YENİ BİR KIRIM SAVAŞI'NA DOĞRU MU?

12 Nisan 2014 14:55 Süleyman PEKİN
Okunma
2292
YENİ BİR KIRIM SAVAŞINA DOĞRU MU?

161 yıl önce başlayan ve 3,5 yıl süren meşhur Kırım Harbi, egemen güç İngiltere’nin yanına Fransa, Osmanlı ve Piyemonte’yi (İtalya) almasıyla 1856 Paris Antlaşması ile Rusya aleyhine neticelenen bir bölgesel savaştır.

Çar I. Nikola ile vites büyüten Rus İmparatorluğu, “Karadeniz’e inmek - Boğazlara uzanmak - Sıcak denizlere hâkim olmak” şablonunda ifade edilen geleneksel politikasını 1853–1856 yılları arasında askerî anlamda test etmiş ve Avrupa koalisyonuna karşı boyunun ölçüsünün almıştır. En azından 20 yıllığına...

  “Hasta Adam” Osmanlının yerini “Kaotik Adam Ukrayna” almıştır. Ama Rusya aynı Rusya’dır. 4. dönemini yaşadığı Putin’le dağılma sonrası bitmişlik psikolojisini aşmış, âdeta tükenmeye yüz tutmuş bir millete ideal ve güç enjeksiyonu yapmıştır.

Sermayenin millîleştirilmesi, ustaca yapılan enerji hamleleri, alternatif stratejik denge arayışları[1] ve idarî-ekonomik istikrar Rusların aklına tekrar karpuz kabuğu düşürmeye yetti. Türkiye’ye örnek olması bakımından “Demir İradeli Çar Vladimir Putin”e takdir hissimiz Kırım’ın ilhakına kadardı.

  Rusya ile Gürcistan Savaşı’nda Türkiye’nin çıkarı Şaakaşvili’nin yanında bedavadan yer tutmak değil, Rusya’yla paralel bir hareketle Abhazya ve Osetya’yı tanımak, yanı sıra Moskova ve Kars Antlaşmalarının tanıdığı “garantörlük” hakkımız uyarınca hukuki olarak özerkliği zedelenen[2] Acarya’nın da bağımsızlığı için uğraş vermek olmalıydı kanaatimce.

Fakat “Dün dündür, bugün bugündür.” Dışişleri Bakanı, yerel seçimlere yönelik Suriye - Süleyman Şah şovu dillendireceğine ve devlet sırlarını çoluk çocuğa dinleteceğine muhtemel bir Kırım Savaşı için uluslararası temaslarda bulunmakla görevini yapmalıydı.


[1] Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), Avrasya Birliği, Şanghay İşbirliği Örgütü..

[2] Bayrağı, idari yapısı hatta dinî demografisiyle bile oynanmıştır.