KKTCCUMHURİYET MECLİS BAŞKANI ZORLU TÖRE:
KKTCDEVLETİ BİR TÜRK DEVLETİ OLARAK EBEDİYEN VAR OLACAK VE TÜRK DÜNYASINDA YERALACAKTIR
-Bizleri kabul ettiğiniz için teşekkür ediyoruz. Öncelikle Meclis Başkanı veZorlu Töre olarak kısaca kendinizden, okuyucularımızın tanıması açısındanbahsedebilir misiniz?
- Ben tabii 1956 Larnaka doğumluyum. Ortaokul velise eğitimimi Güney Kıbrıs’taki Larnaka Bekir Paşa Ortaokulu ile Bekir PaşaLisesinde ve diğer ilkokullarda okudum. Son iki yılımı Lefkoşe Türk Lisesindetamamladım. Liseden mezun olduktan sonraÇukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesine gittim ziraat yüksek mühendisi olarak1979-1980 yıllarında mezun oldum. Lise yıllarımda Türk Ocakları Derneği veMillî Ülkü Derneğine gidip gelmeye başlamıştım. Bunlar 1974 öncesiydi. Adana’ya gittiğimde Kıbrıs Yüksek ÖğrenimTalebe Derneğinin kuruluşunu sağladım ve başkanlığını birkaç yıl yürüttüm. Döndüktensonra Millî Düşünce Derneğini kurduk ve onun Genel Başkanlığını yaptım. Dahasonra Milliyetçi Adalet Partisi diye bir siyasal parti oluşturmuştuk onun 9 yılkadar Genel Başkanlığını yürüttüm. Türk-İslam Kültür Cemiyetinde görev aldım. Dolayısıyla Türkiye’de de başta ÜlküOcakları olmak üzere birçok teşkilatta da fahri olarak görevler yaptım. Asilolarak değil çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değildim ama fahri olarakbirçok görevlerde bulundum gerek üniversite içinde gerekse üniversite dışındahayat dolu bir mücadele yürüttüm. Dördüncü dönemde milletvekiliyim. Tarım DoğalKaynakları Bakanlığı yaptım daha sonra Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcılığıgörev inde bulundum 35 ay. Şu anda Cumhuriyet Meclisi Başkanı’yım.
-Teşekkür ediyoruz. İkinci soru olarak 7 Mart 2022’den beri Cumhuriyet MeclisiBaşkanlığını yürütüyorsunuz. Meclis çalışmalarındaki millî konularda tavrınızıgörüyoruz. Bu gerçek anlamda dikkat çekiyor. Bu konularda neler düşünüyorsunuz?Gelecekte de bu konularda neler yapmayı planlıyorsunuz?
- Ben Türk birliğine inanan bir insanım. BenimLefkoşa seçim bölgemdir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde milletvekiliyim. Amaadı üstünde milletimin vekiliyim. Milletimin nerede olduğu beni pekilgilendirmiyor. Uzayda bir Türk olsa ne mutlu Türk’üm diyorsa Ankara’da,Selânik’te, Bakü’de, Kerkük’te, Kırım’da bir Türk, ne mutlu Türk’üm diyorsa benonun vekiliyim, onunla sevinir ve onunla ağlarım, onunla yatar onunla kalkarım,nefesim onlarladır. Dolayısıyla Türk milleti ve Türk dünyasına tabii ki baştaKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti‘nde ikamet ettiğim ve burada milletvekili olduğumiçin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile halkına bütün Türk milleti ve Türkdünyasına hizmet yönünde çalışma yapmayı kendime bir görev addediyorum. Türkmilletinin mensubu olma şerefini herkesi taşımaya davet ediyorum. Çünkübazılarının adı ve soyadı Türkçe ama Türk milletinin mensubu olma şuurunu bazıkişiler taşımıyor. Hatta aleyhte davranış sergileyenler de olabiliyor. Ama Türkmilleti vardır ve ebediyen de var olacaktır. Kuzey Kıbrıs Türk CumhuriyetiDevleti de bir Türk devleti olarak ebediyen var olacaktır ve Türk dünyasındayerini alacaktır. Bu yönde gayretlerimiz devam ediyor. Zor yıllar geçti. 96 yılbiz Anadolu’dan ve Türk milletinden uzak kaldık. Osmanlı Devleti Kıbrıs’tan geriçekilmişti. 96 yıl gözlerimiz hep yollarda kaldı. Biz Osmanlı Türk ordusunuAda’dan uğurlamadık. Güle güle demedik, bir gün geri gelecekler diye. Gözümüzyaşlı olarak onları arkadan seyrettik. Ama 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile Türkordusu yeniden Kıbrıs’a geldi ve milletimizle yeniden buluştu. Şu anda çokmutluyuz, hürriyetimiz var, geleceğimizden endişe etmiyoruz, güvencealtındayız. Cenabıallah bizi 1878’deki gibi bir daha milletimizden veordumuzdan, ay yıldızlı bayrağımızdan ayırmasın. Yolumuza devam ediyoruz. Şimdibiz eskiden hayal ederken ana vatan Türkiye ile buluşacağız diye şimdi Allah’aşükür Türk dünyası ile buluşuyoruz. Sadece Türkiye ile değil Türkiye’ninötesinde de bir Türk dünyası olduğunu bugün herkes gördü. Bize karşı olanlar dabugün o Türk dünyasından bahsediyorlar. Biz de diyoruz ki çok devletiz ama birmilletiz. Gerçi benim size taktığım rozet, “Benim İki Bayrağım Var” şiirimdenalınmıştır. İki bayrak Türk bayrağı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağı.Bizim Anayasa’mızda da Türk bayrağı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağıvardır. Göndere de iki tane bayrak çekiyoruz. Bu resmî törenlerde de böyledir.İstiklal Marşı’nı okuyoruz. Çünkü biz Türk milletinin ta kendisiyiz. Ayrımız vegayrımız yoktur. Dolayısıyla bazıları coğrafya ismini sokarak “Türkiye’dengelenler, Kıbrıs’ta doğanlar, Kıbrıslı Türkler” diye ayrım yapılmasınıkesinlikle kabul etmiyoruz ve reddediyoruz. “Ne mutlu Türk’üm diyeni.”ifadesinin içerisinde hepimiz biriz, beraberiz ve Türk milletiyiz. Gaspıralıİsmail’in de söylediği gibi “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarı bizimülkümüzdür. O ülkü yönünde ben Zorlu Töre olarak, Cumhuriyet Meclisi Başkanıolarak bu yönde çalışmalarımızı yürütüyorum.
-Çok teşekküre deriz. Sayın Meclis Başkan’ım, kısaca Kıbrıs Türk’ünün geçmiştenbugüne kadar devam eden zorlu ve değerli mücadelesini okuyucularımızlapaylaşabilir misiniz?
-Yani Osmanlı Devleti1570’de burayı fethetti ve buraya Türk damgası o zamanda vuruldu. 1570’de hattadaha önceden de Selçuklular Dönemi’nde Kıbrıs’ı Türkleştirmek,Müslümanlaştırmak için misyonerlik faaliyetleri yapan insanlarımız vardı. Dahaönceden ta Peygamber Efendi’miz zamanında Kıbrıs’ı yine Müslümanlaştırmak içinArap akınları vardı hatta kısa bir dönen de Kıbrıs Arapların eline geçmişti.Burada ta Araplar zamanından Peygamber Efendi’mizin zamanından Dördüncü HalifeDönemi’nden, Hz. Osman Dönemi’nde buralara gelip de şehit olanlar da vardı. Amaesas büyük fetih hareketi 1570’de oldu. Yani Müslüman Türklerin buraya Kıbrıs’agelmesi, Türk milletinin gelmesi 1570 ve 1571’de oldu. Kimi rivayetlere göre 65bin şehit verildi, kimi rivayetlere göre 80 bin şehit verildi, kimi rivayetleregöre 50 binden fazla şehit verildi. Demek ki o zaman bayağı zor bir fetiholmuş. Bu kadar fazla sayıda şehit verilmesi bunu gösteriyor. Ama KıbrısAdası’nın her tarafında Osmanlı Dönemi’nden kalma şehitler vardır. Ta geçmiştenkalma sahabeler vardı. Buraları zaman zaman ziyaret edilebilir ve zaman zamanda buralar büyük bir ziyaretçi akınına da uğruyor. Mesela Hz. Ömer Tekkesi yineLefkoşa’daki Arap Ahmet Camisi, Surlar içerisindeki Yeni Camii. Onlarınbahçelerini gidip bakıldığı zaman hatta ara sokaklarda yürürken bile OsmanlıDönemi’nde şehit düşmüş soydaşlarımızın kabirleri vardır. Geçerken onlara birFatiha da okumak gerekir. Çünkü biz ecdadımızı unutmamalıyız. Neredengeldiğimizi unutmamalıyız. Ama 1570-71’de Kıbrıs Adası fethedildiğinde 307 yılOsmanlı Devleti Ada’da kaldı ve hükümranlığı sürdü. 1878’de ise RuslarınOsmanlı Devleti’ni tehdit etmesi ve Edirnekapı’ya kadar gelmesi üzerine SultanAbdülhamit Han’a İngilizler, Kıbrıs Adası’nı verirseniz bize size destekvereceğiz ve Rusya’yı gerileteceğiz. Ardahan ve Batum’u da istiyordu o zamanRusya. Önceleri hayır denildiği hâlde sonradan kabul etmek mecburiyetindi kaldıOsmanlı Devleti. Bunun üzerine Osmanlı ordusu Ada’dan çekildi. Kıbrıs Adasıaslında bir yönetim değişikliği şeklinde oldu ama sahibi değişmedi. Yaniİngilizler Ada‘ya kiracı olarak gelmişti fakat daha sonra Kıbrıs Ada’sını ilhakettiler. Lozan Antlaşması’nda Kıbrıs Adası’nın İngiltere’ye ait bir ada olduğukabul edildi. Ama yine de İngilizler Ada’dan çekilseydi Türkiye’yi muhatapalacaklardı. Uzun yıllar geçti. Atatürk Kıbrıs’ta matbaa kurulması içinKıbrıs’ın ileri gelenlerine de yardımlar da yapıyordu. 1934 yılına kadar büyükgöçler oldu Kıbrıs’tan Anadolu’ya. Aslında 1878’den 1934’e kadar Kıbrıs’takiTürkler Anadolu’ya, İngiliz sömürgesi olduğu için Londra’ya da göç edenleroldu. Amerika’ya, Kanada’ya, Avusturya’ya hatta Anadolu’nun birçok yerlerindeKıbrıs mahallesi veya Kıbrıs köyleri kuruldu. Balkan faciasında Balkanlar’dayaşayan Türklerin büyük bir göç nüfusu oldu. Bir onu Balkan Faciası olarakisimlendiriyoruz. Kıbrıs Türk halkı da 1878’de büyük bir faciayla karşı karşıyakaldı Osmanlı Devleti Ada’dan çekilince. Kıbrıs meselesi bence o zamandanbaşladı. Kıbrıslı Türklerin acıları ve sıkıntıları 1878’de başladı. 1955’deKıbrıs’ta EOKA teşkilatı kuruldu ve Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlama hedefiiçerisinde oldular. Kıbrıs’ı Helenleştiren. Kıbrıs’ı 12 Adalar’dan sonra 13.Ada yapmak, Girit Adası gibi yapmak hedefleriydi. Bunun karşısında da yerelörgütleri kurulmaya başlanmıştı. 9 Eylül Teşkilatı, Kara Çete, Sönmezler Ocağıgibi. Yerel direniş örgütleri bölgebölge oldu. Daha sonra Türk Mukavemet Teşkilatına dönüştü bu örgütler. TürkiyeCumhuriyeti İkinci Menderes hükûmeti de “Kıbrıs meselesi bizi ilgilendirir,oradaki Kıbrıs Türk halkı bizim için çok önemlidir. Ada’dan İngilizlerçekilecekse bu bize devredilmelidir Kıbrıs Adası.” diye başlayan çalışmaoluştu. Daha sonra Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu. Türk Mukavemet Teşkilatı,EOKA Teşkilatı, İngiliz Sömürge Yönetimi şeklinde üçlü büyük çatışmalar oldu.Sonra 1959-1960’da Zürih ve Londra Antlaşmaları yapıldı. Kıbrıs Türk halkı Rumhalkı ile birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kurdular. Ama Rumlar ENOSİShayallerinden, Helenizm hayallerinden vazgeçmediler. Kıbrıs’ı ille de Helenyapmak istiyorlardı. O zaman Garanti Antlaşmaları da oluşturulmuştu. RahmetliFatin Rüştü Zorlu, Adnan Menderes, Denktaş Bey, Dr. Fazıl Küçük. Onlara darahmet diliyorum. Kıbrıs halkının önde gelen liderleri büyük iş başarmışlardıve Türkiye Garanti Anlaşmaları ile Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı gelmişti. Tabiiki Yunanlılar da Yunan Alayı şeklinde bir alay gönderdiler Kıbrıs’a. Onlarınsayısı 950, bizim sayımız 650 idi ama bize bir Türk askeri de gelse burayayeterliydi çünkü bizim için moral kaynağı önemliydi. 650 asker bizim içinfevkalade iyi idi. 650 Mehmetçik Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı MücahitOrdusunun, Türk Mukavemet Teşkilatının direncine büyük destek ve moral verdi.Ama Rumlar Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayını küçümseyerek saldırılarına sürekliolarak devam ettiler. Türkiye de garantör ülke olarak ültimatom vererek veyaErenköy’deki Türk uçaklarını göndererek, yine 23 – 24 Aralık’ta Türk uçaklarınıLefkoşa üzerinde uçurarak, Türkiye’nin daha sonra bir çıkarma kararı almasıylabizim çıkarma ve deniz birliklerimiz Kıbrıs açıklarına geldi ama Amerika’nındevreye girmesiyle çıkarma yapılmadı ve Yunanlılar ile Rumlar, Türkiye’ninverdiği ültimatomu kabul ettiler. Ama artık Türkiye de artık biliyordu bir günTürkiye Ada’ya çıkmalıdır çünkü başka çıkış yolu kalmıyor ve Rumlar yine rahatdurmayacaklar diye. Ve 1974 Mutlu Barış Harekâtı’na geldiğimizde 15 Temmuz’daMakarios’a kanlı bir darbe yaptılar buradaki EOKA’cılar ile Yunan cuntası. Makarios tabii ki hayatını kurtardı ve Londra’yagitti Londra’dan da Birleşmiş Milletler’e (BM) ulaştı. Çağrıda da bulundu. Garantörülkeler müdahale etmesi lazım. Yunanistan Kıbrıs’ı işgal etti ve beni devirdidiye. Yani önceden ENOSİS’i hayal edenPapaz Makarios ne duruma düştü kendi içlerindeki parçalanmadan dolayı. 20Temmuz şafak vakti kahraman Türk ordusu Kıbrıs’a geldi. Rahmetli Ecevit veErbakan hükûmetteydiler. Dolayısıyla onlara da çok teşekkür ediyoruz, Allahrahmet eylesin. 20 Temmuz şafak vakti Türk ordusu Ada’ya geldi. Ama yine uğraşmalardevam ediyor Türk ordusu Ada’dan çıksın, garantörlük çağ dışı kalmıştır. KıbrısAB üyesi olmuştur. Hâlbuki sadece Rum tarafı AB üyesidir. Türkiye ve Türkordusu üzerinde büyük oyunlar oynanıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilanedilmemeliydi, kimse tanımaması için BM Güvenlik Konseyi kararlar üretti. AmaKuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır ve var olmaya devam edecektir. KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için de son BM toplantısında TürkiyeCumhurbaşkanı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınmalıdır ve tanıyın diye deçağırıda bulunmuştu. Dünyanın 5’ten daha büyük olduğunu Sayın CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan böylece göstermişti. Yine bir ifadesinde Dünya 5’tenbüyüktür, Avrupa’dan adalet beklemeyin diye çağrısı da vardı. Şükür Allah’a bugünleregeldik. Tanınma çağrısı oldu. Yakın bir gelecekte Semerkant’ta yapılacak olanbir toplantıda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türk devletlerinin gözlemci üyesiolacaktır. İnanıyorum ki belki bir yıl belki iki yıl içerisinde de Kuzey KıbrısTürk Cumhuriyeti asli üye olarak Türk devletlerinde yer alacaktır. AyrıcaTürkiye’ye dost olan birçok ülke ve İslam ülkeleri de Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyeti’ni çok uzaklarda olmayan bir tarihte mutlaka tanıyacaklardır. Bizeambargolar var, izolasyonlar var ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dimdikayaktadır. Yoluna devam ediyor, ana vatan Türkiye bizim birçok şeyimizikarşılıyor. Siz Türkiye ile birlikte yola devam edeceğiz. İnşallah bu Türkdevletleri ile olan ilişkilerimizi de geliştirir ve diğer bazı İslam ülkeleriile Türkiye’ye dost olan bazı ülkeler onlar da bizimle iyi ilişkiler içinegirerler ve yolumuza devam ederiz. Ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndenvazgeçmek asla mümkün değildir. Atatürk’ün ifade ettiği gibi “Bağımsızlık benim karakterimdir, Cumhuriyeten büyük bayramdır.” Kıbrıs Türkleri için de en büyük bayram hiç şüphesiz KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin alan edilmesi ve 20 Temmuz Barış Harekâtı’nıngerçekleşmesidir. Biz bu değerlerden asla vazgeçmeyiz. Ana vatan Türkiye’ninbütün millî bayramları bizim de millî bayramlarımızdır. Bu ta İngiliz sömürgeyönetimi döneminde böyleydi. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulduktan sonra 29Ekim’i, 19 Mayıs’ı, 23 Nisan’ı, 30 Ağustos’u millî bayramlar olarak kabulediyor ve kutluyordu şimdi de Anayasa’mızda bunlar zaten vardır. Demek ki biz okadar çok perçinledik ki bunu Anayasa yoluyla da perçinledik. İstiklalMarşı’mızı okuyoruz, Türk bayrağını devamlı olarak göndere çekiyoruz KıbrısTürk Cumhuriyeti bayrağı ile birlikte ve yolumuza devam ediyoruz. Düşmanlarımızelbette vardır. Ama onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz yine yolumuza devamederiz. Taviz vermek yok. Artık biz alıştık içeride de dışarıda da hain olacakama onlar hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaklar. Ne ana vatan Türkiye’de ne dekuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde. Hedeflerine ulaşamayacaklar, onlar ancakbağırıp ve çağıracaklar gazete köşelerinde, parklarda, sosyal medyada. Bu aradaTürk Birliği çalışmaları da devam edecek. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti demillî bir devlet olarak Türk dünyası içerisinde yerini almaya devam edipgelişmelerini tamamlayacaktır.
-Az önce ambargo dediniz, Amerika’nın Güney Kıbrıs Rum Yönetimine yönelik olaraksilah ambargosunu kaldırma kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Yani Amerika Rumları,Yunanlıları, Yahudileri, Ermenileri devamlı olarak şımartan bir ülkedir. BazıAvrupa Birliği ülkeleri de böyledir. Rumlara, Yunanlıları, Ermenilere veYahudilere devamlı olarak destek çıkıyor ve onları şımartıyor. Ama Türkiyebölgenin en güçlü ülkesidir, Türk Silahlı Kuvvetleri giderek daha dagüçlenmektedir. Hem savunma sanayindeki gelişmesini hem de ekonomisindekibüyümesi ve hem de nüfusunun artması bakımından. Dolayısıyla Amerika gelsinkendini Rumların yerine koyacaksa ve savaş çıkartacaksa Rumları piyon olarakkullanmasın. Kendi askerleri Conileri gelsin. Kim gelecekse gelsin. Neticeolarak öyle ifade edebilirim. Dost ve müttefik bir ülke olarak Amerika’nınyaptığı yanlıştır. NATO’nun başı olan Amerika’nın bu tavrı yanlıştır. NATOülkesi olan Yunanistan ile Türkiye’yi ciddi anlamda karşı karşıya getirmiştirAmerika. Bu tür yaklaşımları doğru değildir. Dolayısıyla Rumların her tarafısilah olsa ne olacak? Kıbrıs Türklerine karşı olsa anlarım. Çünkü onlar bizden3-4 misli daha fazla bir nüfusa sahipler. Amla biz netice olarak Türkiye’yiz.Yani bizi sadece Kıbrıs Türk’ü olarak değerlendirmesinler Rumlara daAmerikalılar da. Biz Türk milleti ve Türk ordusuyuz. Dolayısıyla buradaki hertürlü savunma veya taarruz faaliyeti elbette Mehmetçikle Mücahidin birlikteyapacağı bir savunma veya hareket olacaktır. Onun için korksunlar bizden lafınısöylemek istemiyorum. Ama bunu Anadolu’da da denediler Yunanlılar. BatıAnadolu’yu işgal etiler. Batı ve Doğu Trakya’yı da işgal ettiler. İngilizlerİstanbul’u işgal ettiler. Yunanlılar da Edirne’yi işgal ettiler. OnlarınMegaliideaları devam ediyorsa Türk milleti Yunanlıların bu düşüncesini vefikriyatını biliyor. Dolayısıyla biz de Türk Birliği’ni savunuyoruz. Onlar batı Trakya’daki Türklere zulümetmekten vazgeçsinler. Ege’deki 12 Adalar’ı ve Girit’i silahlandırmaktanvazgeçsinler. Sonra bir şımarıklık yapıp başlarına bir bela gelebilir.
-Son olarak daha fazla zamanınızı almak istemiyorum. Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyeti’nde gayrimillî marjinal bir kesim var. Kalabalık gibi gösterilmek isteniyorsada bunun azınlıkta olduğunu biliyoruz. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
CEVAP:Yani Atatürk’ün ifadeettiği gibi gaflet, dalalet, ihanet her yere sızmış olabilir. Devletinkurumlarına da sızmış olabilir. Belirli makamlara da gelmiş olabilirler. Kigeliyorlar da zaman zaman demokrasi içerisinde. Ama Kuzey Kıbrıs TürkCumhuriyeti’ni ortadan kaldıramıyorlar. Türkiye’nin varlığını ortadankaldıramıyorlar. Türk ordusunu Ada’dan gönderemiyorlar. Yani biz dışarıdakidüşmanın ne yapmak istediğini biliyoruz ama içeridekiler daha tehlikelidir diyeifade etmek istiyorum. Çünkü onların adı ve soyadı Türkçe ve devletinmakamlarını da demokrasi içerisinde seçim yoluyla zaman zaman gelipoturabiliyorlar ama yine de mevcut durumu değiştiremiyorlar. Bundan sonra değiştirmeşansları daha da zayıflamıştır. Annan Planı’na onlar da evet deselerdi zatenbaşarmışlardı. Rum tarafı yine evet demiş olsaydı da başaracaklardı. KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyeti sonlanacaktı. Topraklarımızınciddi bir kısmı Rumlara verilecekti. Yine ciddi göç olayları yaşayacaktı KıbrısTürk halkı. Ama Allah’a şükür tüm bunlar atlatıldı. Çünkü Rumların hedefiKıbrıs’ın tamamını ele geçirmek. Türk ordusunu tamamen Ada’dan çıkarmak vegarantörlük sistemini tamamen ortadan kaldırmaktı. Ama bugün BİZ Allah’a şükürTürk ordusu burada ve bayraklarımız gönderde dalgalanıyor. Devletimiz yaşıyor,ana vatan Türkiye burada. Millet olarak sevinçli ve gururluyuz. İnşallahsıkıntılar da yavaş yavaş çözülecek.
Bizikabul ettiğiniz ve değerli vaktinizi bize ayırdığınız için çok teşekkürediyoruz. Daha fazla zamanınızı almayalım. Çok sağ olun.