DEVLET BAHÇELİ: YENİ YASAMA DÖNEMİ'NİN İLK GRUPTOPLANTISINDA HEPİNİZİ EN KALBİ DUYGULARIMLA SELAMLIYORUM
Ahmet Deniz AĞCA
Türkiye Cumhuriyeti, sözde medeni ülkelerin merhamet vemüsamahası ile kurulmadı. Bağımsızlığını bir lütuf sonucu elde etmedi. Dahasıhiçbir zaman sömürü çarkına sıkışıp kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti, senaryosunudönemin küresel güçlerinin yazdığı aciz, esir ve ezik rolü oynamayı reddedenTürk milletinin hakimiyet ve hükümranlık timsali olarak serpilip sivrildi.İftiharla söylemek gerekirse Türkiye Cumhuriyeti, asil, haysiyetli ve haklı birsavaşın muhteşem bir neticesi olarak tezahür etti. Vatanın bağımsızlığı vemilletin hürriyeti uğruna ölümü göze almış kahramanların, Türk milletini ayağakaldırma stratejisinin zafer tacı bilinsin ki Türkiye Cumhuriyeti’dir.Devletimiz, imha edilmek istenen bir coğrafyada tıpkı Anka Kuşu misaliküllerinden doğan Türk milletinin başı dik, onurlu ve bağımsız yaşama azmini,çelikten iradesini temsil eden bir inanç, bir iman ve eşsiz bir kahramanlık abidesidir.Muazzez varlığını yok etmeyi amaçlayan bütün muhasım saldırıları ve ihanetleritarih, kültür, irade ve iman kuvvetiyle aşan Türk milleti, Allah’ın izniyleyeni yüzyıla da mührünü vuracaktır. Kaldı ki gayemiz ve gayretimiz bu hedefingerçekleşmesine hizmetle mükelleftir.
Bugün devlet ve milletçe karşılaştığımız meseleleringerçekçi ve tarihi bir analizle çözülmesinin mümkün olabileceğini düşünüyorum.Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarındaki anlayış ve amaçlarınyeni yüzyılda da kılavuz nokta olacağı kanaatindeyim. Bugün Cumhuriyetimizinmaruz kaldığı tehditleri daha iyi değerlendirebilmenin yolu, kurtuluşyıllarında verilen mücadele ile devletimizin temellerinin atıldığı dönemleriayrıntılarıyla bilmekten geçmektedir. İç ve dış işgal cephesinin tahrik, taciz,tahrip ve tertibiyle korkunç tehlikelere muhatap kalan milletimiz kendigeleceğini belirleme imkânını Cumhuriyet’imizin ilanı ile bulmuştur. Türkmilletinin eseri olan bu olağanüstü sonuç, daha sonraki dönemlerde bağımsızlıkheyecanı duyan mazlum milletlere de esin kaynağı olmuş, örnek ve öncü birnitelik taşımıştır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti; kuruluş temelini, egemenlik hakve sınırlarını, bin yıla yaklaşan bir tarih tecrübesi ve milli değerlerüzerinde inşa etmiştir. Cumhuriyet, bu açıdan sadece bir yönetim değişikliğiveya yeni rejim ihdası değil köklü ve derinlikli bir sosyo-kültürel gelişiminve milletleşme sürecinin geçmişle bütünlük içindeki yeni bir aşamasıdır.Tanzimat’la birlikte reayadan ahaliye doğru başlayan sosyo-politik dönüşümsüreci, Meşrutiyet’le ahaliden halka yönelmiş; eşit ve hür bireyleri temsileden vatandaşlık anlayışına da Cumhuriyetle kavuşmuştur. Cumhuriyet, vatandaşlarımız arasında,eşitliği ve katılımı sağlarken, demokrasiye yönetim açısından işlev, sosyolojikolarak beşeri bir taban kazandırmıştır. Bu durum aynı şekilde milliyetçisiyasetin de hareket ve çıkış noktalarından birisini teşkil etmiştir.
Bilindiği üzere demokrasi toplum içinde değişik düşünce vefikirlerin serbestçe temsil edilmesi ve kişilerin bunlardan dilediklerine tarafolması esasına dayanmaktadır. Bu çerçevede demokrasinin en iyi uygulanabileceğisistemin de cumhuriyet olduğu aşikardır. Cumhuriyet; demokrasiyi geliştiren eniyi yönetim biçimi, kişi hak ve hürriyetlerini güvence altına alan en iyisistemdir. Türkiye Cumhuriyeti yüksek demokrasi standartlarına aşama aşamaulaşmaktadır. Bunun hilafına kurnazca inkarcılığa sapanlar bizim nazarımızdademokrasiyi demagojiyle hırpalayan sorumsuz ve sağduyu yoksunu siyasimüflislerdir.
Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünde, bilhassa muhalefetcenahından aynı anda, benzer cümlelerle, zannedersiniz ağız birliği etmişçesinedemokrasi sorgulaması işitilmiştir. Demokrasiden bihaber siyasi çıkarcılar sözoyunlarıyla, dolaylı ifadelerle esasen Cumhuriyete yönelik potansiyelhazımsızlıklarını, bir kor halinde kafalarının içinde yer etmiştahammülsüzlüklerini eşzamanlı seslendirmişlerdir. Eğer bu zevata hasbelkaderkulak verirseniz alayından buram buram sahte Cumhuriyet sevgisi duyulacaktır.Ancak yalın ve çarpıcı gerçek bu değildir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hafta sonu yaptığı birkonuşmasında gene çürük tahtaya çivi çakmanın gayretkeşliğine sürüklenerekdemiş ki: “görevimiz Cumhuriyeti, demokrasiyle taçlandırmaktır.” İddiasınıispat edecek bir siyaset ve hayat gerçeğinden bahsetmek mümkün değildir.Çelişkiler içinde bocaladığından yanlışı savunacak gerekçe imalinde molavermeden ilerlemektedir. Cumhuriyet, demokrasi olmadan nasıl yaşayacak, nasılayakta duracaktır? Kılıçdaroğlu söylesin de öğrenelim. Halk egemenliğinedayanan Cumhuriyet’in demokrasiden mahrumiyeti hangi akla ve mantığasığabilecek bir ifade sefaletidir? Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Cumhuriyetrejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir.” sözünü haydiokumasını geçtikte, tesadüfen de olsa Kılıçdaroğlu hiç duymadı mı? CHP GenelBaşkanı’nın Cumhuriyeti fikir bazında idrakten mahrum olması üzeri örtülemezbir ayıp, arkaik bir açmazdır.
Cumhuriyeti kurduklarını söyleyen Kılıçdaroğlu’nun tahsis vetadil edilmesi zaruri olan bir yanlışı vardır. Çünkü Cumhuriyeti yıkmakmaksadıyla tecessüm eden zillet kervanına girenlerin kurucu onurdan, kuruluşşerefinden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muhteşem emanetlerinden en küçükilham, ders ve ibret almadıkları saklanamaz boyutlardadır. Bu kapsamda Atatürk,adeta Kılıçdaroğlu gibilerine mesaj vererek Nutuk’ta şunları söylemişti:“Gelecek nesillerin, Türkiye'de cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsiz birsurette hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yeraldığını görerek hayrette kalacağını asla unutmayınız.”
İYİ Parti Başkanı da ülkemizin demokrasi krizinde olduğunusöylemiş. Elbette bu söylemiyle halt etmiş, çam devirmiş, hezeyana gömülmüş,siyaset ve fikir yoksulu olduğunu tekraren gözler önüne sermiştir. Krizdemokraside değil, Türkiye’ye karşı muhalefet mevziisinde buluşan kimlikkaybına uğramış partilerdedir. Demokrasi cahillerinin denetimsiz ve dengesizbeyanları ciddiyetsiz ve cibilliyetsiz bir içeriktedir. Partisinin büyükkongresinde arkadaşlarına kahrolun diye çıkışan İYİ Parti Başkanı’nın, bu defada Müslüman ve Arap ülkelerine aynı üslupla yaklaşması utanç verici birskandaldır. Geçen hafta bize yönelik, canını cebine koyar Gazze’ye gidersin,sözlerine de şaşırmamak elimizde değildir. Bizde para gibi, cüzdan gibi, çekkarnesi gibi cebe koyulacak can değil, gerektiği taktirde feda edilecek canvardır; bu can da Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne bin defa helaldir.Şaibeli paraları cebe indirenlerin canı da cebe koyma önerisi yakayı ele verenkötü alışkanlıkların bir nevi itirafıdır ve sahibini de rezil etmeyeyeterlidir. Asıl manasından koparılmış demokrasiyle ilgili CHP ve İYİ Partikonuşur da bunların yoldaşı ve siyasi kader ortağı HEDEP susar mı? Susmaz,nitekim susmamıştır.
HEDEP eş başkanları, “Cumhuriyeti demokratikleştirmektarihsel görevimizdir.” diyerek başta sözde Kürt sorunu olmak üzere yine sözdehalklar ve inançlar sorununun demokratik Cumhuriyetle çözüleceğini yüzsüzcedile getirmişlerdir. Demokratik cumhuriyet, İmralı canisinin tezi veteklifidir. Cumhuriyet demokrasiyle iç içedir. Bölmek, yıkmak, parçalamak,ayırmak, yok etmek istiyoruz diyemiyorlar da, demokratik cumhuriyettenbahsediyorlar. Yani laf cambazlığı yapıyorlar. Milletimizin bilgeliğini veferasetini hafife alıyorlar. Az söyleyip çok anlaşılmasını bekliyorlar. TürkiyeCumhuriyeti’nin ilk yüzyılında bölücülük ve terör sorunundan çok çektik, bukanlı ve hain emperyalist kurgunun badirelerine defalarca katlandık. Artık yeniyüzyıl, bölücülüğün kökünü kurutma yüzyılıdır. Terörü hayatımızdan söküpçıkarmanın vakti gelmiştir. Terörle mücadele, devletin meşru güçlerinin bütünimkânlarıyla etkili ve amansız bir biçimde yürütülecektir, başarı isekesinlikle alınacaktır. Bu mücadelede, bölge halkı ile teröristler arasında gerekliayrım yapılacak ve Kürt kökenli kardeşlerimiz PKK’nın baskı ve terörüne karşımuhakkak korunacaktır. Bunun yanı sıra, yaşanan ekonomik ve sosyal sıkıntılaraköklü ve kalıcı çözümler getirilmesi için çok geniş kapsamlı ekonomik ve sosyalkalkınma projeleri devamlı planlanıp hayata geçirilecektir.
Bölgede devlet otoritesi mutlak şekilde tesis edilecek, kamuhizmeti makamını etnik tahrikler için kullanan yerel yöneticiler her zamanolduğu gibi karşılarında yine devleti ve kanunları bulacaktır. Terörün dışkaynakları ile mücadelede, sınır ötesi askeri harekat dahil gereken tüm siyasive askeri tedbirler tereddütsüz alınmak durumundadır. Bu mücadele devletinkendi imkânlarıyla yapılacak ve Türkiye’nin güvenliği üçüncü tarafların iznineve inisiyatifine bırakılmayacaktır. Terör çıkmazına saplanarak Türkiye’yeihanet eden her kademedeki PKK’lı teröristler için yegâne çıkış yolu bellidirve üç madde altında şunlardan ibarettir:
1-Terör eylemlerine önşartsız ve derhal son vermek,
2-Silahlarıyla dağdan inip Türkiye Cumhuriyeti devletineteslim olmak,
3-Türk adaletinin vereceği hükme razı olarak cezalarınıçekmektir.
Şayet bölücü terör örgütü bunlara riayet etmezse tepelerinebomba, göğüslerine mermi yağacak, her yer ve zeminde meşru hedef olmaktankurtulamayacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bölücülüğün veterörsevicilerin meydan okuma yeri, propaganda mecrası değildir. Menfur vemenhus emel sahiplerini uyarıyorum, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları vecoğrafi bütünlüğü içinde Kürdistan diye bir yer yoktur. Var diyen alçaklarındoğrudan karşılarında bulacağı kudret büyük Türk milletidir ve onun sevdalısıolan Milliyetçi Hareket Partisi’dir.
Geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde haincekonuşma yapan tescilli bir bölücüye hak ettiği cevabı yüreklice veren MeclisBaşkan Vekilimiz ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Celal Adan’ın isabetlisözleri aynısıyla bizim de sözümüzdür. Sayın Adan sahipsiz değildir, yalnızdeğildir; saldırılar, istifa çağrıları ve hakaretler ayaklarımızın altındadırve hükümsüzdür. Milliyetçi Hareket Partisi’nin her mensubu doğruya doğru,yanlışa yanlış diyecek cesaret ve ahlaki tutarlılıktadır. Hiç kimse, hele heleTürkiye husumetini siyaset malzemesi yapan Türk ve Kürt düşmanlığındannemalanan azgın güruh bize usul ve üslup dersi veremez. Bizim için, vatantoprakları üzerinde bin yıla yaklaşan tarih yolculuğunu birlikte yapan bütünTürk vatandaşları, Türk milletinin eşit ve onurlu evlatlarıdır. Ortak birgeçmişi ve kaderi paylaşan, ortak bir gelecek idealine inanan, ortak birkültürü yaşayan bütün Türk vatandaşları, etnik köken, dil ve din gibifarklılıklarına bakılmaksızın Türk milleti kimliğinde birleşmişlerdir. TürkiyeCumhuriyeti devletinin kurucu kimliği olan Türk milli kimliğini bu ortak iradeoluşturmuştur. Türk milletine vücut veren de bu ortak iradedir. Bu sarsılmazmilli bağ, Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel harcıdır. Devletin millivarlığının temeli olan bu milli şuur ve milli birlik anlayışı, Türk milletineortaklaşa vücut veren Türk vatandaşlarının etnik kökenlerinin inkârı anlamınada gelmeyecektir. Bu tarihi, siyasi ve hukuki gerçekler karşısında, Türkiye’defarklı bir kimlik arayışına tevessül edilmesi, alt-üst kimlik tartışmasınınyapılması, sözde Kürt sorunundan ve hatta Kürdistan’dan bahis açılmasıfelakettir ve failler aleyhine sonu hüsrandır. Türkiye, sadece bir coğrafibölgenin ve toprak parçasının adı değildir. Bir Türkiye Cumhuriyeti varsa, birTürk milleti de vardır ve ortadadır. Türkiye Cumhuriyeti devleti tektir, ülkesive milleti birdir.
Milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüzün dayandığı temellertek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek vatan ülküsüdür. Cumhuriyet’inkuruluş ilkelerini ve yapısını demokrasi maskesiyle tartışmaya açmak, etnikköken farklılıklarına dayanarak bunları yıkmaya çalışmak, devletin varlığınakastetmekle eş değerdir. Bunun adı da neresinden bakarsanız bakınız vatanaihanettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin sahibi Türk milletidir. Anadolu Türklüğü’nünson bağımsız devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, ebedi vatanında milli varlığınıve birliğini koruyarak; adı, kuruluş ahlakı ve milli kimliği değişmeden sonsuzakadar yaşayacak ve yaşatılacaktır. Türk milliyetçiliği fikriyatı bu kültürel,siyasi ve hukuki esaslara dayanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülkesive milletiyle bölünmez bütünlüğü anlayışımızın temelleri de bunlardır. Kanbağına ve soya dayalı ırkçı milliyetçilik anlayışının her şekli, Türkmilliyetçiliği anlayışına yabancı ve aykırıdır. Bunu arayanlar Avrupa’yabakmalıdır. Türk milliyetçiliği, Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olanherkesi Türk sayan, her türlü ayrımcılığı ve dışlamayı reddeden birleştirici,toparlayıcı ve bütünleştirici bir fikriyattır.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, Türkvatanının ve Türk milletinin huzuruna, kardeşliğine, birliğine sahip çıkmaya veTürkiye’nin bir kardeş kavgasına sürüklenmesini önlemeye sonuna kadaryeminlidir. Biz, Türkiye’nin milli birliğini korumak için tarafız ve eğer bununiçin ödenecek bir bedel olursa buna da gönül huzuru içinde hazırız. Türkiye’niniçinden geçmekte olduğu bugünkü hassas dönemde sergilediğimiz ilkeli tutum,yüksek sorumluluk ve sağduyulu anlayış, Milliyetçi Hareket Partisi’nin siyasiduruşunun özü ve özetidir. Türkiye Cumhuriyeti’ni; milli devlet niteliğinikaybetmiş, üniter yapısı sulandırılmış, bin yıllık ortak değerlerinin içiboşaltılarak milli birliği sarsılmış, farklılıklar üzerine bina edilen, çokmilletli ve parçalı bir etnik kimlikler cumhuriyeti olarak yenidenbiçimlendirmeye hiç kimsenin gücü yetemez, yetmeyecektir. Türk milletinin toplumsaldokusunu hedef alarak; kökünden, kültüründen ve tarihinden kopmuş, geçmişindenutanan, kişiliksiz ve bilinçsiz, tepkisiz, ürkek ve itaat eden bir toplumhaline getirilmesi, daha açık bir ifadeyle, sinmiş ve silik bir topluluğadönüştürülmesi imkansızdır. İmkânsıza izansızlıkla heves edenler iman veiradeyle durdurulup devrileceklerdir. Tarihin en zor dönemlerinde nicefırtınalarla baş eden büyük milletimizin; muhatap olacağı badireleri deatlatarak, ülkemizin üzerine adeta bir kabus gibi çöken kara bulutlarıdağıtacağından, yeni yüzyılda şaha kalkacağından asla şüphemiz yoktur.Tarihimiz; Türk milletinin, “Tehlikeyi tam olarak kavradığında nasılkenetlendiğinin ve her türlü tehdidi nasıl bertaraf ettiğinin” sayısızörnekleriyle doludur.
Milliyetçi Hareket Partisi, büyük ve güçlü Türkiyeülküsünün, karşılığı olmayan sonsuz bir vatan ve millet sevgisinin adıdır.Partimizin şerefli mücadele tarihi, bu uğurda çekilmiş çilelerin, ödenmişbedellerin ve ateşle imtihanların bir hikâyesidir. Geldiğimiz bu aşamada şafaksökmekte, gün ağarmaktadır. Türk veTürkiye Yüzyılının muteber ve muzaffer günleri ufukta görünmektedir.Türkiye’nin tıpkı 1923 ruhunda anlamını bulduğu gibi; sorunlara başkabaşkentlerin çekim alanından değil, başkent Ankara’dan bakan, onurlu duruş gösteren,ilkeli, kararlı ve cesur bir yönetime ve yönetim anlayışına kavuşmasıyla yenibir Türk asrı tezahür edecektir. Biz buna hazırız, ayağımıza pranga vurmakisteyenlere müsaade etmeyeceğiz. Bölücü, yıkıcı, taklitçi, teslimiyetçi veneoliberal tehditleri aşa aşa yolumuzda ilerleyeceğiz. Mutlaka başaracağız,mutlaka yapacağız. Cumhuriyetimizi, kuruluş felsefesine hakim olan bağımsız,güçlü ve demokrasi ile gelecek hedefleriyle buluşturmak Milliyetçi HareketPartisi’nin ve Cumhur İttifakı’nın sorumluluğudur ve bihakkın sorumluluktan dakaçmayacağız.