GAZETECİLER DEMİR PARMAKLIKLAR ARDINDA

09 Aralık 2015 11:15
Okunma
1126
GAZETECİLER DEMİR PARMAKLIKLAR ARDINDA

 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Adana'da Ocak 2014 tarihinde durdurulan MİT TIR'ları ile ilgili yayımladıkları haberler sebebiyle "siyasi ve askerî casusluk; gizli belgeleri açıklamak; terör örgütüne üye olmak" iddiasıyla tutuklanıp Silivri Cezaevine gönderildi.
Dündar ve Gül'ün tutuklanması, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yoğun tepkilere yol açtı. Meslek örgütleri tarafından başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere birçok kentte gösteriler düzenlenerek tutuklama kararı protesto edildi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Tutuksuz yargılanmaları daha iyi olabilirdi." dediği Dündar ve Gül'ün tutukluluğuna avukatları tarafından itiraz edildi. Mahkeme, itirazı bir üst mahkemeye gönderdi. Ancak üst mahkeme de itirazı reddetti. Ret gerekçesinde, Türkiye'nin Uluslararası Ceza Mahkemesine taraf olmadığı dikkate alınmayarak,  "Dündar ve Gül'ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni teröre yardım eden bir ülke konumuna sokarak Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılatmak istediği" öne sürüldü. Bu arada Dündar ve Gül'ün tutuklanmasının ardından Cumhuriyet gazetesinin 2010 yılı vergi hesapları için tekrar inceleme kararı verildi.
 
DÜNDAR VE GÜL'ÜN TUTUKLANMA SÜRECİ NASIL GELİŞTİ?
Dündar ve Gül'ün tutuklanmasına yol açan olaylar şöyle gelişti: 1 Ocak 2014'te Hatay’da, Ocak 2014'te Adana'da "mühimmat ve silah" taşıdıkları iddiasıyla durdurulan TIR'lar birçok gazete ve televizyon kanalında haber oldu. Adana Olayından iki gün sonra Aydınlık gazetesinde "İşte TIR'daki cephane" başlığı ile silahların görüntüleri yayımlandı. Aradan 2 yıl geçti, Aydınlık'ta bu olayı haber yapanlar tutuklanmadı.
2014'te CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, "Silahların Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan alınıp TIR'lara yüklenerek kara yolundan Suriye'ye götürüldüğünü" açıkladı. Tezcan hakkında TBMM'de "yargılanması için dokunulmazlığının kaldırılması" konusunda herhangi bir işlem yapılmadı.
24 Ocak 2015'te Star gazetesinde, "Savcı aradığını bulamadı!" başlığıyla yayımlanan fotoğraflı bir haberde, söz konusu TIR'ların Suriye'deki Türkmenlere "ilaç taşıdığı" önü sürüldü.
17 Mayıs 2015 AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Siirt milletvekili adayı Yasin Aktay, MİT TIR'larının IŞİD'e değil, Özgür Suriye Ordusuna silah götürdüğünü belirtti. Aktay hakkında herhangi bir işlem yapılmadı.
Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, Başsavcı Vekili Ahmet Karaca, savcılar Aziz Takçı ve Özcan Şişman ile eski Adana İl Jandarma Komutanı Albay Özkan Çokay, Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesince "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçundan" tutuklandılar.
29 Mayıs 2015'te Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, "İşte Erdoğan'ın Yok Dediği Silahlar" haberini fotoğrafları ile birlikte gazetesinde sürmanşetten yayımladı.
31 Mayıs 2015'te TRT Haber'de canlı yayına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "MİT TIR'ları ile ilgili çıkan haberler için avukatıma talimat verdim. Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek; öyle bırakmam onu! MİT'e yönelik atılan o iftiralar bir ajan, bir casusluk faaliyetidir." diye açıklama yaptı.
24 Kasım 2015'te Erdoğan, "Öğretmenler Günü" konuşmasında "O TIR'larda silah olsa ne olacak,  olmasa ne olacak?" dedi. 26 Kasım 2015'te Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında başlatılan soruşturmadan 5,5 ay sonra, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan'a, savunma yaptılar. Daha sonra da tutuklanıp Silivri Cezaevine konuldular.
Dündar ve Gül'ün tutuklanmalarına dünyadan yağan tepki yağmuru sonrasında Başbakan Ahmet
Davutoğlu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Basın mensupları tutuksuz yargılanmalı." diye açıklama yaptılar.
 
DAVUTOĞLU: "TUTUKLULUK İSTİSNAİ BİR DURUMDUR"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına ilişkin “Biz de takip ediyoruz, hukuki bir süreç. Herhangi bir şekilde hükûmetimizin, yürütmenin müdahil olduğu bir konu değil. Bu tür durumlarda tutuklu yargılanma, istisnai bir durumdur. Tutuksuz da yargılanabilirler ama nihayetinde mahkemenin takdiridir.” dedi.
 
BAHÇELİ'DEN "NECİP ZOKA" BENZETMESİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MİT TIR'ları ile ilgili yaptıkları haber nedeniyle tutuklanan Can Dündar ve Erdem Gül'ün gerçeği yazdıkları için tutuklandıklarını belirterek "AKP döneminde demokratikleşme kızağa alınmıştır. Adalet ise ayakkabı kutularına kilitlenmiş, 17-25 Aralık mahzenine kapatılmıştır." diye konuştu. Bahçeli şöyle devam etti:
"Demokratikleşme diyen iktidarın yönettiği ülkeye bakınız ki, Adana’da kime gittiği belli olmayan MİT TIR’larını manşete taşıdıkları gerekçesiyle gazeteciler demir parmaklıkları boylamışlardır. Bazı asker şahsiyetler casusluk iddiasıyla tutuklanmıştır. Bu tırların içinde ‘Silah olsa ne olur olmasa ne olur.’ sözleriyle herkese meydan okuyan, 'Yanına bırakmam.' tehditleriyle gazetecileri hedef gösteren bir zihniyetin hâkim olduğu ülkede demokratikleşme iddiaları, Cibali Karakolundaki Başkomiser Cafer’in gayrimeşru ilişkilerinde kendisini Necip Zoka olarak tanıtma kurnazlığına tıpa tıp benzemektedir."
 
KILIÇDAROĞLU: "BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KARA GÜNÜ"
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu; yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti: "Can Dündar ve Erdem Gül'ün MİT TIR'ları ile soruşturma kapsamında tutuklandığı bugün, demokrasimizin ve basın özgürlüğünün kara günüdür. Bu karar hukuki değil, kanunsuz bir alıkoymadır. Basın Kanunu'nun açık hükümlerine göre mahkeme konusu bile olmayacak bir dosyadan, tamamen ilgisiz konumdaki cumhurbaşkanlığı makamının şikâyet dilekçesiyle bir dava uydurulmuştur. Bu karar, basın tarihinin en ahlaksız ve vicdansız kararlarından biri olarak tarihe geçecektir. Kararı verenler için de utanç vesikası olacaktır. Korkularına esir olmuş bu sözde iktidar sahipleri, kaçak saraylarının içinde kendilerine yarattıkları dünyadan başlarını dışarı her uzattıklarında, yalnızlıklarıyla baş başa kalacaklardır. Sevgili Can ve Erdem, sizleri tanıyor olmaktan gurur duyuyorum. Halkın haber alma özgürlüğüne duyduğunuz sarsılmaz inanca, yıllardır duyduğum hayranlığı bir kez daha ifade etmeyi sorumluluk olarak görüyorum.”