MHP Genel Başkan Yardımcısı E. Semih YALÇIN: “PKK militanları “çözüm süreci kontenjanından” yararlanarak hak etmedikleri üniversitelere sokulmaktadır.”

04 Mayıs 2015 18:40
Okunma
1063
MHP Genel Başkan Yardımcısı E. Semih YALÇIN: “PKK militanları “çözüm süreci kontenjanından” yararlanarak hak etmedikleri üniversitelere sokulmaktadır.”


 
MHP, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencisi Ülkücü Fırat Çakıroğlu’nun şehit edilmesinden sonra üniversite olaylarını mercek altına aldı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, konuyu bir soru önergesiyle TBMM’ye taşıdı.
E. Semih Yalçın; Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun cevaplaması istemiyle TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesinde, üniversite sınavlarına ve üniversitelerdeki PKK yapılanmasına dair ürkütücü iddialara yer verdi.
Yalçın, sonu önergesinde ayrıca şehit Ülkücü Fırat Çakıroğlu’nun ölümünde ihmali ve sorumluluğu bulunanların ortaya çıkarılmasını istedi.
Bütün Türkiye’yi ve özellikle üniversite sınavlarında hakları yenen çocuklarımızla onların ailelerini yakından ilgilendiren soru önergesini yorumsuz aktarıyoruz:
 
“Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğrencisi Ülkücü Fırat Yılmaz Çakıroğlu, 21 Şubat 2015 günü PKK militanlarının alçakça saldırısı sonucu hayatını kaybetmiştir. Bu menfur saldırı, Türkiye gündeminin ilk sırasına yerleşmesine ve yurt çapında infiale yol açmasına rağmen, iki öğrenci grubu arasında çıkan sıradan bir kavga gibi gösterilmeye çalışılmıştır. 
Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun öldürülmesiyle ilgili polisin çok büyük ihmali bulunduğu iddiaları da medyada yer almıştır. Ege Üniversitesindeki gerginlik günlerdir devam etmesine rağmen polisin, biri ağır çok sayıda kişinin de yaralandığı olaylardan önce neden tedbir almadığı ve PKK’lı saldırısının yaşandığı kampüsün Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine bir iki dakika mesafede bulunmasına rağmen ambulansın da neden 45 dakikada geldiği günlerdir tartışılmaktadır.
Yaklaşık on yıllık bir süreden beri üniversitelerde endişe verici bir kıpırdanma, hareketlenme gözlenmektedir. PKK militanlarının üniversitelerde yuvalanarak kalabalık gruplar oluşturdukları ve fakülteleri işgal ettikleri dikkati çekmektedir. PKK militanları işgal altında tuttukları fakültelerde başta Ülkücü gençler olmak üzere vatansever öğrencilerin derslere girmelerine ve öğrenim haklarını serbestçe kullanmalarına engel olmaktadırlar. Üniversiteleri kurtarılmış bölgeler hâline getiren bölücü örgüt militanları gençlerimizi kendi ülkelerinde okuyamaz duruma düşürmekte, hem devlete hem de kamuoyuna gözdağı verme cüretini göstermektedirler.
Bazı üniversite yönetimlerinin sözde çözüm süreci adı altında hükûmetçe atılan adımlara paralel olarak PKK militanlarına hoşgörü gösterdikleri, onların öğrenim ortamını kaosa ve kâbusa çeviren eylemlerine seyirci kaldıkları, bunun da çocuklarımızın hem hayatını hem de geleceğini tehlikeye soktuğu görülmektedir. Bu sebeple üniversitelerde kaygı verici bir güvenlik zafiyetinin oluştuğu hükûmetinse bu konuda bilerek kayıtsız kaldığı düşünülmektedir.
Üniversiteleri eylem alanı hâline getiren militanların öğrenim durumlarına, devamlarına ve başarı seviyelerine bakıldığında, çoğunun doğru dürüst Türkçe dahi bilmedikleri gözlenmektedir. Bu durumda kavgadan ve şiddetten başka kabiliyetleri olmadığı anlaşılan militanların nasıl olup da üniversiteye giriş sınavlarında başarılı olarak tıp, mühendislik, hukuk, edebiyat vb. fakültelere girebildikleri doğal olarak merak edilmektedir.
Bu hususta daha önce medyaya düşen haberlere ve üniversite çevrelerinde konuşulanlara göre yükseköğretim kurumlarını terör yuvası hâline getiren bölücü örgüt militanlarının, PKK ve onun siyasi kanadının yıllardır sürdürdükleri planlı çalışmalarla yükseköğrenim kurumlarına sokuldukları konuşulmaktadır. Doğru dürüst lise başarısı bile gösterememiş PKK militanlarının yerine ODTÜ başta olmak üzere Türkiye’nin kalburüstü üniversitelerine girebilmiş PKK sempatizanlarıyla doğu ve güneydoğu kökenli başarılı bazı gençlerin tehdit ve şantajla sınavlara sokulduğu, böylece örgüt militanlarına sınav kazandırıldığı iddia edilmektedir.
Diğer taraftan birkaç yıldan beri doğu ve güneydoğuda devlet otoritesi kalmadığı, Millî Eğitim ve İçişleri Bakanlıklarıyla ÖSYM yetkililerinin üniversite giriş sınavlarının güvenli, sağlıklı biçimde yapılmasını temin edemedikleri için sınavlar sırasında PKK yanlısı öğretmenlerin örgütün belirlediği öğrencilere yardım ettiği söylenmektedir.
ÖSYM’de hazırlanan soruların PKK tarafından çalındığına dair iddialar da ayrıca araştırılması gereken bir husustur.
Söz konusu iddialar, birkaç yıl içinde devlet kadrolarında PKK kadrolaşmasının had safhaya varacağı, en hayati devlet kurumlarının bile liyakatsiz ve ehliyetsiz bölücü örgüt militanları tarafından ele geçirileceği ihtimalini akla getirmektedir. Bu iddialar, bölücü örgütün sadece üniversitelerde değil en önemli devlet kademelerinde yuvalanmasıyla sonuçlanacak “paralel” bir kadrolaşma hareketinin sürdüğüne dair görüşleri desteklemektedir.
Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde çocuklarımız sınavlarda başarılı olmak için olağanüstü gayret gösterirken; aileleri de çocuklarını geleceğe hazırlamak için maddi ve manevi fedakârlıklara, binbir zorluğa katlanırken PKK militanlarının otorite boşluğundan ve “çözüm süreci kontenjanından” yararlanarak hak etmedikleri üniversitelere sokulmaları, hem büyük bir adaletsizlik hem de fırsat eşitliğini ortadan kaldıran büyük bir Anayasa suçudur.
Nitekim binlerce aileden; evlatlarının haklarının yendiğine ve öğrenim haklarının engellendiğine, hatta çocuklarını okullara göndermeye korktuklarına dair tarafımıza ciddi şikâyetler gelmektedir.
 
Hâl böyle iken;
 
1.  Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu ciddi şekilde yaralandığı hâlde polisin, bir an önce hastaneye götürülmesini engellediği ve ölümüne yol açtığı doğru mudur?
2.  Olay günü satır ve bıçak gibi kesici ve delici aletler okula hangi yollarla ve kimlerin desteğinde sokulmuştur?
3.  PKK militanlarının grup oluşturarak yaptıkları eylemlerin önlenmesi için üniversite rektörlüklerine uyarıda bulunulmuş mudur?
4.  Bundan sonra bu tür menfur saldırı ve toplu eylemlerin yapılmaması, çocuklarımızın canına kastedilmemesi ve yaralanmaması için güvenlik birimleri tarafından gerekli tedbirler alınmış mıdır?
5.  PKK militanlarına yardım ve yataklık eden üniversite personeliyle akademisyenlerin kimler olduğunun tespiti için girişimde bulunulmuş mudur?
6.  Üniversitelerdeki bölücü eylemlerin hangi merkezden sevk ve idare edildiğini tespit etmek üzere istihbarat ve güvenlik birimlerine araştırma yapılması için talimat verilmiş midir?
7.  PKK militanlarını üniversitelere yerleştirmek için sınav çeteleri oluşturulduğu iddiaları araştırılmış mıdır?
8.  Üniversiteye giriş sınavlarında yıllarca devletin uyutulduğu, doğuda yaşanan güvenlik zaafı dolayısıyla sınavların üniversitelere PKK’lı dağıtma organizasyonuna dönüştürüldüğü iddialarının üzerine gidilmesi düşünülmekte midir?
9.  Düşünülüyorsa onlara yardım eden öğretmen ve memurların cezalandırılması için ne gibi işlem yapılacaktır?
10.  Üniversiteye giriş sınavlarında militanların yerine salonlarda yer alan jokerlerin tespiti için herhangi bir çalışma başlatılacak mıdır?
11.  Jokerlerin bilhassa ODTÜ ve Ege Üniversitesinden seçildiği iddialarının üzerine gidilerek bunların kimler olduğu tespit edilecek midir?
12.  PKK’nın kurtarılacak üniversiteleri belirlediğine ve sınav kazandırılan militanların bunlara bağlı çeşitli fakültelere dağıtıldığına dair iddiaları araştırmak üzere herhangi bir çalışma başlatılacak mıdır?
13.  Bilhassa devlet otoritesinin kalmadığı doğu ve güneydoğudaki okullarda yapılan üniversite sınavları mercek altına alınacak mıdır?
14.  Hak etmedikleri hâlde Türkiye’nin en iyi üniversitelerine giren PKK militanlarının fakültelerdeki öğrenim durumlarıyla ilgili kapsamlı bir araştırma ve soruşturma yapılacak mıdır?
15.  Yapılacaksa bunun ne zaman ve ne şekilde gerçekleştirilmesi planlanmaktadır?
16.  Adaletsizliğe uğrayan, fırsat eşitliğinden yararlanamayan ve emekleri boşa giden milyonlarca öğrenciyle anne babaların haklarını teslim etmek ve uğradıkları zararı telafi etmek için derli toplu bir proje başlatılması düşünülmekte midir?