TÜRK SİYASETİNDE MİLLİYETÇİ HAREKET ETKİSİ VE ZİLLET PARTİLERİNİN ÇÖKÜŞÜ

11 Mart 2024 13:46 Ahmet Serdar AYDIN
Okunma
239
TÜRK SİYASETİNDE MİLLİYETÇİ HAREKET ETKİSİ VE ZİLLET PARTİLERİNİN ÇÖKÜŞÜ

TÜRK SİYASETİNDE MİLLİYETÇİ HAREKET ETKİSİ VE ZİLLETPARTİLERİNİN ÇÖKÜŞÜ

Ahmet Serdar AYDIN

GİRİŞ

Yıllarcademokrasi havarisi kesilen sözde demokrat dedeler, yuvarlak bir masa etrafındafır dönen topaçlar, masanın rahatlığını beğenmemesinden kaynaklı olacak ki birkalkıp bir oturan hanımefendiler gördü bu ülke. Demokrasi için bir arayagelindiğini söyleyerek halkın oylaması ile kabul edilen “CumhurbaşkanlığıHükümet Sistemi”ni ortadan kaldırmayı amaçlayan şuursuz muhalefet partileridemokrasinin temel ilkelerine alenen isyan etmiş olmuyorlar mı? İstediğiolmayan bir çocuğun ağlaması gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’niyediremiyorlar esasında. Ortaya attıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” ileCumhurbaşkanı’nın gücünü azaltmak, işleyişi Başbakana devretmek suretiyleCumhurbaşkanlığı makamını görüntüden ibaret bırakmak ne kadar doğrudur? Bugünküçerçeveye baktığımızda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni halka onaylatarakfiile döken güç ile halkın seçtiğine isyan edip demokrasiyi bir kenara atan veGüçlendirilmiş Parlamenter Sistem’i savunan güruh aynı kefeye konulabilir mi?Bir taraf mazlum yurtların hamisi olma rolünü üstlenirken diğer taraf Batıhayranlığı ile içe kapanık bir siyaseti ve dışarıyı görmezden gelmeyiönermektedir. Bir taraf Turan coğrafyalarını birleştirerek “ortak alfabe” gibitek devlet anlayışı için adımlar atarken diğer taraf Avrupa’nın ağabeyliğinidesteklemektedir. Bir taraf teröristlerin yeri TBMM değil hapishanedir derkendiğer taraf hapiste cezasını çeken bir teröriste partisinin kongresinden selamgöndermektedir. Bu örnekler uzatılabileceği gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nieleştirirken karşısına Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem gibi bir saçmalığısavunarak konuyu uzatmanın pek manası yoktur.

TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ

Halkın egemenliğiolarak özetlenebilecek olan demokrasi birçok farklı türeve sahiptir. Bunlardanbir tanesi olan Temsili Demokrasi’dir. Yıllardır Türkiye Cumhuriyeti’ndekullanılan demokrasi türü olmuştur. Halen bu sistem kullanılmaya devamedilmekle birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile halk egemenliği vehalkın oyunun değeri artmıştır. Nitekim önceden halkın seçtiği vekiller ülkeyiyönetecek olan erki seçmekteyken ortadan aracılar kaldırılmış ve halk asılyöneticiyi kendi özgür düşünceleri ile belirlemeye başlamıştır. Burada önemlibir husus da 50+1 politikasıdır. Halkın çoğunluğunun seçtiği değil, yarısından1 fazlasının seçtiği kişi Cumhurbaşkanı olmaktadır. Böylelikle halk büyük birbirliktelik içerisine girmiş olacaktır.

Cumhurbaşkanıülkenin en büyük temsilcisidir. Bu temsilci halkın %50+1'inden aldığı destekile ülkeyi temsil ederken darbeler devri de sona ermiş oluyor. Bu doğrultudaCumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kaldırılmasını isteyenler halkın tekisimde çoğulcu oy kullanmasını engellemeye çalışmaktadır. Bu doğrultuda halkınseçim ile onayladığı bir sistem ve halkın oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanımodeli ortaya çıkmıştır.

KISACA YÜZDE “50+1”

Yüzde 50+1 esasındahalkın oylarının yarısından 1 fazlasını alan kişinin Cumhurbaşkanı seçilmesinisağlamaktadır. Eğer ki ilk turda bu çoğunluk sağlanamamışsa ikinci tura geçilirve sadece en yüksek oy oranına sahip iki aday yarışır. Bu doğrultuda 3. turakalınmadan ülke Cumhurbaşkanı’nı seçer. Yüzde 50+1 sistemi ile halk ortak birnoktada birleşebilmektedir. Örneğin çok adaylı bir seçimde %30 alan bir kişiCumhurbaşkanı olabilecekken bunun yerine en yüksek oy alan iki temsilci yenidenseçime girecektir. Bu sayede diğer temsilcilere oy veren her bir ferdin oyudeğerli olacak ve ortak bir birleşme ile ilk turda en yüksek oyu alan adayıseçmek yerine ikinci sıradaki adayı seçebileceklerdir.

Bu süreç ittifaklarıdoğurmakta ve iktidara gelen kişinin mecliste temsiliyet gücü artmaktadır. Bunaek olarak da seçim barajının %7’ye düşürülmesi mecliste halkın büyükçoğunluğunun temsil edilmesini mümkün kılmaktadır. 2002 örneğinde görüldüğüüzere halkın %46,33'ü mecliste temsil edilememiş ve sadece iki parti meclisegirebilmiştir. Eğer ki bu sistemler bugünkü halini almamış olsaydı 2002yılındaki gibi mecliste sandalyeler boş kalacaktı. 2023 yılında halkın %27,6’sımecliste temsil edilemeyecek ve sadece 3 parti meclise girmiş olacaktı. İşteCumhur İttifakı’nın kısa sürede sağladığı bu başarılar demokrasinin ennitelikli şekilde sağlanabilmesinin önünü açmıştır.

Liderimiz SayınDevlet Bahçeli’nin seçimden iki yıl önce 3 Eylül 2021 tarihinde “Televizyonekranlarındaki tartışma programlarında veya gazete köşelerinde seçim barajınınyüzde 7’ye çekilmesini “MHP’yi kurtarma hamlesi” olarak yorumlayan, buçerçevede bulanık suda balık avlama seferine çıkan sözde uzman ve kiralıkkalemler gafil olmaları bir yana vahim bir hesap hatası yapmışlardır.Milliyetçi Hareket Partisi’nin baraj kaygısıyla hareket etmediğini, böylesi birkorkuyu taşımadığını ısrarla söylememize rağmen akıl tutulmasıyla malulolanların sakat, sapkın ve sancılı propagandaya tevessül ederek aksini iddia etmelerihastalıklı bir ruh halinin tezahüründen başka bir manaya gelmemiştir. Ahlak vegüvenirlik barajına takılıp kontrolsüzde savrulan çevrelerin seçim barajıüzerinden partimizin itibar ve haysiyetine leke sürme yarışına girmeleri hemküstahlık hem de kifayetsizliktir.” diye söylemiştir. 2023 Genel Seçimleri ileortadadır ki Liderimiz bir defa daha tarih ve şuur önünde haklı çıkmış, zilletyoldaşları ise geçmişte söylediklerini yutarak sanki hiç dile getirmemişlergibi hareket etmişlerdir.

MHP dün ne dediysebugün de arkasındadır. MHP Türk milletinin demokratik hakkı olan 50+1’inkoruyucusu konumunda bulunmaktadır. Tüm eleştiri oklarına karşı yayı elindetutan Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli “Yine 16 Kasım 2021'deki Meclis GrupToplantımızda ise şunları söylemiştim: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemimilletimizin bir başarısı, geleceğinin müjdesi, milli bekanın güvencesi, millibirlik ve dayanışmanın zırhı, devlet yönetiminin milli hedeflerlebirleşmesidir.

Bu sistemindemokratik meşruiyet temeli yüzde 50+1'dir. Cumhurbaşkanlığı HükümetSistemi'nde cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından seçildiği ve hükümetTBMM’den güvenoyu almadığı için 'yönetimde istikrar' ilkesi kendiliğindengerçekleşmiştir. Bu itibarla yüzde 50 artı 1 oyla cumhurbaşkanı seçilmesi çoğulcudemokrasinin dünyaya emsal teşkil edecek, model olacak bir şeklidir. Dikkatbuyurunuz, milletvekili seçmiyoruz, belediye başkanı seçmiyoruz, muhtarseçmiyoruz, cumhurun bütününü temsil edecek cumhurbaşkanını seçiyoruz.

MHP olarak dün nedemişsek bugün aynı çizgide, aynı düşüncede, aynı görüşteyiz.” diyerek okusahiplerinin zihinlerine büyük bir kudretle geri yollamıştır.

MHP VE KUTADGU BİLİG TEZAHÜRÜ

Milliyetçi HareketPartisi yarım asırdan fazla süredir Türk siyasetinin yapı taşı ve yolgöstericisi konumundadır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in Bilge Lideri SayınDevlet Bahçeli etik ilkeleri olan ve evlatlarının alnını her daim dik tutan birlider olarak tarihe geçmektedir.

Kutadgu Bilig’deYusuf Has Hacib’in anlatılarına bakıldığında ahlak, erdem, dürüstlük vedoğruluk gibi etik ilkelerin bir hükümdarda bulunması gerektiğiniöğütlemektedir.

“aşı teg içi ol içiteg taşı

bu yañlığ bolur olköni çın kişi”

“dışı içi gibi, içidışı gibidir; doğru ve dürüst insan bu olur.”

Yukarıda KutadguBilig’in 863. beyti bulunmaktadır. Bir sonraki beyit ise şu şekildedir:

“köñlin çıkarsaayada urup

yorısa uyadmasayalñuk körüp”

“Kişi, gönlünüçıkarıp avcuna koyarak (başkaları önünde) utanmadan dolaşabilmelidir.”

Milliyetçi HareketPartisi yarım asırdan fazladır yürüttüğü siyasette, söylemlerinde vefaaliyetlerinde bu düsturla hareket etmiştir. Türk siyasetini Avrupa’nınkapısında beklemekten alıp Türk dünyasının, Turan coğrafyasının merkezineyerleştirmiştir. Türk Devletleri Teşkilatı ortak para birimi, ortak alfabebirliği, ortak askeri birlik gibi tek devlet anlayışlarını Cumhur İttifakısürecinde almıştır. Kültürel bağlamda öze dönüş ve gönül birliği şi'arıylahareket eden Milliyetçi Hareket Partisi siyasi çıkarlarıyla değil milli veahlaki değerleriyle hareket etmektedir. Seçimlerde ittifak ortaklarından birtek talepte bulunmayışı Liderimizin “Önce ülkem ve milletim, sonra partim veben” düsturunu gözler önüne sermektedir. Bu doğrultuda aksine yönde hiçbirtutumu tarihte görülmemiş olan Milliyetçi Hareket Partisi gerçek siyasetiMachiavelli’nin Prens kitabındaki yalancı ve etik ilkelerden değil, Yusuf HasHacib’in Kutadgu Bilig adlı eserinin ahlaki öğretilerinden yani milliilkelerden almaktadır.

ZİLLET OLUŞUMLARI VE PRENS TEZAHÜRÜ

Zillet İttifakıolarak nitelendirebileceğimiz kimi siyasi partilerin söylemleri her gün farklıhatta tam zıttı olan sözleri halka iletmektedirler. Bu partilerde bir gün akdediklerine öteki gün kara demekten zerre pişmanlık yahut utanma duygusubulunmamaktadır. Fikirler dönemsel etkenlerden dolayı değişim gösterebilirlakin milletin menfaati yerine kendi menfaatlerini düşünerek fikir farklılığıöne sürmek sadece dönekliktir.

İP’in milliyetçiliknaralarıyla sahaya çıkması ardından da CHP’den milletvekili yardımı alarakmeclise girmesi akabinde CHP’ye karşı bir gebelik doğurmuştur.

CHP’nin Atatürküzerinden prim kasması ve terörün meclis temsilcileriyle sırt sırta vererekCumhur’un gücüne meydan okuması ise başka bir rezalettir. Gelenin gideniarattığı bir parti halini alan CHP, kurultaylarında Demirtaş adlı terörünmeclis temsilcisine selam göndermesi; şehit cenazesinden çıkıp apar topar “DEM”adlı bir terör yuvasında demlenmesi CHP’nin değil Atatürk’ün, TürkiyeCumhuriyeti’ne gönül bağı ile bağlı olan hiçbir ferdin partisi olamayacağınıispatlamaktadır.

Zafer PartisininMüdür'ünün de önce “HDP destek verirse biz Kılıçdaroğlu’na destek vermeyiz”söylemlerini sarf etmesi akabinde de kendi menfaatleri uğruna seçim sürecindeHDPKK’nın desteklediği Kılıçdaroğlu’na açıktan desteğini ifade etmesi zilletpartilerinin gerçeklerini gözler önüne sermektedir.

Tüm bunlargöstermektedir ki Türkiye’deki zillet ittifakı içerisinde olan siyasi partilerMachiavelli’nin Prens kitabının ahlak dışı ilkelerine körü körüne bağlıolduklarını ispat etmektedir. Türkiye’de Prens kitabının filme dökülmüş haliişte bu zillet partileridir.

SONUÇ

Türkiye Cumhuriyetibirçok senaryoya sahne olmuş bir devlettir. Öyle ki bu senaryolar LiderimizSayın Devlet Bahçeli’nin ferasetiyle gerçeğe dönüşememiştir. Demokrasi havarisikesilen dedeler(!) ve ablalar(!) halkın egemenliğini hiçe saydığını da kendielleriyle gün yüzüne çıkartmışlardır. Türk siyasetinin mihenk taşı olanMilliyetçi Hareket Partisi ilelebet Türk siyasetinde kesin söz sahibi biryapılanma olarak kalacaktır. Zillet partileriyse çöküşü yaşamaya devamedecektir.

Milliyetçi-ÜlkücüHareket’in Bilge Lideri Sayın Devlet Bahçeli öncülüğünde inşallah nice yenisenelere diyorum. 1 Ocak tarihinde dünyaya gelen Bilge Liderimizin ad günününkutlu olmasını diliyor bir evladı olarak nice sağlıklı ve kutlu ömürlervermesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.