EDİTÖRDEN

04 Kasım 2022 12:58 Ahmet Deniz AĞCA
Okunma
233

Değerli Yeni Düşünce Okurları,
Tarihî kayıtlara göre, Türkçe konuşan ve Türk soyundan olan topluluklara ilk defa millî kimliklerini sezdiren ve onlara büyük bir millet olduklarını öğreten lider, büyük Hun Hükümdarı Mete'dir. Mete, komşu devletleri birer birer yenip baskı altına aldıktan sonra bütün güç ve enerjisini Hun siyasi birliğini kurma faaliyeti üzerinde toplamıştır. Bunun için 25 yıl gibi uzun bir süre mücadele eden Mete, 26 kadar büyüklü küçüklü devleti ortadan kaldırarak Hun siyasi birliğini kurmuştur. Mete, MÖ. 176 tarihli bir belgede bu faaliyetlerinin sonucunu, amacına ulaşmış bir liderin mutluluğu içinde, “Ok ve yay gerebilen kavimleri bir aile gibi birleştirdim; şimdi onlar Hun oldular.” şeklinde bir ifade ile açıklamıştır. Bundan da anlaşılıyor ki; Mete, sadece Hun siyasi birliğini kurmakla kalmamış; aynı zamanda Türk topluluklarına “Hun olma”, yani millet olma bilincini de aşılamıştır.
Türkler, ancak üzerinde özgür olarak yaşadıkları ve hükümranlık haklarını hiçbir sınırlama olmaksızın kullandıkları toprakları "yurt" olarak kabul ediyorlardı. Daha doğrusu onlar için yurt, üzerinde Türk tuğlarının ve bayraklarının dalgalandığı kutsal bir ata yadigârı idi. “Yurt”, diğer yurtlardan “yaka” adı verilen sınırlarla ayrılmaktaydı. Bu sınırlar devletin gücüne göre, bazen daralıyor bazen de genişliyordu. “Yurt”, yani toprak, devletin ikinci temel unsurudur. Nasıl ki halksız devlet gerçeği olamayacağı gibi, topraksız da devlet düşünülemez. Türkler, çok erken çağlarda toprağın devlet için değerini ve önemini kavramışlar; onu daima terk ve feda edilemez kutsal bir değer olarak görmüşlerdir. Ancak, istiklallerini ve hürriyetlerini kaybettikleri durumlarda, onu terk ve feda etmek zorunda kalmışlardır. İstiklale bu kadar önem veren Türk milletinin genetik kodları o tarihlerden bugünlere süregelmiş, milletimiz istiklalini kaybetmemek için bin yıllardır uğrunda yüksek fedakârlıklar vererek vatan uğrunda ölmeyi, şehit olmayı göze almıştır. Vatan, bayrak, millet kavramlarında vücut bulan milletimiz içerisinde bulunduğumuz 2022 yılında da aynı şuur aynı inançla geleceğe bakmakta, Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılı olan 2023 yılına emin adımlarla ilerlemektedir.
15 Temmuz hain FETÖ darbe kalkışmasından sonra milletimizin bizatihi kendisi tarafından oluşturulan “Cumhur İttifakı” o günden bugüne istiklal savaşı vermekte Cumhuriyet’imizin kurucu değerlerini koruyarak attığı tüm adımları vatan, devlet ve Türk milletinin değerleri için atmaktadır.
Değerli okurlar,
Önümüzdeki 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacak olan seçimler tarihî bir önem arz etmektedir. Cumhur İttifakının devam etmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin ikinci evresinin ilk adımı olacak olan seçim, tek başına karar alabilen ve uygulayan yeni Türkiye’nin bölgesel güç ve küresel güç olma adına attığı tüm adımları sağlamlaştıracak, Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Önce ülkem ve milletim” ülküsünü perçinleştirecektir. Bu yüzden Lider’imizin “Bu millet, bu vatan, bu bayrak benim diyorsan ÇAĞRIM SANA.” çağrısına kulak veriniz.
Esen kalınız efendim…