletin sansür uygulamaları ile üretilen kısıtlı senaryolar filmlerimizi dış pazarlara satma imkânı vermedi. Bu yüzden sinema yok olma noktasına geldi. Prodüktörler sektörü canlandırmak adına değişik arayış içine girdiler. Seks filmlerinin ortaya çıkışı ve seyirciyi sinemadan uzaklaştıran sebep bu arayış yüzündendir.
 
Bugünkü sinema sektörünün sahip olduğu imkânlara rağmen eski sinema filmlerindeki sıcaklığı, samimiyeti hâlâ yakalayamadık. Bunu neye bağlıyorsunuz? 
Eski Yeşilçam filmlerinin duygu ve sıcaklığı, o dönemlerin gerek teknik açıdan gerekse ekonomik imkânlardan yoksun yapımcı, yönetmen ve oyuncuların her türlü yokluğa ve olumsuzluğa rağmen üstün gayret ve büyük bir özveriyle işlerini ciddiyetle yapmalarından kaynaklanmaktadır... Günümüzde her türlü imkân olmasına rağmen o Yeşilçam ruhunu ve tadını bulamamaktayız. Zira sanat ve sanatçı değerleri değişti. Sanatçı olmanın vakarlı duruşu eskisi gibi kalmadı. Şimdi bir dizide veya bir filmin iki sahnesinde rol alan herkes kendini oyuncuyum diye ortaya atıyor. Burunlarından kıl aldırmıyorlar. Bunları gündeme getiren magazinciler sanki büyük sanatçılarmış gibi topluma lanse ediyorlar. Kimin eli kimin cebinde olmayan, keselerini doldurmaktan başka bir şey düşünmeyen bu büyük(!) sanatçılardan topluma yarar projeler üretmeleri beklenemez, beklenmeli de...
 
Sinemada herkesin başaramayacağı geniş bir yelpazede roller üstlendiniz. Set dekoratörlüğü, küçük roller ve dublörlükten starlığa uzanan sinema serüveniniz; müthiş bir başarı öyküsü içeriyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Sinemaya adım attığım günden beri işime büyük bir ciddiyetle sarıldım. Özel hayatımı toplum değerlerine göre yaşamaya çalıştım. Açlık ve yokluk çektim. Yıllarca işsiz kaldım. Ama azmimle buralara kadar geldim. Bunda halkımın sevgisi ve dürüst yaşamımın payı büyüktür...
 
Asıl mesleğinizin ressamlık olduğunu, bir ara çizgi roman karakterleri de çizdiğinizi biliyoruz. Nelerdi bunlar? Hâlâ bu alanda çalışmalarınız var mı?
Sinemadan önceki mesleğim ressamlıktı. Babıali’de uzun yıllar tabela ve resimli çizgi roman ressamlığı yaptım. Sinemaya başladıktan sonra uzun yıllar ara verdiğim resim çalışmalarımı ancak boş zamanlarımda devam ettirebildim. Yaptığım 18 adet büyük boy yağlı tablolarımı bir sergi açarak sanatseverlerle buluşturdum.
 
Sinemanın önemli karakter oyuncularından Süleyman Turan’ın da bu yönü bilinir. Kendisiyle hiç ortak çalışmanız oldu mu?
Süleyman Turan arkadaşım da resimli çizgi roman ressamıdır. Ama birlikte bir çalışmamız olmadı.
 
Bazı dizi filmlerde 12 Eylül Darbesi öncesinde yaşanan olaylar tek taraflı olarak ve dönemin gerçekleri saptırılarak yansıtılıyor. Bilhassa Ülkücüler bütün siyasi olayların sorumlusu olarak gösteriliyor. Sektördeki bazı kesimlerin bu meseleye at gözlüğüyle bakmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sinema ve sanat dünyası maalesef sol görüşlü yapımcı ve tiyatrocuların inisiyatifi altında. Bu tür filmleri veya dizileri yapanlar da sol görüş ağırlıklı olunca tabii ki nalıncı keseri gibi odunu kendi taraflarına doğru yontacaklar, kendi davalarım haklı gösterme yoluna gideceklerdir. Tarihi kendi çıkarlarına göre değerlendiren bu zihniyet, barlarda kadeh tokuşturarak sarhoş kafalarla devlet kurarlar, hükûmet yıkarlar... Solculuğun, komünizmin ana yurdu Rusya’da bile bu rejimin yıkılmasına, yok olmasına rağmen hâlâ savunuculuğunu yapan bu güruh; her zaman bölücülüğü, yıkıcılığı ve kendinden olmayana, devlete düşmanlığı ilke edinmişlerdir...
Sinemanın onurlu ismine sığınarak kendilerini sinemacı olarak lanse eden 400 kişilik Gezi Parkı soytarılarının utanmadan terör örgütü PKK’ya destek bildirisi vermeleri de devlet düşmanlıklarının son örneği değil midir?
Vatanımızın; dört bir yandan ateş çemberi içinde olduğu, polisimizin, askerimizin, vatan evlatlarımızın, çocuklarımızın PKK’nın hain ellerince şehit edildiği, “Haklarınızı savunuyoruz.” diye kandırdıkları Kürt halkının teröristlerden eziyet gördüğü, günahsız halkın canlı bombalarla hayatlarından edildiği şu buhranlı günlerinde birlik, beraberlik içinde vatan savunmasında devlete destek verecekleri yerde bildiri yayınlayarak devleti suçlayan, hainlerle aynı safı tutan bu ülkenin nimetlerinden faydalanan, devletinden aldıkları maaşla yaşamlarını sürdürerek kendilerini akademisyen olarak vasıflandıran karanlık kafalardan tarih bir gün mutlaka hesap soracaktır!
Kurtuluş Savaşı’mızda olduğu gibi yedi düveli alt eden vatanperver milletimiz ve devletimizin; terörün de, bu vatan hainlerinin de üstesinden geleceğine inancım tamdır.
 
Son yıllarda dönem filmi, tarihî film çekmek; tarihî diziler yaygınlaştı. Bunların iş ve ilgi görmesini neye bağlıyorsunuz?
Uzun yıllardır örf ve âdetlerimizi, aile yapımızı erozyona uğratan Brezilya dizileri benzeri aşklı, meşkli, çarpık ilişkilerin ön planda tutulduğu dizileri seyretmekten usanan halkımız, özlemini duyduğu atasını, tarihini, özünü gündeme getiren tarihî filmlere hasret duydukları için aşırı ilgi göstermektedir.
 
Alperen adında bir oğlunuz var. 2004 doğumlu galiba… Baba-oğul ilişkileriniz nasıl Alperen’le? Bir starın oğlu olduğunu idrak edecek yaşta artık. Nasıl karşılıyor bunu?
On bir yaşında Alperen Serdar Gökhan adında bir erkek evladım var. O babasıyla, ben de onunla gurur duymaktayım. 23 yıllık ilk evliliğimden sonra yaptığım ikinci evliliğimde bir evlat vererek bana babalık sevgisini tattıran yüce Rabb’ime hamdüsenalar olsun.
 
Eski set arkadaşlarınız ve filme tat veren karakter oyuncularıyla dışarıda bir araya gelir misiniz?
Eski dost ve arkadaşlarımdan bir araya gelebileceğim pek kimse kalmadı. Çoğu maalesef rahmetli oldu.
 
Önümüzdeki dönemde içinde yer alacağınız yeni projeler var mı?
Önümüzdeki dönemde, arşiv çalışmalarım yaptığım ve senaryosunu kendi yazdığım tarihî projeler var. Allah nasip ederse sırasıyla gündeme getirmeye çalışacağım.