Son Türk Devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin Kılavuzu Alparslan TÜRKEŞ Bey 25 Kasım 1917- 4 Nisan1997

07 Ağustos 2024 11:44 Ahmet AKBAYIR
Okunma
103
Son Türk Devleti Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin Kılavuzu Alparslan TÜRKEŞ Bey 25 Kasım 1917- 4 Nisan1997

Son Türk Devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin Kılavuzu
Alparslan TÜRKEŞ Bey
25 Kasım 1917- 4 Nisan1997


AHMET AKBAYIR(Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Öğretim Üyesi)

Ali Arslan (Alparslan TÜRKEŞ) 25 Kasım 1917’de Lefkoşe’de doğmuştur. Babası Ahmet Hamdi Efendi, annesi Fatımatül Zehra Hanım’dır. Alparslan TÜRKEŞ aslen Kayserilidir. Büyük dedesi Arif Ağa Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşgerli köyünden Kıbrıs’a göç etmiştir . Okul öğretmeni Osman Zeki Bey Ali Arslan'ın adını “Alparslan olsun.” ve Sultan Alpaslan'a denk bir yiğit Türk ol, diyerek değiştirir. İlk ve orta eğitimini Lefkoşe’de tamamlamıştır. İngiliz işgali altında bulunan Kıbrıs’tan işgal yüzünden ailece Türkiye’ye göç etmişler ve İstanbul’a yaşamaya devam etmişlerdir.
Askerlik mesleğine büyük sevgisi olan Alparslan TÜRKEŞ 1933 yılında Kuleli Askerî Lisesine girmiş ve bu liseden mezun olarak Harp Okuluna geçmiştir. Sonrasında ise Harp Okulundan mezun genç bir teğmen olarak orduya katılmış ve yüce Türk milletinin emrine girmiştir. Orduda düzenli olarak terfi etmiş ve Harp Akademisi imtihanını kazanarak akademiye geçmiştir. Başarılı bir eğitim dönemi sonrasında kurmay subay olarak mezun olmuştur.
İlk evliliği, 1940 yılında, Muzaffer Hanım ile olur lakin Muzaffer Hanım 1974 yılında vefatı üzerine 1976'da Seval Türkeş'le evlenmiştir.
Cennetmekân Alparslan TÜRKEŞ Bey’in Orkun ve Atsız Mecmua gibi Türkçü dergilerde Kazganoğlu, Arslan, Tekin Arslan gibi mahlaslarla yazılar yazdığı bilinmektedir.
Türk'ün, Türklüğün ve Türk milliyetçiğinin ölmediğini, ölmeyeceğini gösteren ve yükselen bayrağın kesinlikle ve kesinlikle Türklük olduğunu vurgulayan 3 Mayıs yıl 1944 tarihinde yapılan yürüyüşte genç Üsteğmen Alparslan TÜRKEŞ de bulunmaktadır. 20 Ekim 1944'te kendisini “vatan hainliği” suçlamasıyla sorgulayan savcıya “Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği isnat edilmiştir. Bunu şiddetle redderim. Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve vatanimi severim.” diye haykırır. Ancak mahkeme tarafından, 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılır ve bir yıldır hücre hapsi yattığı için tahliye edilir. Bu onun Türk milliyetçisi olduğu için zindanlara ilk atılışıdır ama son olmayacaktır. 1944’te üsteğmen iken Nihal Atsız, Orhan Şaik Gökyay gibi Türkçülerle birlikte “Irkçılık-Turancılık” davasında yargılanınca dokuz ay on gün hapis cezası alır ve Tophane Askerî Cezaevi’nde kalmıştır. 1945’te Askerî Yargıtay kararıyla beraat etti ve tekrar ordudaki görevine başladı.
1947 yılında Genç Teğmen Alparslan TÜRKEŞ, ABD Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulunda iki yıllık bir eğitim alır. Alparslan TÜRKEŞ, Gelibolu ve Çankırı'daki görevlerinin ardından 1951 yılında kurmaylık sınavını kazanır ve 1955 yılında Harp Akademisinden kurmay binbaşı olarak mezun olur. Yine aynı yıl dış görev için açılan sınavı kazanarak A.B.D. Pentagon'da NATO Türk Temsil Heyeti üyeliğine atanır. Bu arada üniversitesinde uluslararası ekonomi eğitimi görür. 1957 yılında Türkiye'ye döner. 1959 yılında Almanya'ya Atom ve Nükleer Okuluna gönderilir ve bu okulu da başarıyla bitirir ve artık O artık bir kurmay albaydır. İyi derecede Fransızca ve İngilizce bilen Kurmay Albay Alparslan TÜRKEŞ, 27 Mayıs 1960 yılına kadar Avrupa’da muhtelif NATO toplantılarında ve askerî mevzularda Türk Genelkurmay Başkanlığının temsilcisi olarak bulunmuştur. 27 Mayıs 1960 tarihinde Millî Birlik Komitesi'nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan okuyan kişi ve kudretli Albay Alparslan TÜRKEŞ’TİR. Kurmay Albay Alparslan TÜRKEŞ ihtilâl hükûmetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlenir. Bu vazifesi esnasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet istatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşları kurar. Millî Birlik Komitesi üyeleri arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13 Kasım 1960'ta Kurmay Albay Alparslan Türkeş ve “on dörtler” olarak bilinen arkadaşları Komitenin diğer üyelerince emekliye sevk edilerek tasfiye edilirler ve zorla evlerinden alınıp yurtdışında görevlendirilmek suretiyle sürgün edilirler. O da 19 Kasım’da Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği müşaviri sıfatıyla sürgüne gönderilir.1961-1962-1963 yılarında sürgündedir ve Alparslan TÜRKEŞ’İN Millî Birlik Komitesi üyelerince Türkiye'ye dönmesine müsaade edilmez. 23 Mart 1963 tarihinde Alparslan Türkeş sürgünden yurda döner. Dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla “Huzur ve Yükseliş Derneği” adlı bir dernek kurar. Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiası ile tutuklanır ve Mamak Askerî Cezaevi’nde dört ay hücre hapsinde tutulur, yargılanır ve beraat eder. 31 Mart 1965 yılında Dündar Taşer, Ahmet Er, Muzaffer Özdağ, Rıfat Baykal, Mustafa Kaplan gibi eski Millî Birlik Komitesi yönetimindeki arkadaşlarıyla birlikte Alparslan TÜRKEŞ Bey Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine katılırlar.1 Ağustos 1965’te bu partiye Genel Başkan olur ve aynı yıl yapılan seçimlerde Ankara milletvekili seçilir. 1966 yılında Cevdet Sunay’ın karşısında Cumhurbaşkanı adayı olmuştur.  1967 yılında yapılan CKMP Kongresinde “toplumcu milliyetçi”, Dokuz Işık doktrini resmen benimsendi.  Yaptığı konuşmasında, Dokuz Işık Doktrini’ni şöyle açıklar:
Milliyetçilik ilkesi, Türk Milleti’ne bağlılık, sevgi ve Türk devletine sadakat ve hizmettir.
Ülkücülük; Türk milletini en ileri, en medeni, en kuvvetli varlık hâline getirme idealidir.
Ahlakçılık; Türk Milleti’nin ruhuna, geleneklerine uygun davranıp, yüksek varlığını korumayı hedefleyen esaslara dayanır.
İlimcilik; Girişilecek her faaliyette ilmi rehber edinerek, ilim yolundan hareket etmektir.
Toplumculuk; Her faaliyette toplumsal faydayı gözeterek, devlet kontrolünde ekonomik düzeni ve sosyal adaleti, güvenliği hâkim hâle getirmektir.
Köycülük; Köyleri tarım kenti hâline getirerek birleştirmeyi ve kooperatifleşmeyi sağlamaktır.
Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik; Bütün hürriyetlerin sağlanmasını, insanların şahsiyet olarak geliştirilmesinin kabul eden bir ilkedir.
Gelişmecilik; Millî benlikten kopmadan daima daha iyiyi istemek, yükselmek ve ilerlemek gayesi olarak anlamak gerektiğini belirtir.
Endüstri ve Teknikçilik; Kalkınma için öncelikli hedefin sanayi ve teknolojide çağın en üstün seviyesine ulaşmaktır.
Dokuz Işık doktrini, MHP'nin lider, teşkilat ve doktrin ilkeleriyle özdeşleşerek yayıldı.
Adana'da 8-9 Şubat 1969 tarihlerinde toplanan CKMP Olağanüstü Kongresi'nde partinin adı MHP olarak değiştirildi ve sembolü üç hilal olarak belirlendi. Böylece 1969 yılından itibaren MHP'nin Programı'nın temelini oluşturan “Dokuz Işık doktrini”, her zaman var oldu ve olmaya da devam edecek.
Aynı yıl yapılan genel seçimlerde Türkeş Bey Adana milletvekili olarak seçilir. 1968'den itibaren Marksist ve bölücü gençlik hareketleri üniversitelerde yer bulmaya başlamıştır. Üniversite özerkliğinden faydalanarak bu alanları silah ve cephane depolarına dönüştürerek “Komünist Devrim” için üs haline getirdiler ve üniversiteleri işgal ettiler. Bunun üzerine Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ, az sayıda genç ile toplanarak onları komünizm konusunda aydınlatmaya ve alternatif olarak Türk milliyetçiliğini anlatmaya başlamıştır. Kısa sürede artan gençlik, teşkilatlanmaya başlar. Sevenleri kendisine “Başbuğ” unvanını verdiler.
Cennetmekân Başbuğ’umuz Alparslan TÜRKEŞ Bey, 1975 yılında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı iken bazı CHP milletvekilleri onun “Başbuğ” lakabı ile ilgili ve de şahsına yönelik saldırılarda bulunmuşlardır. Türkeş Bey de 09.04.1975 tarihli Genel Kurul konuşmasında onlara cevabı vermiştir:
“Muhterem Arkadaşlarım, ben hiçbir zaman kendime Başbuğ dedirtmedim; denmesini de kimseden istemedim ama aziz milletimiz bana Başbuğ ismini münasip görmüş. Bu bizim seçimimizle olmuyor, milletin seçimiyle oluyor.(..) Ben milletimin iradesine hürmetkârım. Muhterem arkadaşlarım, birçok zaman komünistlerin zavallı zihniyetle bize sürmeye çalıştıkları çirkin bir yakıştırmayı bu kürsüye getirdi. O da şu: Hitler Avusturya’da doğmuş, Almanya’yı kurtarmaya kalkmış ama Almanya’nın başını belaya sokmuş. Türkeş de Hitlermiş! Kıbrıs’ta doğmuş Türkiye’yi kurtarmaya kalkmış! Arkadaşlar Büyük Atatürk de Selânik’te doğdu, Türkiye’yi kurtardı... Ben Türk Milliyetçisiyim. Ben ne Hitler’i, ne Mussolini’yi ne Mao’yu, ne Lenin’i taklit etmem... İftiracılara ihtar ediyorum: Biz bunların zıddıyız. Biz kendi tarihimizin yetiştirdiği büyük adamları beğeniriz, onları taklide yöneliriz, yabancıları değil.”
İlki, 31 Mart 1975 -13 Haziran 1977 yılları arasında ve ikincisi de 1 Ağustos 1977 - 31 Aralık 1977 tarihleri arasında Süleyman DEMİREL başkanlığında kurulan koalisyon hükûmetlerinde MHP Genel Başkanı olarak, Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığını beş bakan ile yapar. Kendilerinin kontrolünde Ülkü Ocakları, Büyük Ülkü Derneği ve diğer mesleki teşkilatlanmayı başlatır.
Alparslan Türkeş, TBMM’de çok önemli kararlar aldırmış, 1960’lı yıllarda Millî Birlik Komitesi üyesi olduğu zaman Devlet Planlama Teşkilatını kurdurmuş, Türk dünyasını aydınlatacak bir kuruluşa büyük ihtiyaç olduğunu belirterek Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsünün açılmasında, gelişmesinde maddi ve manevi büyük desteği olmuştur. Milli Prodüktivite Merkezi, Atom Enerjisi, TÜBİTAK, TSE, Aksaz Deniz Üssü gibi kuruluşların da öncüsü olmuştur. 1970’li yıllarda ise Türkiye Kalkınma Bankası ile Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankasının kuruluşuna başbakan yardımcısı olarak imza atmıştır. Ayrıca Yozgat’ta Bozok Üniversitesi, Karaman’da Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi adıyla bir üniversite kurulması, devlet memurlarına öğlen yemeği verilmesi ve Dış Türkler Bakanlığının kurulması hakkında vermiş olduğu kanun teklifleri hayata geçirilmiştir.
 
12 Eylül 1980 öncesinde Türklük ve Türkçülük düşmanları özellikle de komünist örgütler; kendilerine okulda, fabrikada, köyde, kentte, dağda her yerde ama her yerde karşı çıkıp mücadele eden Ülkücü Harekete karşı savaş ilan etmişlerdir.
 
12 Eylül 1980 sabahı ise pusudakiler yeterince olgunlaşan şartların neticesi askerî müdahalelerini yaparlar.
 
Millî Güvenlik Konseyi kararlarıyla, 16 Ekim 1981 tarihinde MHP kapatılarak mal varlığına el konulmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi Kurucu Genel Başkanı Alparslan TÜRKEŞ Bey 12 Eylül'den üç gün sonra teslim olur. Ardından 29 Nisan 1981 tarihinde, 945 sayfalık iddianame ile MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davası adı ile sıkıyönetim mahkemelerinin karşısına çıkarılmıştır. Dava kapsamında ise Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ Bey ve 218 Ülkücü sanık sandalyesinde idam sehpalarındadır. 33 duruşmaya sahne olan dava, 7 Nisan 1987’de neticelenmiştir. Önce 1 ay Uzunada'da daha sonra da Ankara Askerî Dil Okulu'nda ve hastalandığı dönemde de Mevki Hastanesinde 4,5 yıl hapiste kalır. Tutukluluğu, 9 Nisan 1985’te tahliyeyle son bulmuştur.
 
Alparslan TÜRKEŞ Bey; 20 Eylül 1987’de büyük bir törenle 12 Eylül 1980 Askerî Mahkemesi kararıyla kapatılan Milliyetçi Hareket Partisi yerine kurulan Milliyetçi Çalışma Partisine katılmıştır.  4 Ekim 1987 tarihinde gerçekleştiren Milliyetçi Çalışma Partisinde yapılan olağanüstü oylama sonucunda, 210 delegenin tamamının oylarını alan Alparslan TÜRKEŞ, parti Genel Başkanlığına seçilmiş Bilge Lider’imiz Dr. Devlet BAHÇELİ de genel sekreter olmuşlardır. Kudretli Albay 20 Ekim 1991 tarihinde yapılan genel seçimlerde Milliyetçi Çalışma Partisi’nin (MÇP) Refah Partisi (RP) ve Islahatçı Demokrasi Partisi (IDP) ile yaptığı seçim ittifakı neticesi Yozgat milletvekili seçilir ve son kez TBMM’ dedir.
On İki Eylül'ün kapattığı partilerin tekrar açılabilmesini sağlayan 27 Aralık 1992 tarihli anayasa değişikliği neticesi sonrası toplanan MHP'nin son kurultay delegelerinin kararı neticesinde Milliyetçi Çalışma Partisi 24 Ocak 1993 tarihinde 4. Olağanüstü Kurultayı toplanır ve bir kez daha partinin adını MHP, amblemini üç hilal olarak değiştirir. Cennetmekân Alparslan TÜRKEŞ Bey; 5 Ağustos 1965 tarihinde getirildiği Genel Başkanlık görevini, otuz iki yıl boyunca yürüterek ömrünü Türk milliyetçiliğine adamış sadece Anadolu Türklüğünün değil tüm Türk dünyasının da BAŞBUĞ’U unvanına da layık görülmüştür.
Yıl 1997... tarih 4 Nisan...
Türk tarihine iz bırakan eşsiz Lider Alparslan TÜRKEŞ 4 Nisan 1998 Cuma günü geçirdiği kalp krizi neticesinde 80 yaşında iken Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Tini şad, mekânı cennet olsun ve Tanrı Dağları’nda dava arkadaşları ile Türk milliyetçileri ile buluşsun.
Alparslan TÜRKEŞ'İN vefatından sonra Milliyetçi Hareket Partisinin liderliğini devralan Dr. Devlet BAHÇELİ, TÜRKEŞ Bey'in devamı olarak kabul edilir. Alparslan TÜRKEŞ'İN politik mirasını devam ettiren Bilge Lider’imiz Dr. Devlet BAHÇELİ, Onun fikirlerini ve ilkelerini sürdürmeyi amaçlar. TÜRKEŞ'İN düşüncelerine olan bağlılığı ve MHP'nin lideri olarak gösterdiği kararlılık, BAHÇELİ'NİN TÜRKEŞ'İN emanetini taşıdığına dair kamuoyunda geniş bir kabul görür. Bu yakınlık, MHP'nin ideolojik ve siyasi duruşunu belirlemeye devam eder ve Türk milliyetçiliğinin temsiliyetinde önemli bir rol oynar.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı’mız Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ Bey 4 Nisan 1997’den bu yana; “Alparslan TÜRKEŞ Bey, Türk milletinin gönlünde eşsiz bir yer edinmiş büyük bir liderdir. Onun cesareti, kararlılığı ve vatanseverliği, Türk milliyetçiliğinin temel taşlarından biridir. TÜRKEŞ Bey, sadece Türk milletinin değil, aynı zamanda tüm Türk dünyasının özgürlüğü ve refahı için mücadele etmiştir. Onun liderliği altında, Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin haklarını ve çıkarlarını savunmak için kararlılıkla çalışmıştır. TÜRKEŞ Bey'in mirası, bizlere ilham veren ve yolumuzu aydınlatan bir ışık olarak sonsuza kadar yaşayacaktır.” Açıklamalarıyla kutsal emaneti bu kararlılıkla ebediyete kadar taşıyacaklarını da göstermişlerdir. Alparslan TÜRKEŞ Bey, Türk milletinin kahraman liderlerinden biridir. Cesareti, feraseti ve vatanseverliğiyle Türk milletinin gönlünde taht kurmuş büyük bir önderdir. Onun vizyonu ve kararlılığı, Türk milletinin birlik ve bütünlüğünü koruma yolundaki mücadelesinde ilham kaynağı olmuştur. Türkeş Bey, Türk milliyetçiliğinin kalesini inşa etmiş ve Türk milletinin onurunu savunmak için ömrünü adamıştır. Türkeş Bey'in liderliği ve fikirleri, Türk milletinin tarihinde unutulmaz bir yer edinmiştir.
 
Cennet Mekân Başbuğ’umuz Alparslan TÜRKEŞ Bey’imizin eserleri ise:
Temel Görüşler (İstanbul 1976),
Yeni Ufuklara Doğru (İstanbul 1988),
1944 Milliyetçilik Olayı 1968,
12 Eylül Adaleti: Savunma (İstanbul 1994),
Gönül Seferberliğine (İstanbul 1994),
Dokuz Işık ve Türkiye (İstanbul 1994),
Sistemler ve Öğretileri (İstanbul 1995),
27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler (İstanbul 1996),
Bunalımdan Çıkış Yolu (İstanbul 1996),
Türkiye Meseleleri (İstanbul 1996),
Kahramanlık Ruhu (İstanbul 1996),
Milli Doktrin 9 Işık (İstanbul 1999),
Dış Meselemiz (İstanbul 2000)’dir.