İslam’ın siyaset meydanında böylesine ucuz bir şekilde kullanılmasının istismarcı siyasi partilere bir fayda sağladığı bugünkü ülke manzarasına bakıldığında ortada olan bir gerçektir. Ancak benim bu yazımda vurgulamak istediğim husus, siyaset alanında İslam’ı sahiplenen siyasal akımın rakibi olarak gördüğü milliyetçi akımları tekfir derecesine varan bir yaklaşımla yaftalamış olduğudur. Öyle ki, sanki Türk ile İslam aynı varlık planında iki rakiptirler de birisine taraf olanın diğerini boşlaması vaciptir. Slogana dökülen şekli ile “İslam geldi, Türk zail oldu” denilmemiştir ama Türk milliyetçiliğinin bütün önderleri İslamcı siyasal akım tarafından karalanmıştır. Bu karalama kampanyaları, Ziya Gökalp’ten Alparslan Türkeş’e kadar milliyetçi önderlerin hemen hepsi için, acımasızca ve bir Müslümana asla yakışmayacak iftiralar eklenerek yürütülmüştür...