“BABAN KİM, ANNEN KİM DERLERSE SAKIN ADIMI SÖYLEME!”

28 Ekim 2015 08:50 Ahmet Deniz AĞCA
Okunma
1840
“BABAN KİM, ANNEN KİM DERLERSE SAKIN ADIMI SÖYLEME!”


  TÜSAK Taslağı ve Şinasi Sahnesi’nin kapatılması gibi girişleri ile kültür-sanat kurumlarını kurutmaya çalışan AKP iktidarı, şimdi de sanatçılara yönelik kıyım başlattı. Tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü, yaptığı bir konuşma nedeniyle İstanbul Şehir Tiyatrolarındaki görevinden alındı.
  Tek başına iktidarken kültür ve sanat kurumlarını yok etmek için Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) taslağını hazırlayan, Akün ve Şinasi sahnelerinin kapatılması girişiminde bulunan AKP, sanata ve sanatçılara yönelik kıyım politikasını sürdürüyor.
   Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü’yü, yaptığı bir konuşma nedeniyle İstanbul Şehir Tiyatrolarındaki görevinden aldı. Gerek sanat çevreleri gerekse muhalefet partileri tarafından büyük bir tepkiyle karşılanan ünlü oyuncunun ihracı, CHP tarafından Meclis gündemine de taşındı.
  Üzümcü, görevden alındığını sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile kamuoyuna duyurdu. Açıklamada, "Adımımı 1996 yılında attığım İstanbul Şehir Tiyatrolarından, Gezi direnişi sürecindeki duruşum ve Sosyalist Enternasyonalde yaptığım konuşma gerekçe gösterilerek atıldım. Bu kararı, üzüntü, şükür ve mesuliyet hissederek sizlerle paylaşıyorum." ifadelerine yer verdi.
  Kararın siyasi ve bu nedenle geçici olduğunu belirten Üzümcü, avukatlarının gerekli hukuki girişimlerde bulunduğunu bildirdi.
 
   Üzümcü'nün İhraç Edilmesi Süreci Ne Zaman Başladı?
  Üzümcü'nün ihraç edilme süreci, Şehir Tiyatrolarının yönetimini bürokratlara teslim eden yeni yönetmeliğe karşı çıkması ile başladı. İhraç istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilen ve hakkında soruşturma açılan oyuncu Levent Üzümcü, bu durumu hukuksuz olarak niteledi. Soruşturmaya gerekçe olarak Üzümcü’nün politik görüşü, 2013 Sosyalist Enternasyonalde yaptığı konuşma, basına verdiği demeçler, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar gösterildi.
  Siyaset yapmadığını, herhangi bir siyasi partiye de üye olmadığı ifade eden Üzümcü, bir hak arama mücadelesi içinde olduklarını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeninin bütün haklarının elinden alındığı yeni yönetmelikle ilgili olarak diğer sanatçılar gibi yıllardır mücadele verdiğini söyledi.
  Üzümcü, Şehir Tiyatroları çalışanlarının Gezi olaylarındaki tavırları beğenilmediği için toplam 550 çalışanın iki buçuk yıldır teşvik ikramiyelerinin, maaşlarının ödenmediğini bildirdi. Tiyatro sanatçılarının kadrolara alınmadığını, tiyatroya yeni alınacak oyuncuların sosyal medya hesaplarının araştırıldığını kaydeden Üzümcü, “İnsanların devletle problemi yok, hükûmetin yanlış tavırlarıyla ilgili sorunları var. Bir ülkede yaşayan insanların kendilerini yöneten hükûmetin yanlışlarını eleştirmeleri en doğal hakkıdır. Günümüzde eleştiri vatan hainliği olarak niteleniyor. Aslında, hükûmetin kendini devlet sanmakla ilgili ciddi bir problemi var. Devlet, kocaman bir kamyon gibidir, hükûmet ise şoförüdür. Bugünkü hükûmet kamyon da şoför de benim diyor. Olmaz ki... 15 yaşında öldürülen çocuğun katilini sorduğumuz için dava açıyorlar. Sürekli olarak vatan haini olarak suçlanıyoruz.” dedi.
 
  Sanat Meclisi: Levent Üzümcü Derhal Görevine Geri Alınmalı
  Sanat Meclisince, oyuncu Levent Üzümcü'nün İstanbul Şehir Tiyatrolarından ihracıyla ilgili yaptığı açıklamada, kendisinin yanında olunduğu bildirilerek "Levent Üzümcü derhal görevine geri alınmalıdır." denildi. Açıklamada şunlar kaydedildi:
  "Oyuncu Levent Üzümcü 20 yıl emek verdiği kurumdan atıldı. Sanat Meclisi olarak öfkeliyiz. Levent Üzümcü ile dayanışma içindeyiz. Bu nedenle bugün Şehir Tiyatroları önünde yapılan eyleme Sanat Meclisi olarak biz de katıldık. Kıyımlar ve tasfiyeler ülkesi olduk. AKP'nin tüm kurumlara çöreklenen kadroları adeta tüm ülke halkını hedefine koymuş durumdadır. Yirmi yıldır İstanbul Şehir Tiyatroları'nda görevini başarıyla yapan Levent Üzümcü'nün suçu nedir? Düşünceyi ifade etme özgürlüğü, bedelleri ödenerek kazanılmış bir haktır. Levent Üzümcü de katıldığı bir toplantıda düşüncelerini ifade etmiştir. Düşünce ifade etmek bir suç değildir. En temel haklarımızdan biridir. Biz Sanat Meclisi olarak ülke insanlarına sesleniyoruz:
  Dostlar! Levent Üzümcü'ye yapılan saldırı ülke sanatına, ifade özgürlüğüne yapılan bir saldırıdır. Sanat insanları ve sanatın yanında duran insanlar olarak bu saldırıya karşı topluca sesimizi yükseltmemiz, sanat alanına yapılan bu kıyıma topluca dur dememiz gerekiyor. Sanata ve kültürel alana karşı yapılacak saldırılara karşı topluca karşı duracağımızı bu eylemimizle de tüm halkımıza duyuruyoruz. Şunu unutmayalım. Levent Üzümcü susturulursa biz de yarın çocuğumuza ‘Baban kim, annen kim derlerse sakın adımı söyleme.’ demek durumunda kalabiliriz."
 
  Üzümcü'nün İhracı, TBMM Gündemine Taşındı
  CHP Milletvekili Eren Erdem, konuyu TBMM gündemine taşıdı. “Onurlu ve dik duruşuyla Üzümcü’nün her daim yanındayız” diyen Erdem, ihracın gerekçelerinin açıklanmasını istediği soru önergesinde, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’e “Hayatınızda kaç defa tiyatroya gittiniz? Tiyatro oyunuyla, otoriter yönetimleri eleştirmek suç mudur?” diye sordu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş da yaptığı yazılı açıklamada, “Demokrasi ve hukuk dışı bir işlemdir. CHP olarak Levent Üzümcü’nün ihraç kararını kınıyoruz. Kararın geri alınmasını talep ediyoruz.” görüşünü ifade etti.
 
   AKP, Tarihe Sanat ve Sanat Düşmanı İktidar Olarak mı Geçmek İstiyor?
  AKP iktidarının sanata ve sanatçılara karşı yaklaşımı, 12 Mart ve 12 Eylül Askerî Darbelerini de aratacak noktaya geldi.  AKP’nin sanata ve sanatçılara karşı başından beri izlediği düşmanca siyasal tutumu sebebiyle kültür ve sanat kuruluşları sık sık sokaklara dökülmek zorunda kaldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan TÜSAK taslağı ile Türkiye'nin 90 yıllık sanat birikimi bir çırpıda sıfırlanmak istenmişti. Bugün başında "devlet" sözcüğü olan bütün sanat kurumlarını lağvetmeyi, sanatçıları taşeronlaştırmayı ve kadrolaşmayı öngören tasarı, sanat çevrelerinde büyük bir tepkiye yol açmıştı. Başta tiyatro, opera ve bale sanatçıları olmak üzere tüm sanatçılar, tasarıya karşı aylarca yoğun bir mücadele yürütmüştü. Yaptıkları çeşitli etkinliklerle sanatı kurutacak olan TÜSAK'ın çıkmasını engelleyen sanatçılar, kapatılmak istenen Ankara'daki Akün ve Şinasi sahnelerini kurtarmak için seferber olmuştu.