Değerli Okurlar,
İnsanları birbirine kaynaştıran, toplumları ayakta tutan; ülkelerin kalkınmasını, sürekliliğini, kültür ve medeniyetin varlığının devamını sağlayan temel ögenin dil olduğu bir gerçektir. Yeryüzünün en eski dillerinden olan Türk dili; büyük bir milletin oluşumunda, bu büyük milletin bireylerince kurulan büyük devletlerin yönetiminde yerini almış, binlerce kalıcı eserin yaratılmasını sağlamıştır.
Türk dili tarih itibarıyla insanlık medeniyetinin en eski ve köklü dillerinden biridir. Biz Türkler zekâmızın keskinliğini ve kıvraklığını atalarımızın zenginleştirerek günümüze kadar taşıdığı dilimize borçluyuz. Tabii bir dilin uzun yıllar yaşaması o dili temsil eden milletin ne kadar güçlü olduğu ile de doğru orantılıdır. Millet güçlü ise devlet de güçlüdür.
“Ey Türk milleti! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe ilini, töreni kim bozabilir?” diye geçmişten geleceğe seslenen Bilge Kağan’ı, “Türk dilini öğreniniz, çünkü onlar için uzun sürecek egemenlik vardır.” hadisinin izinden giden Kâşgarlı Mahmud’u, ”Bundan böyle divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” diyen Karamanoğlu Mehmet Bey’i, “Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir.” diyen Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, “Aruz sizin olsun, hece bizimdir./Halkın söylediği Türkçe bizimdir.” diyen Ziya Gökalp’ı, “Dilde, fikirde, işte birlik” diyen Gaspıralı İsmail Bey’i ve bana göre günümüzde Türk dilinin önemini “Türklüğün omurgası, ana gövdesi, ana iskeleti, hasılı bütün bedeni Türkçedir.” diyerek bu husustaki hassasiyetini belirten Sayın Genel Başkan’ımız Devlet Bahçeli’yi en kalbi duygularımla takdirlerimizi sunuyorum.
Bu vesileyle herkesin Türk Dil Bayramını kutluyorum.
Geçtiğimiz günlerde “Türkçe Düşün” sloganıyla yayın hayatına başlamış olan TÜRKGÜN gazetesine de başarılar diliyorum.
Ahmet Deniz AĞCA