CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha ALDAN'dan CHP’li gençliğe ve diğer sol gruplara çağrı: "SAKIN PKK'NIN PEŞİNDEN GİTMEYİN"

10 Şubat 2016 13:05
Okunma
1449
 CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha ALDANdan CHPli gençliğe ve diğer sol gruplara çağrı: SAKIN PKKNIN PEŞİNDEN GİTMEYİN

 
 
 
CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan; üniversitelerde eğitim özgürlüğünü engelleyen bölücü terör örgütü PKK'nın, bir takım karanlık güçlerin taşeronu olduğunu bildirerek hem CHP gençliği ve hem de diğer sol gruplara çağrıda bulundu.
Aldan, “Sakın PKK’nın peşinde gitmeyin. Bir takım karanlık güçlerin taşeronu olan bu örgütü iyi ayırt edin.” dedi.
Bazı üniversitelerde son zamanlarda yaşanan öğrenci olaylarını değerlendiren Aldan, şunları ifade etti:
"Ben de 1980 öncesinde bu acıyı yaşamış biriyim. Ankara Hukuk Fakültesinde okurken 8 ay boyunca sadece 12 gün açık kalmıştı okulumuz. Çok arkadaşımızı yitirdik. Kimisi silahla vuruldu, kimisi cezaevlerinde işkenceden öldü. Benim gençlere en büyük önerim şu: Elleriniz, kollarınız ve parmaklarınız değil; düşünceleriniz ve fikirleriniz yarışsın. Şiddetten uzak durun ve birbirinizin düşüncelerine tahammül edin. PKK ile diğer sol örgütler arasında nasıl bir bağ kurulduğuna ilişkin bir bilgiye sahip değilim. Ancak böyle bir şey söz konusu ise eğer, onlara şu çağrıda bulunuyorum: Ne CHP ne de diğer sol örgütlerin hiçbirisi PKK'nın peşinden gitmesin. En başta bunu öneririm. PKK gerçeğinin ne olduğunu iyi ayırt etsinler. Çünkü PKK taşeron bir örgüttür. Bunu hiçbir zaman unutmasınlar. Gençler özellikle de Kürt gençleri, PKK yapılanmasından uzak dursunlar. Onlardan ne bu ülkeye ne de kendilerine bir hayır gelmez."
Akademisyenler tarafından yayımlanan teröre destek bildirisini de değerlendiren Aldan, şunları ifade etti:
"Akademisyenlerin yayımlamış olduğu bildirinin içeriğine kesinlikle katılmıyoruz. Ancak düşünce özgürlüğü bağlamında meseleyi değerlendirmek lazım… Çok meşhur bir laf var: 'Ben senin düşünceni beğenmiyorum ama bu düşüncelerini savunman için gereken her şeyi yaparım.' diye. Yanlış bir tutum sergileniyor. Bunlar akademisyen kimlikli insanlar. Düşüncelerini beğenmeyebiliriz. Bir bildiriye imza attılar diye sabahın köründe evlerinin basılması doğru bir davranış mıdır? Bu insanları taciz etmektir. Hukuk bir taciz aracı olmamalıdır. Hukuk siyasi anlamda karşıt düşünceyi bastırma aracı hâline de getirmemelidir. Ne yaparsınız? Bir soruşturma açarak bu kişileri çağırırsınız. Bunlar tanınmış ve bilinen insanlar. İfadelerini alırsınız. Gerekirse dava açarsınız. Yargılanırlar, beraat ederler veya mahkûm olurlar. Bunlar ayrı şeylerdir. Ama biz bu topraklarda 78 milyon Türk vatandaşı olarak şiddeti çağrıştırmayan, şiddete davetiye çıkarmayan düşüncelere katlanmak zorundayız.  Mesele bu. Buna katlanmamız gerekir. Zaten vatandaşımız, milletimiz kendisinin yapısına, anlayışına ve düşüncesine uygun olmayan bir fikir öne sürüldüğü zaman bunu tasvip etmez. Bugün şunu da unutmayalım. Bu aydınlar bildirisi hakkında açılan soruşturmanın konusu ne? Terör örgütünün propagandasını yapmak... Bunu fazla şekilde gündemde tutmak isteyenlere de sesleniyorum. Aslında onlar da bir nevi terör örgütünün propagandasını yapıyorlar. Acaba bunun farkındalar mı?"