KÜRESEL ÇARKA ÇOMAK SOKUNCA

24 Ocak 2022 12:54 Canfer BALÇIK
Okunma
373
KÜRESEL ÇARKA ÇOMAK SOKUNCA

Canfer BALÇIK
KÜRESEL ÇARKA ÇOMAK SOKUNCA
Nüfus artışı, gelişen teknolojiler karşısında artan enerji ihtiyacı ve aşırı tüketime dayalı olarak; 'kaynaklara sahip olma ve/veya kontrol altında tutabilme' savaşları da hız kazanıyor. Tarihî süreç içerisinde uyguladıkları stratejik tuzakları açığa çıkan küresel güçler; dünyayı “vatansız büyük sermaye sahipleri vasıtasıyla” kontrol altına almaya başladılar. Hedefe aldıkları kaynak ve güç sahibi ülkeleri; öncelikle, “iş birliği yapmaya mahkûm ettikleri yönetimler aracılığıyla” kendilerine tutsak kılmaya çalışırlar. Bunu başaramadıkları takdirde; yönetimi değiştirmek için; her araca başvururlar. Bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
-Milî değerleri aşındırmak
-Ekonomik krizlerle sosyal çalkalanmalara zemin oluşturmak
-Her seviyede ayrışmayı teşvik etmek
-Uluslararası alanda yalnızlaştırmak
-Askerî ve siyasi alanda manevra alanlarını azaltmak
-Başta para, enerji, silah, makine, teçhizat ve gıda olmak üzere; her alanda kendilerine bağımlı hâle getirmek. Bu ve benzeri sayısız yöntemi; çoğu kez birbirleriyle koordineli şekilde uygulamaya koyarlar. En az elli ve yüz yıllık stratejik hedeflerine ulaşabilmek için, günün koşullarına uygun sayısız operatif ve taktik araçları kullanırlar. Küresel ölçekteki sermayelerini artırabilmek ve kaynakları kontrole yönelik askeri manevralarının maliyetini karşılayabilmek için:
-Savaş ve/veya anlaşmazlıkları, menfaatleri doğrultusunda yaygınlaştırır, bu suretle silah satışlarına da pazar oluştururlar.
-Başta enerji, gıda ve su olmak üzere, hayati öneme sahip kaynakları, her ne pahasına olursa olsun, kontrol altında tutmaya çalışırlar.
-Küresel çarklarına çomak sokan ülkeleri; ekonomik, askeri ve siyasi alanda istikrarsızlaştırarak; “önlerinde engel olmaktan çıkarmak” için her yolu denerler.
Enerji, gıda ve su kaynakları ile ulaşım hatlarının ve güç merkezlerinin odağında yer alan Türkiye; küresel güçlerin çarkına çomak sokmuş ve onların açık hedefi hâline gelmiştir. Türkiye'nin bölgesel ve küresel çaptaki hamleleri; başta ABD, İsrail ve AB'nin bazı ülkeleri olmak üzere, çok sayıda emperyalist ülkeyi, Türkiye'ye karşı ortak hareket etmeye zorlamıştır.
“Türkiye’nin bölgesel ve küresel ölçekte güçlenmesi ve Türk dünyası ile ortak ülküler etrafında birleşme çabaları” bütün küresel haydutları endişeye sevk etmiştir. Bugün yaşamakta olduğumuz ekonomik saldırıların altında da bu endişe yatmaktadır. Ekonomi; bütün ülkelerin en yumuşak karnıdır. O nedenle; 'ekonomiyi dış müdahalelere karşı güçlü tutmak' ülkelerin bekasıyla da doğrudan bağlantılıdır. Aralık ayının ikinci yarısında alınan tedbirlerle, ekonomik terör kısmen engellenmiştir. Ancak; tehlike geçmiş değildir. Türkiye, stratejik hedeflerine ulaşmak için hamle yaptıkça saldırılar da gittikçe yoğunlaşan ve farklılaşan şekilde, devam edecektir.  Hedeflerimize ulaşmadaki kararlılığımızla paralel olarak, almamız gereken tedbirler vardır. Öncelikle; toplumun her kesimi; 'neden ve nasıl bir saldırıyla karşı karşıya olduğumuz' konusunda çok iyi aydınlatılmalıdır. Toplum ; 'mevcut ve muhtemel kuşatmanın yarılması için alınması gereken tedbirlerin kaçınılmazlığı' konusunda ikna edilmelidir.
Bu konuda; MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin yapmış olduğu değerlendirmeler dikkate alınmalı ve küresel tuzakların, milletçe ve ortak bir iradeyle bozulması sağlanmalıdır. Üretime, ihracata ve azami ölçüde millî kaynaklara dayalı ekonomik modelin altyapısı; saldırılara ve küresel krizlere karşı dirençli hâle getirilmelidir.  Basit şekilde, “enflasyon içerisinde durgunluk olarak” tanımlanan Stagflasyon riskine karşı gerekli tedbirler alınmalıdır. Ekonomik saldırıların ana hedefi; ''Türkiye'yi, uzun vadede, süper güç olma yolunda tökezleterek; kabuğuna çekilmeye zorlamak; Türk devletlerinin ortak hedeflere yönelmesine set çekmek ve nihayetinde Türkiye'yi bölmektir. 'Teşhis, tedavinin yarısıdır!' derler. Tehdidi ne kadar iyi algılayabilirsek, o ölçüde de savabiliriz. Zaman, ayrışmadan birlik içerisinde dirliğe ulaşma zamanıdır. Aydınlanalım, aydınlatalım. Çalışalım, üretelim. Devletimizin ve milletimizin kudretine inanalım, güvenelim. Asla ve asla umudumuzu kaybetmeyelim. Ve bir dörtlükle sözü bağlayalım:
Devletle, milletle, kudretle, şanla
Sarsılmaz, bölünmez, kutlu vatanla
Mührümüz bakidir tertemiz kanla
Çağları aşarız ilim, irfanla