SİZ KİM? TÜRKEŞÇİ OLMAK KİM!
İhsan AKAN
MHP’ye sevdalı “Lider, Teşkilat, Doktrin” prensiplerinden ayrılmamış sırf Türkeş sevgisinden dolayı samimi olarak kendilerine ''Türkeşçi'' diyenlere sözüm yoktur. Onlar benim Ülküdaşımdır.
4 Nisan geliyor, birileri kirli yüzlerini gizlemek için yine, Türkeşçilik maskesi takacak sözüm bunlaradır.
Türkeş'i, “Albay Türkeş” olarak tanıyan, “Başbuğ Türkeş” olarak 4 Nisan’da yağan kar ile abdest alıp uçmağa yollayan,''Türkeşçi'' değil; onun ve MHP'nin bir neferi, sevdalısı olarak, bunların karanlık yüzlerine ayna tutacağım. Bu aynaya dahi bakacak yüzleri kalmayacak...
Zaten bunların, aynaları kırılmış, ihanet şarkıları yarım kalmış, büyüleri bozulmuş, saatleri durmuş, ihanetleri tarihte asılı kalmıştır.
“Sahtekârlar”, sizler var ya aslında Başbuğ’umu hiç sevmediniz tanımadınız, kiminiz kaset satmak için kiminiz mafyacılık oynamak için o zaman da maskeliydiniz. Zaman geldi koltuk hırsıyla onu yerden yere vurmaya kalktınız. Davasına ihanet ettiniz.
Siz Başbuğ’u anlamadınız, sevmediniz ki Devlet’i anlayıp sevesiniz..!
Dava adamları adlarının sonuna asla “ci, cu, cilik, cülük…” gibi eklerin gelmesini istemezler “milliyetçilik, Ülkücülük” davadır ekler de aidat anlamı taşır. Asıl olan davadır kişiler fânidir, ne demek “Türkeşçilik?” tarihimizde var mı? “Oğuz Kağancılık, Aparslancılık, Fatihçilik, Bahçelicilik?” örnekleri çoğaltabiliriz.
Ha, Atatürkçülüğe özenmişseniz onlar da sizin gibi sahtekârlar. Atatürk’ün kurduğu partide çapsız genel başkanlar sayesinde Marksistler, Kürtçüler, FETÖ’cüler cirit atıyor. Türk milliyetçiliğini ağızlarına alan yok!
İşte yanıldığınız nokta tam da burası!
Siz de Türkeş'in partisini, küresel güçlerin FETÖ’nün emrine vermek, paradigma değişikliği yapmak, ele geçirmek için her türlü melaneti, yolu denediniz.
Ama şunu hesaba katmadınız: MHP’nin başında Türkeş’in teşkilatçılığını çok iyi bilen, yanından ülkülerinden hiç ayrılmayan Devlet Bey’in ve onun emrinde hesapsız Ülkücülerin olduğunu unuttunuz.
Oyunlarınızı bozup, kafanıza geçirdi Devlet Bey. Hepinizi bir sepete doldurdu, sepeti de “başınızın” koluna taktı, attı bir çukura.
Şimdi o çukurda debelenip duruyorsunuz. Başınızı taştan taşa vuruyorsunuz!
Bilemediniz ki:
“Baş olanlar övünmesin, ne gelirse başa gelir,
Dizler yere değer amma, baş dönerse taşa gelir.’’
Dedim ya siz gerek Albay Türkeş’i gerekse Başbuğ Türkeş’i hiç tanımamışsınız. Tanısaydınız onun yakınındaki rahmetli Dündar Taşeri de tanırdınız… Onun, “Doğruda birlik, doğrudur. Yanlışta dahi, birlik doğrudur. Çünkü bizatihi birlik, doğrudur.’’ dediğini bilirdiniz. Ayrılık tohumları ekmezdiniz. Biraz edep, adap, töre öğrenirdiniz.
Başbuğ Türkeş'le kader birliği yapmış dava arkadaşı Dündar Taşer: “Türkeş’in yanlışı, benim doğrumdan daha doğrudur, üstündür.” diyerek, “Lider, Teşkilat, Doktrin” anlayışını iliklerine kadar nakşetmiştir.
Türkeş'i ''Başbuğ'' yapan bu teşkilatçılık anlayışıdır.
Bu anlayışı ''biat etmek'' diye nitelendirip, her türlü hakareti yapacaksın, lideri hasta yatağında hançerleyeceksin ondan sonra da “Türkeşçiyim.” diyeceksin. Hadi oradan zındık!
Yine, fitneciler bir keresinde Dündar Ağa’ma sorarlar:
“Neden Alparslan Türkeş? Sen çok daha bilgilisin. Çok daha güzel konuşuyorsun. Çok daha etkileyicisin. Niçin hareketin başına sen geçmiyorsun?” cevap tarihî ve anlamlıdır:
“Dedikleriniz doğru değil, ama doğru olduğunu bile kabul etsek, olmaz. Çünkü bir duvarın yıkılması gerekiyorsa, ben balyoz ararım. Bulamazsam, bir iki tekme atar, gövdem ile yoklarım. Olmazsa vazgeçerim. Ama Türkeş farklı. O sonuna kadar mücadele eder. Vücuduyla yüklenir, kafasıyla vurur. Düşer bayılır, sonra tekrar devam eder. Türkeş, o duvarı yıkar.”
Devlet Bey de sizin MHP ve Ülkücü Hareket için hazırladığınız ihanet planınızı, MHP’yi ele geçirme projenizi paramparça etti. Kala kala elinizde çürük bir İP kaldı.
Türkeş’i anlamak tanımak için Dündar Ağa’m gibi nefsinizi yeneceksiniz. Menfaat koltuk hırsıyla yanıp tutuşmayacaksınız.
Nerede sizde o ufuk! Dündar Paşa’mın şu cümlelerdeki feraseti anlayacak yürek.
''Büyük mücadele adamları, hasmına küçük sıfatlar söyleyerek kendilerini tatmine giderlerse küçülmüş olurlar.” İşte bu yüzden bunlar küçüldükçe küçüldüler.
Türkeş, Aman bana “ırkçı” demesinler. Aman bana “gerici” demesinler, diye Türk milliyetçiliğinden, Türkçülükten, Ülkücülükten vaz mı geçti?
Siz ne yaptınız? Türklüğü bırakıp 19.yüzyılda yaşamış bir Fransız Ernest Renan milliyetçiliğine, karanlığına kanat çırptınız. Cahildiniz, bir de pervasız.
Türkeşçi olmak için, Türkeş'in eserlerim dediği MHP, Ülkü Ocakları ve Kamu Sen gibi eserlerini korumak, onun ilkelerini siyasetin merkezine almak gerekir. Devlet Bey’in yaptığı gibi…
Türkeşçi olmak her şeyden evvel edepli, adaplı olmak, haddini bilip, adam olmaktır.
Hâlihazırda MHP Lideri olan Sayın Devlet Bahçeli'ye sahip çıkmayanlar “Türkeşçi” olamaz.
“Türkeşçiliği”, Ülkücülüğü, Milliyetçi Hareket Partisi dışında, boşuna aramayın, bulamazsınız.
Türkeş ismi ağzınıza yakışmıyor. Ağır gelir altında ezilirsiniz!
Sizden olsa olsa, zamanında İçişleri Bakanlığına getirdiği iddia edilen, şimdilerde ise “Onu koruyun.” talimatı veren FETÖ’nün emrini yerine getirmek için görevli Alamut’taki Hasan Sabbah’ın fedaileri olur! Unutmayınız ki, Sultan Sencer, hareketin ve milletin liderliğindedir.