Türkiye’de kamuoyu, Ukrayna’da yaşananlar ve ardından Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde meydana gelen gelişmelerle yakından ilgileniyor.
Ukrayna’nın Batı dünyası ve Rusya arasında gidip gelen politikaları, özellikle Kırım Türklerinin geleceği konusunda herkesi düşünmeye sevk ediyor.
Yarımadada nüfusun yaklaşık %14’ünü oluşturan Kırım Türkleriyle tarihî ve akrabalık bağlarımız var. Ukrayna ve Kırım’da Rusların oynadığı sinsi oyun, birçoğumuzun aklına 18 Mayıs 1944 yılında yaşanan meşum olayları, soydaşlarımızın uğradığı katliamı getiriyor. Bir kısmı çok uzak olmayan tarihte yurtlarına dönmüş ve ana vatanlarında yeni bir düzen kurmuşken “Büyük devletlerin çıkar savaşları ve bilhassa Rusya’nın atacağı adımlar yüzünden Kırım’da tarih tekerrür eder mi?” sorusu zihinleri meşgul ediyor.
Kaygılanmamak elde değil…
“Yüreğimize bir parça su serpilir mi?” diye Kırım’ın ve Kırım Türklerinin içinde bulunduğu müşkül durumu Kafkas Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Hasan Oktay’a sorduk.
Dr. Hasan OKTAY:
“Türkiye’nin dış politikasında salt KırımTürkleri üzerine bir söylem geliştirirsek Kırım Türklerini çok sıkıntıyasokarız. Bizim oradaki Rusya-Batı mücadelesinde Kırım Türklerini Ukrayna’nıntoprak bütünlüğü içerisinde değerlendirmemiz lazımdır.”
“Bölgede yaşama savaşı veren Türk nüfuskitlelerini, Rusya coğrafyasında etkin hâle getirmeliyiz. Rusya içerisindekiyoğun Müslüman nüfus, Kırım Türklerinin olası bir kıyıma tabi tutulmasınınönündeki en büyük engeldir. Bu tip gerçeklere karşı gözlerimizi kapataraktahayyül edeceğimiz her bağımsızlık ihtimali, Kırım’daki soydaşlarımızı 2.Dünya Savaşı sonrası uğradıkları hazin akıbete yeniden sürükleyebilir.”