TOPLUMSAL AFETLER VE MİLLET OLMA BİLİNCİ

03 Nisan 2023 12:34 Fatih YURTTAŞ
Okunma
336
TOPLUMSAL AFETLER VE MİLLET OLMA BİLİNCİ

TOPLUMSALAFETLER VE MİLLET OLMA BİLİNCİ

 

Fatih Yurttaş

Afet,yeryüzünde meydana gelen olağan dışı olayların çok sayıda insanın ölümünesebebiyet veren yıkıcı bir durumdur. Afetler iki türlü olur. Biri doğal afetlerdiğeri ise insanoğlunun sebep olduğu yapay afetlerdir. Doğal afetler deprem,sel, kasırga, heyelan, yanardağ patlaması vb. olaylardır. Yapay afetler iseinsan oğlunun bilinçli ve kasıtlı olarak yaptığı eylemler sonucu ortaya çıkanolaylardır. Nükleer savaşlar, kitlesel nüfus hareketleri konvansiyonelsavaşlar, büyük sabotajlar vb. eylemler sonucu gerçekleşen felaketlerdir.Toplumlar her iki afet türünden de büyük zarar görürler. Afetler olağanüstüolaylara olduğu için yönetilmesi ve üstünden gelinmesi zor durumlardır. Felaketler,büyük yıkımlara ve kayıplara sebep olurlar. Bu durumların üstesinden ancakmillet olma bilinci yüksek karakterli toplumlar gelebilmektedir. Felaketlersosyal ve ekonomik sorunları da beraberinde getirir. Bu sorunlar bazımilletleri kenetlerken, millet olma bilincini taşımayan toplamları ayrıştırırve çözülmesine sebebiyet verir. Türk milleti yaşadığı coğrafyalar dolayısıylageçmişten beri afetler ile ilgili çetin sınavlar vermiştir. Milattan önce,başta iklim değişiklerinin sebep olduğu kıtlıklar ve savaşlar sonucu yerdeğiştirmeler gösterebilir. Geçmişten edindiği tecrübeler, Türk milletininkarşılaştığı afetler karşısında toplumsal olarak direnme ve baş edebilme gücünüberaberinde getirmiştir. Türk milleti karşılaştığı doğal ve yapay afetlerdenkenetlenerek çıkmış, yaralarını beraber sararak millet olma bilincinisergileyebilmiş bir millettir. Türk milleti karşılaştığı zorluklar karşısında,milliyetine sarılarak tek vücut olarak çıkarak varlığını sürdürmüştür,sürdürecektir. Ülkemiz ve milletimiz son yıllarda doğal afetlere maruzkalmıştır. Önce pandemi süreci arkasından Karadeniz bölgesinde seller veheyelanlar, diğer bölgelerimizde depremler yaşanmış can ve mal kayıplarımızasebebiyet vermiştir. Geçtiğimiz günlerde asrın felaketi diyebileceğimiz,Kahramanmaraş merkezli büyük bir deprem yaşadık. 11 ilimizi fiziki bütünülkemizi sosyolojik olarak etkileyen asrın felaketi Cumhuriyet tarihimizdegörülmemiş zaiyata yol açtı. Çok fazla canımızı elimizden aldı ve milletçe biziyasa boğdu. Felaketlerin, milletlerin birlik olarak üstesinden gelebileceğiolağanüstü olaylar olduğunu belirtik. Çok şükür Türk devleti milleti ile kenetlenipyaralarını sarmak için teyakkuz hâline geçti. Milliyetçi Hareketin Lideri SayınDevlet Bahçeli Beyefendi’nin talimatları ile başta Milliyetçi Hareket Partisiteşkilatları ve Ülkü Ocakları depremden zarar gören bölgelere intikal ederekdevletinin ve milletinin yanında olduğunu gösterdi. Allah, milleti için hiçbirfedakârlıktan kaçınmayan bu yiğitlerimize zeval vermesin. Toplumun her kesimibaşta STK’ler olmak üzere yardıma koşarken, şer odaklarının yine boşdurmadığını gördük. Âdeta her olayda devlete ve millete saldırmayı amaç edinmiş,dış güçlerin maşası kimliksizler yine meydana çıktı. Siyasi kimlikli,kimliksizlikler başta olmak üzere medya kisvesi altına bürünmüş şer odaklarıtoplumsal infial yaratmak için harekete geçtiler. Şaşırdık mı? Tabii ki hayır.Devlet, millet el ele mücadele ederken şer odakları yine kendine yakışırşekilde propagandalara başladılar. Dünyanın neresinde olursanız olun, neresinegiderseniz gidin, en ücra köşelerde yaşayan kabilelerde bile felaketlerinsanları birleştirir. Kabile reisleri, yöneticileri etrafında birleştirir.Bizdeki muhalefet görünümlü siyasi kimliksizler ve maşa görevli medya bırakınbirleşip, kenetlenmeyi yine ayrıştırma yolunu seçti. Böyle günlerde, devletininyanında olmak yerine yine kara propagandayı seçtiler. İnsanlarımızı korku vepaniğe sevk etmek için uğraş verdiler. Afetler ile ilgili yaptığımız bir TVprogramında, konunun uzmanı olan bir psikolog hocamıza; her durumda olaylarakarşı çıkmak, sırt muhalefet etmek için olumsuz yorum ve söylemlerde bulunmak ruhsalbir hastalık mıdır diye sordum. Hoca, bu durumun bir psikolojik hastalık değil,bir kişilik bozukluğu durumu olduğunu söyledi. Psikolojik hasta olsalar belkibir tedavi önerirdik ama kişilik bozukluğu vahim bir durum. Tedavi edilecek birdurumları olmadığına göre ıslah edilmeleri gerekir. Devletine düşman hareketlersergileyen kişiler, dünyanın her yerinde bu tedbir ile karşılaşırlar. Devletolmanın da gereği budur. Depremler ile ilgili tarihsel verilere baktık,özellikle kayıtlı evrakların fazla olması nedeniyle 1894 depremini ayrıntılıinceledik. Sultan II. Abdülhamid Han, depremde dezenformasyon yapan kişi vekurumlara yayın yasağı getiriyor. Aradan geçen zamana bakın, bir de devletesaldıran zihniyetlere bakın. Zaman geçiyor, kişiler değişiyor ama zihniyet hiçdeğişmiyor. Biz afetlerle mücadele ederken bu zihniyetle de mücadele etmeyiöğrendik. Bizler Türk devletine sadakatle bağlı milletini canından çok sevenTürk milliyetçileriyiz. Liderimizin yol göstericiliğinde devletimize sadakatimiz,şerefimizdir. Atalarımız, yaşadıkları coğrafyaların şartlarına uyum sağlamaktamahir idiler. Bizler de yaşadığımız coğrafyanın şartlarına uyum sağlamakzorundayız. İnşa ettiğimiz yapıların fiziki özelliklerini ona göre yapmalıyız. Devletönlem almadı diyorlar… Devlet önlem almıştır. Her zaman da alır. 1999depreminden sonra yasalar çıkmıştır, bu devletin aldığı tedbirdir. Bu tedbirlerekim uymamışsa devlet hesap sormaktadır. Afet zamanlarında tek vücut olmak, yaşadığımız kayıplarımızı asgariseviyeye indirir. Devletin kurumları yol gösterir, organizasyon yapar. Herkafadan bir ses çıkmaz. Devlet dışında hiçbir kurum ve kuruluşun açıklamalarınaitibar edilmez. Çift başlılığa sebebiyet verilecek davranış ve söylemlerdebulunulmaz, kargaşa çıkarılmaya çalışılmaz. Kısacası köstek değil, destekolunur. Bozguncu medya ve siyasilerin değil, devlet yetkililerinin söylemlerinebakılır. Bu milletin her ferdi bu kurallara uymakla mükelleftir. Türk milletitarihinde birçok felaket ile yüzlemiş ve kenetlenerek üstesinden gelmiştir,yine gelmektedir.

Satırlarımızason verirken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerini tekrar hatırlatmakistiyoruz. “Bu memleket dünyanın beklemediği asla ümit etmediği bir müstesnamevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu.  Bu sahne en aşağı yedibin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlarıyla sallandı. Beşiğiniçindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden,yıldırımlarından, kasırgalarından korkar gibi oldu sonra onlara alıştı. Onlarıtabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o tabiatın çocuğu tabiatoldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır,kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”

Depremfelaketinden hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralananlaraacil şifalar diliyoruz. Allah Türk devletini ve milletini var etsin. Bir dahaböyle acılar yaşatmasın.