SÖZÜM SİZEDİR İSTEDİM Kİ, BU ACIKLI İNİLTİLER YALNIZ SİZE DOKUNSUN!

31 Ağustos 2018 14:47 İhsan AKAN
Okunma
679
SÖZÜM SİZEDİR İSTEDİM Kİ, BU ACIKLI İNİLTİLER YALNIZ SİZE DOKUNSUN!

SÖZÜM SİZEDİR
İSTEDİM Kİ, BU ACIKLI İNİLTİLER YALNIZ SİZE DOKUNSUN!
İhsan AKAN


    Sözüm sizedir beraber kan verdiklerimiz, ülkü uğuruna can verenlere beraber gözyaşı döktüklerimiz, hesapsız Türk milliyetçileri, gerçek Atatürkçüler, Ülkücüler, Milliyetçi Hareket sevdalıları... Büyük Türk Milleti.
Bu yazıyı bir kardeşiniz, bir amcanız bir dayınız, bir abiniz, bir Ülküdaşınız, kırk sekiz yılda dövüle dövüle tavını bulmaya çalışan bir yaşlı kurt Ülkücü, bir Türkiye sevdalısı olarak; sizi düşünerek, sizin için yazdım.
Türkiye ufuklarını, ateş çemberinin sardığı kara bulutların kapladığı kara gece de yaşım sızarak, yüreğim sızlayarak yazdım. “Ey Türk! Bu satırlarda mazinin destanlarını, hâlinin hicranlarını söylemek ve inlemek istedim. Bir keman gibi...'' Bu kemanı Milliyetçi Hareketin sinesinden yonttum, tellerini kalbinin damarlarından çıkardım. İstedim ki bu sazın ahengini yalnız siz duyasınız. Bu acıklı iniltiler yalnız size dokunsun. Zira cihan tarihi, vatanı uğrunda, senin kadar uğraşan, kanını döken bir millet daha gösteremez. Senin kadar kimse vatanına sahip olmaya hak kazanamamıştır. Bu vatan ya senindir; ya kimseni!
Yazıma, Ata’m Bilge Kağan’ın taşa kazıttığı ülkü karargâhımız Milliyetçi Hareket Partisi önünde dikili olan Bilge Kağan Kitabesi’nden alınan şu öğütle başlamak istiyorum...
“Çinlilerin tatlı sözlerine, yumuşak ipeklilerine kadınlarına kanıp Türk halkından birçoğunuz öldünüz. Türk halkı, mutlaka öleceksin! Güneye Çugay Dağlarına, Tögültün Ovası’na yerleşeyim dersen, Türk halkı, mutlaka öleceksin. Kötü insanlar şöylece akıl verirlermiş: Uzakta isen Çinliler ipeklinin kötüsünü verirler, yakındaysan ipeklinin iyisini verirler.”
Bu öğüdü dinlemeyenler Çin halkının sözlerini tatlı bulanlar, ipeklilerine tamah edenler tatlı sözle, yumuşak ipeklere kanıp yakına yerleşenler orada kötülük görür, öldürürler... Sonra da gereken kötülüğü orada düşünürlermiş. Bilgili ve yiğit insanları ilerletmezlermiş. Bir kişi suç işlerse bütün kavmini, halkını, akrabalarına varıncaya kadar öldürmezlermiş.
Bilge Kağan bu durumdan o kadar bıkmış olacak ki en sonunda Çin'in kadınına ipeğine tatlı sözlerine kanmayın diye taşa kazıtmıştır. Bu bize şanlı tarihimizin bir ibret vesikası ve atam Bilge Kağan’ın öğüdüdür.
Şimdi daha güncele, hâlin öğüdüne kulak verelim Türk milliyetçiliğini aksiyon hâline getiren, Ülkü Ocaklarını kurarak bu görevi Ülkücü Türk gençliğine veren Başbuğ’um Alparslan Türkeş’in öğüdüne... Cennet mekân Başbuğ der ki;
"Ülkücü MHP'de olur, MHP'de bulunmayan Ülkücü değildir. Gittiği yerin damgasını yer, oradaki genel başkanın görüşüne göre yaşar, oradaki genel başkanın görüşüne göre hareket eder. Onun Ülkücülüğü kalmamıştır, bunu böyle bilmeliyiz."
Dolayısıyla, “Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgâr tayin eder.”
Daldan kopan yaprak için rüzgâr nasıl bir etkense, bunlar da kendilerine bir bahane bulurlar.. Başlarına gelen olumsuzluklar için başkalarını suçlarlar bir biçimde kendi yetersizliklerinin farkında olmalarına rağmen saldırgan tavırlar sergilerler. Öfke, şiddet, asabiyet ve yüksek sesle baskın çıkma yollarına başvururlar ki bu tavırlar da diğerlerini kandırmaya taraftar toplamaya çalışmanın göstergeleridir. Ne demişler, ''İnsan istediğine yol bulur, istemediğine bahane…”
Şimdi bir bahane bulup; il başkanı milletvekili bakan hatta Cumhurbaşkanı hayaliyle dalından kopanlar avuna dursunlar... Zaten onlar sözün bittiği yerdeler. İster zaman içinde ana yoldan tali yollara saparak oyunda oynaşta olsunlar ister gittikleri yerde artık “ip” atlasınlar! Bunlar korkaktır egosu yüksek olanlar, kimliksiz kalmaktan korkarlar, olmayan bir şeyi var göstererek sizden saygı ve sevgi görmeyi umarlar! Ya kendileri; fitne üreterek köşe kapmaca oynarlar! Ya da kaybettikleri saygınlığı kimliği ümidi, proje mezarlığında boş yere arar dururlar!
Ölülerin dirildiğini kim görmüş ki, onlar görsünler. Bırak onlar gerçeklere ve doğrulara gözlerini kapatıp kendilerini kandırsınlar, medyada gündem olsunlar, duygu sömürüsü ile şov yapsınlar. Bilinen kişiler, kendilerine verilen görevi başarıyla yapmanın hazzını yaşasınlar, ihanete kanat çırpsınlar!.. Onlar ister İYİ (gel ki siz “iyi”, “miyi” değilsiniz!.. İyiliğin marazından doğanlarsınız. (fitneden iyiliğin doğduğunu kim görmüş ki) ister kötü olsunlar, rollerini oynayan “iyi” oyunculardır yalnızca! Dibi görünmez kuyudan su içmek için kuyuya düşenler kendi oyunlarıyla ile kendilerini tuzağa düşürmüşlerdir O İp'le, kuyudan çıkılamayacağını muhakkak siz yaşayarak göreceksiniz “Mevtayı nasıl bilirdiniz?” diye sorulduğunda sanırım “İyi bilirdik.” diyeceksiniz '' İp inceldiği yerden kopacaktır, iyi de olacaktır...”
Dedim ya sözüm sizedir Türk milliyetçileri, gerçek Atatürkçüler, Ülkücüler, Milliyetçi Hareket sevdalıları!.. Velhasıl Türk milleti.
Sen gönüldaşım dalından koparsan istediğin yere doğru değil, dalından düşen yaprak, gibi rüzgârın oyuncağı olursun, savrulur gidersin duygularından koparsın inlersin vicdan azabı çekersin nedamet duyarsın Âdem ile Havva’nın durumuna düşersin, ama korkarım ki, iş işten geçer... Ülkücü Türkçe düşünür, idealisttir, realisttir, ipe sapa gelmez işlerle meşgul olmaz, kimliğinin değerini bilir, onu kirletmez... Bilin ki Başbuğ’un dediği gibi orada Ülkücülük yapamazsınız, girdiğiniz kabın rengini alırsınız “Ülkücülük MHP’nin tekelinde değil.” diyerek sadece kendini kandırırsın. Sen de biliyorsun ki, senin yerin Ülkü Ocaklarıdır, Milliyetçi Hareket Partisidir. Zira bu iki emaneti bize bırakan ''Başbuğ Türkeş'' diye haykırmanın , “Devletin başına Devlet gelecek.” diye devlet düşmanlarına kafa tutuşun Ülkü Ocaklı ve MHP’li oluşundandır...
Sen parmaklarını birleştirip “bozkurt işareti” yapmadan duramazsın Ülküdaşım... Yapanları gördün mü, kanın kaynar, o an damarlarında...
Sen 24 Haziran 2018 tarihinde, yapılacak seçimlerde “Cumhur ittifakı millet aklı”na uymadan, üç hilale mührünü vurmadan duramazsın.
Sen ancak üç hilalin altında ısınırsın, onu gördün mü Ulubatlı olmak istersin, ben seni tanırım. Oy pusulasında sevdalı olduğun üç hilali arar durursun, elin bir başka partiye oy vermeye gitmez, kendin olursun.
Ne olur “Ey Türk, titre kendine dön!” sloganını bu kez kendin için söyle ve kendine gel, onlar güneş altında keyiflerine keyif katarken sen gölge bir yerde büzüşür kalırsın... Güneşi sana göstermezler ama seni istedikleri zaman gölgelik olarak kullanırlar...
Sen de biliyorsun ki proje partileri emperyalistlerin iç ve dış Türk düşmanlarının projelerini uygulamak için kurulurlar... Görev tamamlandığında buruşturulup siyasi tarih çöplüğüne atılırlar... İncelediğinde çok örneklerini göreceksin kardeşim...
Ama Türk milliyetçiliğini kendine temel fikir misyon kabul eden Milliyetçi Hareket Partisi onlarca yüzlerce... Yıl sonra yazılacak, Türk siyaset tarihinde var olacaktır. Türk milleti var olduğu sürece , “Milliyetçi Harekete ihanet edip parti kuranlar” iflah olmadılar partileri ile birlikte tarihin çöplüğünde yerlerini aldılar!
Ama Milliyetçi Hareket dimdik ayakta. Türk milletine hizmet etmeye devam ediyor...
Sen de biliyorsun bunu. Gururla “Ne mutlu Türk’üm diyen arkadaşım” Milliyetçi Hareketten başka partiye oy vermeyen, üç hilal sevdalı ablam, yeğenim, amcam, küçüğüm, büyüyüm, konu komşum sen de biliyorsun ki, Türkiye düşmanlığı ile Milliyetçi Hareket düşmanlığı eş değerdedir... Milliyetçi Hareketi ele geçirmeden Türkiye’nin ele geçirilemeyeceğini 15 Temmuz ihanet kalkışmasıyla bir kez daha sen de gördün ve şahitlik ettin..
Ezan susmasın bayrak inmesin diyen yüce Türk milleti sen de biliyorsun ki: Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır. Gün birlik olma günüdür, gün Türkiye için herkesin elini değil başını taşın altına koyma günüdür... Konu bu gün vatandır Atatürk’ün dediği gibi, “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır...” Türk’ün yaşayan bilge lideri Sayın Devlet Bahçeli “önce ülkem ve milletim...” derken tam da bunu diyor. Ülkenin bekası üzerine yemin etmişlerden ol, yemini bozanlardan değil gönüldaşım!
Zaman eyyamcılık, “bana ne” deme zamanı değildir... Zaman devlet bütünlüğümüzü devletimizin ve milletimizin bölünmezliğini hedef alan hainlere karşı Türk milleti olarak ayağa kalkma zamanıdır.
Sen bendini yıkan asi su,
Sen engel tanımayan rüzgâr,
Sen Ergenekon dağından çıkan bozkurt,
Sen ALLAH’ın iman ve bilek gücü ile donattığı şanslı kul,
Senin adın TÜRK. Titre ve kendine gel.
Zafer ülkü kaynağının çeşmesidir,
Zafer gönüllerin birleşmesidir.
Gönülleri Kızılelma’da birleşenler, selam sizlere, uzaktan dertleşenler, selam sizlere.