BİR DÜNYA ŞAMPİYONU

15 Ocak 2016 21:01 İbrahim Kaan ERTEN
Okunma
4350
 BİR DÜNYA ŞAMPİYONU

 
 
 
Futbol ile yatıp futbol ile kalkıyoruz, tıpkı dünyanın diğer ülkeleri gibi. Binlerce genç, sıcak soğuk demeden bir topun peşinde koşturup duruyor. Profesyonellerin yanı sıra bu işi amatör ruhla yapan, gecesi gündüzü futbol olan büyük bir kitle var.
Birçok insan için saplantı hâline gelen futbolu bir kenara bırakacak olursak; başka spor dallarına gönül veren, bütün benliği ile kendisini buna adayanlar da var. Üstelik birçoğu bu işi dünya şampiyonlukları ile taçlandırmış durumda. Bunlardan biri de ata sporlarımızdan atıcılıktaki gururumuz, Yusuf Dikeç...
Türkiye, Avrupa ve dünya şampiyonalarında birbiri ardına kürsüye çıkan, uluslararası müsabakalarda millî marşımızı çaldıran, bayrağımızı defalarca göndere çektiren atıcılarımızdan biri.. 
Gazi Üniversitesi beden eğitimi ve spor bölümü mezunu olan Yusuf Dikeç, Silahlı Kuvvetler mensubu sporcularımızdan. Şampiyon sporcumuzla Yeni Düşünce okurları için konuştuk. 
 
- Atıcılık sporuna ne zaman başladın?
Atıcılığa 2000 yılında, Jandarma Okullar Komutanlığında Astsubay rütbesindeyken komutanlarımın teşviki ve yönlendirmesi ile başladım.
 
- Ata sporu diyoruz ama atıcılığın Türkiye'de yeterince tanındığını düşünüyor musun?
Ne yazık ki cevabım hayır. Atıcılık sporu Türkiye'de bilinen ve tanınan bir spor değil. Bizlerin elde ettiği başarılardan, çoğu insanın haberi bile olmuyor. Basın bizim başarılarımızla  ilgilenmiyor. Futbolcu eşlerinin sahip olduğu arabalar bile bizim elde ettiğimiz dünya şampiyonluklarından daha çok haber yapılıyor. Asıl acısı, toplum da magazinle daha çok ilgileniyor. Ben atıcılığa 28 yaşında başladım. Başlamadan önce benim de haberim yoktu. İnsan düşünüyor; bu spordan haberi olmayan daha ne yetenekler vardır ülkemizde…
 
- Bu sporu herkes yapabilir mi? Başlamak isteyenlere tavsiyen var mı?
Sahip çıkılmadığı için çok yaygın bir spor dalı değil; ayrıca alt yapıda çok büyük sorunlar var. Bununla birlikte çalışmayı seven, başarmak isteyen azimli herkesin yapabileceği bir spor branşı. Ayrıca yaş sınırı da yok. İleri yaşlarda da yapılabilecek son derece nezih ve centilmenliğin esas olduğu bir spor dalı. Kısacası çok zor ama çok özel bir spor… Ancak ısrarla vurgulamak istiyorum, atıcılığın daha fazla desteğe ihtiyacı var.
 
- Bu nasıl olmalı? 
Her şeyden önce atıcıları yetiştirecek antrenörler çok önemli. Ancak Türkiye'de ne yazık ki bu işi yapan insan sayısı yok denecek kadar az. Üniversitelerin spor bölümleri de bu konuya duyarsız. Keşke beden eğitimi bölümlerinde atıcılıkla ilgili çalışmalar ve sporcu antrenör yetişmesine katkı sağlayan çalışmalar olsa.
 
- Altyapı yok, antrenör yok. Peki, nasıl oldu da atıcılıkta bir şampiyonsun? 
“Bu derin yara. Keşke profesyonel destek alabileceğim bir antrenörüm var ve şu insanla çalışıyorum diyebilseydim. Ben meslek yaşantıma uzman jandarma olarak başladım. Daha sonra astsubaylık sınavını kazandım. Benim için dönüm noktası, komutanlarımın da desteğiyle atış sporuna başlamamdı. Ardından bilimsel temeli de tamamlamak için Gazi Üniversitesi beden eğitimi ve spor bölümüne girdim. Daha sonra da antrenörlük üzerine yüksek lisans yaptım. Bu arada atıcılıkta birçok şampiyonada dereceler kazandım. İşin sırrı mücadelede… Bir de küçüklüğümden bu yana hayatımın her alanında kazanma arzusu vardı içimde. Yıllar içinde şunu öğrendim: Şampiyon olmak için iyi antrenman ve iyi bir müsabaka çıkartmak yetmez. Hayatının diğer kısımlarında da aldığın eğitimde de aile hayatında da şampiyon olmak gerekiyor.
 
- Nasıl bir ruhla yarışıyorsun? Bu güne kadar hangi başarıların altına imza attın? 
Müsabakaya başladığım zaman nerede ve hangi şampiyonada bulunduğumun hiçbir önemi yoktur. Bütün müsabakalar bende aynı heyecanı yaratır. Başarı olarak sıralamam gerekirse: Dünya şampiyonluğu, Dünya Kupası şampiyonluğu, Avrupa şampiyonluğu, Akdeniz Oyunları şampiyonluğu, Ordular Arası Dünya Oyunları şampiyonluğu. Atıcılık branşında uluslararası müsabakalarda alınabilecek bütün madalyaları almak için çok çalışıyorum. Buna gücüm yettiğince de devam edeceğim.
 
- Başka alınmadık madalya kaldı mı?
Evet var. O madalya da en büyük hayalim olan olimpiyat madalyası. Ondan sonra da en az benim kadar başarılı sporcular yetiştirmek istiyorum. 
 
Atıcılıkta dünya şampiyonluğuna kadar yükselmiş Yusuf Dikeç'in anlattıkları gerçekten üzüntü verici.  Türkiye'de futbol ve basketbolun dışında da birçok spor dalında binlerce sporcu var. Üstelik bunların birçoğu dünya çapında sporcular. Fakat ne yazık ki ata sporumuz dediğimiz branşlara bile yeterli ilgiyi göstermiyoruz.