MEDYAYA DARBE

21 Kasım 2015 11:36
Okunma
1326
MEDYAYA DARBE

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının "Fethullahçı Terör Örgütü"ne destek verdiği iddiası üzerine Koza İpek Grubuna ait gazete ve televizyon kanallarına polis zoruyla el konuldu. Bugün ve Millet gazetelerinin baskısı durdurulurken kayyum yönetimine geçen Bugün TV ve Kanaltürk'ün ekranları da polis operasyonu ile olaylı bir şekilde karartıldı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; Koza İpek Gurubuna ait gazete ve televizyon kanallarına polis zoruyla el konulmasına sert tepki göstererek "Seçime 3-5 gün kala medyanın varlığını ortadan kaldıracak polis gücüyle bir binayı basmak; tüm çalışanları, basın emekçilerini tedirgin etmek çok edepsizce bir harekettir. Bunun kabulü mümkün değildir." dedi.
Seçime 4 gün kala Koza İpek Grubuna yönelik bu operasyon iç ve dış kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Operasyonun yapıldığı 28 Aralık 2015 Çarşamba günü, Türk medyası ve basın tarihi açısından "kara bir gün" olarak tarihe geçti.
O gün, Anayasa'nın 30. maddesinde yer alan, "Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz." hükmünün kolluk gücüyle askıya alındığı gün oldu. O gün; kamuoyunda, “Bundan sonra sıra kime gelecek?” sorusu sorulmaya başlandı.
İstanbul'da İpek Medyasının Şişli Mecidiyeköy’deki binası önünde toplanan ve kayyum atanmasını protesto eden gruba, polis sert müdahalede bulundu. Tazyikli su ve biber gazıyla kalabalığı dağıtan polis, çalışanları copladı, çok sayıda kişiyi yerlerde sürükledi. Bugün muhabiri dâhil birçok kişi tartaklandı, ters kelepçelendi. Kanaltürk TV’nin canlı yayınlarına yansıyan müdahale sırasında, yaralananlar oldu. Polis kapıyı kırarak içeri girdi, kanalların yayınları karartıldı.
Bina önünde toplanan gazeteciler ve siyasetçiler dâhil çok sayıda kişi, “Özgür Medya Susturulamaz.” sloganlarıyla gece boyunca nöbet tuttu. Sabaha karşı bina önüne çevik kuvvet ekibi ve TOMA’lar konuşlandırıldı. Polisin gelişi, alkışlarla protesto edildi.
 
KOZA İPEK’E MUHALEFET MİLLETVEKİLLERİNDEN DESTEK
Koza İpek Medya Grubuna destek amacıyla olay yerine giden CHP ve MHP'li vekiller de gelişmeleri yakından izleyip karara tepki gösterdi.  İpek Medya'ya yönelik siyasi gasbı protesto için Kanaltürk binasına giden MHP heyeti, polis engeliyle karşılaştı. MHP İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter, MHP İstanbul İl Başkanı Bülent Karataş ve yardımcısı Erhan Kekeç; destek için Bugün TV'nin önüne geldi. Ancak polis, onların binaya girişini engelleyince tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine, Erhan Kekeç gözaltına alındı. Çevik Kuvvet aracına bindirilen Kekeç, bir süre polis aracında tutuldu. Yönter ve Karataş’ın tepkileri üzerine serbest bırakıldı. Gözaltına alma sırasında bir polisin, Kekeç'e bağırarak, “Sen göreceksin Yezit'i!” demesi dikkatlerden kaçmadı.
MHP İl Başkanı Mehmet Bülent Karataş, yaşananların Türkiye'ye yakışmadığını anlattı. Karataş, “Canlı yayına davetliydik. Bu yapılan adaletsizliğe ve hukuksuzluğa karşı duyarsız kalmamak adına, hukukun çiğnendiğini göstermek adına buraya geldik. Emniyet güçlerinin de bir suçu yok. Verilen görevi yerine getiriyorlar. Yardımcımı aldılar. Ama arkadaşımızı geri aldık. Bu Türkiye için hiç hoş olmayan süreçtir. Bunları kimler yapıyor biliniyor. Hukuk bir gün herkese lazım olur. Cumhurbaşkanı'nın danışmanı olan bir milletvekili (Aydın Ünal), seçimden sonra Hürriyet, Cumhuriyet, Sözcü gazetesi ve diğer televizyonlara da aynı şeylerin yapılacağını ifade ediyor. Bunlar hoş değil. Özgür medya olmazsa insanlar derdini nasıl ve kimler aracılığıyla anlatacak?” şeklinde konuştu.
 
CHP Milletvekili Mahmut Tanal da polislere icra memurunun kayyum atama kararına ilişkin tebligatını göstermesi gerektiğini söyledi. Uyarları dinlemeyen polis memurları, CHP milletvekillerinin de aralarında bulunduğu gruba, şirket çalışanlarına ve gazetecilere sert müdahalede bulundu. Polisler tarafından tartaklanan Tanal, elindeki hukuk kitaplarını göstererek polis müdürlerini uyardı. İşe yaramadığını görünce de kitapları yırtarak yere attı. İtfaiyenin kapıdaki zinciri kesmesinin ardından polisler binaya girdi. Kayyumlar da yuhalamalarla içeri girdiler. Ana kumanda odasına girerek yayını devralacaklarını söylediler. Kanal çalışanları polis zoruyla dışarı çıkarıldı. Bugün muhabiri Kâmil Maman’ın da aralarında bulunduğu 5 kişi gözaltına alınarak ters kelepçelerle polis merkezine götürüldü. Polisin kelepçelediği bazı kişiler ise emniyete götürülmeden bırakıldı.
Kanaltürk’ün yayınını durduran kayyumlar, Bugün TV’nin yayın akışını değiştirmek için yayın odasına girdi. Kayyumlara, Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros ve diğer yöneticiler engel oldu. Toros, yayın odasına giren şahıslardan kimlik ve görevlendirme yazılarını istedi. Kimliklerini açıklamayan ve herhangi bir yayın kesme kararı da gösteremeyen şahıslar, kanal yöneticilerini dışarı çıkartmaya çalıştı. Bugün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt da yayın odasına gelerek şahıslara görevlerini ve yetkilerini sordu. Şahıslar, kanal ve gazete yöneticilerini cevap vermeden dışarı çıkarmaya çalıştı. Kanal yöneticilerinin ısrarlı tepkileri üzerine şahıslar yayın odasından ayrılmak zorunda kaldı.
 
TOROS: “EKRANLARIMIZ KARARDI AMA SİZ ENSEYİ KARARTMAYIN”
Polis eşliğinde binaya gören kayyumlar yuhalandı. Yaşananlar anbean canlı yayınında aktarıldı. Bugün TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros’un, yayın kesilmeden önceki son sözü “Ekranlarımız karardı ama siz enseyi karartmayın.” oldu. Görevden alındığı kendisine el yazısıyla iletilen Toros, binadan polis zoruyla çıkarıldı.
Toros görevden alınma kararından sonra yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
"Sizin derme çatma yazdığınız kâğıtlarla bu iş olmaz. Keşke daha fazla yapabilseydim. Yapamadım daha. Siyaha düşen adam gider. Burası bir tekstil atölyesi değil. Yönetime yapılan atama yönetime yapılır. Yayın devam eder. Ama farklı bir şey yapmaya çalışıyorlar! Bizim yayınımız eğer siyaha düşerse medya karartmasıdır. Medya sansürüdür. Seçim operasyonudur. Buraya gelen destek olan herkese teşekkür ederim. Şükranlarımı arz ediyorum. Ama tıpkı binamıza girerek yaptıkları gibi, bina önünde vatandaşların elleri arkalarında kelepçelemek sureti ile götürüldükleri gibi dakikalar içerisinde sesimizi de kesebilirler. Ama daha sözümüz bitmedi."
 
BAHÇELİ: “POLİS GÜCÜYLE BİNAYI BASMAK EDEPSİZCE BİR HAREKET”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Koza İpek Medya Grubunun kayyuma atanmasına sert tepki göstererek "Seçime 3-5 gün kala medyanın varlığını ortadan kaldıracak polis gücüyle bir binayı basmak, tüm çalışanları, basın emekçilerini tedirgin etmek çok edepsizce bir harekettir. Kabulü mümkün değildir." dedi.
Star TV ve NTV canlı yayınında programında gündeme dair soruları yanıtlayan Bahçeli, "Kanaltürk ve Bugün TV'nin yayınlarının kesilmesine ilişkin, "Konuya Sayın Başbakan müdahil olmalı, polis gücünü çekmeli, kayyumları kovmalı ve faaliyetlerinin devamını basın özgürlüğü çerçevesinde sürdürmelidir." ifadelerini kullandı.
Fethullah Gülen hareketine karşı iktidarın kin ve nefretle saldırdığına dikkati çeken Bahçeli, bu hareketin çevreleri ve içlerinde hâlâ etkinlikleri varsa onları da yok etmek istediğini kaydetti.
MHP Lideri Bahçeli, şunları söyledi:
"Basın üzerinde çok büyük baskılar olduğu gibi sermaye grupları üzerinde de büyük tedirginlik yaratacak davranışlar sergilenmektedir. Bunlardan bir kötü örnek daha gerçekleşmiş oluyor. Bunu tasvip etmem mümkün değil. Bu gidişatın sonu da hayırlı olmayacaktır. Türkiye'de basın hürriyetini özellikle de Anayasa'nın 30 maddesini açıkça çiğneyerek katma değer üreten İpek Holding'in 22 kurumunun tamamen yok etmeyi hedeflemek ve bu arada seçim 3-5 gün kala medyanın varlığını ortadan kaldıracak polis gücüyle bir binayı basmak, tüm çalışanları, basın emekçilerini tedirgin etmek çok edepsizce bir harekettir. Kabulü mümkün değildir. Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanlığının Saray örgütleri tarafından bunu örgütlüyorsa buna müdahil olsun. Hâlâ Başbakanlık sorumluluğu Recep Tayyip Erdoğan'da değildir. Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı sıfatı taşısa da ülkeyi yetki ve sorumluluk Başbakan’dadır. Başbakan şu ana kadar değerlendirme yapmamıştır. Konuya Anayasa'nın 30.maddesi çerçevesinde müdahil olmalı, polis gücünü çekmeli, kayyumları kovmalı, yönetimi uyarmalı ve faaliyetlerinin devamını basın özgürlüğü çerçevesinde sürdürmelidir. Bu tür olaylar Türkiye'de kin ve nefret tohumları saçar ve Türkiye'de bir arada bulunma, birlikte hareket etme, ortak akılla yönetme kabiliyetini sıfırlar buna son vermek lazımdır. Buna derhâl son vermeleri gerekir."
 
KILIÇDAROĞLU: “MEDYASI SUSTURULAN BİR ÜLKE HÂLİNE GELDİK”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Koza İpek Medya Grubuna yapılan baskınla ilgili değerlendirme yaparken "Baskı devam ediyor ama dikkatle takip ediyoruz. Medyası susturulan bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Bu konuda hükûmeti dikkatli olmaya tutarlı olmaya ve bizi dünyaya rezil etmemeye davet ediyorum." dedi.
 
ÇGD: “KOZA İPEK MEDYA’YA YÖNELİK BU GİRİŞİMİ LANETLİYORUZ”
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Koza-İpek Grubuna ve bu gruba bağlı basın yayın organlarına düzenlenen aramaları ve kayyum ataması hakkında, “Halkın gerçekleri bilme ve farklı kaynaklardan bilgi edinme hakkının önündeki tüm engellemeleri kınıyor, hukukla değil güçle hareket eden iktidarın medyayı susturmaya dönük tüm girişimlerini lanetliyoruz.” açıklamasında bulundu.
İktidara yönelik sert sözlerin yer aldığı açıklamada, “AKP’nin faşizmini kurarken birlikte yürüdüğü yapılara dönük bu harekât, 1 Kasım’da istediği sonucu aldığı takdirde toplumun tümüne uyguladığı faşizmi artıracağının da göstergesidir.” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, "Koza-İpek grubuna yönelik bu operasyonun, gazetecilere ve halkın haber alma hakkına yönelik yıllardır yürütülen iktidar baskısının medya ayağı olarak görev yapanların samimiyet testi" olacağı belirtildi. AKP’nin kendisine düşman yaratarak ve mağduriyet siyaseti yaparak yürüdüğü belirtilen açıklamada, “AKP’nin iktidar yılları, basın özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı ve kendi sesi dışında hiçbir sesin duyurulmasına izin verilmediği bir dönem oldu.” sözleri yer aldı.
 
TÜSİAD: “VATANDAŞLAR GİBİ DEVLET DE HUKUKA BAĞLI OLMALIDIR”
TÜSİAD, Koza-İpek Grubuna kayyum atanmasına ilişkin, “Kayyuma devir gibi bir yargısal işlemin yerindeliği ve orantılı olmasından şüphe duyulması hukuk güvenliği açısından ülkemizdeki iş ve yatırım ortamına büyük zarar verir.” açıklamasında bulundu.
Açıklamada, hukuk devletinde her kurumun yargısal denetime tabi olduğu kaydedilerek, “İş dünyasını temsil eden bir sivil toplum örgütü olarak, yargının yürüttüğü bir soruşturma hakkında değerlendirme yaparken bu bilinçte hareket etmek ana ilkemizdir.” denildi.
Suçla mücadelede alınan tedbirlerin orantılı olması ve kişilerin hak ve itibarlarını ihlal etmeden yürütülmesinin Anayasa’mız ve insan haklarının gereği olduğu belirten açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Hukuk devletinde vatandaşlar gibi devlet de hukukla bağlıdır. Devlet, kamu kurumlarının etkili çalışmasını engelleyen her türlü girişimi de bertaraf etmek ile sorumludur. Devletin hukuka uymasını beklemek ve talep etmek vatandaşların en doğal hakkıdır. Alınan tedbirlerin orantılı olduğu, aşırı ve keyfî olmadığı konusunda toplum kesimlerinin tatmin edilmesine ihtiyaç vardır; kayyuma devir gibi bir yargısal işlemin yerindeliği ve orantılı olmasından şüphe duyulması hukuk güvenliği açısından ülkemizdeki iş ve yatırım ortamına büyük zarar verir. Diğer yandan, söz konusu şirketler arasında basın kuruluşlarının olması, girişim özgürlüğünün yanında, bir süredir basına yönelik devam eden müdahaleler ve saldırılar dikkate alındığında, basın özgürlüğü açısından da toplum nezdinde ciddi endişelere yol açmaktadır. Soruşturmaların keyfiliğe yer vermeyecek bir şekilde, hızlı ve şeffaf olarak yürütülmesi iş dünyası olarak temel beklentimizdir.”
 
AKIN İPEK: “HAVUZ MEDYASINA KATILSAYDIK BU OLMAZDI”
Bugün TV canlı yayınında karara tepki gösteren Koza-İpek Holding’in sahibi Akın İpek, havuz medyasına girmeyi kabul etseydi başına benzer şeyler gelmeyeceğini savunarak “Havuzun, iftiranın, rüşvetin içinde olmaktansa, varlıklı olmamayı tercih ederim. Havuza girseydim daha zengin olabilirdim, kamu ve yargı beni korurdu. Ben hâlimden memnunum, gayrimeşru işe girmem dedim; kayyum atadılar. Gayrimeşru bir para gösteremedikleri için, bütün şirketlere el koydular.” diye konuştu.