DEVLET BAHÇELİ: CHP GENEL BAŞKANI’NIN BİR GÜN İÇİNDE HEM ÜZGÜN GÖRÜNÜP HEME DE GÜLÜCÜKLER SAÇMASI KORKUNÇ BİR İKİYÜZLÜLÜK DEĞİL MİDİR?

11 Mart 2024 13:25
Okunma
19
DEVLET BAHÇELİ: CHP GENEL BAŞKANININ BİR GÜN İÇİNDE HEM ÜZGÜN GÖRÜNÜP HEME DE GÜLÜCÜKLER SAÇMASI KORKUNÇ BİR İKİYÜZLÜLÜK DEĞİL MİDİR?

DEVLETBAHÇELİ: CHP GENEL BAŞKANI’NIN BİR GÜN İÇİNDE HEM ÜZGÜN GÖRÜNÜP HEME DEGÜLÜCÜKLER SAÇMASI KORKUNÇ BİR İKİYÜZLÜLÜK DEĞİL MİDİR?

 

AhmetDeniz AĞCA

Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Teğmen Eril Alperen Emir evladımızın 13Aralık günü cenazesine katılıp, sonra da koşa koşa DEM isimli PKK aparatınınayağına giden CHP Genel Başkanı’nın, bir gün içinde hep üzgün görünüp hem degülücükler saçması korkunç bir ikiyüzlülük değil midir?" dedi.

Bahçeli, "Şimdi sırayı31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahallî İdareler Seçimi almıştır. Bütünhilkatin tek bir haliki olan Cenabıallah’ın izni ve inayetiyle, aziz ve arifolan Türk milletinin takdir ve teveccühüyle 31 Mart eşiği sağ salim, kazasızbelasız, merkezî yönetime münasip ve müzahir olacak ölçüde aşılacaktır.Muhalefet amansız bir hastalığın pençesindedir. Birbirinin ipliğini pazaraçıkaran, sırlarını düğünevinde ifşa eden müflis partilere milletimizin itimatetmesi imkânsızdır." diye konuştu.

16 Aralık 2023 Cumartesi günüİl Başkanları Toplantısı öncesinde yaptığı basın toplantısında iç ve dışgündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunan MHP Lideri Bahçeli, basıntoplantısında şunları kaydetti:

"Muhterem DavaArkadaşlarım, Basınımızın Mümtaz Temsilcileri, Hepinizi en kalbî duygularımlabirlikte hürmet ve muhabbetle selamlıyor, basın toplantımıza hoş geldinizdiyorum. Şu anda yurt içinde ve yurt dışında; Televizyon ekranlarından, sosyalmedya platformlarından ve radyo kanallarından bizleri takip eden azizvatandaşlarımıza, aynı şekilde gönül ve kültür coğrafyalarımızda hayat vevarlık mücadelesi veren değerli kardeşlerimize selam ediyor, şükranlarımısunuyorum. Kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulan Türk milliyetçiliği davamızıyedi bölge, 81 vilayet, 780 bin kilometrekarede onurla, gururla, gürbüz birduruşla temsil eden il başkanlarımız ve il teşkilatlarımız Milliyetçi HareketPartisinin omurgasıdır. Omurga sağlamsa vücut kuşkusuz sağlıklı ve zindedir. Vebizim omurgamız saat gibi çalışmaktadır. Merhum Doç. Dr. Nurettin Topçu Hoca'mızınvurguladığı üzere, 'Kıvılcımın parlayıp sönmesini andıran hayat iki esasadayanır. Bunlar, ebedi olmak isteyen bir pırıltı ile onu örten birkaranlıktır.' Milliyetçi Hareket Partisi, devlet-i ebed müddet ile millet-iebed müddet gayesiyle karanlıkları yaran, korkulukları yıkan, korkakları yeneninanç ve irade aydınlığıdır.

Bu aydınlığı diri tutan,hatta sürekli körükleyen güç kaynağı Milliyetçi Hareket Partisinin fazilet vefedakârlıkla ihata edilmiş teşkilat yapısı, tarihî bir miras olan teşkilatçıvasfıdır. Teşkilat demek; gören göz, işiten kulak, konuşan dil, hissedenvicdan, dokunan el demektir. Teşkilat demek; kapalı bir kitabın iki sahifesigibi, tek fikir, tek ağız, birbirini tamamlayan tek mesaj demektir. Teşkilatdemek, davasının namusunu kendi namusu bilip namert oyunlara, nimet bilmezoyunculara, tarlası sırtında gezen keçe külahlı oynaklara meydanın boşolmadığını gösteren cesaret ve feraset demektir. Teşkilat demek; sen, ben,A’dan Z’ye hepimiz demektir. Sizler yurdumun her köşesinde halkımızın vurannabzını avuçlarınızda tutuyorsunuz. Buna devam ediniz. Anadolu’nun tümgüzelliklerini, insanımızın tüm özelliklerini yudum yudum içinize çekipyokuşları aşıyor, yolunuzu açıyorsunuz. Asla geriye bakmayınız. Ülkede birlik, ülküde birlik, ilkede birlikistikametinden şaşmadan; “Her Şeyden Önce Türkiye” anlayışından sapmadanMilliyetçi Hareket Partisinin mesajlarını taşıyor, hayallerini anlatıyor,hedeflerini paylaşıyor, siyasi varlığını temsil ediyorsunuz. Tereddüt vetenakuza düşmeden ilerleyiniz.

Farz-ımuhal, gecenin en zifirîanında kim var diye sorulduğunda, sağına, soluna bakmadan, kimin olupolmadığına aldırmadan, fert fert ben varım diyen teşkilat yapımızla milletimizeümit aşılıyor, Türkiye’mize ve Türk-İslam âlemine güven veriyorsunuz. Yolunuzaçık olsun. Allah’a çok şükür teşkilatlarımız çelik gibidir; birlik, beraberlikve Ülküdaşlık hukukuyla perçinlidir. Anormal bencilliğin, ıslah edilmeyenegoların, terbiyeden azade hırsların, nevzuhur öne çıkma hastalığının tasfiyeve tedavisi yapılmadıkça iç huzur ve dinamizmi yakalamak zordur. Gayrisamimi,gösteriş budalası, kibir doruğu, bindiği dalı kesen, aşağılık duygusunahapsolan, sinir sistemi kompleksleriyle bozulan kimler varsa dikkat edilmesi vetedbir alınması gereken onlardır. Siyaset; hiziplerin çatışmasına, dar kadroluekiplerin çekişmesine ortam açtığı müddetçe, yüreklerin toplu vuruşu,heyecanların topyekûn duyuşu anlam ve değerini hızla kaybedecektir. Bunun sonuve sonucu da hezimettir.

Merhum Prof. Dr. Ahmet SüheylÜnver Hoca'mızın şu sözlerine özenle kulak vermeniz hepinize tavsiyemdir:'İnsan fıtratında var olan karakter boşluğu, kıskançlığın emir-komutası altınagirince nankörlüğün, kadir-kıymet bilmezliğin sözü edilen boşluğu doldurmasıkaçınılmazdır.' Bu söze tersinden yaklaşırsak, karakterli bir insanınkıskançlığın sabotajlarına maruz kalması, çevresine hasis ve hırçın gözlerlebakması namümkündür. Birbirini kıran veya kıskanan değil, birbirine kıymetverip kılavuz olan şahsiyet, samimiyet ve hakkaniyet ölçüsüyle bezenmiş insanlarınbaşarıyı hak ettikleri pek çok tecrübeyle varittir. Bildiğiniz gibi, ekonomikıt kaynakların alternatif kullanım alanlarına nasıl tahsis edileceğiniaçıklamak için model geliştirme sürecidir. Kaynakların kıt olup olmadığıtartışmalı olsa da kesin olan bir şey varsa bizim millet ve vatan sevgimizinenginliği, kaynağının da çok zengin olduğudur. Bir dava insanı aynı zamanda birsevda nişanesi, bir vefa methiyesidir. Bahtiyarlıkla söylemeliyim ki, sizler bunişaneye bu methiyeye her zaman layıksınız. Ne var ki sevdası yalan, vefasıtalan olanların vedası da bir hayat ve siyaset gerçeğidir. Büyük bir düşünüründediği üzere, 'Faziletle fezahat, yani rezillik arasında kalın bir duvar varsa,bu duvardan bir insan geçecek kadar da büyük bir delik vardır.' O deliktengeçen geçti ve gitti, geriye davamızın şeref sancağına can pahasına sahipçıkan, bundan sonra da sahip çıkacak sizler gibi aziz ve faziletli davainsanlarımız kaldı.

Bir ara ışığı söndüzannedilen Milliyetçi Hareket Partisi, nice iman ve dava erinin cesurmücadelesiyle bugün elinde dev bir meşaleyle ayaktadır çünkü davamız ezcümleAllah’ın davasıdır. Turp gibi makam, marul gibi koltuk pazarlayanların,protokollere bağladıkları bakanlıkları ulufe gibi dağıtanların nasıl birmusibet oldukları netleşti mi? Gerçek yüzleri ortaya çıktı mı? Estirdiklerifırtınada yollarını kaybettiler mi? Karanlık ilişkileri deşifre oldu mu?Bunların hepsi oldu, daha neler neler olacak, bekleyip inşallah göreceğiz.Merhum Mithat Cemal Kuntay, “Üç İstanbul” isimli romanında şu altı çizilmesigereken tespiti roman kahramanının ağzından bizzat yapmıştı: 'Felaket zamanındabir millet çektiği ıstırap kadar büyüktür.' Bu veciz sözün aynısını partimiziçin de ifade etmek elbet doğrudur. Biz çilemiz kadar büyüdük, şehitlerimizle yükseldik,gazilerimizle güçlendik, acılarımızı ve yenilgilerimizi vicdan heybemizedoldurarak ileriye atıldık. Biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz. Davanın omzunabasan değil, davayı omuzlayan; Davaya yük olan değil, yükü kaldıran;

Nefsine yenilen değil, yerigeldiğinde nefsini ayağının altına alan;

Çıkarlarının bekçiliğinesoyunan değil, vatanın bekçiliğini şeref sayan;

Fitne, dedikodu, gıybet veiftiralara tenezzül ve teşebbüs eden değil;

Özüyle, sözüyle, özdeğerleriyle, öz güveniyle Müslüman Türk’ün timsali olan bir teşkilat yapısı vebuna can veren dava insanı varlığıyla biliniz ki, sadece içimizdeki hainleredeğil yedi düvele meydan okumamız mukadderdir. Muvaffakiyetin mukadder olmasıiçin meşveretin, mukavemetin, muvazenenin, muhasebenin ve muhabbetin kökleşmesilazımdır. İnsan eksilterek siyaset yapamayız, yapılamaz. Bilakis siyasettemaksat gönül kazanmaktır, gönül almaktır, her insanımızı hızır, her gecemizikadir bilmektir. İnsan inciterek siyasette ilerleme kaydedilmez, ancak irtifave itibar kaybedilir. Bilahare siyasetin rotası incelikle ve insaniyetölçülerine riayetle tayin ve temin edilmelidir. Milliyetçi-Ülkücü Hareketinyaptığı da yapacağı da aynen budur. Ancak sırf kaybetmemek uğruna yanlışlaragöz yumamayız. Davamızın bekası için zorlu kararları yeri ve zamanı geldiğindealmak durumundayız. Hiç kimsenin, hiçbirimizin davanın önünde veya üstündeolmadığını idrak mecburiyetindeyiz. Bugün göstereceğimiz bir zafiyetingelecekte ağır faturasına katlanacağımızı öngörmekle mükellefiz. Teşkilatımızınbir makinenin dişlilerini andıran bünyesi kapsamında, Her arkadaşım görevinilayıkı veçhile ve tevazuyla yerine getirdikten sonra mesele yoktur. Bu suretlekalp sefası ve vicdan huzuruyla geleceğe güvenli adımlarla yürüyüşümüz günbegünhızlanacaktır. Biz ayakları meçhule basan, başı da müpheme bakan devre mülktarzında bir siyaset anlayışını elimizin tersiyle itiyoruz. İnsanımızınkalbindeki kapalı ve bulutlu havayı huzur iklimine çevirmenin dışında bir arzutaşımıyoruz. Dava ve iddia sahipleri olarak, güzel düşünülmüş yalanlara, üstübaşı temiz kepazeliklere, teselli veren nifaklara, hak edilmemiş zaferlere aslaitibar etmiyoruz. Yakın tarihimizi, sosyal ve fikir hayatımızı gerçek birbilgenin zekâ ve sezgileriyle kavrayan merhum Mehmet Arif Bey, 93 Harbi’ninacıklı ve ibret almamız gereken hatıralarını anlattığı 'Başımıza Gelenler'isimli muazzam eserinde aynen şöyle yazmıştı: 'Vehim etmeyip, Allah’a tevekkülile herkes hissesine düşen vazifeyi icrada kusur etmezse mesut bir neticealınacağından şüphe olunamaz. Emin olun, bizi meyus eden felaketler vazifehissine bigânelik belasıdır bütün.' Bir adım sonrasını düşünmeyen günübirlikhamleler, atiye değil de ana düşkün hevesler bilinmesini özellikle ümit ederimki, sonuçsuz kalmaya her zaman mahkûmdur. Tarihsel bir perspektif ışığında,hayatın ve insanın gerçeklerini ilkelerinin pençesiyle kavrayamayan birsiyasetin ne mecalinden ne de mefkûre ve mesuliyetinden bahsedilecektir. Noktazamandan akan zamanın yol haritasını belirlemek; yani geleceğin canlı resmini bugününimkânlarıyla kafamızın tuvaline çizmek ülkü sahibi insanların başlıcavazifesidir. Bunun için de sürekli tetikte, sürekli teyakkuzda olmak lazımdır.Şimdilerde önemsiz ayrıntı gibi telakki edilen bir konu yarın karşımıza çokciddi badireler, çok ciddi sıkıntılar çıkarabilecektir. İhmal veihtiyatsızlığın en az ihanet ve işgal kadar vahim sonuçlara kapı aralamaihtimali taşıdığı tarihî vaka ve vesikalarla sabittir. 2’inci Meşruiyet Dönemi sadrazamlarındanMahmut Şevket Paşa; Kuveyt, Katar ve Bahreyn’i Mayıs 1913’te İngilizlere teslimetmiş ve anılarında yürek yaralayan çarpık gerekçelerini de şöyle anlatmıştı:'Kuveyt ve Katar gibi çölden ibaret olan iki kaza yüzünden İngiltere ileihtilaf çıkaramazdık. Bu ehemmiyetsiz topraklardan ne gibi istifademizolabilirdi?' Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın çakıl taşına sahip çıkan ulviiradesiyle çöl ve çorak diyerek vatan topraklarını tereke malı gibi göreniradesiz ve sefil zihniyetlerin ayrım noktasında elbette tarafımız vedurduğumuz yer bellidir, hiç de değişmemiştir. 19 Eylül 1921 tarihinde yapılanHeyet-i Vükela toplantısında, dönemin Sadrazamı Tevfik Paşa’nın YunanlılarınAnadolu’yu boşaltmaları karşılığında Trakya’dan vazgeçme teklifiyle vatantopraklarının çöl diye terki aynı utanmazlığın, aynı uçurumun iki yüzü, ikiyakası gibidir. 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi imzalandığı vakit merhumRauf Orbay Paşa acul iyimserliğini mahfuz tutarak temelsiz ve temkinsizmemnuiyetini, gördüğü serabı gerçek zanneden yüksek ateşli bir hasta gibi dilegetirmişti. Hatta İngilizlerin Osmanlı İmparatorluğu’na dostane davrandığınıileri sürerek, mütarekeyi yenen ile yenilen arasında değil, belki eşit güçlerarasındaki çarpışmalara son veren sözleşme olarak yorumlamıştı. Hâlbuki birdevlet ve siyaset adamında olması mecburi olan fehim ve ferasettenmahrumiyetini acıklı şekilde ispat ederek karsısındaki müstevli emelin Devlet-iAliyye’nin varlığına ve hükümranlık haklarına kastetmek üzere hareketegeçtiğini maalesef algılayamamış, okuyamamıştı. Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp,bir defasında kızı Hürriyet’e yazdığı mektupta aynen şöyle seslenmişti:'İnsanda akıl, irade, mefkûre varken zilleti kabul edemez kızım.' Hamdolsunbizde akıl da vardır, irade de vardır, ülkü de vardır, ahlak da vardır, bunedenle zilletin, melanetin, ihanetin ve rezaletin semtimize uğraması diye birşey söz konusu değildir. Merhum Prof. Dr. Fuat Köprülü Hoca’mıza göre, tarihtekurulan Türk devleti sayısı yaklaşık 120’dir. Hepsi baş tacımızdır. Hepsimedarıiftiharımızdır. Hepsi bizi biz yapan cevheri aslimizdir. Kurduğumuzdevlet sayısı bu kadar olsa bile milletimiz her zaman birdir ve adı da Türkmilletidir. Geçmişten aldığımız dersler gelecekteki dirayet kaynağıdır. Mayasıtutmuş hamur nasıl teknede durmazsa zamanı gelmiş bir yükselişin, umutsuzluğunmahzenini yıkan muazzez bir heyecanın önüne de hiç kimse, hiçbir odakgeçemeyecektir. Kutlu ceddimiz Oğuz Han diyor ki: Türk denizdeki sedefe benzer,orada iken kadri bilinmez. Fakat denizden çıkarıldıktan sonra padişahlarıntacı, gelinlerin ziyneti olur. Artık gün doğmuş, tan yeri aydınlanmıştır. Türkmilleti sadırdan satıra, sedeften sefere, seferden zafere, zaferden cihanşümulbir kudrete talip ve kararlıdır. Bunun kaldıracı ve sıçrama rampası da Türk veTürkiye Yüzyılı hedefleridir. Türk tarihi bizlere inkâr edemeyeceğimiz ve aslayok sayamayacağımız bir misyon tahmil etmiştir. Vaki misyon mucibince geleceğinsüper güç ve lider ülke Türkiye’sinin mimarisi fikrî tasavvurumuza ve siyasitasarrufumuza emanettir. Bu emaneti bihakkın kucaklayıp istikbalin tertemizTürk kuşaklarıyla buluşturacak ruhun tastamam temerküz ettiği ittifak da Cumhurİttifakıdır. Tarih ile coğrafyayı birbirine bağlayan, dünyayı Türkçe okuyan,Kızılelma sevdasıyla yanıp tutuşan, İlayikelimetullah gayesiyle kavrulan birirade cumhur namıyla sivrilmiş, Türkiye’nin, mazlum toplumların, Türk ve İslamyurtlarının umudu ve ufku mertebesine tırmanmaya başlamıştır. Bu tırmanış yarımkalmamalıdır. Bu tırmanış sekteye uğramamalıdır. Bu tırmanış herhangi birengele takılmamalıdır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve MilletvekiliGenel Seçimleriyle yasama ve yürütme Cumhur İttifakının müessir ve münhasırkazanımlarıyla tezahür etmiş, böylelikle yeni yüzyılın ilk harcı karılmıştır.Şimdi sırayı 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahallî İdareler Seçimi almıştır.Bütün hilkatin tek bir haliki olan Cenabıallah’ın izni ve inayetiyle, aziz vearif olan Türk milletinin takdir ve teveccühüyle 31 Mart eşiği sağ salim,kazasız belasız, merkezî yönetime münasip ve müzahir olacak ölçüde aşılacaktır.

ÜÇBELEDİYE FAZLA, BEŞ BELEDİYE AZ ALMA MAKSADINDA DEĞİLİZ

Milliyetçi Hareket Partisi 31Mart 2024 tarihini, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yüzyılına ivme verecekdemokratik bir sınır hattı olarak değerlendirmektedir. Evvelemirde partimizadına şunu ifade etmeliyim ki;

AK Partiyle yapılangörüşmelerimizde, üç belediye fazla, beş belediye az almak maksadından ziyadeTürk ve Türkiye Yüzyılının tecellisine odaklandığımızı, Ülkemiz ve geleceğimizadına her türlü özveriyi karşılık beklemeksizin gösterdiğimizi samimiyetlepaylaşmak istiyorum. Dün itibarıyla partimize yapılan aday adaylığımüracaatları sona ermiştir. Kısa bir zamanda adaylarımızı belirleyip sahadakiçalışmalarımızı azim ve coşkuyla yaygınlaştıracağız. Mesele hangi belediyebaşkanlıklarının partimizin uhdesinde olmasından daha çok Cumhur İttifakıolarak neyi, nasıl, nereye kadar başaracağımızın ilkesel tutum ve duruşununTürkiye’miz adına ön hazırlığını yapmaktır. Ummana damlayıp ebedîleşen billursu damlaları misali, bir güneş gibi doğan Türk devrine bizim de yürektendesteğimiz olacaktır.

Ve bu tercihimiz şüphesiz hertürlü pazarlık bahsinden tamamıyla muaftır.

Günleri aylara, aylarıyıllara eklemleyen zaman tünelinde her şey değişip ters yüz olsa da Elletutulur objeler, gözle görülür suretler kaybolup gitse de Türk milleti kıyametekadar yaşayacak, ebediyetin gökyüzünde tıpkı bir Süheyl yıldızı olupparlayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi üstüne düşen sorumlulukları harfiyenyerine getirecektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yüzyılında basit siyasi hesapyapacak, çetele tutacak, sen onu aldın, ben bunu aldım, sen çok aldın, ben azaldım diyecek, bulanık suda balık avlayacak ne tıynetimiz ne de merakımızvardır. Önce ülkem ve milletim diyorsak bunun gereğini seve seve yapmalıyız.Biz neysek oyuz. Ne söylemişsek yaparız. Ne söz vermişsek tutarız. Olduğumuzgibi görünür, göründüğümüz gibi oluruz. Ayırmadan, ayrışmadan, Türkiye içincanla başla çalışacağız. Birliğin gücüyle, herkes için, herkese göre belediyediyeceğiz.

ATATÜRKGİBİ İLK GÜNDEM MADDEMİZ İSTİKBAL VE İSTİKLALDİR

Genelden yerele birliği,ülkede yönetimde dirliği birliğin gücüyle başaracağız. İstikrar ve hizmet içinuyumlu yönetimle umutlu geleceğe muhakkak ulaşacağız. Gazi Mustafa KemalAtatürk’ün yola çıkarken ilk gündem maddesi istikbal ve istiklaldi. Bizim deaynısıdır, hiç kimse fıtrat değişir sanmamalıdır, bu kan, yine o kandır. Cumhurİttifakı olarak büyük resme kafa yoruyor, kabuğa değil öze bakıyor, tek tekağaçtan ziyade ormanın bütüne odaklanıyoruz. Siyasi kulislerin müfsit akıntısınakapalıyız. Küfürden daha şiddetli olan fitne akınına hazırlıklıyız vebağışıklık kazanmış hâldeyiz. Hakikat gelince hıyanetin yerle yeksan olacağınınbilincindeyiz. Araba çamura battıktan sonra yol gösteren çok olurmuş, biztekerimize çomak sokmak için tetikte bekleyen çamur zihniyetleri, çarpıkniyetleri, münafık siyasetçileri, iç ve dış husumet cephesinde tüfek çatanahlaksızları her cephede bozguna uğratmaya muktediriz. Velhasıl, Cumhurİttifakı kararını vermiş, mutabakata varmış, 31 Mart 2024 tarihi için yolakoyulmuştur. Kaldı ki, AK Partiyle çözemeyeceğimiz bir mesele de olmayacaktır.Bize düşen görev çok çalışmaktır. Siyasi gayemiz Türk ve Türkiye Yüzyılıhedeflerinin çatısını örmek, gelecek nesillere huzurlu, istikrarlı, güvenli,gelişmiş, temel sorunlarını köklü çözümlerle buluşturmuş bir ülkeyi mirasbırakmaktır. Milleti ve ülkesinin varlığı için candan, yârdan ve yarınlardanvazgeçmeye yeminli olan Milliyetçi-Ülkücü Hareket için esas amaç kazanacağıbelediye sayısından daha fazla Türkiye’nin ve Türk milletinin ebedî saadet veselametidir. Zehirlenmiş ve zincirlenmiş muhalefetin seçenek olmaktan bütünüyleuzaklaştığı bu dönemde, yeni yüzyılı tek yürek hâlinde inşa etmeliyiz. Yanlışıalkışlayanların fikri yoktur. Eğri ile doğruyu ayıramayanların aklı yoktur.Yalana ve yozlaşmaya sahip çıkanların ahlakı yoktur. İşte Türkiye’deki köksüzve kimliksiz muhalefetin durum aynısıyla böyledir. Devir artık Türk devridir.Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Yerel yönetimlere düşen zillet lekesinikazıyarak çıkarmak Türk Devrine, Türkiye Yüzyılına, uyanan tarih ve millî şuuramüstesna bir hizmettir. Biz hizmetkârız, biz millet sevdalısıyız, biz vatanınserdengeçtileriyiz, biz Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakıyız.Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümü aynı zamanda geleceğin ön sözü veön yüzüdür. Bu niteliğiyle iki hafta sonra uğurlayacağımız 2023 yılı millî hafızalarakazınmıştır. Yıl içinde hiç unutulmayacak olaylar yaşanmıştır. Bunlar arasındaen göze çarpanı, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli ikiz depreminasrın en korkunç felaketlerinden birisi olarak milletimizi hüzne boğmasıdır.Devlet-millet dayanışmasıyla depremin yaraları sarılmış, enkazın vahim izleriel birliğiyle silinmiştir. Huzurlarınızda depremde hayatlarını kaybedenvatandaşlarımızı, kahraman şehitlerimizi rahmetle, hürmetle anıyor, hepsininruhu şad olsun diyorum. Allah’tan dileğim, milletimizi ve ülkemizi görünürgörünmez kaza, bela, hastalık, afet ve yıkımlardan esirgemesidir. Devlet bütünimkânlarını devreye alarak deprem bölgesine müdahale etmiş, belki de dünyagenelinde nadiren görülecek bir süratle felaketin ağır sonuçları en azaçekilmiştir. Depreme karşı dayanıklı ve güvenli konutların yapımı hızla devametmektedir. Depremzede hiçbir vatandaşımız açıkta kalmayacak, sahipsiz veçaresiz bırakılmayacaktır. Deprem bölgesindeki illerimizin kesintisiz hizmetalması, bu çerçevede 31 Mart 2024 Seçimlerinde istikrarın devamı boynumuzunborcudur. Türkiye’nin gelecek planlamasının ilk sıralarında depremle mücadeleyer alacaktır. Cumhur İttifakı bu hususta proje bazlı, risk ve tehditlerianaliz eden, buna karşı çözümler üreten ve proaktif hazırlıklarını hiçbirtavsama göstermeden hayata geçirmektedir. Muhalefetin depremle ilgili istismar,yalan ve saptırmadan başka söyleyeceği tek sözü yoktur. Bu konuda hevesleriyoktur, heyecanları yoktur, hedefleri yoktur. Yaparsa yine Cumhur İttifakı yapacak,mutlaka da başaracaktır.2023 yılında milli irade tecelli etmiş, Cumhur İttifakı14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 Seçimlerinden alnının akıyla ve demokratik aklanmaylaçıkmıştır. Birinci beş yıllık döneminde, bağlanan umutları karşılayan, ihtiyaçduyulan istikrar ve güveni sağlayan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ikinci beşyıllık devresine millî iradenin desteğiyle geçmiştir. 14 Mayıs ve 28 Mayıs Seçimleriturnusol kâğıdı işlevi görerek muhalefetin tükenişini, gizli kapaklıpazarlıklarını, kaç ortaklı olduğunu sayamadığımız sipariş masanın asılmahiyetini gözler önüne sermiştir. Türkiye’nin öncelikli sorunlarından birisimuhalefetin iflas bayrağını çekmesidir. Demokrasiyi erozyona uğratan çirkefmuhalefet kendi kendini yiyip bitiren siyasi organizmaya dönüşmüş, bununla dakalmayıp iç barış ve huzur ortamına kesif bir cephe açmıştır. Zillet ilehezimet arasında bir sarkaç gibi sallanan CHP, İP, DEM ve diğerlerininTürkiye’yi siyasi kriz ve kaosa sürüklemek için her alçak tertibe başvurduklarıgizlenemez boyutlardadır. Kimin kimi çelmelediği kimin kime tuzak kurduğuöylesine karmaşıklaşmıştır ki, tam bir akıl tutulması, tam bir ahlak kırılması,tam bir siyasi vicdan dağılması ortaya çıkmıştır. Türkiye düşmanlarının siyasitaşeronu olacak kadar seviyesiz ve cibilliyetsiz hâle gelen partilerin sadecedemokrasiye değil, Türkiye’ye de zarar verdikleri çok açıktır. Dünyanın hiçbirmedeni ülkesinde millî ve manevi değerleriyle çelişen, milletine ve devletineçemkiren bir muhalefet yapısı görülmez, görülemez, görülmemiştir.

MUHALEFETAMANSIZ BİR HASTALIĞIN PENEÇESİNDEDİR

Muhalefet amansız birhastalığın pençesindedir. Birbirinin ipliğini pazara çıkaran, sırlarınıdüğünevinde ifşa eden müflis partilere milletimizin itimat etmesi imkânsızdır.Birbirine demediğini bırakmayanların, seçim sonuçlarının vebalini yıkmak içinaynaya bakmak yerine suçlu ve sorumlu arayanların, bugünkü aklıyla dünkü aklınıyerenlerin Türk siyasetinde varlığı esasen demokratik utançtır. Milletimbilmelidir ki, bizim için asıl tehlike dış düşmanlar değil, siyasete yuvayapmış, hasbelkader TBMM’ye girmiş siyasi tufeylilerdir. Bu hâliyle CHP temeldegüvenlik sorunudur. PKK’nın demlenmiş hâli olan sözde bölücü parti güvenliktehdididir. İYİ Parti kendi içinde bile dümen, düzen, alavere, dalavere, kumpasve kutuplaşmadır. Diyorlar ki, muhalefette yaprak dökümü varmış. Bunusöyleyenlere sormak isterim ki, kökü olmayanın dalından ve yaprağındanbahsetmek akıl ve mantık işi midir? Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümümünasebetiyle, önümüzdeki yeni yüzyılın anahtarı Cumhur İttifakı tarafındanimal edilmiştir. Fakat Türkiye’yi kilitlemek isteyenler de faal hâldedir.Muhalefet bu mihrakların istetmesi, işletmesi ve iş birlikçisidir. Bir yanda1923 yılının kurucu ilke ve felsefesiyle, Millî Mücadele’nin birikim ve bıçkıniradesiyle Türk ve Türkiye Yüzyılının cümle kapısı aralanırken; diğer yandasinir sistemimizi, moral ve millî değerlerimizi hedef alan, üstelikmaneviyatımızı sarsma planıyla tatbik edilen sistematik operasyonlar, yoğunpsikolojik harekâtlar gözlemlenmektedir. Son günlerde iç ve dış bağlantılarınınaşikâr olduğu bu karanlık kampanyanın eş güdüm hâlinde ve adım adım ilerletilipmevzi elde ettiği görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümünü,Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin heyecan ve motivasyonunu tahrip etmek,taciz etmek, bundan mülhem miadı dolmuş tartışmaları yeniden alevlendirmek,toplumsal gerilimi tırmandırmak için çok tehlikeli bir sayfa açılmıştır. İlkolarak, fenomen adıyla ortaya dökülüp para ve servetinin kaynağı şaibeli vemuamma olan sonradan görme bir avuç çapulcunun yarattığı olumsuz hava,milletimizde uyandırdığı infial ve öfke hâlidir. Bunun yanında insanlarımızıprovoke eden sosyal medya görüntüleri, itibar suikastları, iftira düzeneğikuran sosyal medya hesapları, merdiven altı cemaat ve tarikatlarınşımarıklıkları, maneviyat dolandırıcıların şovları tahammül sınırlarınıaşmaktadır. Vatandaşlarımız alın teriyle, el emeğiyle ve geceli gündüzlü hayatmücadelesi veriyorken, aklını kaçırmış gibi para harcayıp, kahvesini altıntozuyla yudumlayan arsızların mantar gibi bitmeleri bir sistem sorunu olarakservis edilmektedir. Buradaki amaç peyderpey telafi edilen sosyal ve ekonomikeşitsizliklerle cılız siyasal tepkiyi kamçılamak ve karıştırmak, Türkiyealeyhine yığınak oluşturmaktır. Bu kapsamdaki hedef; sosyal anarşi üretmek,toplumsal itirazları siyasal tazyikle beslemek, maneviyatımız üzerinde kuşkularuyandırmaktır. İkinci olarak, Türk futbolunda muhkem yeri olan kimi insanlarınillegal fonlara yüksek faiz beklentisiyle astronomik paralar yatırması, Böylesiçarpıklığın bir banka ve bu bankanın çalışanı vasıtasıyla yaşatılması yalnızcahukuksuzluk değil bir ahlak ve maneviyat sorunu olarak belirmiş vesomutlaşmıştır. Bu skandal Türk sporunu tartışmaya açmış, açgözlülüğübelgelemiştir. Daha çok kazanma daha çok faiz geliri alma, bunlara dagayrimeşru yollarla ulaşma çabası sosyolojik rahatsızlığa yol açmış, ekonomikmemnuniyetsizliği kışkırtmak için pusu atan çevreleri iştahlandırmıştır. Bukapsamdaki hedef; ahlak, adalet, eşitlik ve gelir dağılımı eksenindekitartışmaları sistem ve devlet krizine tahvil etme aymazlığı ve kurnazlığıdır.Somali Cumhurbaşkanı oğlunun bir vatandaşımızın trafikte ölümüne yol açmasındanhemen sonra ülkesine çekip gitmesi, bunun üzerine muhalefetin dedikodu çarkınıdöndürmesi hep bu aymazlık ve kurnazlığa destektir. Elbette SomaliCumhurbaşkanı’nın oğlu Türk adaletinin önünde hesap vermekle yükümlüdür. Üçüncüolarak, Ankaragücü ile Rizespor arasındaki müsabakanın bitiminden hemen sonra maçınhakemine yönelik yumruklu saldırı, bunun ardından olağanüstü bir ortamınyaratılması, Türkiye Futbol Federasyonunun süreci sağduyu ve soğukkanlılıklayönetememesidir. Mehmetlerimiz, polislerimiz, korucularımız, masum insanlarımızşehit edilirken çıtı bile çıkmayanların birdenbire ortalığı ayağa kaldırmakiçin seferber olmaları bize göre son derece düşündürücü bir çarpıklıktır.Hakemimize karşı yapılan Vandal saldırıyı ön şartsız lanetliyoruz ancak bu kabagüç gösterisini Türkiye’nin imajını yaralamak için kullananları, bir kaşık sudafırtına koparanları aynı derecede maksatlı ve marazi olarak addediyoruz. Bukapsamdaki hedef; sahaların ve tribünlerin ateşiyle toplumsal tansiyonuyükseltmek, Türkiye karşıtı çevrelerin eline koz vermek, istikrarsızlığa çanaktutmaktır. Oyunu görüyoruz, kumpası fark ediyoruz.

DİLDEMEK MİLLET DEMEKETİR

Dördüncü olarak, TBMM’deKürtçe konuşma yapılması, buna müşfik ve müsamahakâr davranış gösterilmesi,ayrıca bir haine karşı son zamanlarda artan ilgi ve yapılan övgülerdir. Dildemek millet demektir. Türk milletinin ve Türkiye’nin dili Türkçedir. Türkçemizistiklalimizin ve millî birliğimizin kemer taşıdır. TBMM’de Türkçe dışındakonuşma yapmak, buna göz yummak Türkiye’ye ve bin yıllık kardeşliğimizeyapılabilecek en büyük kötülüktür. Herkesin ana dili saygındır. Kürt kökenlikardeşlerimizin Kürtçe konuşması bizi rahatsız etmeyecektir. Bu bizimzenginliğimizdir. Fakat ana dil bahanesi altında Türkçenin melezleşmesinemüsaade etmemiz düşünülemeyecektir. Dilde başlayan bir çözülmenin nerelerekadar ulaşacağını son 1,5 asırlık tarihimize bakan her uyanık şuur hemengörecek ve kaygımıza hak verecektir. Türkçemiz şerefimiz, anamızın ak sütü,varlığımızın sancağı, geleceğimizin güvencesi, bekamızın canevidir. Bununla eş zamanlıolarak bir isyan elebaşının âdeta bir kahraman olarak tanım ve telaffuzu sabırtaşımızı çatlatmıştır. Tarih ve milletin huzurunda söylüyorum; Hınıslı Said birvatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır, katildir, canidir,emperyalizmin uşağıdır. Piran’da askerlerimize saldıran, halkı isyana teşvikeden, Genç, Palu, Elâzığ, Silvan, Lice, Varto işgaline kalkışıp Diyarbakır’ıele geçirmek için saldırı düzenleyen, eğer bu işgal başarılı olsaydıİngiltere’den sözde Kürdistan için destek isteyeceğini itiraf eden bir soysuzakim övgü yağdırıyorsa onunla aynı çukurdadır. Onlara dikkat ediniz, kalplerimilletle çarpmaz, gözleri milletle yaşarmaz, göğüsleri milletle kabarmaz. 2014yılında Şeyh Said isminin Diyarbakır’da bir bulvara verilmesi, en baştaDiyarbakırlı kardeşlerime ağır bir hakaret ve saygısızlıktır. Çünküteröristlerin geçim kapısı Türk ve Kürt düşmanlığıdır. Bunlar kan içenvampirlerdir. Şeyh Said silahlı ayaklanmasında askerlerimiz, yöre insanımızşehit olmuş ve yaralanmış, gasp, yağma ve hırsızlıklarla genel asayişbozulmuştu. Allah’a çok şükür kahraman Türk askeri ayaklanmayı bastırmış veayaklanan teröristlerin başını ezmiş; Şark İstiklal Mahkemesinde yargılanan 80sanıktan 48’i 1925 yılının 28 Haziran’ı 29 Haziran’a bağlayan gecesindedarağacına çıkarılmıştır. Şeyh Said’in damadı Melekanlı Şeyh Abdullah’ın sonsözleri bakınız nasıldı: 'Gazetecilere dönüp yazın dedi, biz bu hainlere uyduk,başkası uymasın.' Damadının hain dediğine bugün kahraman diyenler aynı ihanetinyolcularıdır. CHP Genel Başkanı’nın, bir televizyon kanalında yaptığı ‘Buayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş acılar, bugün bazı torunlarınınkalbini acıtıyorsa o acıya saygılı olmak gerekir.’ açıklamasının neresinidüzeltelim? Aziz Atatürk’ün mirasının yağma edilmesini, hatıralarına ihanetedildiğini daha nasıl anlatalım? Ne acısı, neyin acısı, unutulmasın ki,hainlere acıyan Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’ne teröristlerinpenceresinden bakan çürümüşlerdir.

CHPGENEL BAŞKANI’NIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ

 CHP Genel Başkanı şehitlerimizin acısını neyapacak? Nasıl izah edecek? Nereye koyacak? Pençe-Kilit Harekât bölgesinde ŞeyhSaid’in gayrimeşru çocukları tarafından şehit edilen 25 yaşındaki Teğmen ErilAlperen Emir evladımızın 13 Aralık günü cenazesine katılıp, sonra da koşa koşaDEM isimli PKK aparatının ayağına giden CHP Genel Başkanı’nın, bir gün içindehep üzgün görünüp hem de gülücükler saçması korkunç bir ikiyüzlülük değilmidir? Peki Alperen evladımızın acısıyla kavrulan muhterem ailesine, silah arkadaşlarınave milletimize CHP Genel Başkanı saygı ve samimiyet gösterecek mertliğe vevicdana sahip midir? Şark İstiklal Mahkemesi Başkanı merhum Mahzar MüfitKansu’nun şu sözleri bizim de sözümüzdür: 'Döktüğünüz kanların, söndürdüğünüzocakların cezasını adalet sehpasında hayatınızla ödeyerek hesap vereceksiniz.'Ve o hesap sorulmuş, hainler sallandırılmıştır. İsrail’in Gazze’ye yönelikinsanlık dışı saldırıları devam etmektedir. Gazze’de bir soykırım vardır, Nazitoplama kamplarının benzerlerini aratmayacak görüntüler medyaya yansımıştır.

İsrail masumları canlı kalkanyapmaktadır. 12 Aralık 2023 tarihinde BM Genel Kurulunda görüşülen ateşkestasarısına 153 ülke kabul oyu vermiş, 23 ülke çekimser kalmış, 10 ülkede retoyu kullanmıştır. İsrail uluslararası toplumda yalnızlaşmaktadır. ABD yönetimide cani Netenyahu’yu eleştiriye başlamış, hükûmet değişikliğine ihtiyaçolduğunu üst perdeden açıklamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın, ABD BaşkanıBiden ile 14 Aralık 2023 Perşembe akşamı yaptığı telefon diplomasisinde,Türkiye’nin haklı tezlerini, makul görüşlerini ve yapıcı tutumunu bir kez dahavurgulaması, muhatabını Gazze’deki insani felaketle ilgili sorumluluk almayadavet etmesi bize göre çok değerlidir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın sesine kulakvermek, mücadelesini desteklemek, insani dramı sona erdirmek küresel vicdanınve tüm ülkelerin ilk gündem konusu olmalıdır. Nihayet İsrail ile Filistinarasında derhâl ateşkes sağlanmalıdır. İki devletli çözüm vasatıoluşturulmalıdır. Çocuklar ölmesin diyorum, mazlumlar ölmesin diyorum, barış,huzur ve istikrar hem bölgemize hem de dünyaya hâkim olsun niyazındayım. Ayrıcabaşıboş sokak hayvanlarının saldırısına uğrayan çocuklarımızın, savunmasız veyaşlı insanlarımızın dramı bizleri müteessir kılmaktadır ve bu sorun kökündençözülmeli, insanımızın can güvenliği bedeli ne olursa olsun güvenceyekavuşturulmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin, Türk-İslamâleminin ve tüm insanlığın yeni yılını şimdiden tebrik ediyorum. Azizmilletimizi ve sizleri saygıyla selamlıyor, bahtiyarlıkla, başarıyla vesağlıkla geçecek bir yıl diliyorum. Sağ olun, var olun, Cenabıallah’a emanetolun diyorum."

HINISLISAİD YAŞADIĞI DÖNEMİN TERÖRİST BAŞIDIR.

MHP Genel Başkanı DevletBahçeli, kayyumdaki Diyarbakır Belediyesi tarafından biri bulvara Şeyh Saitisminin verilmesine tepki göstererek; "Cumhur İttifakı 31 Mart 2024 içinyola koyulmuştur. AK Parti ile çözemeyeceğimiz bir mesele olmayacaktır."dedi. Bahçeli, "Şeyh Said" tartışmasına da "Hınıslı Said birvatan hainidir. Yaşadığı dönemin teröristbaşıdır. Kim övgü ile bahsediyorsaonunla aynı çukurdadır." diyerek dâhil oldu. Partisinin 16 Aralık 2023Cumartesi günü yapılan il başkanları toplantısında konuşan Bahçeli, muhalefetihedef alarak şunları söyledi:

"CHP, İP ve DEM zilletile hezimet arasında sarkaç gibi sallanmaktadır. Bu partiler hem demokrasiyehem de Türkiye’ye zarar veriyorlar. Muhalefet bir hastalığın pençesinde.Birbirlerine demediğini bırakmayanların Türk siyasetinde varlığı demokratikutançtır. Bizim için asıl tehlike siyasete yuva yapmış siyasilerdir. CHPgüvenlik sorundur. Sözde bölücü parti DEM Parti güvenlik tehdididir."

MHP Lideri Bahçeli, 31 Mart2024 tarihinde yapılacak olan yerel seçimle ilgili şu değerlendirmelerdebulundu: "Kızılelma sevdasıyla yanıp tutuşan dünyanı Türkçe okuyan cumhurnamıyla sivrilmiştir. Bu durum yarım kalmamalıdır. 14 Mayıs ve 28 Mayıs Seçimleriile yasama ve yürütme Cumhur İttifakının kazanımı ile sonuçlanmıştır. Şimdisıra 31 Mart’taki seçimlerde. Allah’ın izni ile 31 Mart eşiği sağ salim kazasızbir şekilde aşılacaktır. AKP ile yaptığımız görüşmelerde Türk ve Türkiye’yeodaklandığımızı karşılık gözetmeksizin hedeflerimiz için çalıştığımızı söylemekistiyorum. Mesele hangi belediye başkanlıklarının partimizde olmasından dahaçok Cumhur İttifakı olarak neyi ne kadar başarabiliriz sorusuna cevaparamaktayız. Her şey değişip ters yüz olsa da Türk milleti kıyamete kadaryaşayacak."

Bahçeli, AKP ile ittifakortaklığına bağlılığını da "Büyük resme kafa yoruyoruz. Siyasi kulislerekapalıyız. Cumhur İttifakı kararını vermiş mutabakata vermiş yola koyulmuştur.AK Parti ile çözemeyeceğimiz bir mesele yoktur." sözleriyle ifade etti.Bahçeli, diğer mesajları şöyle:

"FENOMENADIYLA ORTAYA DÖKÜLEN BİR AVUÇ ÇAPULCU..."

- Fenomen adıyla ortayadökülüp servetinin kaynağı muamma olan bir avuç çapulcunun yarattığı olumsuzhava ve insanımızda yarattığı öfke hâli. Sosyal medya hesapları, tarikatlarınşımarıklıkları, maneviyat dolandırıcılarının şovları tahammül sınırlarınıaşmaktadır. Aklını kaçırmış gibi para harcayıp kahvesini altın tozuylayudumlayan arsızların mantar gibi bitmeleri sistem sorunu olarakbelirtilmektedir.

TFFSSÜRECİ YÖNETEMEDİ

Futbolda birtakım insanlarınfaiz için astronomik paralar yatırması, sadece hukuksuzluk değil, maneviyatsorunudur. Daha çok faiz alma, bunlara da gayrimeşru yollarla ulaşma çabasısosyolojik rahatsızlığa yol açmıştır. TFF süreci sağduyu ile yönetememiştir. Masum insanlarımız şehitedilirken çıtı çıkmayanları birdenbire seferber olmaları bize göre son derecedüşündürücü çarpıklıktır. Hakemimize Vandal saldırıyı lanetliyoruz. Hedefsahaların ve tribünlerin ateşi ile toplumsal tansiyonu yükseltmek, Türkiyekarşıtı çevrelerin eline koz vermektir.

 

SOMALİCUMUHURBAŞKANI’NIN OĞLU AADLET ÖNÜNDE HESAP VERECEKTİR

Somali Cumhurbaşkanı'nınoğlunun ülkesine çekip gitmesi hep bu kurnazlığa destektir. Elbette Türkadaletinin önünde hesap vermekle yükümlüdür Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu.

"HINISLISAİD BİR VATAN HAİNİDİR"

Türkçemiz şerefimiz, anamızınak sütü, varlığımızın sancağı, geleceğimizin güvencesi, bekamızın canevidir.Bununla eş zamanlı olarak bir isyan elebaşının âdeta bir kahraman olarak tanımve telaffuzu sabır taşımızı çatlatmıştır. Tarih ve milletin huzurundasöylüyorum; Hınıslı Said bir vatan hainidir, yaşadığı dönemin terörist başıdır,katildir, canidir, emperyalizmin uşağıdır. Piran’da askerlerimize saldıran,halkı isyana teşvik eden, Genç, Palu, Elâzığ, Silvan, Lice, Varto işgalinekalkışıp Diyarbakır’ı ele geçirmek için saldırı düzenleyen, eğer bu işgalbaşarılı olsaydı İngiltere’den sözde Kürdistan için destek isteyeceğini itirafeden bir soysuza kim övgü yağdırıyorsa onunla aynı çukurdadır. Onlara dikkatediniz, kalpleri milletle çarpmaz, gözleri milletle yaşarmaz, göğüslerimilletle kabarmaz.

2014 yılında Şeyh Said ismininDiyarbakır’da bir bulvara verilmesi, en başta Diyarbakırlı kardeşlerime ağırbir hakaret ve saygısızlıktır. Çünkü teröristlerin geçim kapısı Türk ve Kürtdüşmanlığıdır. Bunlar kan içen vampirlerdir. Şeyh Said silahlı ayaklanmasındaaskerlerimiz, yöre insanımız şehit olmuş ve yaralanmış, gasp, yağma vehırsızlıklarla genel asayiş bozulmuştu. Allah’a çok şükür kahraman Türk askeriayaklanmayı bastırmış ve ayaklanan teröristlerin başını ezmiş; Şark İstiklalMahkemesi’nde yargılanan 80 sanıktan 48’i 1925 yılının 28 Haziran’ı 29 Haziran’abağlayan gecesinde darağacına çıkarılmıştır."

HAKEMHALİL UMUT MELEER'E YAPILAN SALDIRIYI ŞİDDETLE KINIYORUM

MHP Genel Başkanı DevletBahçeli, 12 Aralık 2023 Salı günü sosyal medya hesabı üzerinden yaptığıaçıklamada Futbol Hakemi Halil Umut Meler'e yapılan saldırıyı şiddetlekınadığını belirtti. Bahçeli, açıklamasında şunları kaydetti:

"Süper Lig’in15.haftasında oynanan MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor futbol müsabakasınınbitiminde sahaya hışım ve hınçla giren MKE Ankaragücü Kulüp Başkanı’nın görevlihakeme yumruklu saldırısı ve müteakiben meydana gelen ilave şiddet sahnelerimilletimizi derinden yaralamış, Türk sporuna gölge düşürmüştür. Bahanesi neolursa olsun asla tasvip edilmeyecek ilkel görüntüler aynı zamanda toplumsalhuzur ve güvenliğimizi de sarsmıştır. Söz konusu müsabakanın hakemi Sayın HalilUmut Meler’e yapılan şedit saldırıyı kınıyor, kendisine geçmiş olsundileklerimi iletiyor, saldırganların ve dün akşamki ortama çanak tutanprovokatörlerin en ağır şekilde cezalandırılmasını temenni ediyorum. Türkfutbol hayatının şikeyle, şiddetle, sinir nöbeti geçiren ve illegal fonlara adıkarışan kuşkulu isimlerle anılması esef ve endişe verici bir tabloyu ortayaçıkarmıştır. Ahlaklı insan, sorumluluk düzeyi yüksek insan demektir. Sporunahlak, barış ve kardeşlik doğasına muhalif faillerin ve sancılı gelişmelerinsürekli mesafe alması, bununla mündemiç sosyal bir içerik kazanması Türkiye’yizora sokacaktır. Buna karşı verilecek mücadele de haklı ve meşru birmücadeledir, millî birlik ve dayanışma ruhumuza hiç kimse, hiçbir surettekastedemeyecektir. Şu anda aklî selime, itidale, sükûnete, sağduyuya vesorumluluk anlayışıyla hareket etmeye çok ciddi ihtiyaç vardır. Türkiye FutbolFederasyonu Yönetim Kurulu kararı ile tüm liglerdeki maçların süresiz olarakertelenme kararıyla birlikte, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve GözlemcileriDerneğinin, hakemlerin maçlara çıkmama çağrısının tekrar gözden geçirilmesini,Türk sporunun birkaç provokatöre teslim olmamasını yürekten ümit ediyorum.Yaşanan bu krizi Türk sporu/futbolu için bir fırsata çevirmek mümkündür.Kaynaşıp kucaklaşarak, sevgi ve saygı içerisinde, dostluk ve centilmenliketrafında kenetlenerek sahaları tribünlerle birlikte şölen ortamına, bayram vebahar havasına dönüştürmek hedefimiz ve haysiyet görevimizdir. Sorunlardankaçarak çözüm bulamayız, sürgülü kapıları, kilitli gönülleri açamayız. Gün birolma günü, kardeş olma günü, hoşgörü günüdür."

50+1SİSTEMİ DEĞİŞMEYECEK DİYENE BAHÇELİ, ÖZEL VE İMAMOĞLU'NU TOPA TUTTU

MHP Lideri yine sosyal medyahesabı üzerinden yaptığı başka bir açıklamada da "50+1 sisteminin değişmeyeceğinivurgulayarak, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel'itopa tuttu. Bahçeli, "Kibrin tasallutuna hapsolmuş." dediği İBBBaşkanı Ekrem İmamoğlu'nun ağzından çıkanı kulağının duymadığını söyledi. CHPLideri Özgür Özel'in "abuk subuk konuştuğunu" ifade eden DevletBahçeli, Cumhurbaşkanı seçimi için getirilen yüzde 50+1 sisteminde herhangi birdeğişiklik yapılmayacağını vurguladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’inabuk-sabuk konuştuğunu belirten Bahçeli, “PKK ağzına özenmeyi bırakmalı. PKK veHEDEP’in sözcüsü olduysa bilelim, ona göre davranalım.” dedi. Ekremİmamoğlu'nun “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı gerekirse bir elinde ayı birelinde de güneşi tutar.” sözlerine de tepki gösteren Bahçeli, "EkremBey’in akli, irfani, insani ve vicdani melekeleri sukut etmiş. Ağzından çıkanıkulağı duymuyor. Kibrin tasallutuna hapsolmuş." ifadelerini kullandı.Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Değiştirilmesi doğru olur." dediğiyüzde 50+1 sisteminde herhangi bir değişiklik yapılmayacağını söyledi.

CEHALETİNBU KADARI ANCAK DİPLOMAYLA OLUR

Bu arada Türkgün gazetesindenKadir Yıldız'a konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, muhalefettekidalgalanmalardan, Yeni Anayasa çalışmalarına, fenomen çetelerden,Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine kadar pek çok konuda çarpıcı açıklamalaryaptı. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin millî irade tarafından kabulgördüğünün altını çizen Devlet Bahçeli, muhalefetin sistemle ilgilieleştirileri için, “Kuvvetler ayrılığı kalmadı diyorlar. Suçu daCumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine atıyorlar. Cehaletin bu kadarı ancakdiplomayla olur!” diye konuştu.

FENOMENLERSÜLÜN OSMAN'A RAHMET OKUTUR

Devlet Bahçeli, son günlerdegündemden düşmeyen fenomen çeteleri için ise, “Sülün Osman’a rahmet okutacakdolandırıcılar at koşturuyor.” ifadelerini kullandı. Yeni Anayasa çalışmalarıylailgili “Milliyetçi Hareket Partisi, yeni Anayasa’nın hazırlanmasında 100maddelik teklif metniyle katkı vermeye kuşkusuz hazırdır” diyen Bahçeli, “DarbeAnayasa’sı Türkiye’ye layık değildir.” açıklaması yaptı. İşte o röportajdançarpıcı bölümler...

İMAMOĞLLUAĞZINDAN ÇIKANI KULAĞI DUYMUYOR

İBB Başkanı Ekremİmamoğlu’nun bir televizyon kanalında, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıgerekirse bir elinde ayı bir elinde de güneşi tutar. sözüne nediyorsunuz?" sorusuna karşılık Bahçeli şunları söyledi: "Ekrem Bey’inakli, irfani, insani ve vicdani melekeleri sukut etmiş. Ağzından çıkanı kulağıduymuyor. Kibrin tasallutuna hapsolmuş. Bu nasıl bir sözdür? Nasıl birhezeyandır? Kendisini ne zannediyor, kiminle mukayese etme cüretine teşneolabiliyor? Müşrikler, amcası Ebu Talib vasıtasıyla Hz. Peygamber’e habergöndererek davasından vazgeçmesini istemişlerdi. Fahr-i Kâinat Efendi’miz, bunaşöyle cevap vermişti: “Allah’ın dinini tebliğden vazgeçmem için güneşi sağelime, ayı da sol elime koyacak olsalar ben yine de bu davadan vazgeçmem.”Ekrem Bey’in açıklaması itikadımıza ne kadar kof ve küflü baktığının açıkbeyanıdır. Bu şahsın bir elinde ay değil kayıp yılların aybı, diğer elinde degüneş değil gaflet ve muhterislik vardır. 31 Mart’ta mevcut Belediye Başkanıdoğruca evine yollanacaktır. Boş vakitlerinde, fırsat buldukça, keyfi yetince,canı sıkılınca belediyeye uğrayanlarla İstanbullu vatandaşlarım yollarınıtamamıyla ayıracaktır. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Aydın,Muğla, Tekirdağ, Eskişehir, Hatay’la birlikte HEDEP’in yönetiminde olup dahukuki isabetle kayyum atanan belediyeler cumhurun iradesiyle tevhitedilecektir. Yerel yönetimlerdeki fetret sona erecektir. Emanet ehil ve eminellere tevdi edilecektir.

ÖZGÜRÖZEL ABUK SABUK KONUŞUYOR

Özgür Özel, kayyumatamalarını eleştiriyor. O her şeyi eleştiriyor. Abuk sabuk konuşuyor. PKKağzına özenmeyi bırakmalı. Yoksa millet onu sınıfta bırakacak. HEDEP’libelediyelerden bölücü terör örgütüne aktarılan vergilerimizi, tüyü bitmemişyetimlerimizin haklarını Özgür Bey nasıl izah edecek? Şayet PKK ve HEDEP’insözcüsü olduysa itiraf etsin bilelim, ona göre davranalım. İnsanlık tarihi,ülkelerin içeriden de teslim alınacağını yazar. Mücadele cephede sürerken cephegerisini vurup kaleyi çökertmek tarih boyunca sık sık görülmüştür. CHP’ninbaşını çektiği muhalefet iç cephemizi düşürmeyi amaçlıyor. Elbette buna fırsatvermeyeceğiz, hevesleri kursaklarında kalacak.

TTBKARARI MEMNUNİYET VERİCİ

"Türk Tabipleri Birliğiyönetimi mahkeme kararıyla görevden alındı. Bu gelişmeye ne diyorsunuz?"sorusuna Bahçeli; şu cevabı verdi: "Hayırlı ve memnuniyet verici birgelişmedir. Adında Türk olan ancak yönetimi Türk düşmanlarından müteşekkil biryapıyla ilgili yargı hükmünü vermiştir. Bu karara herkes saygı duymalıdır. TürkTabipleri Birliği yönetimi PKK’nın ikmal kaynağına dönüşmüştü. Karar doğru birkarardır. Milletimizin yüreğine su serpilmiştir. CHP, HEDEP ve TTB’nin ihanetpaydasında buluşması da alenileşmiştir. Bu üçünün ortak açıklaması Türkiye’yeve Türk yargısına hakarettir."

Bahçeli, "Son günlerdesosyal medya fenomenleriyle bazı sporcuların kurulan illegal fonlara astronomikpara yatırmaları ve sonuçta dolandırılmaları gündemin üst sıralarında yer aldı.Bununla ilgili görüşünüzü paylaşabilir misiniz?" sorusuna karşılık şunlarıbelirtti:

"Saçına dolardanbukleler yapan, kaynağı meçhul, nereden kazanıldığı muamma olan servetdüzeyindeki paralarla gösterişe dalan bir kişinin foyası ortaya çıktıktan sonraendişe verici olaylar çorap söküğü gibi kamuoyunun gündemine döküldü. Fenomenolarak isimlendirilen bazı sonradan görmelerin taşınır-taşınmaz tüm malvarlıklarına el konuldu. Bir de ponzi dolandırıcılığı ortaya çıktı. Utançverici bir tablo! Sahtekâr bir bankacı fon adı altında, açgözlü ve faiz düşkünüşahısları ağına düşürmüş. Hukuksuzluk diz boyu. Sülün Osman’a rahmet okutacakdolandırıcılar at koşturuyor. Hukuki süreç nereye giderse gitsin, kime kadardayanıyorsa dayansın, yeter ki sorumlular hesap versin. Bu açgözlülüğün ıslahışarttır. Millî ve manevi terbiyemize aykırı ahlak ve hukuk dışı iş veişlemlerin, aynısıyla faillerinin kökü kazınmalıdır. Hukuka uymak yerine hukukukendisine uydurmak isteyenlere müsaade edilemez. Milletimizi sarsan ve incitenbu azgın kaymak tabakanın daha çok kazanma iştahı ahlaki hüsrandır. Kimseningözünün yaşına bakılmamalıdır. Yasa dışı fon oyunlarıyla huzurumuzugölgelemeye, servet edinmeye, onun bunun sırtından geçinmeye hiç kimsenin hakkıyoktur. Süreci izliyoruz. Vurgunculardan ve buna çanak tutan soygunculardanhesap sorulmasını ümit ediyoruz."

 

 

İSVEÇ'İN NATO ÜYELİĞİNESOĞUK BAKIYORUM

Bahçeli, "İsveç’inNATO’ya üye olmasına nasıl bakıyorsunuz?" sorusuna karşılık şudeğerlendirmelerde bulundu:

"İsveç’te Kur’an-ı Kerimyakıldı. Dinimize hakaretler edildi. Maneviyatımıza en ağır saldırılar yapıldı.İsveç’in NATO’ya girişine elbette soğuk bakıyoruz. Fakat bizim için kitabımızahakaret etmekle Müslümanlara zulmetmek aynıdır. Eğer İsrail ile Filistinarasında kalıcı bir barış ortamı sağlanırsa, 1967 sınırları dâhilinde başkentiDoğu Kudüs olan bağımsız ve toprak bütünlüğüne sahip Filistin devletitanınırsa, İsrail tazminat ödemeyi kabul ederse, Netanyahu’nun Lahey’deyargılanmasının yolu açılırsa İsveç’in NATO üyeliğine tamam deriz. En sonNorveç’in katılımıyla NATO’ya üye ülke sayısı 31’e çıktı. Bize göre İsveçNATO’ya üye olsa ne olacak olmasa ne çıkacak. Kuzey Atlantik AnlaşmasıÖrgütünün ilk üç müessir gücünden birisi Türkiye’dir. Biz bu gerçeğe bakarız.İsveç’in üyeliğini bekleyenlerin de yerine getirmesi şart olan öncelikligörevleri olduğunu kararlılıkla ifade ederiz."

50+1 SİSTEMİN KİLİDİDİR!DEĞİŞMEYECEK

"Cumhurbaşkanı seçimindeyüzde 50+1 oy nisabıyla ilgili görüşünüzde bir değişiklik var mı?"sorusuna karşılık verdiği cevapta Bahçeli, şunları söyledi

"Herhangi bir değişiklikyok. Yüzde 50+1 Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin kilididir. Seçilen Cumhurbaşkanı’nınmeşruiyet temelidir. Yüzde 50+1 millî iradenin güçlü ifadesi ve tecellisidir.Böyle tartışmalardan ülkemizi uzak tutmak lazımdır.

Bahçeli, "Cumhurbaşkanıseçiminde yüzde 50+1 oy nisabıyla ilgili görüşünüzde bir değişiklik varmı?" sorusu üzerine şöyle dedi:

"Herhangi bir değişiklikyok. Yüzde 50+1 Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin kilididir. Seçilen Cumhurbaşkanı’nınmeşruiyet temelidir. Yüzde 50+1 millî iradenin güçlü ifadesi ve tecellisidir.Böyle tartışmalardan ülkemizi uzak tutmak lazımdır."

NUMAN KURTULMUŞ'A KÜRTÇETEPKİSİ

MHP Genel Başkanı DevletBahçeli, DEM Parti eş başkanlarının bütçe görüşmelerinde Kürtçe konuşmasınailişkin olarak, şunları kaydetti:

"Meclis Başkanı’nınKürtçe sözleri dinledikten sonra ’Türkçeye tercüme edin.’ cümlesi ise AnayasaMahkemesi Başkanı kadar yanlış bir tutum olmuştur. Bütçe görüşmelerinin yapıldığıgünde Kürtçe ifadeye çalıştılar. Bazıları bunu hoş görülebilir. Ama AYM Başkanıve değerli üyelerinden bundaki konuşmanın ruhundan hareketle Türkiye’ye sahipçıkmalarını tavsiye ederim. Kendilerine bu konularda daha dikkatli sahipçıkmalarını tavsiye ediyorum. Konunun gittikçe yaygınlaştığı AYM tavrısebebiyle de birçok kesimin şımardığı görülmüştür. Buna dikkat etmek lazım. Bukonuşma bize göre kabul görmedi ama onlar keçeyi suya atmışlar. Çıkacağı yeritaşladıkları için zihinlerinde, kursaklarında ne varsa dökmeye çalışıyorlarMeclis Başkanı’nın Kürtçe sözleri dinledikten sonra Türkçeye tercüme edincümlesi ise AYM Başkanı kadar yanlış bir tutum olmuştur. Böyle şey olamaz.”

İSRAİL VAHŞET VE ŞİDDETPOLİTİKALARIYLA İNSANLIK SUÇU İŞLEMEKTEDİR

MHP Genel Başkanı DevletBahçeli, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı başka bir açıklamada da vahşetve şiddet politikalarıyla İsrail’in insanlık suçu işlediğini bildirdi. Bahçeli,açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

"7 Ekim 2023 tarihindenbu yana dünyanın ve beşeriyetin nadiren şahit olduğu en ağır katliamlardan birive hatta soykırıma varan kanlı tablo Gazze’yi mahvı perişan etmiştir. Haksız,hukuksuz ve insanlık dışı İsrail saldırıları sonucunda sayıları 16 bini aşanFilistinli kardeşimiz hayattan koparılmış, on binlerce Filistinli kardeşimizyaralanmıştır. İsrail vahşet ve şiddet politikalarıyla aleni insanlık suçuişlemiştir. 24 Kasım 2023 tarihinden itibaren ilan edilen ve 3 kez de uzatılangeçici ateşkesi bugün sabah saatlerinde sonlandıran İsrail, acımasız veahlaksız saldırılarına tekrar başlamıştır. Masum bir halkın tepesinden bombalaratılmakta, anne ve babalarının öpüp koklamaya kıyamadığı çocuklarkatledilmekte, savunmasız bir halk canlı hedef haline getirilmektedir. Gazzekelimenin tam manasıyla ölüm şeridine dönüşmüştür. Bu nedenle Türk milletininsabrı artık taşma noktasına ulaşmıştır. Sükûnetin istikrarlı olarak tesisiylebirlikte kalıcı ateşkes ve barış ortamının sağlanması gerekiyorken İsrail’inseri ve sistematik cinayetlerine ısrar ve inatla devamı kabulü mümkün olmayaninsani felaketlere yol açmaktadır. Bugünkü İsrail yönetimi aynı zamanda dünyagenelinde yaşayan bütün Yahudilerin sırtında taşınması imkânsız hâle gelen birkambura, hepsini birden sorumluluk altına sokan bir suç makinesine dönüş yapmıştır.CANİYAHUNUN ilkel ve iğrenç saldırganlığına tarih ve beşeriyet önünde müessirve mütehakkim tepkiyi öncelikle Yahudiler göstermelidir. 1967 sınırlarıtemelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve toprak bütünlüğüne haizFilistin devleti mutlak surette tecelli etmelidir. İsrail tazminat ödemeye mahkûmedilmeli, CANİYAHU Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde adalet ve insanlık namınayargılanmalıdır. Türk milleti akan kana, günbegün mesafe alan soykırıma dahafazla sessiz ve seyirci kalmama iradesindedir. Herkes bilmelidir ki, “GönüllüKudüs Sevdalıları” mukaddesatımız başta olmak üzere mazlum Filistinlikardeşlerimizin huzur ve can güvenliği için her türlü göreve hazırdır."

 

HİÇBİRİ HAİNE, HİÇBİRİŞ BİRLİKÇİYE, HİÇBİR KİRALIK AKIL SAHİBİNE MİLLÎ ŞEREFİMİZİ, MİLLÎGELECEĞİMİZİÇİĞNETMEYECEĞİZ

MHP Lideri Devlet Bahçeli, 26 Aralık 2023 Salı günüpartisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Yok öyle yağma, hiçbir haine,hiçbir iş birlikçiye, hiçbir kiralık akıl sahibine millî şerefimizi, millî seciyemizi,millî geleceğimizi çiğnettirmeyeceğiz. Kararımız kesin, mücadelemiz bıçkındır. Dişimizisıkıyoruz, ya sabır diyoruz, herhangi bir çılgınlığa, herhangi bir taşkınmüdahaleye tevessül etmeyelim istiyoruz. Ne var ki estirilen tahrik kampanyasısağduyulu ve soğukkanlı duruşumuzu gittikçe sarsıyor.”dedi. Bahçelikonuşmasında şunları söyledi:

“2024 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin Meclis Genel Kurulunda görüşülmesindendolayı grup toplantılarımıza ara vermiştik. Bugün sizlerle 2023 yılının songrup toplantısı münasebetiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu vesileylegündemdeki konu başlıklarıyla ilgili değerlendirmelerime geçmeden evvelhepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Yurt içinde ve yurt dışında,televizyon ekranları, sosyal medya platformları, radyo kanalları vasıtasıylatoplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza, gönül ve kültürcoğrafyalarımızda varoluş mücadelesi veren tüm kardeşlerimize en kalbîselamlarımı iletiyor, şükranlarımı sunuyorum. Dün itibarıyla 2024 Yılı Merkezî YönetimBütçe Kanun Teklifi ile 2022 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifiüzerindeki görüşmeler tamamlanmış ve yapılan oylamaların hitamında bu tekliflerkabul edilerek kanunlaşmıştır. Devletimize ve milletimize hayırlı olsundiyorum. Bütçenin ekonomik ve mali özellikleri kadar siyasi ve hukuki yönleride vardır. Devletin belli bir dönemde yapacağı harcamaları, toplayacağıgelirleri, hedeflenen sosyal ve ekonomik politikaların muhtevasını gösterenbütçenin bir bütün hâlinde değerlendirilmesi lazımdır ve geride kalan çalışmatakvimi içinde bu yapılmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçenin onay vedenetimiyle; hukuki demokratik ve millî egemenliğe dayalı haklarını doğrudandoğruya kullanmaktadır. Bütçe özü ve esası itibarıyla bir kaynak tahsis meselesidir,bu da doğal olarak siyasal bir tercihe dayanmaktadır. 2024 yılı bütçesimilletimizin sosyal ve ekonomik beklentilerini karşılama hususunda ümitverirken, Türkiye’nin yüksek hedeflerini de sahiplenmiş ve aynen ihtivaetmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak memnuniyetle ve gönül huzuruyla2024 yılı bütçesine evet oyu verdik ve arkasında durduk. Bu kapsamda 11 Aralık2023 tarihinden itibaren biteviye devam eden Genel Kurul çalışmalarındagöstermiş olduğunuz ilkeli ve insicamlı tutumunuzdan, partimizin ve Cumhurİttifakının duruşuna münasip ve müzahir siyasi tavrınızdan dolayı alayınızıkutluyorum. 14 gün boyunca ahlaki ve millî temele dayalı görüş paylaşan,ülkemizin ve milletimizin özlemlerine bihakkın tercüman olan, Sorumlu, samimive sağduyulu üslubuna millî hassasiyetlerle derinlik katan, siyasi ve ekonomikmüzakerelere zenginlik kazandıran, yalandan, riyadan, çarpıtmadan, iftiradan,asılsız ve akıl yoksunu iddialardan mutlak surette kaçınan, demokratiknezaketini muhafaza ederek destekleyici, yapıcı, katkı sağlayıcı müdahale vemücadelesini ya kürsüden ya da oturduğu yerden ispat ve ibrasını yapan, Bütçegörüşmelerini intikam ve ihanet seansı veya kısa metrajlı hezeyan gösterisihâline getirmekten titizlikle sakınan, kavga, kargaşa ve kriz çıkarmak içinfırsat kollayan çarpık ve çürük siyaset temsilcilerine prim vermeyen, Türk veTürkiye Yüzyılının ilk bütçesinin; hazırlık safhasından kabul aşamasınavarıncaya kadar fevkalade duyarlılık gösteren, bu kapsamda emek ve mesaiharcayan Sayın Cumhurbaşkanı’mız ve kabinesi başta olmak üzere, hermilletvekilimize, her bürokratımıza, Gazi Meclisimizin her düzeydekipersoneline siz değerli arkadaşlarımla birlikte tebrik ve teşekkürlerimibahusus iletiyorum. Kurtuluş Savaşı dünya tarihinde enflasyonun dizginlenerekbaşarıldığı belki de tek savaştır. En buhranlı günlerde karaborsacılarla dişediş mücadele edilmiş, fırsatçılara, stokçulara, vurgunculara gözaçtırılmamıştı. Dikkatinizi çekiyorum ki, 1923 yılında 1 dolar 1,67 liraydı.Türkiye ekonomisi 1923’ten 1939’a kadar her yıl ortalama % 8 büyümüş, millîgelir 20 kat artmıştı. Millî Mücadele yıllarında bir yanda müstevlilerle diğeryanda sosyal ve ekonomik mahrumiyetlerle kıran kırana mücadele eden milliyetçikahramanlar umutlarını hiçbir zaman kaybetmemişler, millete güven ve sadakatistikametinden hiçbir şartta ayrılmamışlardı. Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümünün ivme, ilham ve iradesiyle maruz kaldığımız ekonomik sorunlarınüstesinden kademe kademe geleceğimize; fyat istikrarının tesisiyle berabermilletimizin hak ettiği refah, huzur ve ekonomik rahatlamaya kısa süre içindeulaşılacağına canıgönülden inanıyorum. Biz bu haklı mücadelede her türlüfedakârlığı göstermeye mecbur ve mükellefiz.

ATATÜRK’ÜN ANKARA’YAGELİŞİNİN 104’ÜNCÜ YIL DÖNÜMÜ

Yarın Mustafa Kemal Paşa’nın ve maiyetinin Ankara’yagelişinin 104’üncü yıl dönümüdür. 19 Mayıs 1919’da Samsun kıyılarına ayak basankahramanlar, muazzam bir stratejik aklın rehberliğiyle, isabetli bir tercihinmarifetiyle, 7 ay 8 günlük bir mücadele birikimiyle 27 Aralık 1919’da Ankara’yagiriş yapmışlardır. O tarihlerde Ankara’nın nüfusu yaklaşık 20 bindi. Çoraktı,bozkırdı, sıradan bir Osmanlı kasabasıydı. Ne otel ne lokanta ne kiralık ev nede elektrik vardı. Mustafa Kemal Paşa Keçiören’de iki katlı taş bina olan ZiraatMektebinde konaklamış ve 118 gün süreyle burada kalmıştı. Onun Ankara’yagelişine kadar geçen olaylar, birbirine eklemlendikçe mukavemeti artan birzincirin halkaları gibidir. Bu zincirin oluşmasında hiç kuşkusuz üstünliderliği, deha mertebesindeki komutanlığı, millete gönülden itimadı, yükseksezgisi, ileri görüşlülüğü ve teşkilatçılığı mühim bir rol oynamıştı. Nicezorlukları yenmişlerdi. Vatanın ve milletin istiklali uğruna her çileye meydanokumuşlardı. Elde yok avuçta yoktu. Üstte yok başta yoktu. Cep delik cepkendelikti. İmkânsızlığın kuşatmasını imanın ve millî iradenin kudretiyleyarmışlardı. Erzurum’dan Sivas’a gitmek için emekli bir binbaşıdan borçalmışlar, tavanını örten körüğün yırtık olduğu hurda bir otomobille yolakoyulmuşlardı. Bu yolculukta verdikleri mola esnasında yedikleri biraz peynirbiraz zeytin, kuru ekmek ve kuru soğandı. Doymayan kursaklarıyla Türkiye’yikaralayan açgözlü sonradan görmeler, Bölünme hayali kurup, kanlı emellerin veteröristlerin yedek kuvveti hâline gelen vatan hainleri, Battık, bittik, iflasettik yaygarası koparan münafık odaklar, Bizden adam olmaz diyen Batıpiyonları, batılın uşakları, Bir eli yağda bir eli balda ama zehirli dilleri defitnenin batağında olan, millete tepeden bakan, emekçiyi tanımayan, emeği takmayan,keyfî demokrasi ve tufeyli özgürlük sevdalısı meyhane solcuları, çarkıfelekgibi dönen, döndükçe posaları çıkan meydan ve merdane devrimcileri, Boğaz’ıniki yakasına konuşlanmış villalarından kerpiçli evlerden çıkan kahramanlarıküçük gören kokuşmuşluğun son sürümleri, dinimizi diyanetimizi istismar edenbir avuç insanlık müsveddesi, biz nereden geldiğimizi, nasıl geldiğimizi, hangibadireleri berhava ettiğimizi şükretmiş bir kalp güzelliği, müsterih olmuş birvicdan güvenciyle hamd olsun biliyoruz. Peki siz neyi biliyorsunuz, nereyehizmet ediyorsunuz, kim ya da kimlerin nam ve hesabına millî varlığımıza nefretsaçıyorsunuz? Yok öyle yağma, hiçbir haine, hiçbir iş birlikçiye, hiçbirkiralık akıl sahibine millî şerefimizi, millî seciyemizi, millî geleceğimiziçiğnettirmeyeceğiz. Kararımız kesin, mücadelemiz bıçkındır. Herkes dikkatetsin, bugünkü kurşun gibi ağır ortamda yayı gerilmiş ok gibiyiz, kınındançekilmeyi bekleyen keskin bıçak gibiyiz. Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşlarıSivas-Ankara yolculuğunda pek çok müşkülata maruz kalmışlardı. Kayseri, Mucur,Hacıbektaş, Kırşehir, Kaman derken, Ankara’ya dokuz günde ulaşmışlardı. Bundanmülhem diyebilirim ki, aziz vatan bedava kazanılmadı, bahşiş alınmadı, ikramedilmedi, piyangodan çıkmadı, hibe ve hediye verilmedi. Kan verdik, can verdik,bedel ödedik, aç kaldık, açıkta yattık ama teslim olmadık, taviz vermedik,boyun eğmedik. Bu vatan toprağın kara bağrında sıradağlar gibi duranlarınsayesinde vardır, ebediyen bizim kalacaktır. Tarihin dilinden düşmez bu destan,nehirler gazidir, dağlar kahraman, her taşı yakut olan bu vatan can vermesırrına erenlerindir. İç ve dış işgal cephesi çok iyi bilsin ki, irademiz MillîMücadele iradesidir, heyecanımız 104 yıl önce Dikmen sırtlarında ayağa kalkanSeğmenlerin heyecanıdır. 70 yayadan ve 300 atlıdan mürekkep Seğmenler o gün birbaşka heybetliydi. Ankara o gün bir başka görkem ve haşmetle doluydu.

MEHMET ÂKİF ERSOY’UNDA 87’İNCİ ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ

Yarın aynı şekilde istiklalimizin şairi Mehmet Âkif Ersoy’unda 87’inci vefat yıl dönümüdür. ‘Bir damar patlamasın, sel götürür memleketi,yoksa göstermeye Rabb’im o elim akıbeti’ dizelerini ferasetle seslendiren, ‘Körolsun ağlamayan, ey vatan felaketine.’ sözlerini müthiş bir salabetle dilegetiren, istiklalimizin manzum seslenişine ‘Korkma!’ diye başlayan, ‘Korkma,sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak’ müjdesiyle millî yüreklere su serpen,hayatı boyunca felahımillet için çırpınan Merhum Âkif’i, ‘Ne mutlu Türk’ümdiyene!’ haykırışını millî varlığımızın kilidi ve kifayeti hâline getiren,Millî Mücadele’nin yol başçısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi MustafaKemal Atatürk’ü, kurucu kahramanları, aziz şehitlerimizi, kutlu ceddimizirahmetle, hürmetle, minnetle anıyor, muhterem hatıraları önünde tazimle eğiliyorum.Ne kadar geriye bakarsak o kadar uzağı görürüz. Tarihî bir vakanın telaffuzuile bugünün şifrelerini çözmenin elbette mümkün olacağı kanaatindeyim. Şöyleki; Mustafa Kemal Paşa’nın Erzurum’da bulunduğu sırada, İngiliz işgalkuvvetlerini temsilen bir albay da oradaydı. Bu şahıs Lord Curzon’un yeğeniydi.Mustafa Kemal Paşa’yı ziyaret etmiş, bu ziyaretinde küstahça ifadelerkullanmıştı. ‘Eğer Erzurum Kongresi’ni toplamaktan vazgeçmezseniz, kuvvetkullanarak dağıtılmasına mecbur kalırız.’ cümleleriyle tehdit savurmuştu. Buhusumetle perçinli kaba ve yaralayıcı sözlere Mustafa Kemal Paşa’nın verdiğicevap net, okkalı ve ödünsüzdü:

‘Kongre toplamak için ne hükûmetinizden ne de sizden müsaadeistemedik ki, böyle bir müsaade bahis mevzusu olsun.’ Bundan sonra MustafaKemal Paşa ayağa kalkmış ve İngiliz albaya kapıyı göstererek, ‘Mülakatımızbitmiştir.’ çıkışıyla haddini bildirmişti. İngiliz tehdidinden 24 saat sonraTrabzon’da bir cephanelik havaya uçmuş, 38 kişi hayatını kaybetmişti.Trabzon’da hasar görmeyen bina hemen hemen kalmamıştı. Bu sabotajı İngilizlerorganize etmiş, Erzurum’un cevabını Trabzon’da vermişlerdi. Hem kongrenintoplanmasının önüne geçmeye çalışmışlar hem de cephaneliğin Kuvayımilliye’ninkontrolüne geçmesini engellemeyi amaçlamışlardı. Musul sorunu tartışılırkenteröristbaşı  Hınıslı Said’in isyangirişimi boşuna değildi. Terörist Rıza’nın Dersim kalkışması sömürgecilerinTürkiye ve mücavir bölgeler üzerindeki sinsi hesap ve senaryolarından kesinliklebağımsız değildi. Neden sonuç ilişkisine dayanan, âdeta girift bir bilmeceyiandıran, her cihetten birbiriyle ilişkisi bulunan bu tarihî hadiselerinbenzerlerine bugün de şahit olmuyor muyuz? Türkiye’nin artan cazibesine,güçlenen imajına, günden güne büyüyen itibarına, kabuğunu günbegün çatlatmasına,istikrarlı yönetim hayatına gölge düşürmek için en başta terör kartını tedavülesokmuyorlar mı?

GAZZE’DE SÜRENESOYKIRIMA HAKLI İTİRAZIMIZ

Gazze’de süren soykırıma haklı itirazımız, uluslararasımeselelere karşı onurlu itilamız, ABD’den AB’ye kadar millî tezlerimizi başkentAnkara vizyonuna, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine muvafık şekilde ilerisürmemiz küresel hasım çevrelerini ürkütmüyor mu? Rahatsızlık uyandırmıyor mu?Aleyhimize cephe almalarına sebep olmuyor mu? Bu nedenle iç ve dış husumetcephesi kolektif bir eylem planı tertibiyle eli ve vicdanı kana bulanmışkiralık tetikçilerini üzerimize salmaktadır. 22 Aralık ve 23 Aralık’ta 12kahraman evladımızın şehit olması; İsrail’den ABD’ye, bazı Orta Doğuülkelerinden Avrupa ülkelerine kadar müştereken kurulan saldırı ve suikastdüzeneğinin harekete geçirilmesinin kahredici sonucudur. Mülevves niyet vehedeflerin farkındayız. Tetiği çeken PKK’lı teröristtir; ancak silahı temineden, mermiyi veren, hedefi gösteren, eylem zamanını belirleyen, taktik vestratejik hedefleri tayin eden güçler de terörü ve terörizmi himaye edenalçaklardır. Türkiye’nin hızını yavaşlatmak, yeni yüzyıl heyecanını azaltmak,millî birlik ve kardeşliğimizi yaralamak için menfur bir operasyon devrededir.

BU OPERASYONDACHP’NİN DEM’LENMESİ AMAÇLANMAKTADIR

Bu operasyonda CHP’nin DEM’lenmesi amaçlanmıştır. Buoperasyonda sözde aydınlar, satılmış gazeteciler, kimliksiz ve vatansız siviltoplum kuruluşları eş güdüm hâlinde atın arabaya koşulduğu gibi koşulmuşlardır.Ne zaman Türkiye başını kaldırsa, bir adım öne çıksa, adından bahsettirse, sözügeçen bir ülke olsa çok geçmeden farklı kaynaklardan doğsa da aynı gayeyehizmet eden musibetlerle karşılaşıyoruz. Ne zaman küresel zeminde hakkın vehaklının yanında durup zalime ve zulme hayır desek yumuşak karnımızdan darbealıyoruz. Ne zaman yürümeyi bırakıp koşalım diyoruz, gelin görün ki, karanlıkoyunlarla, alçak operasyonlarla, hain organizasyonlarla engellenmek,durdurulmak, oyalanmak, daha korkuncu boğulmak isteniyoruz. Son günlerdekitartışmalara baktığımızda, aslında hepsinin devletimizin hükümranlık haklarınıtahrip, milletimizin de sinir uçlarını tahriş eden provokasyonlar olduğunugörmek mümkündür. Her yerden üstümüze geliyorlar. Her iğrenç yolu deniyorlar.Gözümüzün içine baka baka ihanetin fermanını okuyorlar. Göstere göstereterörizme güzelleme yapıyorlar. Dişimizi sıkıyoruz, ya sabır diyoruz, herhangibir çılgınlığa, herhangi bir taşkın müdahaleye tevessül etmeyelim istiyoruz. Nevar ki estirilen tahrik kampanyası sağduyulu ve soğukkanlı duruşumuzu gittikçesarsıyor. Hınıslı Said isimli bir haine yapılan övgülerden tutun da bütçegörüşmeleri sürecinde Gazi Meclisin manevi ruhunu ve tarihi dokusunuhırpalayan, milletimizin haysiyet ve onurunu zedeleyen bölücü mesajlara,  terör diline kadar duyulmadık, görülmedik,yaşanmadık hiçbir şey kalmamıştır. Öncelikle ve özellikle şunu ifade etmeliyimki, Türkiye Büyük Millet Meclisi teröristlerin, bölücülerin aklanma, paklanma,barınma, sığınma ve meydan okuma mekânı değildir, aksine hizmet eden kim varsahasmımızdır, vatan hainidir.

MİLLİYETÇİ HAREKETPARTİSİNİN AÇIK TAVRI VE ÇAĞRISI ŞUDUR:

Mİlliyetçi Milliyetçi Hareket Partisinin açık tavrı veçağrısı şudur: Mehmetlerimize kurşun sıkan, yavrularımızı yetim bırakan,kanımızı döküp canımızı alan teröristlere hangi milletvekili hoşgörüyle vemuhabbetle yaklaşıyorsa suçludur, tarih ve millet önünde hesap vermektenkurtulamayacaktır. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisinde terörist istemiyoruz,düşman istemiyoruz, katil istemiyoruz, canilerin sırtını sıvazlayan namertleriasla istemiyoruz. PKK lehine gözetleme kulesi işlevi gören, Türk bayrağınıhazmedemeyen, İstiklal Marşı’mızı söylemeyen, millî ve manevi ortakdeğerlerimizi kabullenmeyen, millet mevhumunu benimsemeyen, sözde Kürdistan havariliğindenvazgeçmeyen, Türkçe’ye rakip dil çıkarmak için her fırsatı ganimet bilen,devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde partiveya partilerin Cumhuriyet’i kuran TBMMde bulunması, hazine yardımı ve maaşalmaları rezalettir, melanettir, cinayettir, zillettir, milletimize karşı enaşağılayıcı muamelemedir. Böylesi bir haksızlık ve hukuksuzluk dünyanın hangiülkesinde görülmektedir? Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEMmilletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhâlkesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim,teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen sözdemilletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının kararabağlanarak bu haşaratların acilen mahkemeye çıkarılmasıdır. Üçüncü önerim, yeniAnayasa sürecinde, Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılamausullerinin radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bumahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM Genel Kurulunda anlam veahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yenibaştan çizilmesidir. Merak ediyorum ki, Anayasa Mahkemesinin malum başkanı vemahut üyeleri yüreklerimizi kavuran şehit haberleri karşısında acaba nehissetmişlerdir? Nasır tutmuş vicdanları biraz olsun sızlamış mıdır?

AYNI ÖZEN HDP’NİN VEDEVAMI PARNTİLERİN KAPATILMASINDA GÖSTERİLMEMEKTEDİR

Anayasa Mahkemesinin önünde görüşülmeyi bekleyen 129 bin 140bireysel başvuru dosyası varken, hatta bazılarına yıllardır sıra gelmemişken,mahkûm Can Atalay dosyasını acilen inceleyip hak ihlali kararı verilmesininizahını kara cübbeli iş birlikçiler nasıl yapacaktır? Aynı özen, aynıhassasiyet, aynı dikkat neden ve niçin HDP’nin ve devamı partilerin kapatılmadavasının ikmalinde gösterilmemektedir? Bu anormal çelişkiyi, âdeta çuvalasığmayan bu mızrağı nasıl yorumlayalım? Neye yoralım? Anayasa Mahkemesininbaşkan ve üyeleri, kulak veriniz bana, şehitlerimiz omuzlarda vatantopraklarına emanet edildi, onların kanlıları ve destekçileri de aramızdadolaşıyor, hâlâ adaletin ve hukukun onurunu sahiplenmeyecek misiniz? Uzaktankumandalı yargı da yargıç da olmaz diyen Bay Zühtü, senin kumandan, senin ipinkimin elindedir? Hakkımızı savunmazsak şerefimizden mahrum olacağımızı size hiçkimse öğretmedi mi? Irak’ın kuzeyinin sıfır noktasında tesis edilen; karın,buzun, donun tam ortasında çadırdan ve teneke barakalardan kurulan geçiciüslerde görev alan kahramanlarımıza saldırılıyor, vatanımız kundaklanıyor,ülkemiz dinamitleniyor. Analarının bakmaya kıyamadığı, geceleri üşümesin diyeüzerlerini örttüğü gencecik fidanlarımız şehit ediliyor, düşman ülkeler itleriyallamış üzerimize kışkırtıyor, ey mahkeme üyeleri siz daha ne yapıyorsunuz?Daha neyle avunuyorsunuz? Şayet buna adalet diyorsanız, batsın sizinadaletiniz. Şayet buna hukuk diyorsanız, olmaz olsun böyle hukukunuz.

DEM’İN HUKUKEN DEFNİYAPILMADIKTAN SONRA TÜRKİYE’YE HUZUR GELMEYECEKTİR

DEM’in hukuken defni yapılmadıktan sonra Türkiye’ye huzur gelmeyecektir.DEM’in soysuz bir eş başkanı demiş ki: ‘Kürt sorunu ve Öcalan’a yönelik tecritdevam ettikçe Tekirdağ’lı da, Trabzonlu da huzur bulamayacak.’ DEM’in onursuzve şerefsiz bir milletvekili de, onurlu çözümün bebek katiliyle diyaloğunbaşlatılması ve tecridin kaldırılması olarak açıklamış. Bize göre çözümbellidir ve bilinmektedir. O da terörü ve teröristleri topluca imha etmek,bölücü destekçilerinin acımasızca kökünü kazımaktır. Adalet bu sayede yerinibulacaktır. HDP’nin devamı, PKK’nın gece görüş dürbünü olan DEM’in TBMM’de dahafazla yer alması toplumsal ve siyasi tansiyonu kontrol edilemez aşamalarataşıyabilecektir. Ne sahada ne ovada ne şehirde ne belediyede ne dağda nemağarada ne de Türkiye Büyük Millet Meclisinde terörist görmeye dayanma gücümüzartık kalmamıştır. Ya bu hesabı sorup burunlarından fitil fitil getireceğiz yada ihanetin şımarmasına, gittikçe meydan okumasına sessiz kalıp yıkımın altındakalacağız. Ya adalet diyeceğiz ya da dış destekli, istihbarat örgütlerinin arkabahçesi olan bölücü terör örgütünün kanlı akıntısında kaybolup gideceğiz. Yadevlet başa ya da kuzgun leşe diyerek duruş göstereceğiz.

AZİZ ŞEHİTLERİMİZİCENABIALLAH VASİ RAHMETİYLE KUŞATSIN DİYORUM

22 ve 23 Aralık terör saldırılarında 12 kahramanımız şehitdüştü, çok sayıda kahramanımız da yaralandı. Huzurlarınızda, minnettarlığımızıifadede kelime bulamadığım aziz şehitlerimizi Cenabıallah vasi rahmetiylekuşatsın diyorum. Her birisini merhamet ve cemaliyle mükâfatlandırsın inşallah.Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Vatan sağolsun. Millet var olsun. Devlet sonsuza kadar yaşasın dursun. Tokat’ın Almusilçesinde kerpiçli bir evde doğan, Irak’ın kuzeyinde şehit düşen kahramanevladımız Yasin Karaca hayattayken komutanına soruyor: “Komutanım, yolumuz neyolu? Komutanı cevap veriyor: “Şehitlik yolu.” Kahraman evladımız Yasin hükümcümlesini yapıştırıyor: “Kızılelmaya kadar devam.” Sosyal medya paylaşımında"Her şey vatan için, can için, canan için, göz kırpmaz can veririz biravuç toprak için.” diyen bu iradeyi yıkacak, bu imanı teslim alacak dünyaçapında bir kuvvet yoktur, olamaz, olamayacaktır. Biliyorum, milletçe infialhalindeyiz. Ateş düştüğü yeri değil herkesi yakmıştır. Yine de sakin, sabırlı,soğukkanlı olmak durumundayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölücü terörörgütüyle ve arkasındaki sırtlan tabiatlı ülkelerle mücadele edecek güce,dirayete ve kabiliyete ziyadesiyle sahiptir. Hiç kimse merak buyurmasın,devlet-millet dayanışmasıyla bu belanın, bu cefanın, bu felaketin, bu şerefsizliğinüstesinden gelinecektir. Devlet muktedir, millet mukavemetle muazzezdir. Ancakterörle mücadeleye taktik değil stratejik bakmak, kaynağını kurutmak kadar içdestek lobisinin de üstüne gitmek millî varlığımız ve millî güvenliğimiz adınatarihi bir vecibedir. Terörle huzur, terörle gelecek, terörle sükûnet, terörleemniyet arasında üçüncü bir seçenek yoktur. Bütün siyasi partiler mutlaksurette durum muhasebesi yapmak, nerede durduklarını, millî meselelere nasılbaktıklarını gözden geçirmek zorundadır. TBMM’de grubu bulunan siyasipartilerin milletimizin hissiyatlarını ortaklaşa seslendirmeleri, dünyayabirlik ve beraberlik mesajı vermeleri, bundan mülhem hazırlanan metinlereönşartsız imza atmaları millî, manevi, ahlaki ve demokratik bir teamüldür. Geçmiştepek çok örneği de görülmüş ve yaşanmıştır. Gazi Meclis’te yer alan hiçbirparti, Türkiye’nin ve Türk milletinin karşı karşıya olduğu bir tehdit veyatehlikeye sessiz ve tepkisiz kalamaz. Kalırsa muarız cepheye fiilen katılmışolacaktır. Aynı zamanda işlenmiş suç ve cinayetlere göz yummuş, onay vermişsayılacaktır. Hiçbir parti grubunun devasa bir terör sorunu karşısında “ama,ancak, bir bakalım, bir araştıralım, bilgi alalım” bahanelerine sığınma hakkıda yoktur.

CHP VE DEM’E TERÖREKARŞI ORTAK BİLDİRİYE İMZA ATMAMA TEPKİSİ

DEM ve CHP’nin haricinde TBMM’de grubu bulunan 4 siyasiparti hazırlanmış ortak açıklama metnine imza koyarak milletimizin vedevletimizin iradesine ses olmuşlar, terör saldırılarını şiddetlekınamışlardır. Sormak lazımdır ki CHP, bu metnin neresini beğenmedi? Niçintelaşa kapıldı, DEM’in siyasi kolonu olmayı nasıl hazmetti? CHP, DEM’in peşindeyuvarlana yuvarlana köşesini, siyasi kişiliğini, millî mensubiyetini, ahlaki vetarihî mirasını kaybetmiştir. Bu kesindir. CHP yönetimi Türkiye Cumhuriyeti’ninkarşısına geçmiştir. Hepsine birden yazıklar olsun diyorum. Özgür Özelzıvanadan çıkmış, zırvaya gömülmüş, zirzop siyasetiyle bindiği dalı kesmeyebaşlamıştır. Terörist Demirtaş’ı selamlayıp bölücülerin elini eteğini öpen bugafilin sonunda kafese alınıp bölücülük narkozuyla uyuşturulduğu ortadadır.Gemlenmiş ve DEM’lenmiş CHP yönetimi yüz karasına, utanç kaynağına dönüşmüştür.Türkiye Büyük Millet Meclisinin ortak açıklamasına imza atmayarak PKK’nınsafına geçen, şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutuhayaleuğratan bugünkü CHP, DEM kadar millî güvenlik tehdididir. Görevdeki CHPyönetimi bizim nazarımızda yok hükmündedir. Terör saldırılarından hemen sonraMillî Savunma Bakanımız Sayın Yaşar Güler’den parti gruplarını ve Meclisibilgilendirmesini isteyen özelleşmiş esir zihniyet sorumsuzdur, şuursuzdur,savruktur ve çamurdur. Memleketi Manisa’da protesto edilen bu şahıs, eğeraklını başına almazsa sokakta bile yürümeyecektir. Eleştiriler karşısındaköşeye sıkışan CHP’nin, Meclis Grup Başkanlığı kanalıyla bölücü terör örgütününismini anmadan yaptığı açıklama ise tam bir kepazelik beyanıdır. ‘Terörünhedeflerine asla müsaade etmeyeceğiz.’ diyen bu teslimiyetçi ve mandacı siyasetmodelinin, bir bakıma bölücü teröre ilik nakli, kalp masajı yapan acil servisbirimine dönüştüğü de ortadadır. CHP, işgal edilmiş, Türkiye düşmanlarınıneline geçmiştir. Bu acıklı tablo ülkemiz ve demokrasimiz adına çok ciddi birrisktir.

CHP GENEL BAŞKANI’NINTUZLA PİYADE OKULUNDAKİ YAŞANANLARLA İLGİLİ BAKANIMIZA SALDIRMASI ALÇAKLIKTIR

CHP Genel Başkanı’nın Tuzla Piyade Okulunda yaşananlardansonra başarılı, dirayetli ve cesur yürekli Millî Savunma Bakanı’mıza saldırmasıalçaklıktır, korkaklıktır, hunhar terör örgütüne vekâlet etmektir. Görevini onurlayapan Millî Savunma Bakanı’mıza, ‘Ya aklını başına alacak ya da biz onun aklınıbaşına getireceğiz.’ diyerek üst perdeden ve tehditvari şekilde konuşanözelleşmiş esir zihniyet, bugüne kadar kaç kişinin aklını başına getirmiş de,böylesi bir öz güvenle atıp tutmaktadır. Emperyalizmin özelleştirdiği buşahısta akıl olsa zaten böyle konuşmaz, konuşamazdı. Terörle mücadele edenbakanlarımızdan komutanlarımıza, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve PolisTeşkilatımızın her kademesinde görev yapan kahramanlarımıza dil uzatanlarındilinin, el uzatanların elinin, göz koyanların gözünün, parmak sallayanlarınıda parmağının hesabını sorar, bedelini misliyle ödetiriz. Daha öncesöylemiştim, yine söylüyorum, bunların alayının aklını alırım. Millî SavunmaBakanı’mızın, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta heyetinin, kahraman asker vepolislerimizin sonuna kadar arkasındayız. Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım günüyakasına Atatürk fotoğrafı takmayan şahısla ilgili gereği yapılmış, gösterilentepkiler de bizim nezdimizde haklı bulunmuştur. Millî Savunma Bakanı’mızkonunun takip edildiğini ve gereğinin yapılacağını açıklamıştır. Terör örgütünegıkını çıkarmayan Özgür Özel’in asker düşmanlığı, düşmanlara askerliközentisinden başka bir şey değildir. Üç kuruşluk aklıyla beş kuruşluk konuşmalaryapan Özel’in gittiği yol yol değildir, siyaseti siyaset değildir, CHP’yihızara verdiği açıktır, yediği herzelerin boğazına duracağı günler ise çokyakındır.

31 MART 2024’TEGAYRET BİZDEN TEVFİK ALLAH’TANDIR

31 Mart 2024 tarihinde yapılacak Mahallî İdarelerSeçimlerinde AK Parti ile 30 büyükşehir ve 29 ilde iş birliği yapma kararıaldığımızı, 22 ilde de demokratik yarış hâlinde olacağımızı buradan bir kezdaha açıklıyorum. Önümüzdeki seçimler terörün yedeğinde olanlarla Türkiye’ninyanında duranlar arasında geçecektir. Cumhur İttifakı başaracak, iş birlikçi veilkesiz siyaseti yerel yönetimlerden söküp atacaktır. İnanıyorum ki, 14 Mayısve 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinde Cumhur İttifakınıngösterdiği muvaffakiyetin aynısı 31 Mart 2024’te de sahnelenecektir. Gayretbizden tevfik Allah’tandır. Sefer bizden takdir ve teveccüh azizmilletimizdendir. 2024’ün kazananı gene Türkiye ve Türk milleti olacaktır.Büyük Türk milletinin, Türk-İslam âleminin; kökeni, yöresi ve anasının dili neolursa olsun tüm vatandaşlarımızın, tüm insanlığın yeni yılını şimdidenkutluyor; barış, huzur, esenlik ve selamet dileklerimi ifade ediyorum. 2024yılı Türk ve Türkiye Yüzyılının giriş kapısı, Lider Ülke Türkiye’nin ilkadımıdır. Sözlerime son verirken hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, yeniyılınızı tebrik ediyorum. Sağ olun, var olun, Cenabıallah’a emanet olundiyorum.”