Prof. Dr. Türkkaya ATAÖV: “PKK’NIN SURİYE’DEKİ UZANTISI PYD, AMERİKA’NIN İŞİNE YARIYOR”

28 Mayıs 2016 11:15
Okunma
1245
   Prof. Dr. Türkkaya ATAÖV: “PKKNIN SURİYEDEKİ UZANTISI PYD, AMERİKANIN İŞİNE YARIYOR”

 
 

AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, AÜ Karşılaştırmalı Medeniyet ve Barış Çalışmaları Merkezi (KAMER) tarafından DTCF’de düzenlenen “Yeni Dünya Tasarımları” konulu panelde konuştu.
Ataöv, PKK’nın ABD ile olan ilişkilerini değerlendirirken “Amerika’nın ‘PKK bir terörist örgüt değildir.’ demesi için her şeyi ters yüz etmesi lazım. Amerikalılar da bu kadar şeyi şimdilik yapamıyorlar. Zaten yakın temasları var. Bundan vazgeçilmesi gerekiyor. Fakat bunun zor olacağını düşünüyorum.” dedi.
IŞİD’le ilgili de değerlendirmelerde bulunan Ataöv, şunları söyledi:
“IŞİD ne yapmak istiyor, kimlerden oluşuyor, önderliği nedir, kim bunlar ve yapısı ne? Birçok ülkeden gelip bu örgüte giriyorlar. Afganistan, Arnavutluk, Avusturya ve şaşılacak derecede Avustralya'dan dahi geliyorlar. Bahreyn, Belçika, Çeçenistan, Orta Asya, Lübnan, Libya, Fas, Cezayir, Tunus, Suudi Arabistan, Kosova, Ürdün, Türkiye, Yemen'den katılanlar var. Son derece acımasız bir örgüt... Ne yapılacağına merkez karar veriyor. Fakat yerel kumandanlara ‘Biz buna karar verdik ama siz ne kadarını yapabilirseniz yapın.’ deniliyor. Amerika Irak’ta olduğu gibi Suriye’de Esad'ı devirmek istedi. Bunun üzerine orada bir savaş alanı açtı. PKK da dâhil olmak üzere yeni bir savaş alanı hediye etmiş oldu. IŞİD, Irak'ta sıkıştığı zaman Suriye’ye, Suriye'de sıkıştığı zaman da Irak'a kaçıyor. Devlet olmayıp da eline silahı geçirip ulus devletinin bir kısım toprağını elinde tutanlar çeşit çeşit. Kiminin evrensel iddiaları var,  bazıları bölgeci. Nijerya'da Boko Haram mesela. ‘Merkezî hükûmet bize gerekli ilgili göstermiyor onun için biz burada değişiklik istiyoruz.’ diyorlar. Ama mesela bir İslam halifeliğini daha sonra isteyebilirler. Afrika tarihini iyi biliyorum. Bunların bazısı kabilecidir. İstediği bir şeyi elde ederse daha fazla bir şey istemez.  PKK ise gittikçe kendi sınırlarını genişletme ve denize çıkma peşinde. Somali'deki Eş-Şebab örgütü veya Filistin'deki Hizbullah bunu yapmıyor. Bunların bütün dünyayı değiştirme düşünceleri yok. Bunların bir kısmını yabancılar destekliyor. IŞİD’in başındaki kişi kendisini halife ilan etti. Herkesin kendisini tanımasını istedi. Biliyorsunuz halifeliği Fatımilerden Mısır'da Yavuz Sultan Selim almıştı, 1317'de. Ama hiçbir Osmanlı padişahı hacca gitmedi. Hiçbir tanesi hacı olmadı. Arabistan'da onların anlayışına göre Türklerden hiçbir kimse halife olamaz. Bugün İran ile Suudi Arabistan, 632 yılından olan bir anlaşmazlığı bugün hâlâ sürdürüyor. ‘Muaviye'ye mi yoksa Ali'ye mi kalmalıydı?’ diye. Türkiye'nin halifeliğini kabul etmek gibi bir şey olacak değil. Bunu Osmanlılar dahi yapamadı. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'ne karşı onların yanında savaştılar. IŞİD’e bu silahları birileri veriyor. Ya paraları var satın alıyorlar ya da ganimet olarak ele geçiriyorlar. Ama çok iyi silahlara sahipler. Kafa kestikleri zaman bunu bir propaganda malzemesi olarak kullanıyorlar. ‘Görüyorsunuz biz ne kadar acımasızız. Aklınıza başınıza toplayın size de aynı şeyi yaparız.’ diye mesaj veriyorlar. Teknolojiden de yararlanıyorlar. Yaptıkları vahşeti televizyonlarda gösteriyorlar.”
 
IŞİD; KERBELA VE NECEF’E GİRERSE ÇOK FENA ŞEYLER OLUR
Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, “IŞİD önceden aldığı bazı yerleri kaybediyor. Terk ettiği yerlerin suyunu ve elektriğini kesip yaşanamaz hâlde bırakıyor. IŞİD şu anda geriliyor gibi görünse de bu, ortadan kalktığını göstermez. Kerbela'ya ve Necef'e girer ve orada birtakım şeyler yaparsa Afganistan'daki gibi eski anıtları yakar yıkarsa çok felaket şeyler olur, Şiiler ile Sünniler arasında.”
Kerbela’nın, Hz. Hüseyin'in şehit edildiği yer olduğunu hatırlatan Ataöv, şunları kaydetti:
“Onun adına yapılmış camiler ve dikili anıtlar var. Oraya uzak ülkelerden ve kentlerden insanlar akın edip dua okuyorlar. Kadınlar mesela çocuğu olmuyor diye orada dua ediyor. Hz. Hüseyin'den medet umuluyor. Onlar için bu kadar çok önemli olan bir yeri kalkıp da başka bir mezhep talan etmeye kalkarsa kıyamet kopar. IŞİD, ‘Siz Müslüman bile değilsiniz, adam da değilsiniz.’ diyor. İnsan yerine koymuyorlar. IŞİD çok kısa bir zamanda parladı. Kısa zamanda nasıl parladıysa kısa zamanda da çökebilir. ABD bu konudan elini çekmediği takdirde çok zor sonuç verir. Amerikan müdahalesi hiçbir şeye yaramıyor. Kendine İslam ve ‘Ben bunu İslam için yapıyorum.’ diyenler bu IŞİD'i palazlandırdı, bir de PKK'nın bağlantılarına yaradı. Hiçbir tanesi Amerika'yı hedef alan hiçbir eylem yapmamıştır.  Memnun olan bölge devletlerinden bir tanesi de İsrail'dir. Irak da Suriye de bölünme yolundalar. Türkiye, nüfusunun %99,9'u Müslüman olan büyük bir ülke. ABD, Orta Doğu'da bizim komşumuz gibi hareket ediyor. Suriye'de nasıl bir rejimin olacağına Suriyeliler karar verecek. Böyle yapılmadıkça olaylar durmaz. Uluslararası platformda bir aktör var. O aktörün yaptığı ve yapmadığı bazı şeyler var.  IŞİD gözüyle bakıldığı zaman Türkiye, bu hareketi büyütebilecek bir çeşit ana rahmi gibi bir şey. Tabii Türkiye şu anda IŞİD'in bir savaş alanı değil, Suriye ve Irak IŞİD'in bir savaş alanı. ‘Türkiye'de bir iki şey yaparak başlatabilir miyim, radikalleştirebilir miyim?’ diyor. Amerikan emperyalizmi, Orta Doğu’dan elini çekmeli. Çünkü bu toprakların yerel düşmanlarını daha zenginleştirip, güçlendiriyorlar. ‘Ne yapsak da Türkiye'yi savaş alanı haline soksak? Önce düşüncede radikalleştirelim ondan sonra bu radikalleri eyleme sokalım.’ diye düşünüyorlar.”
 
IŞİD’İN ŞU ANDA TÜRKİYE SORUMLUSU YOK AMA BİR SÜRE SONRA OLABİLİR
Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, “IŞİD’in şu anda Türkiye sorumlusu yok ama Suriye ve Irak’ta var. Belirli bölgelerin sorumluları var. Türkiye'nin sorumluluğunu üstlenmiş henüz bir kişi yok. Ama bir süre sonra böyle bir şey yapmaya kalkışabilirler.” dedi.
 Türkiye olarak uzun mesafe koşusu içerisinde olduğumuzu hatırlatan Ataöv, şöyle devam etti:
“PKK da dâhil, bunların sadece bir mahalle ya da ilçedeki etkinliklerini kırar veya yok edebilirsiniz. Ancak bu kesin çözüm sağlamaz. Sadece bir muharebeyi kazanmakla da olmaz. Diyelim ki IŞİD yenildi ve bir sürü yerleri bıraktı. Onun yerine başka bir örgüt geçer. Ya da liderini öldürdünüz, anında yanı başındaki onun yerine geçmeye hazır beklemektedir. Rusya'da Bolşevik İhtilali’nde 2. Aleksandr'ı öldürdüler ne oldu? Yerine başka birisi geçti. Ölen insan zaten kahramanlaşır ve ondan sonra sanki hiç ölmemiş gibi olur. O harekete katılanların sayıları artar. İsmi değişir. Örneğin PKK'nın Suriye'de başka isim adı altında denize ulaşmaya çalışan bir uzantısı var. Türkiye bu tür melez savaşları yürüten örgütler için sığınak gibi bir alan. Rusya Suriye'ye müdahale ediyor. IŞİD düşünüyor. ‘Türkiye'ye Rus uçakları gelemez.’ diye. Oysa Suriye'ye gidiyorlar. ‘Türkiye'de biz adam yetiştiririz ve onları Paris'e, Londra'ya, Berlin'e, Brüksel'e göndeririz. Orada bombalar atarlar.’ Bunları tasarladıkları düşünülebilir. Buna karşı bizim çok uyanık olmamız lazım. Hizbullah, Lübnan kökenli bölgesel bir örgüt... İsrail ikinci bir Filistin devletini kurdurmuyor ve ne yapıp yapıp bunu engelliyor. Onlara da yapacak bir şey bırakmadılar. 2006'da Hizbullah diye bir örgüt kuruldu. Bir ayı aşkın bir süre bölgenin en disiplinli ordusuna sahip olan İsrail’e karşı direnebildi. Bütün dünya şaşırdı buna nasıl yaptılar bunu diye? Hizbullah kendi ordusunu kurdu. Bundan ötürü ‘melez savaşları’ deyimini kullanıyorlar. Geleneksel bir orduyu durduruyor. İstediğini yapmasını engelliyor. Bunlar çok büyük başarılardır.“
 
TEHLİKELİ BİR DÖNEMEÇTEN GEÇİYORUZ
Prof. Dr. Türkkaya Ataöv, Türkiye’nin tehlikeli bir dönemeçten geçtiğine dikkati çekerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Tehlikeli birtakım dönemeçlerden geçiyoruz. Türkiye'nin mutlaka barışa omuz vermesi lazım. Bazı yerlerde söylenen ‘Üçüncü Dünya Savaşı bile çıkar.’ gibi söylemlere karşı bizim bir tavır takınmamız lazım… Biz savaş istemiyoruz. Savaşla hiçbir şey çözülmez. Büyük devletlerin kendi tercihleri var. O doğrultuda birtakım hareketler yapıyorlar. Hiçbir tanesi asker göndermiyor Suriye’ye. Rusya’yı da Amerika'yı da ikna etmek lazım... ‘Şu terör örgütü bizim işimize yarıyor.’ böyle bir şey olmaz. Hep beraber terör eylemine karşıyız dememiz gerekiyor... Ruslar Suriye’de bombardıman yaparken IŞİD sözünü kullanıyor. ‘Ona karşı savaşıyoruz.’ diye.  Türkmenlerin oturduğu bir takım yerleri bombalıyorlar. Bu olmaz. Rusya da Amerika da kendilerine göre böyle bir dış politika belirlemişler. Ama bu hem onlara hem de bize zarar verecektir. 2 buçuk milyon insanın ne işi var Türkiye'de? Herkesin, kendi memleketinde oturması gerekir. Menfi bir tavırla söylemiyorum ama Türkiye neden bunlara baksın ki? Bu karaya vuran çocukların ölümüne kim sebebiyet veriyor? Kökenine indiğiniz zaman bunu başlatan da ABD'dir. Amerika'nın Irak'ta ne işi vardı? ‘Daha demokratik olmasını istiyoruz.’ dediler. O zaman git, Suudi Arabistan'daki rejimi değiştir. Kaldı ki her yerdeki rejim oranın halkının bileceği iştir. Suriye için de bu böyledir. Mezhebe ve dine dayalı devlet kurulamaz ve böyle bir siyaset sürdürülemez. Dışarıdan ne ABD ne de başka bir devlet karışamaz. Barışı tehdit eden bir durumla karşı karşıyayız.”