YENİ DÜŞÜNCE

05 Ocak 2021 15:49 Ahmet Deniz AĞCA
Okunma
663

Değerli Yeni Düşünce Okurları,

Bir milletin gücü, akılve zekâsına değil, karakterine bağlıdır. Akıl tabiatın sınırlarını incelemeye ve onun güçlerini kullanmaya yarar. Karakter, kendini yönetmeyi ve zorluklara karşı başarılı bir şekilde direnmeyi öğretir.

Orta Çağ tarihçileri ve coğrafyacıları özellikle onların eserlerine dayanarak sosyocoğrafya alanında araştırmalar yapan günümüz tarihçileri, doğal çevre ve iklim ile kültürler arasında kuvvetli bir ilişkinin varlığına dikkat çekmişlerdir. Bilindiği gibi Türklerin ataları kendilerine yurt olarak Orta Asya’nın son derece zorlu koşulları olan kurak, verimsiz tabiat ve iklim bölgesini seçmişlerdir. Burada olağanüstü sebat göstererek, bu tabiat şartlarında yaşamaya alışmış ve onun gerektirdiği mücadeleci karakteri almışlardır. Daha da önemlisi onlar, bu tabiat ve iklime uygun bir hayat kurmayı, burada yüksek bir kültür inşa etmeyi başarmışlardır. Kültürümüz ilkel toplulukların aksine ekonomik zeminde üretim üzerine oturtulmuş, devlet ve vatan fikri erken çağlarda doğarak gelişmiştir. Bu fikir özellikle siyasi bir teşekkül hâline geldiğinde ve bu teşekkülün başına doğru liderler geçtiğinde de kuvvetini üst düzeyde arttırarak hâkimiyet çemberini ve etki alanını büyütmüştür.

Tarih tekerrürden ibarettir. Odönemden bu döneme geçen yıllar sonrasında milletimiz dünyanın her yerine yayılmış, büyük bir bölümü ise Anadolu’yu yurt edinerek mücadeleci ruhu, imanı ile bu topraklardan nizamı âlemilayi kelimetullah davasını tüm dünyaya hissettirmiştir. Göktürk Devleti’nden sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde ilk kez adında Türk olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş, Türklük şuur vefazileti devletimizin ismine verilerek Türklük bayraklaştırılmıştır.

Atatürk’ün 82 yıl önce Hakk’ın rahmetine kavuşmasıyla beraber milletimizin refahı için atılan adımlar birer birer silinmiş, ülke birçok dönem başka ellere teslim edilmiştir.Darbeler, hukuksuzluklar, açlık ve sefalet dönemin konjonktürü ile birleştirilip yaşatılmıştır.  Yeniden millîleşme, öze dönme, yönetimde bağımsızlık,üretimde yerlilik düşüncesi ile merhum Başbuğ Alparslan Türkeş tarafından Milliyetçi Hareket Partisi kurulmuş,nesiller bu dava ile yeniden özlerini hissetmiş, milletimizin bekasını bu dava üzerinden korumuşlardır. Başbuğ’umuzun vefatından sonra “Benim aklım hepTürkiye’dir.” diyen Bilge Lider’imiz Sayın Devlet Bahçeli’nin partimizin başına geçmesi ile devlet aklı hiç durmadan çalışmış, beka parolası ile en önemli kararları liderimiz almış veya dolaylı yoldan aldırmıştır. En son Cumhuriyet’imizin üçüncü evresi olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve cumhur ittifakı ile taçlandırılarak devletimiz şahlanış dönemine geçmiştir. Terör bitme noktasına gelmiş, savunma sanayide yerlilik oranı %90’ın üzerine çıkmış, Doğu Akdeniz’de sondaj gemilerimiz doğal kaynak arar hâle gelmiş, Karadeniz’de doğal gaz bulunmuş, en son olarak Azerbaycan’a Yukarı Karabağ davası için SİHA ve asker gönderilmiştir. SİHA’larımız ilk kez düzenli orduya karşı destan yazmıştır. Devlet millîdir, özlenen ve beklenen sonunda gelmiştir.

Esen kalınız efendim.