Bahçeli, 29 Kasım 2016 Salı günü partisinin TBMM’deki grup toplantısında daha çok ekonomik kriz ile ilgili değerlendirmelerde bulundu ve toplantının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Yeni Anayasa çalışmaları hakkında bilgi veren Bahçeli, "MHP, değerli bir hukukçu kardeşimizi bu konuda görevlendirmiş ve AKP’nin aynı anlamda görevlendirilmiş kişisiyle uzun bir süre çalışmasını sürdürmüştür. Önemli bir ölçüde mesafe katedilmiştir. Yakın bir süre içerisinde bir iki pürüz aşıldıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonuna geleceğini umut ediyorum." dedi.
Yeni Anayasa taslağındaki pürüzlerin ne olduğu yönünde sorulan bir soruya Bahçeli, "Başbakan’a intikal ettirdikten sonra sizlere söyleyeceğim. En kısa zamanda Başbakan ile görüşme ihtimali kuvvetlidir."cevabını verdi.
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in açıklamalarına yönelik ise Bahçeli şu değerlendirmede bulundu:
"Bir kere okudum. Değerlendirmeyi AKP’ye bırakıyorum.Özellikle 64'üncü hükûmetin kuruluşu sırasında MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı görevini üstlenirken Ahmet Davutoğlu hükûmetinin Başbakan Yardımcısı olma hikâyesini Ahmet Davutoğlu anlatırsa bunu da anlatmış olur."
Siyasi gündem ile alakalı milleti ve teşkilatı aydınlatma çabası içerisinde olduklarının altını çizen Bahçeli, OHAL’in uzatılması ve OHAL koşullarında referanduma gidilmesi ile ilgili sorulan bir soruyu ise şu cevabı verdi:
"15 Temmuz terörizmi, darbe teşebbüsü veya kalkışma hareketinin kökü kazınıncaya kadar, PKK, PYD, DEAŞ veya ona benzer terör örgütleri Türkiye’den atılıncaya kadar OHAL devam etmeli ve ülke istikrar ve huzura kavuşmalıdır. OHAL’in devamı, süresi ise hükûmeti ilgilendiren bir konudur. Eğer bunlarda başarı sağladıklarına inanıyorlarsa kaldırmayı düşünebilirler. MHP olarak OHAL’e desteğimiz tamdır ve devamından yanayız. OHALolduğu zaman evinizden çıkıyorsunuz, gazeteye geliyorsunuz, çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz, birtakım teşebbüslerde bulunuyorsunuz. Bir arada da sandığa gidip oyunuzu verebilirsiniz. Mahzurlu taraf neresi?"
Bahçeli, grup toplantısında yaptığı konuşmada da “Önümüzü görebilmemiz, geleceğimizi kurtarabilmemiz, millî birlik ve beraberlik hukukunu emniyete almamız için hem sorumlu davranmalı hem de istismar ve hamaset tuzağından uzak durmamız mecburiyet hâlini almıştır." ifadesine yer verdi. Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:
"Ülkemiz birçok cepheden saldırıya uğrayıp, siyasi ve ekonomik operasyonlar birbirini kovalarken dağınıklığa engel olmak, anlaşmazlık ve kör dövüşüne set çekmek her vatan evladının öncelikli görevidir. Türkiye’nin tükenişini projelendirip bunun için faaliyet içinde olanlara göz açtırmamak,fırsat vermemek, buyur etmemek geldiğimiz bu aşamada tarihi bir yükümlülüktür.MHP olarak bu yükümlülüğün icaplarını sabır, akıl ve yüksek bir inanmışlıkla yerine getirmektedir. Düşmanları güldürmeyeceğiz, hainleri sevindirmeyeceğiz.Hedeflerimizden vazgeçmeyeceğiz, ülkülerimizden dönmeyeceğiz. Türkiye’nin sahipsiz, kimsesiz, çaresiz olmadığını felaket kurgusu yapan çürümüş çevrelere,her seviyede her şekilde göstereceğiz. MHP varken Türkiye’yi ayağa düşürmeye,hakir görüp tarihin harabelerine yollamaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.
15 Temmuz FETÖ ihanetiyle ülkemizi teslim almak isteyen alçaklar,başarısız olunca bu defa sinsi yöntem ve hamlelerini devreye aldılar. Aslında bu ülkemizin yabancısı olmadığı karşı bir harekâttır. Özellikle ekonomik dengelerle oynayarak, kur üzerinde baskı kurularak sıcak para kozu kullanılarak Türkiye köşeye sıkıştırılmak istenmektedir. Darbe teşebbüsünün püskürtülmesiyle hevesleri kursaklarında kalan hıyanet ittifakı ekonomide kriz havası oluşturmak, milletimizin mahvını sağlamak için son günlerde nabız yoklamakta,hava koklamaktadır. Biz bunun bir benzerini 2000 ve 2001 yıllarında dayaşamıştık. Hatırlarsanız Türk milletine mali ve ekonomik bir savaş açılmıştı.Türkiye neo liberal kriz havarilerinin ablukasına alınmıştı. Bu durum yıllarcahaksız yere aleyhimize kullanıldı. Türkiye’nin bağımsız ve dik duruşundan ürperen sıcak para lobisi ve arkasındaki güçler ekonomik kriz yoluyla ülkemizi terbiye etmeye, bölgesel ve küresel ilişkilerde tavizler vermeye zorladı. Aynı oyun, aynı tertip, aynı tezgâh şimdi yeniden tedavüldedir.
Diyoruz ki krizden medet ummak, kurulan ekonomik tuzaklarda yabancıların lehine iş birlikçilik yapmak millete husumet Türkiye’ye ihanettir. Hükûmet kaybetsin de nasıl kaybederse kaybetsin mantığı içinde değiliz, hiç de olmadık. Çünkü biz Türk milliyetçisiyiz. Döviz fiyatı tırmanıp ücret, maaş ve gelirler eriyorken elimizi ovuşturmaz hissemize ne düşer diye bakmayız. Biz Türk milletinin safındayız ve krizlere ekonomik saldırılara karşı aynı cephede aynı mevzideyiz."