Son zamanlarda medya kanallarıyla insanlar süt hakkında oldukça yanlış bilgilendirilmektedir. Marketlerdeki Ultra High Temperature (UHT) sütlerin bozulmadığı gerekçesiyle katkı maddesi içerdiğini savunanlar ve hatta uzun ömürlü sütlerin kanserojen olduğunu ileri sürenler bile bulunmaktadır. Bu durum, hem tüketiciyi yanlış bilgilendirmekte hem de uzun ömürlü süt üreticilerinin mağduriyetine yol açmaktadır. Bunun en büyük sebebi ise tüketicinin konu hakkında bilgi sahibi olmamasıdır.
UHT süt, iddia edilenin aksine herhangi bir katkı maddesi içermez. Onu uzun ömürlü yapan, yüksek sıcaklıkta çok kısa süre ısıl işleme tabi tutularak içerisindeki yararlı ve zararlı bütün mikroorganizmaların yok edilmesidir. Böylelikle içerisinde herhangi bir mikroorganizma içermeyen süt, kapağı açılmadığı takdirde içerisine bir bulaşma olmadığından, çok uzun süreler dayanmaktadır. Hatta depolama süresince soğuk zincire bile ihtiyaç duymaz.
Dikkat ettiyseniz, UHT sütlerin marketlerde oda sıcaklığındaki normal raflarda, günlük sütlerin ise soğutuculu raflarda yer aldığını görmüşsünüzdür. Günlük sütler de UHT sütler gibi ısıl işleme tabi tutulurlar ancak UHT sütten farkı; ısıl işlem sıcaklığının daha düşük, süresinin ise daha fazla olmasıdır.
Günlük (pastörize) sütte tüm mikroorganizmaların değil, sadece zararlı mikroorganizmaların yok edilmesi hedef alınmıştır. İçerisinde bir miktar mikroorganizma içeren bu sütte, bozulma yani içerisindeki mikroorganizmaların ürememesi için soğuk zincire ihtiyaç vardır. Kapağı açılmasa ve soğuk zincirde bekletilse bile bu sütlerin ömrü birkaç gündür.
İnsanlarda oluşturulan yanlış yargılar sonucunda sokak sütçülüğü özendirilmekte ve evlerde saatlerce kaynatılan sütün pastörize ya da UHT sütten daha yararlı olduğu düşünülmektedir. Ancak evde kaynatılan sütün ısıl işleme duyarlı vitaminleri kayba uğrattığı ve dışarıdan alınan sütün bozulmaması için içine neler katılmış olunabileceği düşünülmemektedir. Doğal olan, kaynağı belirli olan her şey elbette ki tercih sebebidir ancak nüfusun giderek arttığı toplumlarda beslenmenin sağlanabilmesi için ve doğal olanın zararlı etkenlerden arındırılarak insana ulaştırılması için de teknolojiye ihtiyacımız var.
Doğal kalın, bilimsel gerçeklerden de uzak kalmayın…