KIBRIS TÜRK EDEBİYATINAGENEL BİR BAKIŞ
Semih DİRİ
Binlerceyıldır farklı coğrafyalarda ulusal varlığını koruyan Türk milletinin hâkimiyetinegörece yeni bir dönemde geçen Kıbrıs, buna karşın çok önemli bir sanat sahasıteşkil etmektedir. Ada’nın bir eyalet olarak Osmanlı İmparatorluğu’nabağlandığı 1571’deki fethini izleyen süreçte sürgün fermanlarıyla Ada'yaAnadolu'nun belli yerlerinden pek çok Türk yerleştirilmiştir. İnsanlar Ada'nındört bir yanına yerleştirilmiş ve o gün bu gündür bu toprakları vatan bellemiştir.Kıbrıs’a yerleşen Türkler heybelerinde maddi ve manevi kültürel ögelerini degetirerek atasözü, masal, mâni, bilmece, destan, efsane ve halk hikâyesi gibiürünleri yüzyıllardır korumuş ve şekillendirmiştir. Kıbrıs Türk edebiyatı temeldebeş ana dönem kapasımda ele alınmakladır. [(I. Osmanlı Dönemi (1571-1878)/ II.Geçici Dönem (1878-1925) /III. Hareketlenme Dönemi (1939-1955)/ IV. UlusalDireniş Dönemi (1965-1974)/ V. Yeni Arayışlar (1974-…)] Osmanlı Dönemi’ndedivan ve halk edebiyatı ürünlerini birlikte görmek mümkündür. Çağdaş Kıbrısedebiyatının temelinin atılması ise Tanzimat Dönemi Türk edebiyatı ileparalellik göstermektedir. Bu dönemde özellikle Ada’ya sürgün olarak gelenNamık Kemal başta olmak üzere, mutasarrıf olarak atanan Ziya Paşa gibi öncüisimler Kıbrıs’ta modern edebiyatın başlayıp yaygınlaşmasına önemli katkısunmuştur. Ada’da yaşayan Kıbrıslı şairler şair tezkirelerinde sıkça yeralmaktadır. İstanbul’dan memuriyet dolayısıyla Ada’ya gelen yahut bizzat Ada’dayetişen pek çok şair bulunmaktaydı. Kıbrıs'ın yetiştirdiği en ünlü Türk şair, ŞairlerSultanı (Sultânü'ş-Şu'arâ) olarak anılan Müftü Hilmi Efendi (Lefkoşa, 1782 -Lefkoşa, 1847) özellikle kasideleri ve Nabi’nin hikemî üslubunu anımsatanbeyitleriyle tanınmaktadır. Müftü Hilmi Efendi (Lefkoşa, 1782 - Lefkoşa, 1847).Bu dönemin diğer önemli şairleri: Kıbrıslı ÂşıkKenzi, Müftü Mehmed Raci,Şem'i, Mehmed DervişEfendi, Hacı Hasan Tahsin Bey’dir. Geçiş Dönemi olarak adlandıran süreç, 93Harbi diye bilinen 1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan BerlinAntlaşmasıyla Ada’nın İngilizlere bırakılması neticesinde başlar. Matbuataçısından kısır geçen bu süreçte Kıbrıslı Müsevvid Osman Efendizâde MehmedDerviş Efendi savaş anlatan 44 dörtlük destanında bütün suçu yöneticilerebulup, onlara lanetler yağdırmıştır. Bu dönemde ekseriyetle yergi şiirleri veiçine düşülen durum karşısındaki teessür dile getirilmiştir. Trablusgarp,Balkan ve Cihan Harbi sürecinde yerli gazete/dergi yayımlanmadığı gibi baştaAnadolu olmak üzere bütün Osmanlı coğrafyasıyla ilişkiler kesilmiştir. TürkiyeCumhuriyeti’nin kuruluş ortamında yetişmiş “aydın kadın” tipinin simgesisayılan İstanbul doğumlu Ulviye Midhat Hanım evlenerek Kıbrıs'a yerleştiktensonra gerek sosyal etkinlikleri gerekse kalemiyle Kıbrıs’ta Türk edebiyatınınyerleşmesinde derin katkılarda bulunmuş; Onun Ses ve Embros gazete/dergisindekieğitim-kültür ağırlıklı, kadın meselesi odaklı yazıları ve Türkçe şiirleri budurgun dönemi renklendirmiştir. İkinci Büyük Savaş'ın arifesine gelindiğinde ozamana değin rastlanmayan yoğunlukta bir yayın etkinliğiyle karşılaşırız. Bu sebeple Hareketlenme Dönemi (1939-1955)olarak adlandırılan yıllarda isimleri yazımızın hacmini misliyle geçecek sayıdayazar; millî bilinci aşılayan pek çok eser şiir, piyes ve roman kalemealmıştır. 1940’ların sonunda Kıbrıs'ta Naim Buluç, Mehmet Durulan ve İbrahimZeki Burdurlu gibi edebiyat öğretmenleri bulunmaktaydı. Gazete sayfaları buönemli isimlerin yazı ve şiirleriyle süslenmekteydi. Yine Türkiye’de olmasınakarşın Kıbrıs'taki şiir ve edebiyat gelişmelerini etkileyen hocalardan biri de ArifNihat Asya'dır. Yazdığı şiirler büyük bir etki yaratmış, millî heyecanıkamçılamıştır. Kıbrıs'ta, Türk diline olan sevdayı eserleriyle vurgulayanbirçok isim vardır. Orbay Deliceırmak bu isimlerden en dikkat çekenlerdendir. Anadil sevgisini içtenlikle, yalınlıkla yansıttığı şu dizeler: “Sevdalanıp dilimtutulunca/ içimi yansıtacak göz olmalısın.../Türkçem,/Dilimin varı yoğu,/Türkçem,/Usumu uyandıran Doğu.../Türkçem, Gönlümün sevda odağı/Günümün güneşiGecemin ayı.../ Türkçem,/İngilizce sevemem ki Leyla'yı... /” Ziya Gökalp’ınyıllar önceki soluğunu âdeta Kıbrıs’ta hissettirir. 1955 sonrasında şerefliTürk askerinin Ada’ya gelişine kadarki sancılı süreç, Kıbrıs edebiyatındaUlusal Direniş Dönemi (1965-1974) olarak ifade edilir. Rum tedhiş örgütü EOKA’'nın1 Nisan 1955'te silahlı eylem başlatmasıyla direniş dönemi ortaya çıkmıştır. Bukargaşa ortamı sayısız eserde anlatılmıştır. Bir süre sonra gerçekleşen 1963Kanlı Noel'i bize gösterecekti. Kıbrıs Türklerinin çektiği acıların tümü,gergin bekleyiş şiirlerle öykülerle, oyunlarla, romanlarla, anılarla, edebiyatayansır. Birinci Dünya Savaşı’nda yurt savunması için Çanakkale'ye cepheye koşangençler gibi Dillirya bölgesindeki köylerin savunmasını üstlenmek üzereErenköy'e çıkan Kıbrıslı üniversite öğrencileri soykırımla karşı karşıyakalınca, garantör devlet kimliğiyle Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti, uyarılarakulak bile asmayan diğer iki garantör devletin sessiz kalması üzerine saldırılarıtek başına durdurmak zorunda kalmıştır. 8-9 Ağustos 1964'te Türk uçaklarını Kıbrıssemalarına göndermiştir. Ama, içinde bulunulan koşullar yüzünden bu şekilde birgöz korkutma ile yetinmek durumunda kalınır. Nihayet 1974’te şanlı Türkaskerinin 96 yıl sonra Ada'ya tekrar ayak basıyla düş gibi bir özlemgerçekleşmiştir. Bu başarılı harekât özellikle romanlarda ve şiirlerde coşkuylaanlatılmıştır. Yeni Arayışlar Dönemi olarak adlandıran 1974 sonrası Kıbrıs Türkedebiyatında ise sanatçılar ekseriyetle millî meselelerden ziyade evrenselboyutlarda modern bir edebiyat yaratma çabasına girmiştir.
Bu özel sayı maksadıyla çok genişbir meseleye ana hatlarıyla önemli noktalara değinmiş olduk. Bu açıdan KıbrısTürk edebiyatı ile ilgili detaylı malumat için yazıyı oluşturma aşamasındayararlandığımız Harid Fedai’ninçalışmalarına ve konuyla ilgili akademik makalelere bakmanızı tavsiye ediyoruz.Kıbrıs bir Türk yurdu olarak, Türkçenin dalgalandığı nadide vatantoprağımız olarak ilelebet var olacaktır.