O, İSLAM’IN YUMRUĞUYDU

26 Temmuz 2016 12:35 Murat Kurşunoğlu
Okunma
1670
O, İSLAMIN YUMRUĞUYDU

 

 
Muhammed Ali, yaşadığı döneme yumruktan damgasını vurup göçtü fâni dünyadan…
Öyle bir damga ki kendisinden sonraki yüzyıllara taşınacak ve izi silinmeyecek…
Boks sporunda, her babayiğide nasip olmayacak başarılara imza attı.
Hatta denilebilir ki tekrarı bile olmayacak başarılara…
Kendini aşan bir sporcuydu Muhammed Ali. Dünya ağır sıklet boks şampiyonu unvanını kaybettikten sonra da her seferinde geri almasını bildi.
Yaşı ilerlemesine rağmen olağanüstü özelliklere sahip bir boksör olduğunu gösterip uzun süre ringlerde kaldı.
O, bir efsaneydi.
Bir değil; birkaç neslin çocukluk ve gençlik yıllarını doldurdu, hayallerini süsledi.
Mahalle aralarında çocukların, delikanlıların girdikleri iddiaların temel konusu oldu. “Dünyanın en güçlü adamı kim?” sorusuna belki de en çok “Muhammed Ali!” cevabı verildi.
Bu iddialarda Herkül’den Masis’e Tarzan’dan Süpermen’e Hazreti Ali’den Zaloğlu Rüstem’e, Fatih’ten Dördüncü Murat’a, Kurtdereli Mehmet Pehlivan’dan Yaşar Doğu’ya kadar geçmişte hafızalara kazınan birçok hayal kahramanı, tarihî şahsiyet ve sporcular içinde Muhammed Ali hep özel bir yer işgal etti.
Hatta çocuklar, onun yumruğunun şiddeti ve uyguladığı ağırlık konusunda bile bahislere girdiler kim bilir kaç kere.
Bütün bunlarda mutlak galip gelen çıkmadı. Ama kesin olan bir şey vardı. O da Muhammed Ali’nin yumruğuyla ırkçı, emperyalist ve kapitalist Batı karşısında bütün İslam dünyasının güç ve itibarını temsil ettiğine inanılmasıydı.
İslam’ı kabul ederek “dünyanın en güçlü adamı Clay”den“ en güçlü Müslüman Muhammed Ali’ye evrilmesi, onu bu konuma taşıdı.
Böylece bütün İslam beldelerinde ve elbette Türkiye’de yaşayan Müslümanların gözünde âdeta insanüstü bir varlık hüviyetine büründü Muhammed Ali…
Derisinin rengine kimse aldırış etmedi. Önemli olan gönlünün rengi, yüreğinin sesi ve yumruğunun bıraktığı tesirdi.
İslam’ın ırk ayrımcılığına reddiyesini temsil eden kahramanlar arasında Bilal-ı Habeşi kadar olmasa da kabınca mümtaz bir yer edindi.
70’li yıllarda genellikle Türkiye saatiyle sabaha karşı yaptığı müsabakaları seyretmek için yüz binler, milyonlar uykusuz kaldı veya uykusunu böldü.
Onun her galibiyeti, attığı her öldürücü yumruk; Müslümanların modern Batı karşısındaki yitik itibarını, kırık onurunu tamir ediyordu sanki…
Kelebek gibi uçuyor, arı gibi sokuyordu rakiplerini…
O, İslam’ın yumruğuydu artık.
Aradan yıllar geçti ve Muhammed Ali boksu bıraktı. Bir süre sonra da sağlığı bozulmaya başladı. Yakalandığı Parkinson hastalığı, onun hayatını giderek güçleştirmeye başladı.
Buna rağmen sevecenliğini, renkli kişiliğini hep korudu. İlgi odağı olmaya devam etti.
Nihayet, 3 Haziran’da kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Son döneminde rahatsızlığı epeyce ilerlemişti. Solunum güçlüğü çekiyordu. 2 Haziran’da hastaneye kaldırıldığında da durum ağırlaşmıştı. Ertesi gün de hayatını kaybetti.
Muhammed Ali; terörün ve şiddetin tersine sporla, centilmenlikle temsil etti İslam’ı…
O sevimli efsaneadamı hiç unutmayacağız.
Yumruğunun rakiplerinde bıraktığı hasar silinecek ama yüreklerimizde kurduğu hisar kıyamete kadarayakta kalacak.
 
MUHAMMED ALİ CLAY KİMDİR?
Muhammed Ali, 17 Ocak 1942 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri’ne bağlı Kentucky eyaletinin Louisville kentinde dünyaya geldi. Doğum ismi Cassius Marcellus Clay Jr.’dı. Onu bütün dünyaya tanıtan özelliği ise birçok uzmanın birleştiği üzere “bütün zamanların en iyi ağır sıklet boks şampiyonu” sıfatına sahip olmasıydı.
Afroamerikan ve İrlanda kökenli olan Muhammed Ali, henüz 12 yaşında iken boks ile tanıştı. Kısa bir süre içinde, National AAU ve Altın Eldiven Şampiyonası’nda amatör kayıtlarda yerini aldı. Profesyonel lige ise 1960 yılında Roma’da aldığı altın madalya ile giriş yaptı. 18 yaşındayken kazandığı bu altın madalya, Muhammed Ali’nin şöhretini bütün dünyaya yaymaya başladı.
Muhammed Ali, 1964 yılında, daha 22 yaşında iken Sonny Liston’u yenerek “dünya şampiyonu” unvanına sahip oldu. Zaferinin ardından, dinini değiştirdiğini ve Müslüman olduğunu açıklayan boksör, ismini de Muhammed Ali olarak yeniledi.
Muhammed Ali, 1967 yılından 1970 yılına kadar olan 3 yıllık süreçte, boksa ara vermek zorunda kaldı. Bu süreçte, barışçıl tavırları ile dikkati çekti ve Vietnam Savaşı’na katılmadı. “Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım.” diyerek savaşa karşı olduğunu gösteren ünlü boksör, bu tutumundan dolayı 5 yıl hapis ve 10 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Aynı süreçte, lisansı ve pasaportu da elinden alındığı için, oldukça sıkıntılı günler yaşadı. Ardından iflas ettiğini açıklayan Ali, ailesinin desteği ve paralı düzenlenen panellerde yaptığı konuşmalarla geçimini sağlamaya çabaladı. 1970 yılında ise temyiz davasını kazanarak yeniden boksa döndü.
Muhammed Ali; profesyonel boks kariyerinde ilk mağlubiyeti, 1971 yılında karşılaştığı Joe Frazier’a karşı dövüştüğü maçta tattı. “Asrın maçı” olarak anlam kazanan bu karşılaşmada, uzmanlara göre Muhammed Ali yeteri kadar hazır değildi. Çünkü üç buçuk senelik ayrılığın ardından, yalnızca 2 maç yapan Muhammed Ali, maç eksiğinden ötürü eski formuna kavuşamamıştı.
Yeniden “şampiyon” unvanını almak isteyen Muhammed Ali’nin, Ken Norton’a sayı ile yenildiği maçta aynı zamanda çenesi de kırıldı. Bu maç sonrası, yakınları ve kendisi dışında bütün kamuoyu, Muhammed Ali’nin kariyerinin bittiğini düşünüyordu. Fakat o, hırsla çalışmaya devam ederek bütün unvan maçlarına yeniden çıktı. Ayrıca, Ken Norton’u da yenerek rövanşı aldı.
1973 yılında, Muhammed Ali için oldukça önemli gelişmeler yaşandı. Joe Frazier ile unvan maçı için anlaşan Ali; Joe Frazier-George Foreman eşleşmesi sonrasında, Frazier’ın sürpriz bir şekilde nakavt olmasının ardından, önce Fraizer ile maç yaptı. Ardından da Foreman’la maç ayarladı ve iki önemli maçı da nakavtla kazanarak gündeme oturdu. Bu sayede, hem kaybettiği unvanı tekrar eline aldı hem de bütün dünyaya, daha ayakta olduğunu göstermiş oldu.
1974 yılında, Foreman’ı sekizinci rauntta nakavt eden Ali, hak ettiği büyük unvanı Floyd Patterson’ın ardından yeniden elde eden ikinci boksör oldu.
1978 yılında, Leon Spinks’e önce yenildi; daha sonra ise aynı yıl içinde rakibini yenince, dünya şampiyonluğunu 3 kez elde eden ilk boksör oldu. Aynı yıl, şampiyon unvanı ile boksu bıraktı. Ardından yaşanan süreçte, Parkinson hastalığına yakalanan Ali, bu hastalığını gizleyerek maçlara çıktı. Büyük paralar için tekrar ringe dönen şampiyon, 2 maçını da kaybetti. Maçları kaybettiği isimler, Larry Holmes ve Trevor Berbick idi. Yani, kendi dönemlerinin şampiyon boksörlerine kaybetmişti.
Ali, profesyonel kariyeri boyunca, yalnızca 5 defa yenilmiştir. Olimpiyat ve Dünya Şampiyonu olan Muhammed Ali, boksu bıraktığı 36 yaşına kadar boks dünyasında bütün şampiyonlar açısından tek isimdi.
Muhammed Ali kariyeri boyunca, 37’si nakavt ile olmak üzere, toplam 56 maç kazandı.
Muhammed Ali, kişilik olarak da çok büyük ve karakterli bir isimdi. Örneğin, 1960 Roma Olimpiyatları’ndan döndükten sonra, bir lokantada yalnızca beyazlara servis yapıldığını öğrenince, bu ırkçı uygulamayı protesto etmek için olimpiyattan kazandığı altın madalyasını Ohio Nehri’ne attı. Bu sayede konuya ilgi çekmiş, güçlü karakterini de bütün insanlara yansıtmıştı. 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda ise nehre attığı bu madalyanın yerine, bir başka altın madalya kendisine verildi.
Muhammed Ali’nin hayatı, 2001 yılında Hollywood tarafından filme alındı. Efsane boksörü, Aktör Will Smith canlandırdı.