ADANMIŞ BİR ÖMÜR

17 Ekim 2017 10:16 Mustafa ÖNDER
Okunma
1399

ADANMIŞ BİR ÖMÜR

 

Mustafa ÖNDER

 

MHP şühedanın yadigârı, Türk milletinin hizmetkârı,ecdadın vârisi, Türk tarihin asli mirasçısıdır; boyun eğmeyecek, işgal edilemeyecektir.” demişti, ettirmedi!

O, darağacında ölümü korkutan Ülkücüleri hiç utandırmadı.

İlkokulda “yavru kurt”ken çekilmiş fotoğrafı olduğu anlatılır.

O, hep sessizce ve sağlam ilerledi, tavizsiz!

Hiç yalpalamadı…

O, tam 50 senedir Ülkücü Hareketin emrinde…

1967’de Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde öğrenciyken Ülkü Ocağını kurarak kutlu davaya hizmete soyunmuştu.

Resmî olarak MHP’yi omuzladığından beri de yirmi yıl geçmiş…

6 Temmuz 1997’de de MHP’ye Genel Başkan seçimiyle bitip tükenmeyen bir mücadelenin içinde…

Partisiyle birlikte Türkiye ve Turan’ın da yükü omuzlarında…

Hatta İslam dünyasının da…

Yıllarca FETÖ’den uzak durdu, irtibatı olmadı. Bu şer cephesi ile ilgili sık sık uyardı ama dinlemeyen AKP’nin başına 15 Temmuz’da kocaman kaya düştü.

Ankara’da demokrasiye ilk sahip çıkanın o olduğunu malum medya hep görmezden gelse de…

Kahpeliğin darbesine Türkiye’de ilk karşı koyan Devlet Bey’di yine…

Oysa o, 12 Nisan 2016’da “Bunlar kırk fırın ekmek yeseler, ağızlarıyla kuş tutup dağları titretseler yine de MHP’yi kafalarına göre tanzim edemeyeceklerdir. Bizim paralele teslim edecek bir partimiz yoktur.” demişti.

Onun liderliğinde, ne Meclis dışındayken ne Meclisteyken MHP hiç gündemdışı kalmadı.

Şimdi içeriden ve dışarıdan saldırılar sürüyor.

Hem davası hem kendisi hedefte!

Hepsi de iyi biliyor ki, o varken “Devlet Aklı” hâkim kılınır.

Mesela, uyarmış, “Kerkük Türk’tür, Türk’ün öz yurdudur. Türkmeneli Türk milletinin cümle kapısıdır.Şayet kırılırsa Anadolu toprakları hepimize dar edilir.” demişti haklı çıktı.

                *

Devlet Bey, “dünya malı” ile işi olmayan adamdır, aksine mal varlığını,bu uğurda harcamaktan çekinmediğini biliyoruz.

Söz gelimi Ermeni meselesi için 400 bin lirayı cebinden ödemekten çekinmez!

Zaten “ben” kavramı lügatında yoktur!

1980’lerde Ankara’da yüksek öğrenim gören her Anadolu delikanlısının elinden tutar, Türkiye genelinde Ülkücülerin üniversitelerde yer almasını sağlar…

O, ağabeydir, arkadaştır, hocadır hep…

Sonra rahmetli Türkeş Bey’in bir talimatıyla akademik kariyerini bırakıp tamamen teşkilatın emrine hasreder mesaisini…

Onun güvencesi, şu sözlerinde vücut bulur:

“Kimin aslı iyiyse tavrı sağlamdır; kötünün aslına kendi tavrı tanıktır. Aslımız da neslimiz de sağlamdır.”

Kolay kolay yazarla, sanatçıyla,karikatüristle mahkemelik olmaz birileri gibi…

Şunu söyler devamlı:

“Allah başka keder vermesin, mühim olan millet ve vatan sevgisinden, bayrak aşkından, vicdan ve insanlık karnesinden kötü not alınmamasıdır.”

İnsanlığına kimse laf edemez!

Bunu hasmı da rakipleri de hep kabul eder zaten…

Ameliyat olduğu dönemde sinsice sürdürülen saldırılarabile tahammül edebilmiş nadir bir insan…

Tam bir “ipek eldivende çelik yumruk”…

Sırdaş, ketum, mütevazı, adil, dürüst, namuslu, ahlak ve basiret sahibi, vicdanlı…

Yakın çevresi, babacan, nüktedan, güler yüzlü bir tavırsergilediğini sık sık görür.

Kindar falan değildir, hataları affeder.

Burada bir özelliğini daha hatırlatalım.

Seyahat ettiği yerde gözü hep Selçuklu eserlerindedir.

Anadolu’da “Selçuklu Türk’tür.” çünkü!

*

Onun hakkında en derli toplu eser, Oğuzhan Cengiz’in kitabı…*

Sert yüz hatlarının ardındaki sevgi ve merhametini gariplerden,mazlumlardan esirgemez.

Sık sık televizyonlarda özel otomobillerinde dinlerken görüyor, Klasik Türk müziği aşığı olduğunu biliyoruz.

Tam bir kitap sevdalısı… Çok okuduğunu, 35-40 bin kitaplık geniş bir kütüphaneye sahip olduğunu da biliyoruz.

Onun için “vefa” bir semt adı değildir. Kızılcahamam’daki Ülkücü Şehitler Abidesi ve Etmesgut’taki İlbilge Hatun Erinçevi bir borcun ödenmesidir…

Açılış törenindeki şu sözleri inancın, iradenin ta kendisi:

“Allah'a ne kadar şükretsek azdır ki, İl Bilge Hatun Erinçevi'nin çimentosunda haksız kazancın en ufak lekesi yoktur. Haramın karartısı, usulsüzlüğün kırıntısı, yolsuzluğun esintisi, rüşvetin en ufak emaresi buranın yakının ya da uzağından bile geçememiş, geçemeyecektir.”

Ülkücü Hareketin liderinin “analiz gücü” müthiştir.

Çoğu farkında olmasa da Türk milleti ile ilgili planları 3-5 aylık/yıllık değil, 50-100 yıllıktır…

Devlet malını, parti malını korumaktaki hassasiyeti yüksektir. Her Ülkücünün hakkı olduğunu bilir çünkü…

O Devlet Bey…

Beşiktaş, hayatının renklerinden…

Lakin hiç özeline sokmaz kimseleri…

O, şimdi sınır dışı edilen Türkmen kızı Elif’i bağrına basan “dede”dir.

Şefkatli, merhametli, sıcacık bir yürek...

Ama Datça’daki yazlığına ne vakittir gitmiyor, bilmiyoruz…

Devlet Bey’le, uzun zamandır planladığımız röportajı o yazlıkta yapmayı çok isterdik oysa. Ya da Çayyolu’ndaki Selçuklu mimarisinde tasarladığı evinde…

Bir fırsat olsa da, Bengütürk için “bir başına” hem çekim yapsak hem de konuşsak…

İnşallah nasip olur…

Ülkücü Harekete tapulu MHP’yi kaçak araziye yapılmış gecekondu sanıp kazma kürekle yıkmaya gelenler, boylarının ölçüsünü alıp gittiler.

Nice yıllara Devlet Bey, yüzün hep gülsün!

 



*Oğuzhan Cengiz, Türkmen Beyi Devlet Bahçeli, Bilge Oğuz Yayınları, 2014.