“KIBRIS, TÜRKLERİN SAVAŞARAK KAZANDIĞI SON TOPRAKTIR.”

“ Türk Ocakları Genel Merkezi ve Türkiye Kamu-Sen iş birliğiyle düzenlenen panelde, “Kıbrıs ve Batı Trakya’nın Sorunları” tartışıldı. Türkiye Kamu-Sen G „

24 Şubat 2017 15:25
Okunma
928
“KIBRIS, TÜRKLERİN SAVAŞARAK KAZANDIĞI SON TOPRAKTIR.”

Oturum başkanlığını Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr.A. Filiz Yavuz’un yaptığı panele Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Soyalp Tamçelik, Araştırmacı-Yazar Nejat Çoğal, Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Eski Genel Başkanı Av. Burhanettin Hak güder ve Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Av. Necmettin Hüseyin konuşmacı olarak katıldı.

Panelde ilk olarak konuşan Doç. Dr. Soyalp Tamçelik aslen Kıbrıslı bir Türk olduğunu belirterek, Kıbrıs meselesinin hamasetten uzak objektif yargılarla değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Sorunun 1878’den bu yana devam ettiğini hatırlatan Tamçelik, özellikle toprak ve kıyı şeridi noktasında ciddi bir anlaşmazlık olduğunu belirten Tamçelik, Rumların 1974 yılının rövanşını almak istediklerini bildirdi. Siyasi bir kimlik oluşmadığı sürece hiçbir birleşmenin sonucunun başarılı olamayacağını vurgulayan Tamçelik, Ada’da yaşanan sıkıntıların çoğunun Rumların aksiyoner ve etkisel davranmalarından ötürü ortaya çıktığını ve buna binaen Türklerin tepkisel kaldığını kaydetti.Bölgedeki asıl çatışmanın kültürel kimlik çatışması olduğuna dikkat çekenTamçelik, diğer meselelerin ikinci planda kaldığını anlattı. Tamçelik, bu kimlik çatışmasının siyasal alana taşınması ile bölgenin uluslararası tanınırlık meselesinin sürekli masada olduğunu belirtti. Tamçelik, Ada ile yapılan birçok anket çalışması ve analizleri göstererek, bu anketlere dayanarak en iyi ihtimalle federasyonla ve toplumsal, siyasi ve ekonomik ihtiyaçların karşılandığı durumda bir birliğin olabileceğini bildirdi. Tamçelik, bunun istenmesi hâlinde Ada’da bir üst kimliğin oluşması gerektiğini vurgulayarak,Rumlar ve Türklerin beklenti ve isteklerinin her durumda çok farklı olduğunu ifade etti.

Araştırmacı - Yazar Nejat Çoğal, Ada’da yıllardır barış görüşmelerinin sürdüğünün ve hiçbirinin başarılı olamadığını hatırlatarak, Kıbrıs’ta tarafların referanduma gitme ihtimalinin olduğunu söyledi. Kıbrıs’ın Türklerin savaşarak kazandığı son toprak olduğunu ve stratejik öneminin büyük olduğunu ifade eden Çoğal, Kıbrıs’ın ve görüşmelerin tarihi sürecini özetledi.

Çoğal, self determinasyon başvurularını, Rum baskısı, Yunan darbesini ve Kıbrıs Barış Harekâtı sürecini anlatarak, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin(GKRY) AB üyeliğinin işi çıkılmaz boyuta soktuğunu belirtti. AB’nin Türkiye’yi müzakereler sürecinde sürekli Kıbrıs üzerinden sıkıştırdığını kaydeden Çoğal,GKRY’nin çözüm parametreleri değişmediği sürece çözüme ulaşılamayacağını bildirdi.

Avukat Necmettin Hüseyin de konuşmasında Batı Trakya’nın tarihsel geleceğini özetleyerek Yunanistan’da varlığını devam ettiren tek azınlığın Batı Trakya Türkleri olduğunu belirtti. Batı Trakya’nın ilk kurulduğunda nüfusunun %80’inin Türk olduğunu fakat bugün % 45’lere kadar indiğini anlatan Hüseyin,toprak mülkiyetinin de aynı oranda düştüğünü ekledi. Hüseyin, demografik değişimin gözle görüldüğünü ve Batı Trakya’nın 8578 km2’lik alana sahip olduğunu bildirdi.İki tane müftülüklerinin olduğunu söyleyen Hüseyin 1974 Harekâtı’nın bedelini Batı Trakyalıların çok kötü ödediğini ve hâlâ da ödemeye devam ettiğini anlattı.Kıbrıs Barış Harekâtı’nda yenilen Yunanlıların bu sürecin acısını Batı Trakya’dan çıkardığını ifade eden Hüseyin, Yunanistan’ın kimlik eritme politikalarına karşı on binlerin sokağa çıkıp “Türk’üm.” diye bağırdığını hatırlattı.Hüseyin, konuşmasında daha sonra Dr. Sadık Ahmet’in çabalarının önemine değindi.

Panelde Avukat Burhanettin Hakgüder de konuşmasına Türk milletinin ferdi olarak bedel ödemekten gurur duyduğunu ifade ederek başladı. Türklere ait okulların kapatıldığını ve yer yer ibadetlerinin engellendiğini dile getiren Hakgüder, Yunanistan’ın kamulaştırma adı altında Batı Trakyalıların topraklarını ellerinden aldığını söyledi. Hakgüder, Batı Trakya halkının Yunan iç savaşında bile hükûmetin yanında yer aldığını fakat buna rağmen Kıbrıs’ın bedelini ödediklerini belirtti. “Yunanistan’ın çoğu Türk’ü sırf Türk oldukları için vatandaşlıktan çıkardı ve ben de onlardan biriyim.” diyen Hakgüder, hem AB’nin hem de Yunanistan’ın evrensel insan hakları ilkelerini çiğnediğini anlattı.  Hakgüder, Türklerin okul, özellikle de anaokul açma yasakları olduğundan ötürü ve anaokulu eğitiminin zorunlu olmasından dolayı Yunan teokratik ana okullarına giden Türk çocuklarına zorla haç çıkartma merasimleri yaptırıldığını anlatırken, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.”dedi.

Konuşmaların ardından Türk Ocakları Genel Başkanı Mehmet Öz bir kapanış konuşması yaptı. Programın sonunda konuşmacılara Türk Ocakları yayınlarından ve Türk Yurdu dergisi sayılarından oluşan bir set hediye edildi.