TÜRKİYE'DE SAPLANTILI TRANSFER DÖNGÜSÜ

28 Ekim 2015 10:21
Okunma
1163
TÜRKİYEDE SAPLANTILI TRANSFER DÖNGÜSÜ

 
  
İbrahim Kaan ERTEN 
 
Milyonlar tekrar statlarda ve ekran başında. Heyecanın adresi yine futbol... Sezon yeni başladı ancak bunun öncesinde futbolseverler  transfer bombardımanı ile havaya sokuldu.  
Özelikle üç büyükler bir dizi transfer yaptı. Ancak istenen oldu mu, işte bu meçhul. Bunun en çarpıcı örneği Fenerbahçe. Dünya yıldızlarını alan takım, Şampiyonlar Ligi elemesini bile geçemedi. 
Transfer Türkiye için yıllardır kısır bir döngü. İşte milyonların havalarda uçuştuğu dönemin hâlleri…
Futbolcu transferi bir öneri ile başlar. Bu öneriyi yapanın kim olduğunun önemi yoktur. Yöneticiler hemen bahsedilen sporcuyu izlemek için kulüp kasasından temin edilen paralarla dünyanın diğer ucuna gider.
Menajerlerle pazarlık başlar. Bütün ayrıntılar konuşulur. Bunların içinde futbolcunun asla vergi ödenmeyeceği maddesi de vardır. 
İş tam oldu derken sürpriz bir gelişme olur. Futbolcunun eşi nazlanır.  Çocuklarının eğitimi, evlerinin villa olup olmayacağı, ya da boğaz manzaralı olup olmadığı, arabalarının model ve markası gündeme gelir. Bu sefer kulüp yöneticileri futbolcunun bulunduğu ülkeye bir çıkarma daha yapar. Bu kez amaç eşini mutlu etmektir. Futbolcunun eşi Türkiye'ye getirilir. Artık o bir "yenge"dir. 
Her şey yoluna sokulduktan sonra futbolcu görkemli bir törenle İstanbul'a ayak basar. Futbolcu havaalanından lüks bir araç ve korumalar eşliğinde tesislere ulaşmaya çabalarken arabanın etrafı kulüp bayrakları donanmış yüzlerce araçla çevrilidir. Herkes çok heyecanlıdır. Her şey canlı yayındadır. Futbolcu tesislere gelir ve böylesine iyisini görmediğini söyler. 
Başkan ve yöneticiler mutlu, taraftar gururlu, futbolcu ise hayatını garanti altına almanın huzuru içindedir. Belli olmayan, futbolcunun sergileyeceği performansıdır.
Bu konuyu 2015-2016 sezonu için Türkiye'ye gelen dünyaca ünlü futbolcuların durumunu inceleyerek değerlendireceğiz. Fenerbahçe’nin transfer ettiği  Robin Van Persie, Luis Nani, Fernandao, Simon Kajer, Josef De Souza, Fabiano Galatasaray’ın transfer ettiği Lukas Podolski, Lionel Jules Carole, Jem Paul Karacan Beşiktaş’ın transfer ettiği Quaresma, Mario Gomez  Andreas Beck, Dusko Tosic.
Bu transferlerin ilk başarı kriteri, Fenerbahçe için Şampiyonlar Ligi ön elemesinin geçilmesiydi. Bu olmadı. Gözler şimdi diğer iki takımda. 
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmasını veya finale kalmasını, Beşiktaş'ın da artık UEFA Kupası’nda en azından bir yarı final oynamasını bekliyoruz.  
Eğer bu hedeflere ulaşılamazsa asıl önemli olanın Türkiye'de şampiyonluk elde etmek olduğu dile getirilecek. İşler kötüye giderse bu kez fatura büyük umutlarla transfer edilen futbolculara kesilecek. Buna en iyi örnek, yıllarca Fenerbahçe’de kaptanlık yapmış taraftarın sevgilisi olmuş, hatta heykeli dikilmiş Alex De Souza’nın yaşadıklarıdır. Bu futbolcu, geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye gediğinde kulüp binasına bile sokulmadı. 
Ancak unutulmamalıdır ki bu büyük oyun, asgari ücretli taraftarın büyük fedakârlıkla aldığı kombine bilet ya da formalardan elde edilen gelirlerle oynanmaktadır. 
Yani burnu yere düşse eğilip yerden almaya tenezzül etmeyen yöneticilere sınırsız güçlerini, renkler aşkıyla yanıp tutuşan taraftar vermektedir.