AZERBAYCAN-ERMENİSTAN SINIR SAVAŞLARI
Mehmet DUMANOĞLU
Bu yazıda sıralayacağımız her madde ayrı bir araştırma ve çalışma konusudur. Konuyu kısa, kolay ve ana hatlarıyla anlatabilmek için maddeler hâlinde sıralamayı daha doğru bulduk.
Abhazya ile Kıbrıs’ı Ruslar aynı denklemde görürler. NATO, Kafkasya’ya, Gürcistan üzerinden girmek istemektedir. Fransa’nın, Rusya Federasyonu ile güçlü ilişkileri vardır ve Ermenistan üzerinden bu ilişkiler daha da güçlendirildi. Bu arada Fransa’daki Ermeni diasporasını da unutmamak gerekir. Rusya Federasyonu, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB) dağıldıktan sonra birinci tehdit olarak Ukrayna’yı görmüştür. (1990’lar boyuna yaşanan renkli ve çiçekli devrimleri, bu devrimlere perde arkasından destek veren devletleri hatırladığımızda Rusların bu tehdit algısında kendileri açısından haklılık payı vardır.) Ukrayna’nın doğusu kendilerini Rus, batısı ise anti Rus olarak görür. Ukrayna üzerinden AB böyle bir etki kurduğuna göre Dağıstan, Çeçenistan, Gürcistan (Abhazya ve Osetya, Gürcistan’dan ayrılmıştır.), Kırım, Rusya Federasyonu’nun yumuşak karnıdır.
Kırım, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Ruslar açısından özellikle kritik ve stratejiktir. Kafkasya; NATO ve Çin’in de özel ilgi alanlarıdır ve en yetenekli devlet görevlilerini buralara yığmışlardır. Rusya Federasyonu karşı hamle olarak 2015 yılında yayımladığı güvenlik belgesinde ilk defa Suriye, Irak, Libya ve Doğu Akdeniz’de hamle yaparak ’güvenliğini’ Rusya toprakları dışında oluşturacağını açıkladı.
Azerbaycan 1991’den itibaren Türkiye’nin öngörüleri ile çizilen dış politika çizgisi izliyordu (Ebulfeyz Elçibey’in gitmesi (!) Türkiye’nin yaptığı çok önemli bir hataydı. Son beş yılda Azerbaycan’da iç dengeler değişmeye başladı. Çünkü Kafkasya’daki dengeler Rusların aleyhine değişmeye başlamıştı. Bu nedenle Ruslar, Azerbaycan’da etkinliklerini artırdılar. Mesela Rus iş insanlarının ticaretteki ağırlığı, Rusçanın, Azerbaycan’da kullanımı yükselişe geçti. Ermenistan’ın bir tarafı Gürcistan öbür tarafı Azerbaycan iken tek çıkış kapıları İran’dır. Bu bölgedeki tek Ermeni soykırım anıtının İran’da olduğunu hatırlatalım. Azerbaycan’ın bu bölgedeki en önemli destekçileri Türkiye ve özellikle askerî güvenlik teknolojisi ve maliye de İsrail’dir.
TÜRKİYE, RUSYA FEDERASYONU İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?
Federasyonu’nun güvenliği Türkiye’den geçer. Türkiye, Batı’ya açılan kapıdır. Türkiye, NATO’da etkili bir ülkedir. Türkiye; Türki devletler, Türki Akraba Topluluklar ilişkilerinin boyutu Rusya Federasyonu için son derece stratejik değerdedir. Karadeniz, XVIII. yüzyıldan beri Rusların âdeta iç deniz yapmaya çalıştıkları alandır. Kanal İstanbul Projesi, Ruslar bakımından kritiktir. Bilindiği gibi ABD ilk defa 1950’lerde İstanbul Boğazı’nın Avrupa yakasında böyle bir kanal açılmasını Türkiye’den istemişti. Bu kanal yapılırsa Montrö Boğazlar Sözleşmesi de (1936) delinmiş olacaktı. Bu anlamda değerlendirdiğimizde Kanal İstanbul Projesi, BOP içinde düşünülmelidir. Rusların faydasına elbette değildir ancak Türkiye için de aynı yorum yapılmalıdır. İstanbul’a etkisi, deprem, nüfus, Boğazların durumu, ekoloji, Montrö, Türkiye- Rusya Federasyonu ilişkileri, su dibi yaşama etkisi gibi açılarda değerlendirildiğinde kanal açımındaki ısrar yeniden değerlendirilmelidir.
KANAL İSTANBUL KİMİN FAYDASINADIR?
Rusların, Ermenistan’da askerî üsleri vardır. Şu anda Azerbaycan Türkleri ile Ermenistan’ın savaştığı bölge doğal gaz ve petrol yatakları bakımlarından çok önemli bir coğrafya olduğu gibi iki devletin ticari faaliyetleri bakımından da çok stratejiktir. Türkiye daha önce ihtiyacı olan doğal gazı Rusya Federasyonu’ndan alırken günümüzde ihtiyacının %36‘sını Azerbaycan’dan karşılamaktadır.
Çin; Kafkasya bölgesinde Türkiye ile birlikte hareket etmek ve bu bölgede güçlenmek istemekte. Çin; “Türkiye’nin yardım, ortaklık ve desteği ile bütün Türki devletlerde birlikte, ortak hareket edelim, petrol ve doğal gaz hatlarını Gürcistan üzerinden birlikte yönlendirelim.” demektedir. Rusya Federasyonu elbette bundan bilgi sahibi ve bu nedenle karşı hamle yaparak İran ve Ermenistan’la iş birliği yapmaktadır.
Uluslararası arenada 1, 2, 3. maddeleri Doğu Akdeniz’deki doğal gaz arama çalışmaları, Libya, Mısır, İsrail’le birlikte düşünüp, değerlendirmelidir. İsrail–Azerbaycan ilişkileri güvenlik amaçlı askerî teknoloji ağırlıklıdır. Rusların da Ermenilerle ilişkileri çok derindir. Türkiye, Azeri Türk’ü–Ermeni savaşı olursa; ‘’Ben her şeyimle Azerbaycan’la birlikte savaşırım.’’ derken; Ruslar bütün devletlere ‘’Siz karışmayın, Ben burada kimseyi istemiyorum, Ben her ikisini de idare ederim.’’ demekte. Burada şu gerçek unutulmamalı: Son beş yılda Azerbaycan’da Rusya’nın ağırlığı, Rusçanın kullanılma oranı yükseldi ve dengeler beş yıl önceki gibi değil. Azerbaycanlı elit iş insanları ile Rus elit iş insanları birlikte uluslararası ticaret yapıyorlar. Bu çok önemli bir ayrıntıdır ve elbette Devlet Başkanı İlham Aliyev’den ve Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’den bağımsız, habersiz iş yapamazlar.
Ukrayna, Ukrayna’ya bağlı Kırım ve Gürcistan’a Rusya Federasyonu’nun müdahalelerini hatırlayalım: Hiçbir devlet Rusların Ukrayna, Gürcistan ve Kırım’a müdahalelerine ses çıkartamadı, tepki gösteremedi. Ancak BOP düşünüldüğünde BOP için nihai nokta Kafkaslar’dır. ABD çok gürültü çıkarmasa bile elbette geri çekilmedi. Hatırlayalım; BOP’çular; Afganistan’ı Ruslara karşı bataklığa çevirmişlerdi. ABD’nin kendisi de Afganistan’da istediği sonucu alamadı fakat Ruslara da bırakmadı. Kırk yıldır ABD ambargosuna maruz kalan İran büyük sıkıntı içinde. İran’ın uluslararası ticaretinde Ermeniler çok önemlidir. Burada Fransa’yı, Ermeni–Fransa ilişkilerini unutmayalım. Fransa’nın sömürgecilik ve kolonyonel geleneği ile çok geniş bir hinterlandı olduğunu aklımızda tutup şunu yazmalıyız: Fransa; Ermeni–Azeri Türk’ü mücadelesinde ve Libya’da başarılı olmak zorundadır. Çünkü çok şey kaybedecek. Bu nedenle Rusya Federasyonu ile ortak olmayacak ancak birlikte hareket edecektir.
Sıkıntı içindeki İran tek devlet olarak varlığını devam ettirebilmek için Fransa, Almanya ve Ermenistan’a mecburdur. Esasen Türkiye’nin güvenliği bakımından da İran’ın tek devlet olarak kalması çok önemlidir. Türkiye bunun farkında elbette. Ancak ABD faktörü nedeniyle İran’a gerçekte mecbur olduğu desteği verememektedir.
Türkiye; NATO üyeliği, Libya, Karadeniz, Boğazlar, Doğu Akdeniz, Azerbaycan konuları nedeniyle Rusya Federasyonu, Suriye, PKK/PYD, Irak, İran, Kıbrıs, Türkiye’deki yüksek olan ABD karşıtlığı, FETÖ ve15 Temmuz kalkışması, gelişen Çin ilişkileri konuları nedeniyle ABD ile karşı karşıyadır.
Bana göre şu zamana kadar çok dikkatli ve başarılı bir çizgi izleyerek başarılı olan Türkiye; Rusya Federasyonu ile ABD arasında tost olma tehlikesi içinde dış politika yapmaktadır.
Türkiye; Azerbaycan–Ermenistan sınır savaşında nasıl davranmalıdır?
Bu soru ile ilgili Türkiye’deki uluslararası ilişkiler uzmanları iki görüş savunmaktadırlar. Her iki görüşünde doğruluk payları olduğu gibi riskler de içermektedir:
Birinci görüşe göre; Türkiye bütün gücü ile Azerbaycan Devleti’nin yanında Ermenistan’a karşı gerekirse savaşa dahi girmelidir.
İkinci görüşe göre; Azerbaycan’a istediği politik, diplomatik, askerî teknoloji, lojistik destekler verilmeli ancak Rusya Federasyonu ve İran göz ardı edilmemeli.
HANGİSİ DAHA DOĞRU?
Yanıtı zor olan soru bu. Esasen bu yazının amacı bu iki görüşü anlatma çabasıdır bir anlamda. Hangi görüş daha doğru olursa olsun değişmeyecek fikir şudur:
‘’ Türkiye ve Azerbaycan; iki devlet, bir millettir.’’