Son Ülkücü Şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nunKatilleri Artık Gün Yüzü Göremeyecek…
22yıllık avukatlık meslek hayatımın en onur, gurur ve huzur verici günleri,Fırat’ımızın katline sebep olanların ceza aldıkları duruşmalarda şehidimizinsafında yer aldığım zamanlar olmuştur.
Av. Hakan DOĞRU
ÜlkücüŞehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun annesi Özlem Erdem ve babası Fuat MahirÇakıroğlu’nun avukatı olarak Ülkücü şehitler kervanının son yolcusu FıratYılmaz Çakıroğlu’nun şehadet yıl dönümünün yaklaştığı bugünlerde, şehidimizin destansımücadelesinden ve şehadetinden sonra Ülkücü Hareketin şehidine vefası olaraksüren yargılama sürecinden bahsedeceğim. 2015 yılı, hem ülkemiz genelinde hemüniversiteler özelinde bölücü terör örgütü ve yandaşlarının şımarıklığınınzirve yaptığı dönemlerdi. Öncelikle o günlerde İzmir Ege Üniversitesi içindekibölücü yapılanmaları hatırlatayım ve Fırat’ımızın canı pahasına verdiğimücadeleyi hep birlikte anımsayalım. Bebek katili, bölücü terör örgütü PKK’nın hiyerarşik yapısıiçinde bulunan Nurullah Semo ve Cihat Babatonguz, terör örgütünün Ege Üniversitesiiçerisindeki yapılanmasının ve bu yapının devam ettirilmesinin teminininsağlanması, üniversite öğrencilerini ve bazı öğretim üyelerini baskı altınaalarak hem eğitim öğrenim hakkını engellemek hem bölücü terör örgütününpropagandasını yaparak öğrenciler arasından bölücü terör örgütüne eleman teminetmekle görevlendirilmiş öğrenci görünümlü teröristlerdir. Üniversiteyönetiminin basiretsiz, maksatlı tutum ve davranışları sebebiyle de uzunca birsüre bu emellerine ulaşabilmişlerdir. Nitekim dönemin üniversite rektörü veyetkilileri ile bazı fakültelerin dekanları ve yöneticileri, hatta kimi öğretimüyeleri âdeta amaç birliği yapmışçasına üniversite içerisinde PKK terör örgütüyapılanmasına, kampüsün bazı alanlarının sözde kurtarılmış bölgeler hâlinegetirilmesine, öğrenci görünümlü teröristlerin kampüsün birçok yerinde standlaraçarak bölücübaşı, İmralı canisinin cezaevinden çıkarılmasını sağlamak içinimza kampanyası düzenlemelerine ve bu kampanyaya destek olmayan üniversiteöğrencilerine yönelik şiddet eylemleri yapılmasına, öğrencilerin dersleregirmesinin engellenmesine, bazı öğrencilerin ölüm tehditleri ile korkutulmayave sindirilmeye çalışılmasına, kampüs içerisinde kalabalık gruplar hâlindegösteri ve yürüyüşler yapılmasına, kampüs duvarlarına ve dersliklere bölücüterör örgütü lehine sloganlar, yazılamalar yapılmasına ve bunun gibi birçokillegal, bölücü amaç ve faaliyete izin vermiş ve dahi destek olmuşlardır.
Belirttiğim üzere, Ege Üniversitesiiçinde her şey PKK terör örgütü lehine ilerlerken bu gidişata dur demek,sonlandırmak ve terör örgütünü üniversiteden söküp atmak üzere o dönem ÜlküOcaklarının Ege Üniversitesi teşkilat başkanı olan Fırat Yılmaz Çakıroğlu vediğer Türk milliyetçisi, Ülkücü öğrenciler ortaya çıkmışlardır. Fırat YılmazÇakıroğlu ve arkadaşları, üniversite yönetimine ve fakültelerin yönetimlerinedilekçeler vererek, bilinç ve farkındalık yaratacak basın açıklamaları veyürüyüşler gerçekleştirerek PKK terör örgütünün faaliyet alanlarınındaralmasını ve hatta faaliyetlerinin durmasını sağlamışlardır. Bu durumu görenve daha evvel PKK’lılar tarafından şiddete, tehdide maruz kalan öğrenciler decesaret kazanmışlar, yalnız olmadıklarını, üniversite içinde millî bir şuurun hâkimolmaya başladığını görerek Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun etrafında kenetlenmeyebaşlamışlardır. Hâl böyle olunca artık Fırat Yılmaz Çakıroğlu ve Ülkücülerinorganize ettikleri basın açıklamaları ve yürüyüşlere binlerce Ege Üniversitesiöğrencisi katılmış, üniversitede tablo tersine dönmüştür. Bu durum terörörgütünü ciddi anlamda rahatsız etmiş ve Fırat Yılmaz Çakıroğlu, onlara göre mutlaksurette ortadan kaldırılması gereken bir hedef hâline gelmiştir. Nitekimöğrenci görünümlü teröristler, Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun fotoğraflarını kendisosyal medya hesaplarında paylaşarak ölüm emrinin verildiğini ilan etmişler,ayrıca kampüsün birçok noktasına da Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun fotoğraflarıasılarak teşhir edilmiş ve hedef gösterilmiştir. PKK terör örgütünün kendisiile ilgili aldığı bu karardan haberdar olduğu hâlde Fırat Yılmaz Çakıroğlu, ‘‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun,sonu şehadet de olsa terör örgütüyle son nefesime kadar mücadele edeceğim.’’ diyerekbir Türk evladına, bir Türk milliyetçisine, bir Ülkücüye yaraşır şekildedavasından bir adım dahi geri adım atmamış, bilakis terörün ve teröristlerinüzerine daha da kararlı adımlarla yürümeye devam etmiştir.
Nihayetinde son derece kalabalık birterör destekçisi grup tarafından Fırat Yılmaz Çakıroğlu ve yanındaki Ülkücüöğrencilere üniversite içinde saldırı gerçekleşmiş, önce saldırıyı defedenFırat’ımız ve arkadaşları daha sonra da saldırganları kovalarken, öncedendetayları belirlendiği anlaşılan hain bir pusuya düşürülmüşlerdir. Terörörgütünün emir ve talimatları doğrultusunda hareket eden öğrenci görünümlüteröristler Nurullah Semo ve Cihat Babatonguz, çeşitli küfür ve hakaretlerdebulunup tahrik etmek suretiyle Ege Üniversitesi kampüs alanı içinde yeralan Ege Kafeterya isimli kafeteryaya Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun tek başına girmesinisağlamışlardır. Bahsettiğim kafeteryada o esnada yalnızca Fırat’ımız,teröristler Nurullah ve Cihat bulunmaktaydı. Güvenlik kamera kayıtları dagöstermektedir ki, Fırat’ımızın kafeteryaya girmesi ile öldürücü darbelerlebıçaklanıp tekrar kafeteryanın dışına çıkması toplam 30 saniye civarısürmüştür. 30 saniye içerisinde dağ gibi bir yiğit; iki dağ kaçkını,insanlıktan nasibini almamış iki soysuz terörist tarafından vücudunun 6 hayatinoktasından bıçaklanmak suretiyle şehit edilmiştir. Tarihler 20 Şubat 2015’igösteriyordu, Fırat’ımızın şehadet haberiyle tüm Türk milliyetçilerinin,Ülkücülerin ve hatta tüm Türk milletinin yüreğine kor ateşler düştüğünde.Fırat’ımız, diğer Ülküdaşlarıyla birlikte verdiği şerefli mücadele dolayısıylaşehadetine kadar Ege Üniversitesinde terörü bitirme noktasına getirmişti zaten.Ancak şehadetiyle birlikte ortaya çıkan Türk milliyetçisi, Ülkücü öfkenindehşetinden korkan terör yandaşları âdeta kuduz birer sokak köpeği gibikaçışmışlar ve o tarihten sonra bir daha da Ege Üniversitesinde varlıkgösterememişlerdir. Ülküsüne, ülkesine, milletine ve devletine kendisini adayanFırat Yılmaz Çakıroğlu, varlığını Türk varlığına armağan ederek ve giderken deüniversiteyi teröristlerden tamamen arındırarak sonsuzluğa varmıştır. O gündensonra ise Ülkücülerin şehidine sahip çıkma, hukuk önünde hakkını müdafaa etmemücadelesi başlamıştır.
Öylebir mücadele ki, Fırat’ımızın şehadeti üzerinden yaklaşık 8 yıl geçmesinerağmen bir an dahi durmayan, her geçen gün büyüyen onurlu bir adalet arayışkavgasıdır bu. Ve Ülkücüler, bu mücadeleyi de alınlarının akıyla, sonumuzafferiyetle nihayetlenecek şekilde vermişlerdir.
Önceİzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde kapsamlı bir dava açılmış, 2,5 yıl süren budavada sanık olarak yargılananlardan Nurullah Semo’nun; terör örgütününtalimatıyla Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu şehit ettiği ve “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”suçunu işlediği ispat edildiğinden iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Hâlbuki şehidimizin ailesininavukatları olarak bizler, davanın başından itibaren hatalı bir yargılamayapıldığını ve Fırat’ımızı yalnızca Nurullah Semo’nun bıçaklamadığı, onunlabirlikte Cihat Babatonguz isimli teröristin de cinayetten yargılanması gerektiğiniısrarla belirterek mahkeme heyetinden bu yönde bir yargılama talebindebulunmuştuk. Mahkeme heyeti bu talebimizi uygun ve haklı görmüş, ancak davanıngeldiği aşama itibarıyla mevcut davanın bitirilmesine fakat Cihat Babatonguz’unda cinayetten yargılanması için İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına mahkemetarafından suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiştir. Aynı kararda,Fırat’ımızın şehit edildiği gün Nurullah ve Cihat’ın yanında bulunan diğeröğrenci görünümlü teröristler olan 15 kişinin de terörörgütü üyeliği ve terör propagandası yapma suçlarından yargılanmalarını sağlamak üzere yineİzmir Cumhuriyet Başsavcılığına mahkeme tarafından suç duyurusundabulunulmasına karar verilmiştir. Yani Nurullah Semo, iki kez ağırlaştırılmışmüebbet hapis cezası ile cezalandırılmış fakat bu karar bu yönüyle doğruolmakla birlikte Fırat’ımızın şehadetine giden süreçte ve şehadetinde diğer tümsorumluların yargılanıp ceza aldıklarını görmeden adalet mücadelemizden bir anolsun geri durmayacağımıza dair ant içmiştik.
Yukarıda belirttiğim üzere mahkemeninaldığı karar doğrultusunda gerekli suç duyuruları mahkeme tarafından yapılmışve sürecin tüm aşamaları tarafımızdan takip edilmeye, soruşturma aşamalarındadosyalara vekâletnamemizi sunarak müdahil olmaya devam edilmiştir. O süreçiçerisinde gün gün yaşanan gelişmeleri yazarak okuyucularımızın dikkatlerinidağıtmamak için özetleyecek olursam; yukarıda bahsettiğim 15 kişi aleyhindeİzmir 15. Ağır Ceza Mahkemesinde 2017/195 esas sayılı dava dosyasıyla “Silahlı terörörgütüne üye olma, terör örgütü propagandası yapmak” suçlarından yargılamayapılmış ve bu 15 kişinin tamamı silahlı terör örgütünün propagandasını yapmasuçundan mahkûm olmuşlardır. Bu esnada, üniversite içinde terör yapılanmalarınagöz yumarak Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun teröristler tarafından şehit edilmesindesorumlulukları bulunan dönemin Ege Üniversitesi Rektörü Candeğer Yılmaz vedönemin Edebiyat Fakültesi Dekanı Ersin Doğer’in görevi kötüye kullanma suçunuişlediklerinden bahisle İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/139esas sayılı dosyasıyla dava açılmıştır. Yine tarafımdan dava dosyasınaşehidimizin anne ve babasını temsilen davaya müdahil olmak istediğimize dairdilekçemiz ve vekâletnamemiz sunulmuş, mahkemece de bu talebimiz haklıgörülerek bahsedilen yargılamada şehidimizin hakkının müdafaasına devamedilmiştir. Uzunca bir yargılamanın sonucunda nihayet, dönemin Ege Üniversitesi RektörüCandeğer Yılmaz ve dönemin Edebiyat Fakültesi Dekanı Ersin Doğer’in görevikötüye kullanma suçunu işledikleri sabit görülerek suçlu bulunmuş vecezalandırılmalarına karar verilmiştir. Diğer yandan, Fırat’ımızı Nurullah Semoile birlikte bıçaklayarak şehit etmekten yargılanmasını istediğimiz CihatBabatonguz’un yargılanmasına İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/602 dosyasıylabaşlanmıştır. Derhâl yine tarafımdan mahkemeye bir dilekçe verilerekşehidimizin anne ve babasının davada müdahil olarak ve benim de müdahillervekili olarak yer almamıza karar verilmesi talep edilmiştir. Sayın mahkemece buhaklı talebimiz kabul edilmiş ve o günden sonra şehidimizin annesi Özlem Erdemve Fuat Mahir Çakıroğlu ile birlikte yine ve yeni bir yargılamada şehidimizinsafında hukuki mücadelemize devam etmiş bulunmaktayız. Bu noktada bir önemlihususa değinmek gerekir; bahsedilen yargılamanın dayandığı iddianamede CihatBabatonguz’a yalnızca cinayete iştirak suçunun isnat edildiğini fark edincederhâl tarafımdan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yeni bir şikâyet dilekçesiverilmiş ve bu hâliyle yargılamanın yine eksik, hatalı sonuçlanacağı, adı geçenteröristin sadece adam öldürmeye iştirakten değil, hem adam öldürmekten hem deaynı zamanda Türk Ceza Kanunu 302. Maddesinde düzenlenen “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”suçunu da işlemiş olmasından dolayı yeni bir soruşturma açılarak devam edendava ile derhal birleştirilmesi ve adı geçen teröristin tüm bu suçlardan ayrıayrı cezalandırılması talep edilmiştir. Bu dilekçemiz detaylıca inceleniphukuki dayanakları savcılık makamınca araştırılarak haklı görülmüş ve CihatBabatonguz aleyhine “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçu nedeniyle de bir davaaçılmış ve açılan dava devam eden dava ile birleştirilmiştir.
Gelinen aşamada İzmir 18. AğırCeza Mahkemesinin 2021/602 esas sayılı dosyasıyla Cihat Babatonguzaleyhine hem PKK terör örgütünün talimatıyla Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu şehitetmekten hem de “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak”suçundan devam eden yargılamada tanıklar dinlenmiş, tüm deliller toplanmış,önceki dava dosyası olan İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin dava dosyasıgetirtilmiş ve titizlikle süren uzunca bir yargılama faaliyeti gerçekleşmiştir.Nihayetinde budosyada karar günü gelip çattığında takvimler 27 Ocak 2023 tarihinigösteriyordu. O güne kadar sanığın tutuklu yargılanmasına yönelik taleplerimizmahkemece kabul edilmediğinden, hâlâ elini kolunu sallayarak gezebiliyor oluşuhepimizi derinden sarsıyor, aynı zamanda endişeye sevk ediyordu. Gergin vetedirgin bekleyişimizin ardından ve hatta 1 saate yakın geç başlayan duruşmadasırasıyla sanığa ve avukatına son savunmaları sorulduktan sonra söz sırası bizegeldiğinde sayın mahkemeye hitaben hem Fırat’ımızın şehadetine varan sürecinaşamaları ile şehadet günü yaşananlar detaylıca anlatılmış hem de yargılanankatil teröristin neden mahkûm edilmesi gerektiği hususları, cinayetteki aktifrolü delilleriyle birlikte uzun uzadıya sayın mahkemeye tarafımızcaanlatılmıştır. Şehidimizin anne ve babası da son sözleriyle sanığıncezalandırılmasını talep etmişler ve yüce Türk adaletine güvendiklerini bir kezdaha tekrar etmişlerdir. Tüm tarafların son sözlerini tamamlamasıyla birlikte,verilecek olan kararı müzakere etmek maksadıyla mahkemece kısa bir ara verilmişve aranın ardından yeniden başlayan duruşmada hükmün açıklanması safhasınageçildiğinde tüm nefesler tutulmuş, artık heyet başkanının kararı okumasıbekleniyordu. Duruşma salonunda bulunan yüzlerce Ülkücünün, bir an olsun gözlerinikırpmadan, âdeta nefes dahi almadan beklediği dakikaların ardından nihayetmahkeme başkanı kararı açıklıyordu: sanık Cihat Babatonguz’un Fırat YılmazÇakıroğlu’nu bölücü terör örgütünün talimatıyla şehit etmekten ağırlaştırılmışmüebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçunu işlediği sabit görüldüğündenbu suç yönünden de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıcaTerörle Mücadele Kanunu’nda tanımlanan terör faaliyetlerinde bulunmaktan dolayı15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Yani teröristkatil Cihat Babatonguz aleyhine mahkemece iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapiscezası ve ilave olarak 15 yıl hapis cezası verilmiştir.
Bucezalar Türk Ceza Hukukunda verilebilecek en ağır cezalardır ve bu da adı geçenteröristin artık bir daha hiçbir şekilde gün yüzü göremeyeceği anlamınagelmektedir.
Yaşananhukuki süreçlerin daha kolay anlaşılması için şehidimiz Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nunşehadetine sebebiyet verenlerin yargılamaları ve bu yargılamaların sonuçlarınıkısaca şöyle özetleyip derli toplu bir halde siz değerli Ülküdaşlarıma sunacakolursam;
1. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/294esas sayılı dosyasıyla yargılanan Nurullah Semo’nun, iki kez ağırlaştırılmışmüebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Adı geçenterörist halen cezaevinde bulunmaktadır ve hiçbir koşulda cezaevinden çıkmasımümkün değildir.
2. Fırat’ımızın şehit edildiği gün FıratYılmaz Çakıroğlu ve yanındaki Ülküdaşlarımıza saldıran diğer 15 teröristinyargılandığı İzmir 15.Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/195 esas sayılı dava dosyasında bahsedilen bu 15kişinin tamamı silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan mahkûmolmuşlardır.
3. İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/139esas sayılı dosyasıyla görevi kötüye kullanma suçundan yargılanan, döneminrektörü CandeğerYılmaz ile dönemin Edebiyat Fakültesi dekanı Ersin Doğer, görevi kötüyekullanma suçunu işledikleri sabit görülerek bu suçtan ayrı ayrı mahkûm edilmişlerdir.
4. Hakkında verilen mahkûmiyet kararına rağmenüniversite ile ilişiği kesilmeyen ve öğrenci sıfatını taşımasına müsaade edilenNurullah Semo, Ülkücü Hareketin girişimleri sonucu üniversite disiplin kurulukararıyla üniversiteden atılmıştır.
5. Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun katili olduğu veterör örgütü üyesi olduğu, terör propagandası yaptığı mahkeme kararıyla sabitolduğu halde üniversite ile ilişiği kesilmeyen ve öğrenci sıfatını taşımasınamüsaade edilen Cihat Babatonguz, Ülkücü Hareketin girişimleri sonucu üniversitedisiplin kurulu kararıyla üniversiteden atılmıştır.
6. Nurullah Semo ile birlikte hareket ederekFırat Yılmaz Çakıroğlu’nu bıçaklayarak şehit etmekten ve Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaksuçundan İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/602 esas sayılı dosyasıylayargılanan Cihat Babatonguz’un iki kez ağırlaştırılmışmüebbet hapis cezası ve ayrıca 15 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına kararverilmiştir. Adı geçen terörist karar duruşmasında verilen tutuklama kararınıduymasıyla birlikte kaçma teşebbüsünde bulunmuş ancak polis tarafındanyakalanarak cezaevine götürülmüştür. Bahsettiğim terörist hâlen cezaevindebulunmaktadır ve hiçbir koşulda cezaevinden çıkması mümkün değildir.
Yazımızdakısaca özetlemeye çalıştığım gibi, uzun süren ve aynı anda birden fazla adli sürecibünyesinde barındıran, sürekli olarak teyakkuzda olmayı gerektiren yargılamalarsilsilesinin ardından çok şükür ki bugün geldiğimiz noktada geç de olsaadaletin tecelli etmiş olması hepimizin, tüm Ülkücülerin yüreklerindeki yangınıbir nebze olsun soğutmuştur. Elbette ki şehidimizi geri getirmek mümkünolmayacaktı fakat şehidimize gösterilecek olan vefa, hakkının son ana kadarmüdafaası, davasına ve emanetlerine sahip çıkılması Ülkücü Hareket olarak şehidimizeve ailesine karşı sorumluluğumuzdu. Ülkücüler, bu sorumluluğun gereğini belkide daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şekilde yerine getirmiş olmanın içhuzurunu yaşamaktadır. Fırat’ımızın şehadetinin ardından başlayan onurlu adaletarayışında ilk günden bugüne şehidimizin ailesinin avukatı olarak bu safta yeralabilmiş olmayı en büyük bir bahtiyarlık olarak görüp, bir şeref madalyasıgibi göğsünde taşıyacak olan bir Ülkücü avukat olarak; ilk günden itibarenşehidimizin davasını sahiplenen ve son ana kadar tüm aşamalardaki gelişmelerian be an takip ederek şehidimizin avukatlarına sonsuz destek sunan MilliyetçiÜlkücü Hareketin Lideri, Genel Başkan’ımız Sayın Devlet Bahçeli’ye en derinşükranlarımı sunuyor, bir evladı olarak Rabb’imden uzun ömürler nasip etmesinidiliyorum.
Fırat’ımızınşehadetinden sonra görevini devretmesine kadar geçen yaklaşık 4 yıllık sürezarfında tüm duruşmalara bizzat katılan ve hukuki sürecin sağlıklı bir şekildedevam edip ilerlemesini organize eden, hukuki süreçlerde gerekli tüm desteklerisağlayan dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve şu anki Mersin Milletvekili’mizSayın Olcay Kılavuz’a teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkü Ocakları Genel Başkanlığıgörevine atandığı günden itibaren şehidimizin davasını sahiplenen, anbean gelişmeleritakip ederek hukuki sürecin sağlıklı bir şekilde devam edip nihayetlendirilmesiiçin son ana kadar gerekli tüm desteği sağlayan Ülkü Ocakları Genel BaşkanıSayın Ahmet Yiğit Yıldırım’a teşekkürlerimi sunuyorum. Onurlu adalet arayışımücadelemizde şehidimizin safında görev alan tüm Ülkücü avukatlara, Türkiye’ninher yerinden gerek adliye önünde duruşmaları bizzat takip eden gereksedualarıyla destek olan tüm Ülküdaşlarıma teşekkür ediyorum.