Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz YAVUZ AVŞAR: "GÖÇMEN KAMPLARINDA TÜRKMENLERE AYRIMCILIK YAPILIYOR"

28 Mayıs 2016 10:38
Okunma
1241
   Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz YAVUZ AVŞAR: GÖÇMEN KAMPLARINDA TÜRKMENLERE AYRIMCILIK YAPILIYOR




Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Filiz Yavuz Avşar; Türkiye'ye sığınan göçmenlerin barınma, beslenme, eğitim ve güvenlik gibi ihtiyaçları bulunduğunu söyledi.
Prof. Dr. Filiz Yavuz Avşar, AÜ Karşılaştırmalı Medeniyet ve Barış Çalışmaları Merkezi (KAMER) tarafından düzenlenen "Orta Doğu’daki Siyaset ve Toplum İlişkileri Yansımasında Irak Türkmenleri" konulu panelde konuştu.
Avşar; Suriye ve Irak'tan gelen göçmen Türkmenlerin, sağlık konusunda da büyük sorunlar yaşadığını, kamplarda etnik kimlikleri ve geldikleri ülkelere göre ayrıma tabi tutulduğunu anlattı.
Bunun mutlaka düzeltilmesi gerektiğini kaydeden Filiz Yavuz Avşar, “Bu farklı uygulamaların; en başta Irak Türkmeneli’nden gelen Türkmen kardeşlerimiz, Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri, Afganistan’dan gelmiş Özbek Türkleri için de benzer olduğunu görüyoruz." dedi.
Avşar, Türkiye'ye sığınan göçmenlerin ihtiyaçlarının, hem sivil hem de resmî kuruluşlar tarafından karşılandığını hatırlatarak şunları söyledi:
"Resmî kuruluşların Kızılay, AFAD, sağlık müdürlükleri, belediyeler, valilikler, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi vs. olduğunu biliyoruz. Bu yardımların sivil örgütler tarafından desteklendiği de bilinmekle beraber bu kadar büyük hizmetin ancak devlet eliyle tam sağlanabileceği ve düzenli olacağı de herkesin bildiği bir durumdur. Dünyanın hiçbir devletinin bu derece insani, sınırsız yardım yaptığı tarih tarafından bildirilmemektedir. Bir devletin tek başına milyonlarca insanın göçünü karşılaması ve masraflarını üstlenmesi ve sınır koymaması mümkün olmamıştır. Avrupa ülkelerinin, özellikle Almanya Başbakanı Merkel aracılığı ile sık sık bu göçün Avrupa’ya kaymasının engellenmesiyle ilgili yaptığı girişimler, hatta bunun karşılığında yapacağını vadettiği maddi destek bile aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yaptıkları yanında tabiri caizse ‘devede kulak’ olarak kalmaktadır."
 
IRAKLI TÜRKMENLER YABANCI OLARAK ALGILANDI
Avşar, Türkiye'ye gelen sığınmacıların önemli bir kısmının Suriye’den gelenlerin oluşturduğunu kaydederken şu tespitlerde bulundu:
"Bunların içinde; çok olmamakla beraber, Suriye’nin kuzeyinde yaşayan Türkmen kardeşlerimiz vardır. Göç dalgası ile gelenlerle birlikte ortaya çıkan barınma, beslenme, ısınma, eğitim, güvenlik gibi ihtiyaçların yanında en önemli konulardan biri ise sağlık konusudur. Bir sağlık elemanı olarak Türkiye’de bulunan hastane ve resmî sağlık kuruluşlarına bu konuda çok sayıda genelge gönderilmiş ve sağlık ihtiyaçlarının ücretsiz olarak karşılanması konusunda devlet desteği verilmiştir. Ancak gelen genelgelerin son 2015 yılı haricinde olanlarında 'Suriye’den gelen' ifadesinin varlığı, Irak Türkmeneli’nden gelen Türkmen kardeşlerimizin sağlık problemlerinde sıkıntıların yaşanmasına yol açmıştır. Hâkim ve adil iken âciz,  ezilen,  kendi yaşadıkları topraklarında yabancı muamelesi gören ve bazı Arap veya Kürt silahlı unsurlar tarafından göçe zorlanan Türkmen kardeşlerimizin durumu ne yazık ki sığınmacı olarak geldikleri Türkiye topraklarında da yabancı gibi görülmesi şeklinde bir algı oluşturdu. Resmî makamlar tarafından özellikle sağlık alanında desteğin yeterince yapılamaması, maddi ve manevi olarak sıkıntılar ortaya çıkardı."
 
Prof. Dr. Filiz Yavuz Avşar, sınırların kontrolden çıkması ile birlikte göçmenlerle birlikte Türkiye’ye gelen PYD, PKK, IŞİD ve provakatörlerin de ciddi problemlerin yaşanmasına sebep olduğunu belirtti.
 
SORUNLARLA İLGİLİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİ NELER?
Avşar, Irak ve Suriyeli göçmen Türkmenlerin yaşadığı sorunların çözümüne yönelik olarak şu önerilerde bulundu:
"Irak Türkmenlerinin, Suriyelilere tanınan bütün haklardan faydalanması sağlanmalıdır. Ayrıca Türkmenlerin eğitim seviyelerinin diğer sığınmacılarla kıyaslanınca daha yüksek olduğu, aralarında çok sayıda doktorun, hemşirenin bulunduğu, bu hekimlere, hemşirelere Türkmen sığınmacıların yoğun yaşadığı yerlerde, açılan kuruluşlarda çalışma izinleri verilerek konunun daha kolay çözüme kavuşturulabileceği düşünülebilir.  Böylece hem ağız farklılıklarının getirdiği anlaşabilme meselesi ortadan kalkacak hem de üniversite eğitimli olan Türkmen hekim ve hemşire kardeşlerimizin çalışması da sağlanmış olacaktır. Göçmen olarak gelen, kamplarda yerleşmiş olan, Türkiye’de ihtisasını yapmış veya burada yerleşmiş olan, çalışan hekimlerden faydalanmak, Türkmen ağzını bilen hekimlerden faydalanmak mümkündür… Hayati öneme sahip olan ilaçları (kronik hastalıkların ilaçları gibi) ücretsiz temin edebilmeleri sağlanmalıdır. Göçmenlerin yoğun olarak oturdukları bölgelerdeki sağlık ocaklarının sayısı artırılmalıdır. Sınırdan giren herkesin, bilhassa çocukların giriş sırasında aşılanmaları ile ilgili plan yapılmalı, aşı kartları temin edilmeli, salgın hastalıkların ortaya çıkması engellenmelidir. (Çocuk felci,  kızamık,  kolera, tifo,  şark çıbanı… ) Tüberküloz, hepatit B, parazit hastalıkları, kalp kapak hastalıkları, sıtma, cüzzam, diyabet, astım, diş sorunları gibi hastalıkların sığınmacılarda daha çok olduğu hatırlanmalı ve buna göre tedbirler alınmalıdır.”