ÜZGÜN ŞAİRİN MANZUM TARZİYESİ

14 Nisan 2014 16:32
Okunma
1677
ÜZGÜN ŞAİRİN MANZUM TARZİYESİ

Merhum Feylesof Rıza Tevfik hem doktor hem şair hem de siyaset adamıydı. En az uğraştığı şey; asıl mesleği olan hekimlik, en çok faaliyet gösterdiği saha da siyasetti. Güzel şiirleri de vardı. Fakat eski tabirle Feylesof diye anılması felsefe merakından başka bir şeye dayanmadığı için şair diye anılması daha doğru olur. İkinci Meşrutiyet’in ilanında İstanbul halkının umumi heyecanını en çok sömüren sokak siyasetçilerinden biri de odur. Ötede beride okuduğu palavralı nutuklarda Sultan İkinci Abdülhamit’in aleyhine söylemediği kalmadığından bahsedilir. Fakat sonraları İttihat ve Terakki Komitesinin ne mal olduğunu anladıkça yüreği yanmaya başlamış ve içinde tükenmez bir üzüntü peyda olmuştu. Hatta bir gün İsmail Hami Danişmend’e bu üzüntüsünün ölünceye kadar devam edeceğini söylemişti.

İttihatçılar devrinde yayımına imkân olmadığı için 27 Aralık 1927 tarihinde “Abdülhamid’in Ruhaniyetinden İstimdad” başlığı ile Mısır’da yayımlanan bir şiirinde Abdülhamit hakkındaki düşmanlığı ve düşüncelerinden dolayı nedametini dile getiriyordu. Manzum bir özür dileme mahiyetinde olduğu için o sözünde ne kadar samimi olduğunun hece vezniyle yazılmış tarihî bir vesikası sayılabilecek uzunca şiirinin birkaç kıtası şöyledir:
 
Nerdesin Şevketli sultan Hamid Han?
Feryadım varır mı bâr-ı gâhına
Ölüm uykusundan bir lahza uyan
Şu nankör milletin bak günahına!..