Toplumsal, Ekonomik ve Siyasal Araştırmalar Vakfı (TESAV) Başkanı Erol Tuncer, 7 Haziran 2015 Genel Seçim sonuçlarını değerlendirirken “Bu seçimlerle birlikte 13 yıl sonra yeniden koalisyon hükûmetleri dönemine geri dönmüş olduk.” dedi.
Tuncer’in seçim sonuçlarına ilişkin olarak dergimize yaptığı değerlendirmeler ana başlıkları ile şöyle:
“2015 Genel Seçimlerinde bir yandan AKP oylarının % 40.87’ye düşmesi bir yandan da HDP’nin ülke barajını aşarak Meclis’e girmesi önemli sonuçlara yol açmıştır. 13 yıldan beri iktidar olan AKP, tek başına hükümet kuracak sandalye çoğunluğuna ulaşamamıştır. Cumhurbaşkanının başını çektiği ‘Türk usulü başkanlık sistemi’ tartışmaları gündemden çıkmıştır. 2002’de terk ettiğimiz ‘Koalisyon hükümetleri’ dönemine geri dönülmektedir.
Bu seçimlerde Türk seçmeni çok önemli siyasal mesajlar vermiştir. Türk seçmeni AKP’nin politikalarını onaylamadığını göstermiştir. Ancak yine de bu partiye yüksek oranda oy vermiştir. Yani şimdilik önemli bir uyarıyla yetinmiştir. Bununla birlikte başkanlık sistemine ve otoriterleşme isteklerine geçit vermemiştir.”
SEÇİM SİSTEMLERİ VE ERKEN SEÇİM
TEVAS Başkanı Erol Tuncer, seçim sistemleri ve erken seçim tartışmaları ile ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:
“- Seçim sistemi hakkında notlar 1961 yılından beri, milletvekillerinin partilere dağılımının hesaplanmasında d’Hondt sistemi uygulanmaktadır. Sistemin ülkemizde değişik uygulamaları olmuştur: Çevre barajlı d’Hondt / Milli Bakiye / Barajsız d’Hondt / Çifte barajlı d’Hondt /Çifte barajlı d’Hondt + Kontenjan / Ülke barajlı d’Hondt.
Ülkemizde halen % 10 Ülke barajlı d’Hondt sistemi uygulanmaktadır. Bu uygulamaya göre ülkedeki geçerli oyların toplamının %10’undan aşağı oy alan partiler TBMM dışında kalmaktadır. Bu düzeyde bir baraj dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Bize en yakın baraj %7 oranıyla Rusya’da bulunmaktadır. Yüksek oranlı baraj, seçmen iradesinin Meclise adil biçimde yansımasını önlemektedir. Şöyle ki: Barajı aşma ümidi bulunmayan partilerin yandaşları, oylarını zayi etmemek için kendilerine en yakın gördükleri partilere oy vermekte, bu yüzden bu partilerin büyüme şanslarının önü kesilmektedir. Baraj altında kaldıkları için TBMM’de temsil edilemeyen partilerin oyları bazen yüksek oranlara çıkmaktadır. Örneğin 2002 seçiminde TBMM dışında kalan oylar, % 45,3 oranına kadar yükselmiş, yani neredeyse iki seçmenden birisinin oyu Mecliste temsil edilememiştir. Bu yüzden, hem temsilde adaleti hem de yönetimde istikrarı sağlayabilecek baraj oranının %5 olması gerektiği kanısındayım. “