DEVLET BAHÇELİ: TÜRKİYE-AZERBAYCAN EL ELE VERMİŞ İKİ DEVLET TEK YÜREK OLMUŞ ZULMÜ DEVİRMİŞTİR

05 Ocak 2021 19:38 Arif ŞAHİN
Okunma
842
DEVLET BAHÇELİ: TÜRKİYE-AZERBAYCAN EL ELE VERMİŞ İKİ DEVLET TEK YÜREK OLMUŞ ZULMÜ DEVİRMİŞTİR

DEVLET BAHÇELİ: TÜRKİYE-AZERBAYCAN EL ELE VERMİŞ İKİDEVLET TEK YÜREK OLMUŞ ZULMÜ DEVİRMİŞTİR

MilliyetçiHareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’ye sunulan AzerbaycanTezkeresi’ne partisinin tam destek vereceğini belirterek, “Türkiye- Azerbaycanel ele vermiş, iki devlet tek yürek olmuş, zulmü devirmiştir. Dileğimiz DağlıkKarabağ’ın tamamının temizlenmesi, mütecaviz Ermenistan’ın vatan topraklarınınher zerresinden sökülüp atılmasıdır.” dedi.

MHPGenel Başkanı Devlet Bahçeli, 17 Kasım 2020 Salı günü partisinin TBMM gruptoplantısında yaptığı konuşmada, iç ve dış gündeme ilişkin çarpıcıdeğerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının başında Cumhurbaşkanı Recep TayyipErdoğan’a eşlik ettiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ziyaretini değerlendirenDevlet Bahçeli, ziyaretlerinin güçlü bir mesaj taşıdığını belirtti.

İçsiyasete de değinen Bahçeli, Anayasa tartışmalarına yönelik değerlendirmelerdebulunurken, Anayasa›nın ilk dört maddesinin kırmızı çizgileri olduğunu ifadeeden MHP lideri, değiştirmek isteyen muhalefet partilerine meydan okudu.

Bahçeli,“İYİ Parti, Saadet Partisi, CHP ve HDP’nin anayasa çalışması yaptıkları ortayaçıkmıştır. İYİ Partiyi beklendiği gibi reddetmişlerdir. Meskûn masaya kimleroturdu? O oturmadı, bu oturmadı, ihanet metnini o hâlde kim hazırladı, sokağakim bıraktı? Federal yönetim hedefini, Atatürk’ün Anayasa’dan çıkarılmasını kimizah edecek? Kılıçdaroğlu hayreti falan bıraksın. Türklüğü Anayasa’dançıkaracak bir kokuşmuş henüz anasından doğmamıştır. MHP’ye zamanında yapılanokyanus ötesi kaynaklı operasyonun gerçek mahiyeti sanıyorum şu günlerde dahada netleşmiştir. ‘MHP kalıntılarından kurtulmak lazım.’ diyen alçakların hangisenaryoların tetikçisi ve teşrifatçıları oldukları alenileşmiş, açığaçıkmıştır. Her yalancı korkak, aynı zamanda da günahkârdır.” diye konuştu.

İçgündemi değerlendirirken, «Bu ayıplı Kılıçdaroğlu nereye koşuyor, hangi rezilkucaklara atılmak için çırpınıyor?» diye soran Bahçeli, şunları kaydetti:

“Nemanidar bir tesadüf ki, gündemde CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisinin eşgüdüm hâlinde taslağını hazırladıkları bir Anayasa hazırlığı konuşulmaktadır.Beklendiği üzere, İP yönetimi tedavüldeki iddiayı reddetmiştir. Kılıçdaroğluhayretle izlediğini söylemiş, nihayet o da reddetmiştir. Peki, 13 Ocak 2018 ile7 Mayıs 2018 tarihleri arasında hazırlanmış mezkûr Anayasa değişikliği çerçevemetni için kurulan veya kurdurulan masaya kimler oturdu? O oturmadı, buoturmadı, şunun haberi olmadı ise, sokağa bırakılan ihanet metnini kim yazdıkim hazırladı, kimler müzakere etti? Türklüğü, Türk milletini, Atatürk’ü,Türkçeyi Anayasa’dan çıkarma tekliflerini, vatandaşlık tanımınındeğiştirilmesini, federal yönetim hedefini, ana dilde eğitim niyetini kim izahedecek? Bu melanetin açıklaması nasıl yapılacak?”

Konuşmasınınbaşında Türk milliyetçiliğinin muhterem isimlerinden birisi olan, ömrünüdavasına fedakârca vakfeden merhum İbrahim Metin ile 23. Dönem MHP İstanbulmilletvekili merhum Prof. Dr. Mithat Melen’in vefatlarından duyduğu üzüntüyüdile getiren Bahçeli, şunları ifade etti:

“Merhumİbrahim Metin Milliyetçi-Ülkücü Hareketin inanmış ve iftiharla anacağımız birmensubuydu. Merhum Melen ise nitelikli bir bilim insanı, saygın birsiyasetçiydi. Devlet gazetesinin sahibi merhum dava insanımız İbrahim Metin’e,23. Dönem Milletvekilimiz merhum Prof. Dr. Mithat Melen’e Allah’tan rahmetdiliyor, ailelerine, sevenlerine ve camiamıza başsağlığı dileklerimiiletiyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun diyorum.”

Bahçeli’nin,grup konuşmasında Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı kazandığı Karabağ Zaferi ileilgili sözleri salonda büyük alkış topladı.

Türkiye’nin,etrafında tesis edilen husumet ve hıyanet cephesini yıkmak için kararlılıklaseferber hâlinde olduğunu hatırlatan MHP Lideri Bahçeli, şunları söyledi:

“Suriye’denDağlık Karabağ’a, Libya’dan Irak’ın kuzeyine kadar Türkiye sınırlarımızın sıfırnoktasında değil, coğrafyaların ta derinliklerinde hem mazlumları hem debekasını müdafaa etmektedir. Bu müdafaa onurlu ve meşru bir müdafaadır. TBMM’yesunulan Azerbaycan Tezkeresi’ne bakışımız da bu şekildedir ve desteğimizkuşkusuz tamdır. 28 yıl önce işgal edilen topraklarının %70’ini 44 gündeişgalden kurtaran dost ve kardeş Azerbaycan’ın sonuna kadar arkasındaolacağımızı da bu kapsamda bir kez daha güçlü olarak söylemek isterim.Dileğimiz Dağlık Karabağ’ın tamamının temizlenmesi, mütecaviz Ermenistan’ınvatan topraklarının her zerresinden sökülüp atılmasıdır. 10 Kasım tarihliateşkesin mahiyetini ve teknik konularını bazı odakların tartışma ve karartmagayretleri harekâtın muazzam stratejik boyutlarını örtmeye yetmeyecektir.Hassasiyetleri nasırlaşmış, vicdanları kabuk bağlamış, aklın makasındangeçmemiş, halis gönlün kumaşıyla bezenmemiş kim varsa Karabağ’daki askerî,siyasi ve stratejik zaferi kabulde zorlanmaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti,askerî mücadeleyi politik bir enstrüman olarak kullanmada başarı göstermiş,bölgesel ve küresel denklemi akılcı şekilde okumayı bilmiş, ordusunun taktiküstünlüğü sayesinde uluslararası prestij kazanmıştır. Türkiye- Azerbaycan elele vermiş, iki devlet tek yürek olmuş, zulmü devirmiştir. 28 yıldır donmuş birihtilaf olan Dağlık Karabağ’ın zincirlerinden önemli oranda kurtulması muhteşembir başarı hikâyesi olarak tarihe geçmiştir. İki devlet tek millet duygu tonuyüksek romantik bir söylemden ziyade politik, stratejik, ahlaki, pratik vemutlak bir hakikate dönüşmüştür. Tarihî ve aktüel gelişmeler bu hususu teyitetmiştir. Turan eller var olsun, çalkalansın Karadeniz, çırpınsın Karadeniz,Tanrı Türk’e yâr olsun. Unutulmasın ki, bu sevda bitmeyecek, bu davadüşmeyecek, Türk milletinin zalimlerle mücadelesi hiçbir zaman kesintiyeuğramayacaktır.”

AZİZ ATATÜRK’ÜN KURDUĞU CHP BU HÂLLERE, BU KÖTÜ ELLERE NASIL DÜŞTÜ?

Bahçeli,iç siyasetteki gelişmeleri değerlendirirken başta CHP olmak üzere HDP, İYİParti ve Saadet Partisine yönelik sert eleştirilerde bulundu.

Türksiyasetinin kendi ülkesine yabancılaşmış, milletinin değerleriyle çelişkiyedüşmüş yozlaşmış bir muhalefetin ağır sancısını yaşamakta olduğunu kaydedenBahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:

“Milletve vatan sevgisi tartışmalı olan bu muhalefet anlayışına bu yüzden zilletdememiz abartılı bir yakıştırma olarak değerlendirilmemelidir. Demiş ya Şems-iTebrizi, sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. CHP Genel Başkanı,geçtiğimiz günlerde konuğu olduğu ABD merkezli Orta Doğu Enstitüsü’nde, tıpkıbir etki ajanı gibi konuşmuş, Türkiye’ye verip veriştirmiş, fukara aklınınbagajında ne varsa döküp saçmıştır. Hatta ABD ve AB liderlerine yönelik,‘Türkiye’de demokrasi hareketlerini destekleyin.’ çağrısında bulunmuştur.Kılıçdaroğlu yapar da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı durur mu, o da işbirlikçiliğin film setine balıklama atlayarak göz kamaştıran figüranlığınımaharetle ve tekraren sergilemiştir. 9-10 Kasım 2020’de, Uluslararası SiyasiDanışmanlar Derneğinin sanal olarak düzenlenen 52’nci Dünya Konferansında kırıkdökük yabancı diliyle açılış konuşması yapmıştır. Türkiye’yi şikâyet ede edebitirememiş, işleyen demokrasimizi inkâr ederek kötülemiştir. CHP’lilerbelediye işlerinden başka her şeyle meşguldür. CHP’li KüçükçekmeceBelediyesi’nin PKK’nın mahut renklerinden oluşan melun kanlı amblemini birçocuk parkının yer döşemesinde kullanması Kılıçdaroğlu zihniyetinin terörörgütü sempatisinde eşik ve sınır tanımadığının işaretidir. Bu vahim birolaydır. Çocuklara bölücülük aşılamaya çalışan CHP’nin PKK’yı belediyeleretaşımasının hesabı mutlaka sorulmalı, burunlarından fitil fitil getirilmelidir.Sorarım sizlere, aziz Atatürk’ün kurduğu CHP bu hâllere, bu kötü ellere nasıldüştü? Dünya üzerinde küresel güç merkezlerine taklalar atan, gelin benikullanın, boyunduruk altına alın mesajı veren kaç muhalefet partisi vardır?CHP, bu kadar mı kökünden koptu, bu kadar mı tarihî gerçekleriyle ters düşüprehin altına girdi? Bu ayıplı Kılıçdaroğlu nereye koşuyor, hangi rezilkucaklara atılmak için çırpınıyor? Ne manidar bir tesadüf ki, gündemde CHP,HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisinin eş güdüm hâlinde taslağını hazırladıklarıbir Anayasa hazırlığı konuşulmaktadır. Beklendiği üzere, İP yönetimi tedavüldekiiddiayı reddetmiştir. Kılıçdaroğlu hayretle izlediğini söylemiş, nihayet o dareddetmiştir. Peki, 13 Ocak 2018 ile 7 Mayıs 2018 tarihleri arasındahazırlanmış mezkûr Anayasa değişikliği çerçeve metni için kurulan veyakurdurulan masaya kimler oturdu? O oturmadı, bu oturmadı, şunun haberi olmadıise, sokağa bırakılan ihanet metnini kim yazdı kim hazırladı, kimler müzakereetti? Türklüğü, Türk milletini, Atatürk’ü, Türkçeyi Anayasa’dan çıkarmatekliflerini, vatandaşlık tanımının değiştirilmesini, federal yönetim hedefini,ana dilde eğitim niyetini kim izah edecek? Bu melanetin açıklaması nasılyapılacak? Kemal Kılıçdaroğlu hayreti mayreti bıraksın, haysiyetle itirafetsin: 2 Haziran 2018’de, bir gazetede çıkan açıklamasında; ‘Millet ittifakıolarak çalışma yaptık. Başında İbrahim Kaboğlu vardı. Aşağı yukarı birmutabakat metni şu an elimizde.’ dedi mi demedi mi? 21 Haziran 2018’de, birtelevizyon kanalında; ‘Dört partinin Anayasa değişikliğinde ilkeler üzerindeanlaşma metin hazırlandı.’ dedi mi demedi mi? Bu yalancılık karşısında asılhayrete düşen milletimizdir. Bu yalan makinesi öyle çalışmıştır ki, ne frentutmuş ne dur durak bilmiştir.”

ZİLLETİN DÖRT TEMSİLCİSİNİN ANAYASA HAZIRLIK MASASINI PKK KURDU

MHPGenel Başkanı Devlet Bahçeli, “zilletin dört temsilcisi” diye ifade ettiği CHP,HDP, İYİ Parti ve Saadet Parti temsilcisinin kurulduğu Anayasa hazırlıkmasasını PKK’nın kurduğunu belirterek, “Yazım işinin yapılabilmesi için ihtiyaçolan kalem siparişi de FETÖ’ye verilmiştir.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu’nunyalanı meslek hâline getirmesinin utanç verici bir rezalet olduğunu ifade edenBahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İnsanlarımızıngözünün içine baka baka yalan söylemesi de millete, demokrasiye, maneviyatımızabühtan ve hakarettir. Kılıçdaroğlu ders alır mı bilemem, ama tavsiyem şu sözünkulağına küpe olmasıdır: Yalanı yalancıyla, yanlışı cahille sakın tartışmayın,çünkü yalancıya gerçeği, cahile doğruyu anlatamazsınız. Bir yalan dört doğruyugötürür: Güven, iyilik, sadakat, huzur. Unutmayınız ki, ben Müslüman’ım diyenbir vicdan sahibi yalan söylemez, söyleyemez. Fakat bu zilletin ruhuna yalan,talan, dolan yuva yapmıştır. Resmen batan gemiye dönen ve tel tel dağılan İP’e,rüzgârın savurduğu kuru yaprağa çevrilen CHP’ye diyorum ki, yalanla belki bir yerleregidebilirsiniz, ancak gittiğiniz yerden asla geri dönemezsiniz. Uzun sözükısası, MHP’ye zamanında yapılan okyanus ötesi kaynaklı operasyonun gerçekmahiyeti sanıyorum şu günlerde daha da netleşmiştir. ‘MHP kalıntılarındankurtulmak lazım.’ diyen alçakların hangi senaryoların tetikçisi veteşrifatçıları oldukları alenileşmiş, açığa çıkmıştır. Her yalancı korkak, aynızamanda da günahkârdır. Bu millete korkaklardan, günahkârlardan, Türkiyedüşmanlarının piyonlarından fayda gelmez, bunların hayrı kesinlikle dokunmaz.Bir kez daha söylüyorum: Türklüğü Anayasa’dan çıkaracak bir kokuşmuş henüzanasından doğmamıştır. Hadi doğdu varsayalım, o zaman geldiği gibi gitmesi debizim için şerefli bir vatan vazifesidir. Türkiye’yi bölünmeye götürecek birAnayasa’nın varlığı kâbus dolu bir hayaldir. Hodri meydan, her kim aksi yöndehain bir mücadelenin içinde olacaksa, önce bizim bedenlerimizi çiğnemek vetoprağa gömmek durumundadır. Anayasa’nın ilk üç maddesiyle koruyucu zırhı olandördüncü maddesi kırmızı çizgimizdir. Çizgisi olmayan, siyasetleri çizilmiş veüzerine çarpı koyulmuş FETÖ ve PKK lobisinin ateşle oynadığını hatırlatmakbizim boynumuzun borcudur. Susanları korkak sanmasınlar. Sağduyulu olanlarıaptal yerine koymasınlar. Sabretmeyi bilenleri de çantada keklik görmesinler.Oyunlarının eninde sonunda bozulacağını çapsız ve çürük kafalarından aslaçıkarmasınlar.

15 KASIM 2020 PAZAR GÜNÜ KIBRIS TÜRKLÜĞÜ TARİHÎ BİR GÜNÜ HEYECANLAYAŞADI

KonuşmasındaCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne(KKTC) yaptığı ziyareti de değerlendiren MHP Lideri Bahçeli, şunları belirtti:

“15Kasım 2020 Pazar günü Kıbrıs Türklüğü tarihî bir günü heyecanla yaşamıştır.Sayın Cumhurbaşkanı’mızın nazik daveti kapsamında TBMM Başkan Vekilimiz ve İstanbulMilletvekilimiz Sayın Celal Adan ile birlikte devlet ve siyaset ricalindenoluşan heyete iştirak ederek KKTC’yi ziyaret ettik. Kıbrıs Türklüğünün dirilişve yükseliş azmini görmekten gurur duyduk. Bu ziyaretimizin mana ve mesajızamanlama itibarıyla hem anlamlı hem de güçlüdür. Kıbrıs Türklüğünün haklı vetarihî mücadelesi her türlü takdir ve övgünün üstündedir. Bize göre TürksüzKıbrıs; çatlamış toprak, çökmüş bina, silinmiş tarih, kavrulmuş yürek, kanıçekilmiş damar, kalbi durmuş bedendir. Kıbrıs coğrafyasının mayası Türklüktür,Kıbrıs tarihinin mihenk taşı Türk milletidir. Bildiğiniz gibi, Kuzey KıbrısTürk Cumhuriyeti 15 Kasım 1983 tarihinde büyük umutların üzerine bir sevdaylakurulmuştur. 37 yıllık bir tarihi kucaklayıp bugünlere gelen bu Türk devletinice zorluklara direnmiş, nice acılara ve baskılara dayanmıştır. Devletkurulasıya kadar, mücahitlerin kahramanlıkları Beşparmak Dağları’nda çınlamış,Ada’nın her karışı şehit kanlarıyla sulanmış ve nurlanmıştır. Türk’ünmukavemeti zalimlere meydan okumuş, hain planlara, habis projelere, haydutemellere imanla karşı koymuştur. Yıllarca hayat hakkı elinden alınmak istenenKıbrıs Türklüğü millî haysiyetini, bağımsız yaşama iradesini asla pazarlıkkonusu yapmamıştır. Tehditler, tenkil ve tedhiş çabaları işe yaramamış, Hakk’ınve haklının karşısında tutunamamıştır. Çünkü ezelden beri hür yaşamış Türkmilleti, ebede kadar da bu onurunu korumaya, kollamaya ve yaşatmaya kanıyla,canıyla, tüm varlığıyla ant içmiştir. Şu gerçeği yıllarca boşuna söylemedik, buçerçevede boş yere nefes tüketmedik: Kıbrıs Türk’tür, Türk yurdudur, Türkkalması tarihin namus konusudur. İstiklal ve istikbal sevdalısıkahramanlarımızın eşsiz fedakârlıklarıyla 37 yıl önce dünyaya ilan edilen KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümünü, kısaca Cumhuriyet Bayramınıbahtiyarlıkla tebrik ediyorum. Kıbrıs Türklüğünün hürriyet mücadelesineliderlik yapan merhum Dr. Fazıl Küçüğü, kurucu Cumhurbaşkanı merhum RaufDenktaş’ı, ebediyete irtihal etmiş muhterem dava adamlarını, bütün şehitlerimizirahmetle, hürmetle, minnetle anıyorum. Mücadele yıllarının ateş hattından çıkıpgelen, o kara dönemleri bizzat yaşayan ve hayatta olan mücahitlerimize,Mehmetçiklerimize Allah’tan uzun ömürler niyaz ediyorum. Kıbrıs’ta Türklüğünbekası için gövdesini taşın altına koyan herkesten Allah razı olsun diyorum.İlk turu 11 Ekim 2020, ikinci turu 18 Ekim 2020 tarihinde yapılan KKTCCumhurbaşkanı seçiminde Kıbrıs Türklüğünün takdir, tercih ve teveccühüyleCumhurbaşkanı seçilen Sayın Ersin Tatar’ı bir kez daha kutluyorum. Bu yenidönemin, Kıbrıs Türklüğü adına açılan yepyeni sayfanın nice muvaffakiyetlere vemuzaffer gelişmelere vesile olmasını diliyorum. Kıbrıs Türklüğünün geçmişteyaptığı muazzam kahramanlıklar istikbalin hem anahtarı hem gücü hem de sarsılmazgüvencesidir. İnancımız budur, ümidimiz bu olacaktır. Kıbrıs bizim için millîbir meseledir. Hiçbir şart altında tavizi olmaz, dönüşü olmaz, ihmali olmaz,ihlali olmaz, teslimi ise asla düşünülemez.”

MARAŞ’TA PİKNİK YAPMAK İÇİN AB TEMSİLCİSİ BORELL’DEN Mİ VİZEİSTEYECEKTİK?

“Kıbrıs307 yıl hâkimiyetimiz altında huzur, barış ve güvenlik içinde yaşamıştır. Niceanımız nice ayak izimiz, asırlara mal olmuş nice parlak eserimiz Kıbrıs’ıbaştan ayağa kuşatmış, bugünlere kadar da ulaşmıştır.” diyen Bahçeli, şunlarısöyledi:

“BuAda’da başımızı çevirip nereye baksak Türk milletine ait yüksek bir değerigörmemiz kaçınılmazdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye için yalnızcabir siyaset veya strateji konusu değildir. Bundan daha fazlası olan hayatmemat, var oluş yok oluş konusudur. KKTC’nin güvenliği demek Türkiye’ningüvenliği demektir. KKTC’nin bağımsızlığı Türkiye’nin bağımsızlığıylaeşanlamlıdır. Adımız birdir, amacımız birdir. Acımız birdir, arzumuz birdir.Anımız birdir, atimiz birdir. Biz hep birlikte Türk milleti olarak varız, bunada inançla, iddiayla devam edeceğiz. Şurası açık bir gerçektir ki, KıbrısTürklüğü yok sayılamaz, varlık hakları yokuşa sürülemez. Kıbrıs Türkülüğü imhave inkâr edilemez. Uluslararası toplumun Kıbrıs Türklüğünü görmezden gelmesi,taleplerini ağırdan alması, egemenlik çıkarlarına karşı on yıllardır üç maymunuoynaması sakat ve yanlı bir bakıştır. Şayet demokrasinin ilkelerini turnusolkâğıdı gibi Kıbrıs tarihinin üzerine koyarsak, kimin antidemokratik, kiminfaşist, kimin düşmanca muamele ve münasebet içinde olduğunu herkes görecektir.Şayet insan hakları ve özgürlük kriterlerinden hadiselere bakarsak, kimlerin budeğerlerin tam tersi duruş içinde olduğu da canlı bir resim gibi ortayaçıkacaktır. 46 yıldır hayalet şehir olan Kapalı Maraş’ın çok yerinde birkararla sahil kesiminin açılması, bizim de burayı geçtiğimiz pazar günüziyaretimiz konuya muhatap ve müdahil çevrelerin tepkisini çekmiş, bunlarıâdeta hoplatmıştır. Nitekim rahatsız olanların sicilini, itiraz edenlerincibilliyetini incelediğimizde ne kadar doğru ne denli isabetli bir iş yapıldığıhakikaten gözler önüne serilecektir.

Bizvatan toprağını ziyaret etmek için provokasyon çığlığı atan Yunanistan’dan mıizin alacaktık? Biz 46 yıldır kilitli olan Maraş’ta piknik yapmak için üzüntüsünüpaylaşan AB Dış ilişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Borell’den mi vizeisteyecektik? Bu şahsın, ‘Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümüne, BM GüvenlikKonseyi kararları temeli dışında alternatif yoktur.’ sözlerini ciddiye mialalım, boyun mu eğelim? Pardon yanlış oldu, bu defalık maruz görünkorkaklığını mı seslendirelim? Ne zamandan beri Birleşmiş Milletler GüvenlikKonseyi Türk milletinin iradesinin önüne ve üstüne çıkmıştır? Ada’da yaşayanhalklar bellidir. O hâlde AB’nin kaşıntısı, ileri sürdüğü bahanelerin asılgayesi nasıl yorumlanmalıdır? Kapalı Maraş’ta, mağduriyetlerin telafisi içinmülkiyet haklarına aynen riayet eden çalışmaların yapılmasından, uluslararasıhukuka dayanarak yeni bir dönemin başlayacak olmasından niye huzursuzlukduyulmaktadır? Adil, kalıcı, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir çözümüdinamitlemek için nifak mevziisine girenlerin asıl hedefi Kıbrıs Türklüğüneölümü gösterip sıtmaya razı olmasını sağlamaktır. Oyalama yöntemleri artıktarihin çöplüğüne atılmıştır. İstismar tuzakları bozulmuş, kimin kiminleyürüyüp emel birlikteliği içinde hareket ettiği belirginlik kazanmıştır.”

TÜRKİYE VE KKTC OLMADAN DOĞU AKDENİZ’DE ATILACAK HER ADIM BARIŞSAĞLAMAZ 

Bahçeli;Türkiye olmadan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hesaba katılmadan, Doğu Akdeniz’deatılacak her adımın, kurulacak her ilişki ağının barış arayışlarını yıkacağınıve istikrar arzularını yok edeceğini bildirdi.

“Esasenmeselenin özü bu kadar yalın, bu kadar basittir.” ifadesine yer veren Bahçeli,Kıbrıs’la ilgili değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:

“1931’denitibaren Rumların Yunanistan ile birleşme gayelerinin yığınak yaptığını,tehlikeli ölçülerde yoğunluk kazandığını teferruatıyla biliyoruz. Kıbrıs’ıHelen Adası’na dönüştürmek isteyenlerin provakatif açıklamaları, felaketehizmet eden tutum ve davranışları hepimizin malumudur. Geçtiğimiz eylül ayındaGüney Kıbrıs’ı ziyaret eden Yunanistan Cumhurbaşkanı’nın Kuzey Kıbrıs’ın işgalaltında olduğunu zırvalaması, Kıbrıs Helenizm’inden bahsetmesi tarihîgerçeklerle bağdaşmayan bir skandaldır. Bayan Cumhurbaşkanı cehaletinin ve önyargılarının, aynı zamanda da hüsran verici husumetinin kurbanı olmuştur.Anlaşılacağı üzere Enosis kampanyası hız kesmeden, figüranları değişse bile anagayesi değişmeden devam etmektedir. Diyorum ki, Helen’i falan bilmeyiz, mazisikaranlık olan hedefleri tanımayız, bunları kesinlikle takmayız, Kıbrıs’abaktığımızda sadece Türk’ü görürüz, Türk vatanına şahit oluruz. Geçmişteyaşananlar malumumuzdur. 1955 yılında kurulan EOKA terör örgütünün bir zamanlarhangi şiddet eylemlerine başvurduğu, soydaşlarımızın kanlarını oluk oluk nasılakıttığını millî vicdanda hâlâ mahfuzdur. Hatta 1955-1958 yılları arasındaKıbrıs Türklerinin 33 köyü terke zorlanmaları henüz unutulmuş değildir. Biz deunutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Zürih ve Londra Anlaşmalarıbağımsızlık, iki toplumun ortaklığı ve çözümün Türkiye, Yunanistan ve İngilteretarafından etkin garantisi ilkelerine dayandırılmıştı. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’1960 yılında kurulmuştu. Bahse konu antlaşmalar tarafından teminat altınaalınan Anayasa, Kıbrıslı Türk ve Rum toplumunun eşit siyasi hak ve statüsünüesas almıştı. Maalesef Kıbrıs Rum tarafı, 1960 Cumhuriyeti’nin kurulduğuşekilde yaşamasına fırsat ve izin vermemiştir. Çünkü huzura tahammülsüzdür,barışa karşıdır. Rumlar, 21 Aralık 1963’den itibaren Kıbrıs Türklüğünü hedefalan saldırı ve suikastlarını arttırmışlardır. Kanlı Noel katliamı ise busürecin hunhar bir sonucudur. Türklerin Ada’dan atılmasını projelendirenAkritas Planı ise öz itibariyle etnik bir temizliği amaçlamıştır. ‘KıbrısCumhuriyeti,’ Kıbrıslı Rumların 1963 yılında şiddete ve terör yöntemlerinedayalı güç kullanımı ve Anayasa’yı feshetmelerinden sonra ortadan kalkmıştır.20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı, hayat hakları gasbedilen, eziyet ve işkenceleremaruz kalan Kıbrıs Türklüğüne Anavatan Türkiye’nin barış, huzur ve güvenliknamına uzattığı müşfik ve muktedir eli olarak tarihe geçmiştir. Ada’daki ikitaraf arasındaki ilk müzakereler 1968 yılında başlamıştır. 1977 yılındanitibaren federalizm görüşmeleri yapılmıştır. Çözüm arayışları devamlı sıcakgündemi işgal etmiştir. Bu kapsamda 52 yıllık müzakere sürecinden hiçbir şeyçıkmamıştır. Annan Planı bile sonuç vermemiştir. Bizim için son derecetartışmalı ve tehlikeli tavizlere sahne olan Crans Montana görüşmelerindeherhangi bir orta yol bulunamamıştır. Kıbrıs Türklüğünün yapıcı ve iyi niyetlitavrına rağmen her seferinde uzlaşmadan kaçan, masayı deviren, adil ve kalıcıbir barışın önüne taş koyan Rumlar olmuştur. BM engeli, Rumların vetosu,küresel güçlerin yönetilebilir kriz taktikleri çözüm umutlarını yıllarcazehirlemiştir. İkazen ifade ediyorum ki, çözüm, sokaklarda dolaşmaya başlayan,sözde sivil itaatsizlik eylemleri için zemin yoklayan Rum sevdalısı Akıncıgibi, vatandan toprak vererek olamayacaktır. Çözüm ortamı bir tarafın devamlıgeri adım atmasıyla, devamlı alttan almasıyla, dayatmalara sürekli boyuneğmesiyle yeşeremeyecektir.”

CUMHURBAŞKANI’MIZ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A ŞÜKRANLARIMISUNUYORUM

MHPLideri Bahçeli, “Birlikte, huzur içinde, barış ve saygıya dayanan bir gelecekisteniyorsa, eşit haklara dayanan, iki kesimli egemen devlet yapılanması artıkbir mecburiyettir.” ifadesine yer vererek, Kıbrıs’la ilgili daha sonra şudeğerlendirmelerde bulundu:

“Nitekimegemen ve eşitlik temelinde iki devletli çözüm yegâne yoldur. Kıbrıs’ta ikitoplumlu iki kesimli federal çözüm modelinin müzakeresi yarım asır yapılmış, nevar ki Rumların Kıbrıs Türklüğünü eşit ortak görmemesi, refahı ve geleceğipaylaşmak istememesi yüzünden iflas etmiştir. Birleşmiş Milletler öncülüğünde5+1 formatında planlanan ve garantör ülkelerin de katılımını öngören muhtemelkonferansın başarılı olması Kıbrıs Türklüğünün haklı ve meşru beklentilerinecevap vermekle mümkündür. Beklentimiz Kıbrıs Türklüğünün uluslararası camiada tanınması,çizilen işgal ve esaret haritalarının yırtılıp atılmasıdır. Ambargoların vekısıtlamaların kaldırılması bir diğer beklentimizdir. Doğu Akdeniz’in kaptanköşkü olan Kıbrıs, bilhassa hidrokarbon zenginliklerin bulunmasıyla ve buzenginliklerin paylaşım sorunlarının belirmesiyle tüm dikkatleri üzerineçekmiştir. Türkiye Doğu Akdeniz’deki haklarından şüphesiz ödün vermeyecektir.Kıbrıs Türklüğü Doğu Akdeniz’den dışlanamayacak, uzak tutulamayacaktır.Bölgenin barış ve istikrarı için doğal kaynakların adaletli ve hakkaniyetölçülerine dayalı paylaşımı geldiğimiz bugünkü aşamada vazgeçilmez önemdedir.Hiç kimse fiilî durum yaratmaya çalışmamalıdır. Hiç kimse kriz ve kaos çıkarmaözlemiyle Kıbrıs Türklüğünün sabrını test etmemelidir. Hele hele hiç kimse Türkiye’yiihmale kalkışmamalıdır. Türksüz ve Türkiyesiz Akdeniz karanlık bir dehliz,karmakarışık bir gelecek demektir. Ada’yı eşit haklara sahip iki halkınpaylaştığı açıktır. Ada’da iki devletin varlığı tartışmasızdır. Artıkfederalizm çağrıları boştur, tek yanlı dayatmalar sonuçsuzdur. Türkiye’ninetkin ve fillî garantörlüğü ön şartsız devam etmelidir. Bir önceki dönemdeyaşanan ve Kıbrıs davasını zedeleyerek sekteye uğratan çarpık diyaloglardanyeni dönemde kaçınmak milletimizin samimi arzusudur. Kapalı Maraş çok şüküraslına dönmüş, kilitleri açılmıştır. Bundan ziyadesiyle memnunuz. Süreç içindeKıbrıs Türklüğünün uyanışını teşvik edip millî heyecanını kamçılayan millîdavamızı her zeminde cesaretle ve inanmışlıkla savunan Cumhurbaşkanı’mız SayınRecep Tayyip Erdoğan’a şükranlarımı sunuyorum. Yeni bir döneme, yeni birbaşlangıca şahit olmaktan kıvanç duyuyorum. 45 gün içinde tamamlanan veaçılışına bizim de katıldığımız Lefkoşe Acil Durum Hastanesinin KıbrısTürklüğüne hayırlı olmasını temenni ediyorum. KKTC Cumhurbaşkanı Sayın ErsinTatar’a teşekkür ediyorum. Bu vesileyle KKTC’de yaşayan her kardeşimi özlemlekucaklıyor, en içten selamlarımı iletiyorum. Kıbrıs Türklüğünü onurlu birgeleceğe taşıma iradesi gösteren Cumhurbaşkanı’mız Sayın Ersin Tatar’a ve çalışmaarkadaşlarına başarılar diliyorum. Aziz şehitlerimiz müsterih olsun, Kıbrısdavası emin ellerdedir, ehil yüreklere emanettir, güçlü ve güvenli yarınlarainanıyorum ki adım adım ulaşacaktır.”

BİZ GELECEKTEN MUTLUYUZ, YARININ BUGÜNDEN DAHA İYİ OLACAĞINAİNANIYORUZ

29Ekim 2020 tarihinde Cumhuriyet’in 97’nci kuruluş yıl dönümünün kutlandığınıhatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:

“97’nciyıl dönümünü kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti imanın işgali yenmesiyle,iradenin esareti ezip geçmesiyle teşekkül ve tecelli etmiştir. Türk milleti binyıllık kardeşlik bağını, gıpta edilecek birlik ve dayanışma ahlakını her sahadaher zeminde göstermiştir. Devletimizin kurtuluş ve kuruluş yıllarında hiçkimsenin kökenine, diline, mezhebine, yöresine bakılmamış, tam bir kenetlenmeve kader ortaklığı şuuruyla millî namus topyekûn savunulmuştur. Aynı ruh bugünde hâkim ve hadimdir. Türkiye Cumhuriyeti mazlumlara ümit ışığı olmuştur.Türkiye Cumhuriyeti masumların, mağdurların, hakkı yenmiş toplumların umutkapısı hâline gelmiştir. İmparatorluğumuzun kucaklayıcı devlet ve toplum vasfı;aklı, adaleti ve ahlakı önceliğine alan tarihsel yapısı Türkiye Cumhuriyeti’nemiras olarak geçmiştir. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun karşısında herkesbir ve eşittir. Adalet ise Türk devlet zincirinin tüm halkalarını birbirineeklemleyen, bunlara manevi harç katan bir değerdir. Tarihimizin tertemizsayfalarına bakınız, adaletle hüküm görürsünüz. Türk milleti bir Rum mimar ilebir cihan padişahını aynı mahkemenin önünde eşitleyen, eşit gören bir kavrayışve kaynaktan beslenmektedir. Geçmişimizin hiçbir döneminde, tıpkı bugünkü gibi,zulüm yoktur, zulme uğrayan görülmemiştir. Günümüzde hukuk, demokrasi, mülkiyethakkı, can ve mal güvenliği, insan onuruyla insan haklarına saygı her toplumun herdevletin azami ölçülerde tatbik ve temin etmesi gereken evrensel kazanımlardır.Yalnızca tarihimize baksak dahi, bugüne örnek olacak pek çok davranış kalıbınıgörmemiz mümkündür. Devlet duyguyla değil akılla yönetilir. Devlet ve milletbaki, bizler ise fâniyiz. Bugün Türkiye’nin ayak bağlarından kurtulması, başınıyükseklere kaldırması, kronik sorunlarının üstesinden geniş bir mutabakatlagelinmesi her devlet ve siyaset insanının ortak sorumluluğudur. İçe kapanmışbir Türkiye değil, dünyaya açılan, millî ve manevi müktesebatıyla kıtaları aşandinamik, dengeli, atılgan, yeni fikirlere yatkın, girişimcilere fırsat sunan,ön alan, öncü olan, övgüyle adından söz ettiren bir Türkiye hepimizin kalptendileğidir. Cumhur ittifakı işte bu ortak dileği gerçekleştirmek için mücadeleetmektedir. Büyüyen bir Türkiye, kafaları küçücük olanları mahcup edecektir.Zenginleşen bir Türkiye, insanımızın ekonomik sorunlarını istismar eden siyasetkalpazanlarını ters köşeye yatıracaktır. Gücüne güç katmış, demokrasisiyle, hukukuyla,ekonomisiyle, iş adamlarıyla, üretim kabiliyetiyle, güvenceli yatırımortamıyla, üretken karakteriyle, hepsinden mühimi millî birlik ve kardeşlikkültürüyle dünyada parmakla gösterilen bir Türkiye’ye kısa sürede ulaşmaksamimi gayretimizdir. Kuyu kazmak yerine birbirimize kol kanat germeliyiz.İftira atmak yerine birbirimizin hakkını savunmalıyız. Kavga etmek yerinekucaklaşmanın sıcaklığını tercih etmeliyiz. Küsmek yerine sevmenin güzelliğiniseçmeliyiz. Birbirimizi devirmek ve değirmen gibi öğütmek yerine dağ gibi, devgibi birbirimize destek vermeliyiz. Başka Türkiye yoktur, gelecek hayalikurduğumuz bir başka vatan başka bir coğrafya yoktur, olmayacaktır. Neyapacaksak, neyi başaracaksak, nereye ulaşacaksak Türkiye Cumhuriyeti’ninkuruluş ruhuna bağlı kalarak ve ancak aziz Türk vatanında yaşayarakgerçekleştirmek zorundayız. Yargılamak yerine birbirimizi anlamayaçalışmalıyız. Kuşatılan bir Türkiye gerçeği ortada duruyorken, ne zaman kaybınane insan israfına ne de gelecekten tasarrufa halimiz vardır. Kapımıza dakalbimize de vuran buyursun diyoruz. Ama millî ve manevi gerçeklerimize sadakatve riayeti de vazgeçilmez kabul ediyoruz. Ekonomide açılan ya da açılacak yeniufuklarla, demokrasi ve hukuk alanlarında kuvveden fiile geçecek sağlam ve sağduyuluhamlelerle fasit çemberin kırılacağını, muhteşem bir kalkışın yaşanacağınıdüşünüyorum. Bu irade bizde vardır, bu istek bizde vardır, bu irfan bizdevardır, başarı da bizim hakkımızdır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi,Türkiye’nin aradığı ve ihtiyaç duyduğu tarihî bir yönetim reformu olarakdevrededir. Gereken ve planlanan diğer reformların birbirine eklemlenerek ifave icrası Türkiye’nin hızına hız katacaktır. Bizim demokrasi kültürümüzengindir, erdemlidir, enerjiktir, ne bir toz ne de leke barındıracaktır.Demokrasi anlayışımızın karalanması maksatlıdır, marazi bir hâlin ifşasıdır.Türkiye’nin medeniyet ve milletler mücadelesinde en büyük kozu, beşerî veentelektüel sermayesi, yeniliklere açık, gelişmeleri anlayan, çağı akılsüzgecinden geçiren, dayanışma ve yardımlaşmayı pusula yapan, şuurlu, şeffaf vegüven uyandıran sosyal psikolojisidir. Biz gelecekten umutluyuz. Yarınınbugünden daha iyi olacağına inanıyoruz. Yerimizde saymayacağız, patinajyapmayacağız, sürekli bir adım önde olacağız, daha doğru bir ifadeyle olmakmecburindeyiz.”

CHP ZİHNİYETİ İZMİR’DE ENKAZ ALTINDA KALMIŞTIR

MHPGenel Başkanı Devlet Bahçeli, 5 Kasım 2020 Perşembe günü MYK toplantısı sonrasıgazetecilere yaptığı açıklamalarda, CHP’ye yönelik yine çok sert eleştirilerdebulundu.

Bahçeli,“CHP’nin yalancı sözcülerinin mumu yatsından önce sönmüştür. Partimizi suçlayanhükûmeti töhmet altında bırakan omurgasız CHP’nin melanet oyunu temelindenbozulmuştur. İzmir’de enkaz altına kalan CHP’nin belediyecilik anlayışı olduğubelgelenmiştir.” dedi.

Bahçeli’nin,şunları kaydetti:

“MerkezYönetim Kurulu toplantımız vesilesiyle özet hâlinde yapacağım değerlendirmeleregeçmeden evvel sizleri saygılarımla selamlıyor, hepinize hoş geldiniz diyorum.Bildiğiniz gibi, ülkemiz bir yandan yeni tip koronavirüs dalgasının risk vetehditleriyle mücadele ederken diğer yandan doğal afetlerin yıkım ve ağırtahribatlarına direkt maruz kalmaktadır. 30 Ekim 2020 Cuma günü Ege Denizi’ninSeferihisar açıklarında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem yalnızca çokkatlı binaları taş ve moloz yığınına dönüştürmekle kalmamış aynı zamanda masuminsanlarımızı da hayattan koparmıştır. Depremin karanlık yüzü, kahredici yönübir kez daha varlığını göstermiştir. Bu kapsamda 114 vatandaşımız hayatınıkaybederken bin 35 vatandaşımız da yaralanmıştır. Üzüntümüzün tanımı ve tarifiyoktur.  Depremde kaybettiğimizvatandaşlarımıza Cenabıallah’tan rahmet, tedavi altında bulunanvatandaşlarımıza ise acil şifa dileklerimi hassaten ve tekraren paylaşıyorum.  Bu zor günlerin mutlaka el birliğiyleaşılacağına inanıyorum. Deprem sadece İzmir’i değil, manen ve gıyaben de olsamilletimizin tamamını çok olumsuz şekilde etkilemiştir. Elbette vicdanlarıkanatmış, yürekleri burkmuştur. Aziz milletimiz asil bir dayanışma örneğigöstermiştir. Soylu bir yardımlaşma seferberliği sergilemiştir. Dahasıimrenilecek bir empati ve duygudaşlık hissiyatıyla afet bölgesine müşfik eliniuzatmıştır. Devlet tüm imkânlarıyla depremden zarar gören vatandaşlarımızınyanında olmuş, yaraları sarmaya başlamıştır. Hakikaten insanüstü birçalışmayla, bütün ihtimalleri hesaplayan görüş derinliğiyle, sahnelenen fedakârçalışmalarla enkazın kaldırılma süreci takdir toplamıştır. Mesela Ayda yavrumuz91 saat sonra gün ışığına çıkarılmış, hepimizi sevince boğmuştur.  Annesinin hayata tutunamayarak vefatı isebizleri çok üzmüştür. Onlarca beton yığınının altından bir güneş gibi doğanElif kızımız umutlarımızı diri tutmuştur. Hayranlık ve hürmetle karşıladığımızdevlet-millet kenetlenmesi depreme karşı en büyük silahımız en güçlü mücadelevasıtamız olarak sivrilmiş, öne çıkmıştır. Ne var ki depremi siyasete alet edensavruk ve sorumsuz zihniyetlerin bu felaket günlerinden de istifadegayretkeşlikleri vahim bir çarpıklık olarak tezahür etmiştir. İzmir’de, 1989yılından bugüne kadar bir dönem haricinde yerel yönetim sorumluluğu üstlenmişCHP’nin âdeta sütten çıkmış ak kaşık gibi davranıp kusur ve suçlu aramasıküstah bir siyaset kifayetsizliğidir. Seferihisar’ın bir önceki dönem belediyebaşkanı olan şahsın, depremde yıkılan Emrah Apartmanı’nın ne kadar dayanıksızolduğunu, beton parçaların kürekle bile nasıl kırılabildiğini, bununla ilgilide geçmişte hangi denetimleri yaptığını açıklaması ertelenemez görevidir. CHPGenel Başkanı’yla parti yöneticilerinin aynı anda girdikleri hezeyan nöbetindenbir türlü kurtulamamaları, sürekli yalana, dolana ve iftiraya müracaatlarıtelafisi olmayan siyasi ahlak noksanlığının ileri düzeyde ifşa ve ilamıdır.Bunların kalpleri kararmıştır. Vicdani refleksleri laçkalaşmıştır. Bu irade veinsanlık fukaralarının her sözü, her çıkışı, her beyanatı deprem enkazındandaha tehlikeli boyutlar içermiştir. Kaldı ki Türk milleti her şeyinfarkındadır. Ülkemizin salgına yenilmesini, depremde âciz düşmesini, ekonomiksaldırılara boyun eğmesini, bu suretle yönetilemez hâle gelmesini isteyen,dileyen, hedefleyen iç ve dış mihrakların foyaları ortaya çıkmıştır.Türkiye’nin karşısında sipere girenlerin figüranı oldukları kirli senaryonunmesafe alması, sonuç vermesi hiç kuşkusuz muhal bir hayal, münhal bir hevestir. Siyasetleri enkaza dönenlerin, zilletegömülenlerin millî birlik ve kardeşlik ruhunu yaralamaları mümkün değildir.

CHP’NİN TAHRİKLERİ, TACİZ VE TAHRİP ÇABALARI NAFİLEDİR

Buitibarla CHP’nin tahrikleri, taciz ve tahrip çabaları nafile bir gayrettir.Türkiye düşmanlarıyla devamlı ilişki ve irtibat hâlinde bulunan, siyasetkabloları ve karar organları yabancıların denetim ve kontrolüne geçen CHP’ninve diğer zillet yedeklerinin husumet taktiklerine, hayâsız provokasyonlarına nealdanacak ne de kanacak vardır. Ülkesini kötülemek için bu kadar iştahlı olandünya üzerinde pek az muhalefet partisi olduğu bir başka acıklı gerçek olarakkarşımızdadır. CHP’nin yalancı sözcülerinin mumu yatsıdan önce sönmüştür.Hiçbir millî ve manevi konuda milletimize tercüman olamayan, olmayı dadüşünmeyen CHP’nin depremin enkazı üzerine kurmak istediği istismar kumpasıbozguna uğramıştır. Üstelik haksız yere partimizi suçlayan, hükûmeti töhmetaltında bırakan, devletle vatandaş arasında güvensizlik uçurumu oluşturmayaçalışan omurgasız CHP’nin melanet oyunu temelinden bozulmuştur. Aslındaİzmir’de enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı olduğubelgelenmiştir. Hiç kimse bu yalın gerçeği inkâr etmeye kalkışmamalıdır. Çünküher şey ortadadır. Milliyetçi Hareket Partisi her zaman ve her şart altındamilletimizin ve vatandaşlarımızın yanındadır. Bu tutarlı ve ilkeli tavrımızasla değişmeyecektir. Sözümüz milletin sözü, tarihin seslenişidir. Özellikleifade etmek isterim ki; küresel ve bölgesel sorunların yaygınlık kazandığı,felaketlerin birbirine eklemlenip yoğunlaştığı bugünkü insanlık döneminde nifakçıkarmak art niyetliliktir. Dedikodu yapmak suçluluk telaşındandır. Siyasidolandırıcılıktan nemalanmayı amaçlamak da ülkemiz aleyhine son derece mahzurlugelişmelere davetiye çıkarma gayesidir. Depremi, salgını, Doğu Akdeniz’dekitehditleri, terörizmin kanlı eylemlerini, AB’den ABD’ye, Orta Doğu’danKafkaslar’a uzanan geniş alanda Türkiye’nin millî ve manevi haklarını hedefalan zalim planları ancak ve ancak millî birlik şuuruyla göğüslemek yegâneöncelik olmalıdır. Bir olmazsak, biz olmazsak, tek nefes, tek bilek, tek yürekolamazsak cephemiz sarsılacaktır. 3 Kasım 2020 tarihinde yapılan ABD Başkanlıkseçimini analiz ve yorumu da bize göre isimler bazında değil, Türkiye’nin hakve çıkarları ekseninde yapılmalıdır. Ülkemiz açısından ABD’nin yeni başkanınınkim olacağı sorusuna cevap aramaktan daha çok, seçilen kişinin uygulayacağıpolitikaların çerçevesi, bunun bölgemize yansımaları, millî varlığımıza yöneliketkileri değerlendirilmeli, öncelikle ele alınmalıdır. ABD’nin Başkanlıkseçimleri elbette hem ülkemizi hem de bütün dünyayı yakından etkilemekapasitesi taşımaktadır. Ancak Biden’dan daha çok Bidencı, Trump’tan daha çokTrumpçı olmak yanlıştır, marazidir, icazetli ve ipotekli bir kafanınçelişkisidir. Hangi ülke olursa olsun siyasi ve stratejik kavrayışına o ülkeninparametrelerinden ve hedef prizmasından değil başkent Ankara’nın görüşmenzilinden, ağırlık merkezinden bakmak Türkiye adına millî ve tarihî birmükellefiyettir. Milliyetçi Hareket Partisinin dün de bugün de yaptığı budur.Bugünkü Merkez Yönetim Kurulu toplantımızda ülkemizi doğrudan ilgilendiren içve dış gelişmeler bütün veçheleriyle görüşülmüş, tam bir fikir ve görüşbirlikteliği sağlanmıştır. İşleyen kongre takvimiz paylaşılmış ve MYKüyelerimiz bilgilendirilmiştir. Bundan sonraki siyasi çalışmalarımız gözdengeçirilerek bilhassa cumhur ittifakının ruhuna ve duruşuna uygunpolitikalarımızın devamlılığına önemle vurgu yapılmıştır. Milliyetçi HareketPartisi tecrübeli kadrolarıyla, engin fikriyatıyla, Türk ve Türkiye sevdasıylayılmadan, yıkılmadan, yorulmadan, hiçbir menfi telkin veya dayatmaya primvermeden yoluna inançla devam edecektir. Hedefimiz istiklal için birliktir.Hedefimiz istikbal için dirliktir. Nihai ve şaşmaz hedefimiz Lider Ülkevizyonumuzun gerçekleşerek Türkiye’nin kazanmasıdır. Allah’ın himayesiyle,milletimizin takdir ve teveccühüyle hedeflerimiz birer birer tecelli edecektir.Türkiye’nin kazanması fitnenin kaybetmesidir. Türkiye’nin kazanması Türk veİslam düşmanlarının mağlup ve mahcup olmasıdır. Rabb’im yâr ve yardımcımızolsun diyorum.”

ÜLKÜDAŞIM ÇAKICI’YA MAFYA BOZUNTUSU DEMEK MÜFTERİLİK, SEVİYESİZLİK,REZİLLİKTİR

MHPLideri Devlet Bahçeli, “CHP Genel Başkanı’nın hakaret ve hıyanetlerine sosyalmedyadan yayımladığı bir açıklamayla tepki gösteren değerli Ülküdaşım AlaattinÇakıcı’ya mafya bozuntusu demek, yeraltı dünyasının karanlık yüzü suçlamasıgetirmek müfterilik, seviyesizlik, rezilliktir.” dedi.

Bahçeli,Twitter hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun habis ve hastalıklı konuşmaları dikkatleincelendiğinde nasıl bir girdabın içine düştüğü nasıl bir hezeyan ve melanetegömüldüğü gayet net olarak anlaşılacaktır. Üslubunun kindarlığı, siyasetusulünün kirliliği herkesin malumudur. Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’ahürmet ve hayranlığı bellidir. Soros’un tetikçisi ve tedarikçisi OsmanKavala’ya sevgi ve sempatisi bilinmektedir. Ellerinde Mehmetlerimizin kanıbulunan bölücü terör örgütü PKK’lı teröristlerle iç dışlı olduğu ise son dereceberraktır.

Bu durumkapsamında CHP Genel Başkanı’nın hakaret ve hıyanetlerine sosyal medyadanyayımladığı bir açıklamayla tepki gösteren değerli Ülküdaşım Alaattin Çakıcı’yamafya bozuntusu demek, yeraltı dünyasının karanlık yüzü suçlaması getirmekmüfterilik, seviyesizlik, rezilliktir. Kamuoyu nezdinde algı oluşturmayaçalışan Kılıçdaroğlu ve yanında yöresinde yuvalanan iş birlikçilere cevabımşudur: 1-Alattin Çakıcı bir Ülkücü şehidimizin oğludur. 2- Alaattin Çakıcı ülkeve millet sevdalısı bir Ülkücüdür. 3- Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşımdır.Elbette üzerine atılı suçların bedelini uzun yıllar cezaevinde kalarak ödemişbir vatan evladıdır. Kılıçdaroğlu mafya arıyorsa, yeraltı dünyasının kanlı yüzlerinigörmek istiyorsa el ele, gönül gönüle olduğu hainlere bakması, şayet onuruvarsa nedamet duyması tavsiyemdir. Kılıçdaroğlu, aleyhine işleyen gündemideğiştiremez, yama tutmayan açıklarını asla kapatamaz. PKK’yla iş birliğinin,FETÖ’yle diyaloglarının demokratik faturasına mutlaka katlanacaktır. CHP’nintarihi sorunu Kılıçdaroğlu ve ekibidir. Bu sorun kanserleşmiş, vücudayayılmıştır.”