“Şairin dediği gibi “Ana evi viran olmaz, giderim.” diyerek Türk tarihi boyunca nice koç yiğitler yardan sıladan geçerek gittiler. Gittiler ve gelmeyi düşünmediler.”
Türk Eğitim-Sen, İzmir Milliyetçi Avukatlar Grubu ve 14 Mart Tıbbiyeliler Derneğinin işbirliğinde Şehit Fırat Çakıroğlu anısına İzmir’de düzenlenen Üniversitelerde Terör ve Öğrenim Hürriyeti konulu panelde, kampüslerdeki PKK terörü masaya yatırıldı.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisiyken PKK militanları tarafından şehit edilen Fırat Çakıroğlu anısına düzenlenen panele; Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadim Macit, Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkan Göksu, İzmir Milliyetçi Avukatlar Grubu üyesi Avukat Seda Banu Akyüz ve Gazeteci Yazar Batuhan Çolak konuşmacı olarak katıldı.
ÇÖZÜM SÜRECİNİN SONUÇLARI
Özellikle gençlerin büyük ilgi gösterdiği panelin açılışını yapan Prof. Dr. Nadim Macit, açılım ve çözüm sürecinde terör örgütüne sağlanan imtiyazlara dikkati çekti.
PKK’nın Türkiye’de çözüm süreciyle oluşan ortamdan yararlandığını kaydeden Nadim Macit, bu dönemde şehirlerin garnizonlara çevrildiğini ve bir savaş hazırlığı yapıldığını anlattı.
Macit, öğrencileri yanlış bir şekilde yönlendirenlerin de yaşanan acı olayların sorumluluğuna ortak olduğunu vurguladı.
Fırat’ın kaybedilmesinden duyduğu üzüntüyü dile getiren Macit, terörün üniversitelerden temizlenmesi için devletin üzerine düşeni yapması ve yasal yolların kullanılması gerektiğini söyledi.
ESKİ HİKÂYE ESKİMEMİŞ HİKÂYE
Panelde Doç. Dr. Erkan Göksu’nun 1980 öncesinde yaşanan olayları konu aldığı ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi profesörlerinden Ali Safi Kıral’ı ana karakter olarak anlattığı konuşması büyük ilgi gördü.
Ali Safi Kıral’ın burnunun kırıldığı olay sonrasındaki sözlerini aktaran Erkan Göksu; “Süleyman Özmen vurulduktan sonra yere düştüğünde yaşadığım acının yanında burnum acısını hissetmedim bile.” ifadeleri, salonda duygu dolu anlar yaşanmasına neden oldu.
Doç. Dr. Erkan Göksu; geçmişte Ruhi Kılıçkıran, Süleyman Özmen ve Dursun Önkuzu gibi gençlerin şehit düşmesiyle alevlenen kavgalar sırasında, üniversitelerde ellerinden tutan bir hocalarının veya büyüklerinin olmaması yüzünden çok sıkıntı çektiklerini anlattı.
Erkan Göksü, o günlerde milliyetçi-Ülkücü gençlerin verdiği onurlu mücadeleyi bugünle bağdaştırırken “eski hikâye, eskimemiş hikâye” tabirini kullandı.
Bu dönemlerde yaşayan insanların; yaşadıklarını bazılarının yaptığı gibi mağdur edebiyatına başvurarak değil, bütün çıplaklığıyla gelecek nesillere aktarması gerektiğini söyledi.
“ŞEHİT VERECEK BİR FIRAT’IMIZ DAHA YOK!”
Gazeteci Yazar Batuhan Çolak da konuşmasına, “Keşke Fırat aramızda olsaydı da bu paneli yapmıyor, üniversitelerdeki terörü konuşmuyor olsaydık.” sözleriyle başladı.
Kampüsteki terörün daha da artacağını belirten Çolak, üniversitelerdeki terör olaylarının bitmesi için hukuk devleti olunması gerektiğini vurguladı.
Batuhan Çolak, Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde Hasan Şimşek’in PKK’lılar tarafından öldürüldüğü olay sonrasında, mahkemenin verdiği kararı da eleştirdi.
Çolak, olayda sadece 1 tek tutuklu kaldığını ve diğer bütün sanıkların beraat ettiğini söyledi.
Ege Üniversitesinde yaşananları hatırlatan Çolak, “Fırat kardeşimizin şehit edildiği olay göz göre gelmiş, sorumlular hesap bile vermemişlerdir. Yüz binlerce insan olayda ihmali bulunan rektörü istifaya davet etmesine rağmen söz konusu kişi hakkında soruşturma bile açılmamıştır. Üniversitelerdeki milliyetçi öğrenciler her geçen gün hedef gösteriliyor, bayraklarına, ülkelerine, üniter devlet yapılarına sahip çıkan bu gençlerin hedef gösterilmesi kabul edilemez. Öğrenciler fillerin savaşında çimen oluyorlar. Eğer bu savaşta mecburi olarak bulunulacaksa fil olunmak zorunda, yoksa şehit verecek bir Fırat’ımız daha yoktur.” ifadelerini kullandı.
“BÜTÜN SORUMLULAR CEZA ALMALI”
Fırat Çakıroğlu’nun şehit edildiği olayla ilgili görülen davanın avukatlığını da yapan Avukat Seda Banu Akyüz; yaptığı konuşmada, üniversitelerdeki terör faaliyetleri konusuna hukuki kanallardan gereken hassasiyetin gösterilmediğini bildirdi.
Akyüz, rektörlerin de konuya duyarsız kaldığını vurguladı.
Fırat Çakıroğlu’nu daha önceden de tanıdığını ifade eden Akyüz, Ege Üniversitesindeki olayın göz göre göre geldiğini, eğer gereken önlemler alınsaydı bu hazin olayın hiçbir şekilde yaşanmayacağını söyledi. Çakıroğlu’nun davasının seyriyle ilgili de bilgiler veren Akyüz, “Milliyetçi avukatlar olarak Fırat’ın 240 yaklaşan avukatı bulunuyor. Bu çok önemli bir rakam... Amacımız olayda sorumluluğu bulunan herkesin gereken cezaları alması ve davanın üniversitelerdeki terör eylemlerinin önüne geçilmesi bakımından emsal olması… Bir de asıl duyurmak istediğimiz, bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi. Sosyal medyada bizim ağzımızdan çıkmayan ve hatta olmayan olayları varmış gibi yansıtan bir takım gruplar var.” ifadelerini kullandı.
Türk Eğitim-Sen İzmir 4 No’lu Şube Başkanı Hasan Şen de yaptığı konuşmada; bu panelin, son Ülkücü Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun şehit edildiği yer olan İzmir’de yapılmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi.