Prof. Dr. Atilla ÖZER: "TBMM ANAYASA'YI DEĞİŞTİREBİLİR AMA YENİ BİR ANAYASA YAPAMAZ"

23 Haziran 2016 10:53
Okunma
3868
Prof. Dr. Atilla ÖZER: TBMM ANAYASAYI DEĞİŞTİREBİLİR AMA YENİ BİR ANAYASA YAPAMAZ




Emekli Öğretim Üyesi Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Atilla Özer, TBMM'nin mevcut Anayasa'yı değiştirebileceğini ama yeni bir Anayasa yapamayacağını belirtti.
Özer, "Çünkü Meclisin görevleri ile ilgili maddeye bakın Anayasa değiştirmekten bahseder, 'Anayasa yapar.' demez. Anayasa'da mevcut Meclisin Anayasa yapma yetkisi kabul edilmişse eğer, o zaman o Meclisin ismi 'Müesses Meclis'tir. Oysa bizim Meclisimiz, normal Meclistir. Peki, nasıl olacak bu iş? Bugünkü Meclis bir Kurucu Meclis Kanunu çıkarabilir. Nitekim bundan önce de böyle olmuştu." dedi.
Özer, Türkiye Kamu-Sen’in Konferans Salonu’nda yapılan panelde, "Türkiye'deki Anayasal Yapılanma ve Demokratikleşme" konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına "Anayasa nasıl yapılır? Anayasa nedir? Önce bunu belirteyim." diyerek başlayan Özer, şöyle devam etti:
"Anayasa, eşittir devlet demektir. Dünyanın neresinde devlet varsa orada Anayasa vardır. Çünkü Anayasa, devletteki hukuk nizamını gösteren bir sistemdir. Dünyanın iki tane eski milleti vardır. Biri, 5 bin yıllık tarihe sahip olup bazı iddialara göre de 7 bin yıllık tarihe sahip Çinliler, diğeri de Türkler. İkimiz de dünyanın en eski milletiyiz. Tabii bizim de Anayasa’mız, dünyanın en eski Anayasa’sıdır. Çünkü Anayasa, devletteki hukuki yapılanma demektir. Böyle bir metin hâline gelmesi, teamüli Anayasaların yazılı Anayasa hâline dönmesi ile başlamıştır. Dünyanın ilk yazılı Anayasa’sı da 1787 tarihli Amerika Birleşik Devleri Anayasa'sıdır. Ondan evvel bütün Anayasalar 1876'ya kadar teamül kaideleri ile örf ve âdet anlamında kullanılır. Bizim ilk yazılı Anayasa’mız 1876 tarihli Anayasa'dır. Hata bu Anayasa’nın hazırlanışını dikkate alırsak 1808'de “Sened-i İttifak”la ortaya çıkmıştır. Daha sonra bir takım değişmeler oldu. İlk ciddi anlamda Anayasa yapılanması 1876'da başlamıştır. Cumhuriyet Devri'nin de ilk Anayasa’sı 1921 tarihli Anayasa'dır. 1921 Anayasa’sı, bugün bakıldığı zaman Anayasa metni olmaktan ziyade ihtiyaçları gidermek amacıyla meydana getirilen bir hukuki bütündür. Onun için Atatürk, İstiklal Harbi'ni yapan TBMM'de 'Bu Anayasa’da birçok madde yok.' diyor. Bu Anayasa’da yer almayan hükümler, 1876 tarihli Anayasa'daki hükümlerdir."
Atatürk'ün; 1924 Anayasa’sını Cumhuriyet’i kurmadan önce İstiklal Harbi bitince kendi el yazısı ile hazırladığını belirten Özer, "En uzun tarihli Anayasa’mız budur. 36 yıl yürürlükte kalmıştır." diye konuştu. Özer, bu Anayasa’nın özelliğini şöyle ifade etti:
"Mahallî ve millî Anayasa olmasıdır. Bugün dünya devletlerine, gelişmekte olup da bağımsızlık kazanan Asya ve Afrika'daki devletlere bu Anayasa tavsiye edilmektedir. Bu Anayasa’nın uluslararası ismi Kemalist Anayasa modelidir. Biz anayasal yapılanma ile ilgili 1961, 1982 Anayasaları gibi Anayasaları kabul ettik. Her iki Anayasa da Anayasa olmaktan ziyade, siyasi mücadelelerin metin hâline gelmiş şeklidir. Bugün bu Anayasa’nın 155 maddesi değişmiştir. 17 değişiklik olmuştur. Bazı maddeleri üç dört defa değişmiştir. Artık Anayasa olmaktan çıkmış ve ne olduğu belirsiz bir Anayasa olmuştur. Ancak bu Meclis yeni bir Anayasa yapamaz. Çünkü meclisin görevleri ile ilgili maddeye bakın, Anayasa değiştirmekten bahseder. ‘Anayasa yapar.’ demez. Anayasa’da mevcut Meclisin Anayasa yapma yetkisi kabul edilmişse eğer, o zaman o Meclisin ismi Müesses Meclistir. Bizim Meclisimiz ise normal Meclistir. O zaman nasıl olacak bu iş? Bugünkü Meclis, bir Kurucu Meclis Kanunu çıkarabilir. Nitekim bundan önce de böyle olmuştu. “
 
Yeni Bir Anayasa’ya Şiddetle İhtiyaç Var
Prof. Dr. Atilla Özer, kurucu Meclisin nasıl oluşacağı konusunda şunları söyledi:
“Kurucu Meclis nasıl teşekkül eder? Sivil toplum örgütleri dediğimiz sosyal farklılıkların tümünü ihtiva eden grupların temsilcileri olması lazımdır. Toplumun bütün kesimlerinin kurucu Mecliste üyelerinin olması lazımdır. Yeni Anayasa bu sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşacak ve her sivil toplum örgütü de kendi temsilcisini kendisi seçecek. Bu Meclisin yeni Anayasa yapma görevi yok. Anayasa’yı alın bakın. Benim kanaatim şudur ki hukuk dışı birtakım yollarla meseleyi halletmek istiyoruz. Yeni bir Anayasa’ya Türkiye'nin şiddetle ihtiyacı var. Ancak bu Anayasa halkın gerçek temsilcileri tarafından yani her sivil tolum örgütlerinin temsilcileri tarafından yapılacak. 400-500 kişi Anayasa yapmaz, en fazla 100-150 kişi Anayasa yapar. Az ve öz bir topluluk Anayasa yapacak. Türk milleti demokratik rejime fazlasıyla layık bir millettir. Eğer biz isteseydik bugün Balkanlar’dan Viyana'ya kadar Türk'ten başka kimse olmazdı. İngiltere 40 yılda Hindistan'da resmî dili İngilizce yaptı. İtalya 40 yılda Libya'da resmî dili İtalyanca yaptı. Fransızlar 50 yılda Cezayir'de resmî dili Fransızca yaptı. Biz Balkanlar’da 600 yıl kalmışız. Balkanlar'da bugün Türklerin dışında Türkçe konuşan var mı? Bulgar ve Rum tarihçiler diyor ki ‘Allah'a bin şükür ki buraları gelip Osmanlılar işgal etmiş, aksi hâlde dinimizi ve dilimizi kaybetmiştik.’ Türk milleti işte böyle toleranslı bir millettir ve anayasal yapılanmayı da hep böyle tolerans üzerine inşa etmiştir. Onun için devamlı sil baştan yapmıştır ve şimdi yine sil baştan yapıyoruz. İnşallah iyi bir Anayasa çıkar ortaya ama hiç tahmin etmiyorum. Maya ne ise hamur odur, ekmek de ona göre pişer. Maya kötü ise ekmek de kötüdür. Fırıncıda kabahat yoktur.”
 
Her Toplum Layık Olduğu Kişiler Tarafından İdare Edilir
Prof. Dr. Atilla Özer, “Allah’a çok şükür hep birbirimizin boğazında elimiz. Sevgi ve saygı unutulmuş vaziyette. Birbirimizi sevmiyor ve saymıyoruz. Atalarımızın yabancılara gösterdiği sevgi, saygı ve toleransın onda birini birbirimize göstermiyoruz.” ifadesini kullandı.
 Özer, şöyle devam etti:
“Türkiye'de demokrasi yok. Var diyen yalan söylüyor. Bir kişi oturup 550 kişiyi seçiyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir demokrasi yok.  Biz seçim mi yapıyoruz? Hayır. Elimize bir liste veriyorlar hiç okumadan git buna evet ya da hayır mührünü bas sandığa at diyorlar. Bunun adı ne seçim ne de demokrasi. Bunun adı komedidir. Gerçek demokratik rejimde halk gerçek temsilcisini seçer. Bunun kabahati idarecide ve başka kimsede değil, bizde. Hiçbir tepkimiz var mı? Fransa'da seçime iştirak kaç biliyor musunuz? %46-48 oranında.  Bizde kaç %80 küsur. Demek ki durumdan memnunuz. Sandığa koşuyoruz onaylayalım diye. Her toplum layık olduğu kişiler tarafından idare edilir. Bu Peygamber’imizin lafıdır. Biz de bu insanlara layığız, onun için bunlarla idare ediliyoruz.”