BİR DESTAN ÇAĞINDAN KAÇIRDIM SENİ
Bir destan çağından kaçırdım seni
Bir doru atım vardı
Bir de kılıcım
Yayımı almamıştım yanıma
Sadağım boştu
Gönlümü kaplayan karasevdayla
Hayli kımız içmiştim
Başım sarhoştu
Peşine düştüğüm sendin
Bir destan çağından kaçırdım seni
Vakit geceydi
Karanlıktı dağ, deniz
El açmıştım bir ağaç dibinde
Görklü Tanrı’ya gönlümü açmıştım
“Yâr!” diyerek
“Ver!” diyerek
Kendimden geçmiştim
Haddimi aştığım sendin
Bir destan çağından kaçırdım seni
Mavi bir ışık süzüldü gecede
Ulu ağaç gövdesine nur doldu
Sen göründün gözlerime
Şen göründün
Alev bakışlarını bırakıp gönlüme
Bindin bir tulpar ata
Emsalsiz bir meleğe büründün
Aşkıyla coştuğum sendin
Bir destan çağından kaçırdım seni
İzini bulmak için
Yolunda ölmek için
Çabaladım durmadan
Aradığım her vaha,
Her ova yol gizledi
Demir dağlar engel oldu önümde
İnsaf edip yol gösterdi gökbörü
Erittim yüce dağları
Erittim nice dağları
Durmadan koştum sana
Düşmedim hiç şüpheye
Nevruzlar çıktığında kavuştum sana
Kaderim diyerek koştuğum sendin…