ATATÜRK, CUMHURİYET VE TÜRKİYE YÜZYILI
İSMAİL BURAK TATLI
“Cumhuriyet, Türk milletininbağımsızlık onurudur. Bir başka ifadeyle Cumhuriyet, demokrasinin engelişmiş halidir. Ve Cumhuriyet, milletin üstünde hiçbir otorite veya makamtanımayan, temeli ve dayandığı esas milli egemenlik olan fazilet demektir.
Hüküm milletindir,hükümet millettir.”
Bilge LiderDevlet BAHÇELİ
Yaratılış tarihinin ilk günlerinden itibaren insan, şahsi güvenliğini vegıda güvenliğini sağlama noktasında bir koruyucu aramış “avcı-toplayıcı”sistemde bunu şahsen sağlamıştır. Birey-birey, birey-toplum ilişkileri eskiçağlardan buyana araştırma konusu olmuş; söz konusu zamanlardan beri yönetimsistemleri üzerinde durulmuş, insanlık hep yeni bir düzen bulma gayesinegirmiştir.
Tarımın keşfi ve gıdanın depolanabilir hale getirilebilmesiyle insanlar“avcı-toplayıcı” düzenden yerleşik toplum düzenine geçmiş ve feodalizm adıverilen sistem ile bireyler daha çok ürün depolayabilen ve bir sınır çizip bubölge benim diyebilen kişilere kendi can ve gıda güvenliklerini sağlamasındanmütevellit otoritesini devretmiştir.
Feodalizm ile oluşan gücü sadece taşıdığı aile kütüğünden dolayı elindebulunduran kesim ve dini elitler, devlette o döneme kadar olan düzeni; kimnasıl kral olacak ve nasıl yönetecek sorularını kendi aralarında kimi zamananlaşarak, kimi zaman savaşarak Avrupa’yı yüzyıllarca idare etmiştir.İngiltere’de Kral’ın yetkilerinin sınırlandırılması, temel hak ve hürriyetlerinoluşturulması ile Magna Carta anlaşmasında başlayan süreç “coğrafi keşifler”ile birlikte ticaretin gelişmesi yeni bir grubun doğmasına ve artık devletdüzeninde yer alma talebine dönüşmüştür. Fransız İhtilali’ne kadar devam edensüreç kimin devleti yöneteceğine ve nasıl yöneteceğine artık feodal elitler vedini elitler değil; coğrafi keşifler ile birlikte oluşan ticarete hâkim yenigrubun da katılmasıyla meclis kavramı üzerinden belirlenmeye başlamıştır. Dinielitlerin Avrupa’da bölünmesi ve Protestanlık ile güç kaybetmesi, ardından dabuhar gücünün keşfi ile ticaretin ve üretimin önem kazanmasıyla feodal elitler,güç kaybetmişlerdir. Avrupa’da feodal elitler ve dini elitlerin kralvasıtasıyla yönettiği tarım imparatorlukları, coğrafi keşifler ile büyüyendünya ekonomisi ve buhar gücünün keşfi ile büyüyen ulusal sanayi devletlerinedönüşmüştür. Egemenliği kraldan alıp temsili demokrasi yöntemiyle bireylerinseçtiği meclise vermiştir.
Ulusal sanayi devletleri, hammadde ve pazar arayışları sonucundabirbirlerine düşmüş ve sonucunda I. Dünya Savaşı dediğimiz büyük savaşın temelnedenlerini oluşmuştur.
İlk Türk devletlerinde ise durum biraz daha farklıdır. Bizde birey-bireyilişkileri ve birey-toplum ilişkileri, yerleşik hayata, bir diğer ifadeyle OrtaAsya’nın coğrafi durumunda yer alan tarıma elverişsizlik nedeniyle toprağabağlı olmadığından dolayı bizde Avrupa tarzında bir feodal elit oluşmamıştır.Batı’ya göçümüzde ve tarımsal alanlara ulaştığımız zamanlarda ise toprak hiçbirzaman bireylere verilmemiştir. Osmanlı döneminde tüm topraklar hakanındır.Topraklar bir miras olarak devredilmediği için feodal bir elit oluşmamıştır.
Topraklar, bölgenin güvenliği ve otoritesi devlet görevlilerinedevredilmiştir. Bölgeden ettiği gelirle sipahi yetiştirmiş ve savaşlardakullanılmıştır. Bu devlet görevlileri, miras bırakamadığı için bir elitlikoluşmamış ve devlet yönetimi o anlamda bir otorite bırakılmamıştır. Avrupa’dacoğrafi keşifler ile sanayi devletlerine dönüşmesiyle gelişen teknoloji ilebirlikte savaşlarda mağlup olmaya başlamamız ve yüzyıllarca süren ilerleyişimizdurmuş ve 1920’de Polatlı’ya kadar geri çekilme sürecimiz oluşmuştur.
İşte bu şartlar altında Gazi Mustafa Kemal Atatürk, geri kalışımızıntarım imparatorluğundan kaynaklandığını ve bilim ve teknik olmadanilerlenemeyeceği tespiti ile modern ulus devleti ve onun temel yapı taşı olancumhuriyeti ilan ederek yeniden büyük ve güçlü Türkiye için mücadele etmiştir.
Müslüman-Türk ticari müteşebbislerimiz henüz yeterli seviyede olmadığıiçin cumhuriyetin ilk yıllarında devletçilik ilkesi ile sanayi yatırımlarınıgeliştirmiştir. Kurduğu fabrikalar ve tesisler ile Türk ekonomisini, dünyaekonomileri içinde en hızlı kalkınan ekonomilerden biri haline getirmiştir.Yaptığı tüm inkılaplar, Modern Ulus Devleti tesis etmek; geride kaldığımız ilimve fen noktasında ileriye atlatmak için olduğu reddedilemez bir gerçektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin temel ilkelerini modern ulusdevletin tesisi için gerekli gördüğü şekilde oluşturmuştur. Cumhuriyetçilik,egemenliğin kaynağının sadece milletin olduğu, modern ulus devletin yönetimşeklidir. Milliyetçilik, devletimizi ayakta tutan ve idare eden tek gücün Türkmilleti olduğunu ve onun refahının her şeyden önemli olduğunu ifade eder.Halkçılık, hiçbir zümrenin ekonomik ve siyasi imtiyazı olmadan tüm toplumundevlet tarafından korunmasını sağlar. Devletçilik ilkesi, ekonomininyönetiminde devletin millet adına rolünü ve bu noktada aldığı kararlarınınsadece piyasanın değil vatandaşın lehine olmanı noktasında ön planda tutmasınınönemidir. Laiklik ise vatandaşı herhangi bir aracı olmadan dini bilgisini veyaşantısını oluşturduğu kişi ve grupların etkisi altında değil yalnızcavatandaşa dini doğru anlatmak amacıyla bizzat Gazi Mustafa Kemal Atatürktarafından kurulmuş olan Diyanet İşleri Başkanlığınca yürütülmesi ve devletidaresininin dini elitler vasıtasıyla değil sadece millet idaresinin hükmü ileyönetilmesidir. İnkılapçılık ise modern ulus devletin kurulması ve ilerleyendönemde cumhuriyeti ileri taşıyacak tüm kararların ivedilikle alınması, muasırmedeniyetleri yakalama ve hatta önlerine geçme vizyonunu temsil etmektedir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Sizler, yeni Türkiye’nin geç evlatları,yorulsanız da beni izleyeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenlerasla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği amaca, bizim yüksek ülkümüze durmadan,yorulmadan yürüyecektir.” sözleri ile cumhuriyeti, Türk gençliğine emanetetmiştir. Onun çizdiği vizyon ile her bir Türk genci önce kendisine sonraailesine ardından milletine, yaptığı her işi düzgün yaparak; muasırmedeniyetleri ilim ve teknikte önce yakalayıp, ardından önlerine geçerek büyükTürkiye ülküsünün mimarları olacaklardır.
Bilge Liderimiz Sn. DevletBahçeli’nin 1 Kasım 2022 tarihinde TBMM MHP Grup Toplantısında ifade ettiğiüzere;
“Dünyadan Türk’ü ve Türkiye’yi çekip çıkarın,geriye hiçbir şey de kalmayacaktır. Tarihi yapan, tarihi yazan, tarihekahramanlıklarıyla, ilmi ve irfanıyla istikamet çizen Türk milletine deCumhuriyet’in yeni yüzyılına mühür vurmak yakışacaktır.
Türkiye Yüzyılı, örselenmek istenenhak ve hukukumuzun sembolüdür. Türkiye Yüzyılı, görmezden gelinen hakikatmücadelemizin semeresidir. Türkiye Yüzyılı, Türk yüzyılıdır, Türk tarihinin yüzakıdır. Türkiye Yüzyılı, Türk milletinin yeni bir zafer atılımıdır.”
Cumhuriyetimizin 100. yılında Atatürk idealleri doğrultusunda atılanadımlar, “İstikbal göklerdedir” sözü ekseninde SİHA, İHA, Milli Muharip Uçağı,Hava Savunma Sistemleri ve daha birçok yeni adımlar atılmıştır.
Yerli imkanlarla üretilen teknolojik araçlar, uzay sanayisine yönelikatılan adımlar, milli hassasiyetler çerçevesinde gerçekleştirilen Teknofestgibi festivaller, spordan sanata, bilimden tekniğe, eğitimden öğretime hemenher alandaki yenilikler de cumhuriyetin 100. yılını adeta selamlamaktadır. Türkgençliği ve Türk milliyetçileri hazır kıta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ünbelirttiği muasır medeniyetlerin üzerine çıkma ülküsünde ilerlemeye devametmektedir.
Allah Türk’ü;Türk, tüm mazlumları korusun.