FETÖ, MİLLİYETÇİLİK VE MHP
Doç. Dr. Gökmen KILIÇOĞLU
Düzce Üniversitesi
FETÖ emekli bir imam olan Fetullah Gülen’in direktifleri ile bir araya gelen fanatik insanların oluşturduğu silahlı bir kült örgütüdür. Eğitim alanından medyaya, ekonomik faaliyetlerden devlet içine sızmaya uzanan geniş bir çerçevede uluslararası faaliyetleri olan bu örgütün amacı Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini bozarak, Gülen’in ruhani lideri olacağı bir rejim kurmaktır.
Fethullahçı yapılanma toplumun her kesimine sızma, sızdıkları yapıları dejenere etme; bunlara alternatifler oluşturma yolunu izlemişlerdir. Örgütü tanımlarken kullanılan “paralel yapı” ifadesi oldukça yerindedir. Ülkedeki hemen her kavramı, kurumu benzer yapılar kurarak kullanmış ve ülkeyi yeniden şekillendirmeye çalışmışlardır. Fethullahçı yapı, Prof. Dr. Hilmi Demir’in ifadeleri ile söylersek “ … bukalemun bir örgüttür. FETÖ’nün siyasal ideolojisi olmaz, o duruma ve şartlara göre her türlü ideolojiyi giyebilir. Bazen İslamcı, bazen milliyetçi, bazen laik, bazen liberal olur. Onu tek bir ideolojiye oturtmak, onun kült karakterini göz ardı etmek anlamına gelir.”
FETÖ, Türkiye’deki her hareket ve kurumu ifsat etmeye çalışmıştır. Bu bağlamda milliyetçi yapılara sızma, bu yapıları yönlendirmeye ve şekillendirmeye çalışmaları da bilinmektedir. Örgüt özellikle 1992- 1995 arasında milliyetçilik vurgusu yaparak Türkistan’a açılma stratejisinde devletin ve milliyetçilerin desteğini almaya çalışmıştır. Öncelikle yaptıkları bazı iş ve eylemlerle milliyetçilerin gönlünü kazanmaya çalışmışlar ardından milliyetçi kişi ve kuruluşları yönlendirme, yönetme çabasına girmişlerdir. Süreç içerisinde milliyetçi görünüşü terk ettikleri veya daha geri plana aldıkları söylenebilir. Ilımlı İslamcı ve liberal bir görüntü sonraki dönemlerde kendileri için daha kullanışlı hale gelmiştir. Çeşitli kisveler altında devleti ele geçirmeye çalışan FETÖ uzunca süre devletle doğrudan karşı karşıya gelmekten çekinmiş, etkisi altındakilerle devlete karşı bir vekalet savaşı yürütmüştür. 2013 tarihi sonrası ise devletin kontrolünü doğrudan ele geçirmek için açık bir savaş açtığı söylenebilir.
FETÖ, toplumda dünyanın her yerinde “Türk” okulları açarak Türkçe öğrettikleri algısını oluşturmaya çalışmış; Türkçe Olimpiyatları gibi organizasyonlar ile bu algıyı pekiştirmiştir. Özellikle Türkistan coğrafyasında yaptığı çalışmalarla Türk milliyetçilerinin gözlerini boyamaya gayret etmiş bu yolla hem eleman devşirmek hem de nüfuz alanı oluşturmak istemiştir. Bu bağlamda zaman zaman başarılı olduklarını da ifade etmek gerekmektedir. Çeşitli ülkelere, devletimizin üst düzey kişi ve kurumlarından referanslarla gittikleri bugün artık bir sır değildir. Türk Ocakları’nın hem de birkaç kere Gülen’e ödül vermesi de bu duruma bir örnektir.
Medyaya büyük önem veren FETÖ, bu alandaki etkinliği ile siyaseti şekillendirmeye çalışmışlardır. FETÖ, kendi medya araçları ile hem propagandasını yapmış hem de toplumu istediği doğrultuda yönlendirmeye çalışmıştır. Ayrıca kendi medyasında sivrilttiği kişilerin devlet ve özel diğer medya kurumlarında program yapmalarını, bu mecralarda da etkin olmalarını sağlamaya çalışmıştır. Medya üzerinden aşağıda da bahsedeceğimiz gibi sahte bir gündem oluşturarak toplumu meşgul etmiş, kendine tehlike olarak gördüklerini hedef haline getirmiştir. FETÖ, kurduğu kumpaslarla Türk siyasetini etkilemeye çalışmıştır. Devletin içine sızdırdığı elemanlarının da yardımı ile önemli siyasi operasyonlar yapılmış, Türkiye gündeminden yıllarca düşmeyen dava süreçleri yaşanmıştır. CHP ve MHP yöneticilerine karşı düzenlenen kaset operasyonları ve Ergenekon Davası olarak bilinen süreç buna verilebilecek önemli örneklerdir.
FETÖ medyayı kullanarak toplumun düşünce yapısını dönüştürmeye; ideolojileri, siyasi düşünceleri sulandırmaya da çalışmışlardır. Bu bağlamda kendi formülasyonunu yaptıkları bir nev zuhur milliyetçilik de yaratmaya çalışmışlardır. Paralel yapı anlayışları burada da devreye girmiştir. Samanyolu ve türevlerinde yaptıkları diziler, programlar önemli ölçüde buna hizmet etmiştir. Samanyolu’nda yayınlanan “Şefkat Tepe”, “Kollama”, “Nizama Adanmış Ruhlar”, “Sungurlar” gibi dizilerle hem gündemi kendi bakış aşçılarına göre yönlendirmek istemiş hem de kendileri etrafında bir milliyetçilik halesi oluşturarak gerçek milliyetçileri saf dışı etmeye çalışmışlardır. Milliyetçilik üzerine tüm çabalarına rağmen FETÖ ihanetini en açık ve erken sürede fark edip devleti ve toplumu uyaranlar da Ülkücüler olmuştur. FETÖ yapılanması hakkında da pek çok değerlendirmesi ve ikazı bulunan Dr. Devlet Bahçeli mezkûr yapının basit bir cemaat olmadığını ve Türkiye’ye zarar vereceğini anlayan ve uyarıda bulunanların başında gelmektedir.
Toplumun tüm damarlarına sızmaya çalışan FETÖ’nün MHP’ye yönelmemesi düşünülemez. Bu bağlamda çeşitli sızma ve etki kurma girişimleri olduğu bilinmektedir. Semih Yalçın’ın ifadesi ile MHP’ye yönelik ilgi ve nabız yoklamaları AK Parti iktidarının 5. Yılından sonra belirginleşmiştir. Devlet Bahçeli’nin siyasi tıkanıklıkların aşılmasında etkisi, yapıcı muhalefet anlayışı, MHP’’yi siyasetin belirleyici bir aktörü haline getirmiştir. Bu durumdan faydalanmak isteyen Gülenci yapı, MHP’yi takibe almaya başlamıştır. Bahçeli ise Gülen’e yakın kuruluşlar ve basın yayın organlarına mesafeli tavrını korumuş kendi programlarının takibi sırasında da bunlara akreditasyon uygulatmıştır. Bu durumdan rahatsız olan örgüt kendilerine göre önemli şahsiyetleri Bahçeli ile görüşmeye göndermişlerdir. Türk dünyasına yönelik faaliyetleri üzerinden Bahçeli’yi etkilemeye çalışan bu kişilere Bahçeli :
“ Bazı faaliyetleriniz milletçe olumlu karşılanmıştır. Ancak bazı faaliyetleriniz olumlu karşılananları da silip at‐ mıştır. Türkiye'nin bütün kültürel değerlerini, millî ve mane‐ vi değerlerini tahrip eden yayınlarınıza şahit olmaktayız. Ayrıca cemaate bağlı yayın kuruluşları MHP aleyhine aslı olmayan haberler yapıyor.”
“Türkiye’de Türkçe Olimpiyatları düzenliyorsunuz. Ama Erbil’de Kürtçe Olimpiyatları da yapıyorsunuz! Bu böyle devam eder, toplumumuzun bütün değerlerini tahrip eder‐ seniz, bir gün Ülkücü Hareket ile karşı karşıya kalmanız mukadderdir.”
Cevabını vererek tavrını göstermiştir. Bunun üzerine MHP ve Bahçeli aleyhine örgüt yayınlarında ve fısıltı gazetelerinde yayınların yoğunlaştığı görülmektedir.
Açılım sürecinde de paralel yapı yayın organlarının MHP ve Bahçeli’ye yönelik tezviratları artarak devam etmiştir. Özellikle MHP’nin bu sürece muhalif tavrı üzerinden AK Parti’yi destekler görünerek saldırılarını sürdürmüşlerdir. “Türkeşsiz MHP” cereyanlarının bir türevini süren paralel yapı “Bahçelisiz MHP” için ciddi bir mesai harcamıştır.
Kaset kumpasları, kongre oldu bittileri, MHP içerisinde bir muhalefet yaratma çabaları bu fitne örgütünün MHP’yi zayıflatmak için kullanmaya çalıştığı noktalardır. Darbeye giden süreçte sayın Bahçeli’nin teşkilatları provokasyonlara karşı sürekli uyarması ve sıkı tutması FETÖ’nün bir çok adımını boşa çıkarmıştır. Çeşitli vesilelerle “MHP neden sokağa inmiyor?” sloganı ile yaratılmak istenen kargaşa ortamına davetiye çıkaranların elini boşta bırakmıştır.
Darbe sırasında da Bahçeli’nin tavrı belirleyici bir etki yapmıştır. 15 Temmuz gecesi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Kurmaylarını Genel Merkez'de toplamış ve “Bir saldırı vukuunda burada mukavemet edeceğiz.” demiştir. Darbe girişimine karşı ilk cesur siyasi çıkışı yapan ve gecenin seyrini değiştiren MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin; saat 22.00’de Başbakan Yıldırım'ı telefonla arayarak, kalkışmanın kabul edilemez olduğunu ifade etmesi ve meşru Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin ve demokrasinin yanında olduklarını belirtmesi ve bunun tüm haber kaynaklarından halka ulaşması olmuştur.
MHP, başarısız darbe girişimi sonrasında “Yenikapı Ruhu” çerçevesinde hareket ederek ağır bir yara alan devlet düzeninin yeniden tesisinde büyük rol oynamıştır. Bahçeli, 15 Temmuz sonrası açıklamaları ile MHP’nin FETÖ ile mücadelesinin bir özetini yapmış, dönemin yetkililerinin eksiklerinin tespitini sunmaya devam etmiştir.
“Eğer vaktinde tam bir isabetle yaptığım ikazlara kulak verilmiş olsaydı, bugünkü felaket ve hezimeti yaşamayacaktık. Cemaat devlete kafileler hâlinde yerleştirilirken, bir Allah’ın kulu MHP’yi de bir dikkate alsak deseydi, ne darbe ne de Haşhaşi örgütün düşmanlıkları görülecekti. Bunları bak gördünüz mü, ben demiştim sözlerini dikte etmek için söylemiyorum. Milletini ve vatanını canından aziz bilen, yasa ve ahlak dışı her karanlık örgütlenmeye sırtını dönmüş bir Türk milliyetçisi olarak yalnızca tarihe not düşüyor, demokratik ve millî sorumluluğumu yerine getiriyorum. Okyanus ötesi devlete sızarken bizim haricimizde rahatsız olan yoktu. Gülen çetesinin devlet kurumlarına nüfuz ederek kurduğu paralel yapı beş ayağa dayanmaktadır: Bunlar Türk Silah Kuvvetleri, emniyet, yargı, bürokrasi ve siyasi partilerdir… Biz Türk devletiyle gurur duyarken, meğer FETÖ devleti kurulması için tüm şart ve ortam olgunlaştırılmış, mıntıka temizliği yapılmış, aşama aşama da planlanmıştır. Pek çok yüksek yargı üyesi, hâkim, savcı, bürokrat, polis, rütbeli asker paralelin dümen suyuna girip kâinat imamı olduğuna inandıkları adamın peşine akılsızca düşmüşlerdir. Bu paralel ihanet örgütü, bu terörist şebeke, millete silah doğrultacak, Türkiye’yi iç savaşa sokacak kadar adileşmiş, hainleşmiş, dinden imandan çıkmıştır. Bunların kalbinde çan sesleri, gözlerinde dolar resimleri, kulaklarında ise Türk düşmanlığının izleri vardır. Bunların yediği içtiği haram ve zıkkım; öğütüp savurduğu yalan ve riyadır. Türkiye Cumhuriyeti okyanus ötesi tarafından bombardımana tutulmuştur…”
Darbe girişimi öncesi ve sonrasında MHP ve Ülkü Ocaklarına sızarak kendilerini gizlemeye çalışanlar olmuştur. Bunların bir kısmı teşkilatlarca tespit edilmiş, bir kısmı dava süreçlerinde ortaya çıkan yazışmalarından ortaya çıkmıştır. Bu hareketlerle hem saklanmak hem de yakalanmaları durumunda olayları sulandırmak gibi amaçlara ulaşmak istemektedirler. Bu durum FETÖ tehlikesinin ala mevcut olduğunun en önemli belirtilerindendir.
MHP, tehlikenin büyük olduğunun ve FETÖ ile sınırlı olmadığının bilincindedir. FETÖ’nün rolünü ve yerini kapmak isteyen, benzer eylemler içinde olabilecek yapılara karşı toplumu ve yetkilileri uyarmaktadır. Delet Bahçeli’nin, “Devletin içinde, FETÖ benzeri hukuk dışı yapılanma ve gayri meşru hiyerarşik sistem kuran, güç devşiren, pozisyon mücadelelerine girişen, kendi tarikat veya cemaat mensupları dışında kim varsa fişleyip berhava etmek için nifak üreten odaklarla asla yolumuz kesişemez.” Sözleri bunun açık ifadesidir.