DEVLET BAHÇELİ: SİVAS CUMHURİYET MEYDANI TIPKI BİR GELİNCİK TARLASINI ANDIRIYOR

04 Kasım 2022 13:02
Okunma
240
DEVLET BAHÇELİ: SİVAS CUMHURİYET MEYDANI TIPKI BİR GELİNCİK TARLASINI ANDIRIYOR

DEVLET BAHÇELİ: SİVAS CUMHURİYET MEYDANI TIPKI BİR GELİNCİK TARLASINI ANDIRIYOR
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2023'te yapılacak olan seçimler kapsamında ilk açık hava mitingini 4 Eylül 2022 Pazar günü Sivas'ta düzenledi. “2023'e Doğru: Aday Belli, Karar Net” sloganıyla Sivas'ta halkın karşısına çıkan Bahçeli, konuşmasında, “2023'te adayımız belli, kararımız nettir. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Hedefimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı açık ara farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi, TBMM'de vekil sayısı ile çok güçlü bir MHP grubunun ve Cumhur İttifakının tecelli etmesidir.” diye konuştu. Sivas Cumhuriyet Meydanı’nı hıncahınç dolduran coşkulu bir kalabalığa hitap eden Bahçeli, şunları kaydetti:
“Büyük Türk milleti, aziz vatandaşlarım, değerli dava arkadaşlarım, saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler, hepinizi en yürekten, en içten duygularımla selamlıyorum. Türkiye sevdasıyla yanıp tutuşan bütün kardeşlerime sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Coşkunuza şahit olmaktan bahtiyarlık duyuyorum. Heyecanınız güven aşılıyor, duruşunuz gücümüze güç katıyor. Allah nazarlardan saklasın, Sivas Cumhuriyet Meydanı tıpkı bir gelincik tarlasını andırıyor. “2023’e Doğru: Aday Belli Karar Net” temalı bugünkü toplantımıza katılan Sivaslı kardeşlerimizin yanı sıra, Amasyalı kardeşlerimize, Tokatlı kardeşlerimize, Çorumlu kardeşlerimize, Yozgatlı kardeşlerimize hoş geldiniz diyorum. Bir oldunuz, diri oldunuz, hep birlikte cumhurun eğilmeyen başı, bükülmeyen kolu, kesilmeyen nefesi oldunuz. Nitekim birlikten güç doğacağını gösterdiniz. Bu meydana teşrif eden siz muhterem kardeşlerimi, ekranları vasıtasıyla bizleri izleyen milletimin her güzel insanını hürmet ve muhabbetle kucaklıyorum. Açık hava toplantımızın düzen, tertip ve temininde emeği geçen teşkilatlarımızın değerli mensuplarına özellikle teşekkür ediyorum. Gözü olup görmeyene, kulağı olup duymayana, dili olup söylemeyene, kalbi olup çarpmayana Sivas Cumhuriyet Meydanı’ndan yükselen ses ‘Ayaktayım ve buradayım.’ diyor. Çağrımıza kulak verip bizimle aynı hedefe kilitlenmiş yiğidolarla iftihar ediyorum. Allah sizlerden ayrı ayrı razı olsun diyorum. 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin ilk açık hava toplantısını Sivas’ta yapıyor, kampanya dönemini buradan başlatıyoruz. 4 Eylül 1919’da Cumhuriyet’e giden yolun ilk adımı nasıl bu vilayetimizde atılmışsa, biz de benzer bir adımı atıyor, bu defa da Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümüne doğru yürüyoruz. Yürüdükçe korkakları ürkütüyoruz, yürüdükçe hainleri titretiyoruz. Arkamızda Cumhuriyet’in asırlık birikimi, yanımızda cumhurun bıçkın iradesi, önümüzde şehitlerimizin kahramanlığı, üzerimizde Cenabıallah’ın eşsiz himayesi, gönlümüzde kardeşliğin emsalsiz hikmeti, gecemiz Türkiye, gündüzümüz Türkiye, güvencemiz ise büyük Türk milleti. Tam 103 yıl önce bugün toplanan ve Millî Mücadele’nin yol haritasını çizen Sivas Kongresi ruhuyla Cumhuriyet’imizin yüzüncü yıl dönümüne ulaşmanın azmindeyiz. Millî Mücadele kahramanları dün başarmıştı, aynı şuurla aynı izlerden giderek biz de başaracağız. Hiç kimse fıtrat değişti zannetmesin, damarlarımızda akan kan yine o kandır. Rahmet ve saygıyla andığım, Sivas’ın bağrından yetişmiş halk ozanımız merhum Âşık Veysel ne diyordu: ‘Anlatamam derdimi dertsiz insana, dert çekmeyen dert kıymetin bilemez.’ Hamdolsun derdimiz dermansız değildir. Derdi veren Allah şifasını da verecektir. Fakat bizim derdimiz, dert ettiğimiz meseleler başkadır. Derdimiz Türkiye’nin istikbalidir. Derdimiz millî bekamız ve egemenlik haklarımızdır. Derdimiz devletin ve milletin istiklal haysiyetinin müdafaasıdır. Dikkat ediniz, 103 yıl önce Türk milletine kefen biçenlerin kalıntıları farklı kılık ve maskelerle tekrar karşımızdadır. Mandacılar bir kez daha harekete geçmişlerdir. Yabancıların esaretine ve emir erliğine heves eden devşirmeler yeniden seferber olmuşlardır. Zaman değişse de oyun aynıdır, senaryo aynıdır, alçaklığın şeklinde ve şemasında değişiklik görülmemiştir. Zalimler ve işbirlikçileri, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanına engel olamadılar. Bağımsızlık ve hürriyet davamıza kan doğrayamadılar. Samsun’dan Amasya’ya, Erzurum’dan Sivas’a, Ankara’dan Sakarya’ya, Afyonkarahisar’dan İzmir’e kadar binbir felaketi göğüsleyen, çilelerin gövdesinden nur topu gibi doğan vatan ve millet sevgisine zarar veremediler. Ne yapsalar boştu, zira bağımsızlık Türk milletinin kaderiydi, kavliydi. Geçmişten ders almamış olacaklar ki yeniden şanslarını deniyorlar. Üstelik taşeron olarak tanıdık isimleri kullanıyorlar. Asıl manasından koparılmış demokrasi, hukuk ve özgürlük kavramlarıyla toplumsal huzur ve güvenliğimizi kurcalıyorlar. Yetmiyor, millî birliğimizi ve kardeşliğimizi kundaklıyorlar. 1923’ün rövanşını 2023’te almak için tuzak kuruyorlar. 103 yıl evvel Sivas Kongresi’ni dağıtmak için kumpas kuranların mirasçıları kaos çıksın diye çırpınıyor. Ne var ki Hafik’in pehlivanlığını unutuyorlar. Gemerek’in ve Koyulhisar’ın gür sesini hafife alıyorlar. Divriği’nin demir nefesini göremiyorlar. Zara’nın dostluk çemberini, Kangal’ın cesaretini anlamıyorlar. Bahçesi bağıyla Suşehri’ni, âşık yatağı Şarkışla’yı, ünüyle nam salmış Gürün’ü, Kelkit Vadisi’yle kenetlenmiş Akıncılar’ı, tarihî derinliğiyle Altınyayla’yı tanımıyorlar. Doğanşar’ın sevdasını, Gölova’nın seslenişini, İmranlı’nın dik duruşunu, Ulaş’ın kartal bakışını, Yıldızeli’nin kaynaşan sularını yok sayıyorlar. Ancak Sivas nankörlerle hesaplaşmak için gün sayıyor. Yalan ve iftirayı meslek edinmiş siyasi çürümüşlere haddini bildirmek için sabrediyor. Sivas’ın ve aziz milletimizin büyük değeri Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi; ‘Bin kez kırdılar dallarımızı bin kez budadılar. Yine çiçekteyiz işte, yine meyvedeyiz.’ Yine Pir Sultan Abdal’ın söylediği üzere, yola çıkarken yürek heybemizi omzumuza aldık. Bir gözüne ikrarı, bir gözüne de asaleti koyduk. Devlet gücümüz, millet övüncümüz, vatan namusumuz, bayrak şerefimiz, ezan susmayacak mukaddesat çağrımızdır. Cumhur İttifakı muzaffer geçmişimizi müstakbel ve müstesna bir geleceğe taşımanın ileri atılan bayraktarıdır. Bayraktar bayrağa, türbedar türbeye, haznedar hazineye sahip çıkacak, Allah’ın izniyle Türkiye batmayacaktır. Merhum vatan şairimiz Âkif ne güzel de söylemiş: ‘Batmazdı bu devlet, batacaktır demeyeydik. Batmazdı, hayır, batmadı, hem batmayacaktır.’ Milletin felahı, ferahı, fecri, refahı ve fenalıkların defi için geceyi gündüze katan aklıselim, kalbiselim Cumhur İttifakı oldukça Türkiye’nin batışını görmek ebediyete kadar muhal bir hayal kalacaktır. Bu nedenle bütün yollar 2023 Seçimlerine açılmaktadır. Kararınız kaderinizi, iradeniz istikbalinizi tayin edecektir. Vakit yaklaşmaktadır, çember daralmaktadır. Bizim adayımız belli, kararımız nettir. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Hedefimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açık ara farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi, TBMM’de milletvekili sayısı ve siyasal destek itibarıyla çok güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi grubunun ve Cumhur İttifakının tecelli etmesidir. Gayemiz budur, gayretimiz buna yöneliktir. Milletimize hizmet aşkıyla yoğruluyoruz. Biz bu ülkeyi karşılıksız seviyoruz.
CHP’nin başındaki zat Türkiye’nin karşına geçen mihrak olup çıkmıştır. İnsanlarımızı birbirine düşürmenin temelini kazmakla meşgul bir fırsatçıdır. Gözünü hırs bürümüş, kalbi taşlaşmıştır. Hiçbir lafı Türkiye’mizin lehine değildir. Cumhurbaşkanı adaylığı için iradesini kiraya vermiştir. Terörist Demirtaş ile Sorosçu Kavala’nın gönüllü avukatı olmuştur. Ağzından PKK terör örgütüne tek bir kınama mesajı çıkmamıştır. FETÖ’ye karşı hiçbir tepkisi duyulmamıştır. Daha vahimi terörle mücadeleye partisiyle birlikte hayır demiştir. Geçtiğimiz yıl TBMM’de görüşülen ve yurt dışına asker gönderilmesini esas alan tezkereye hayır diyen HDP’yle birlikte CHP ve Kılıçdaroğlu’dur. Muhalefet dış işgal cephesinin ajanı ve gizli ajandası konumundadır. Teslim olup süngü düşüren bu zihniyet PKK’ya evet, Türkiye’ye ve Türk milletine hayır diyecek kadar gayrimillî bir çizgiye savrulmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi bu muazzez hedeflere vasıl olmak için canla başla çalışmaktadır. Cumhur İttifakı Kızılelma seferberliğidir. Cumhur İttifakı ya istiklal ya ölüm iradesinin mirasçısıdır. Cumhur İttifakının adayı belli, kararı nettir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin ilk Cumhurbaşkanı ve kurucu lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan Türk milletinin takdiri ve tercihiyle yeniden Cumhurbaşkanı seçilecektir. Arzumuz, arayışımız ve mücadelemiz bu doğrultudadır. Millî birlik ve kardeşliğimiz, millî hâkimiyet ve hükümranlık haklarımız sonsuza kadar var olsun diyorum. Bugün biz konuştuk siz dinlediniz, 2023’te siz konuşun cihan dinlesin. Alayınıza birden şükranlarımı sunuyorum. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun. Sağlıcakla kalın, selametle kalın, sevgiyle ve saygıyla kalın. Sağ olun, var olun, Cenabıallah’a emanet olun. Ne mutlu Türk’üm diyene!”
BİZ TARİH KENTİ, ECDAT YADİGÂRI BURSA’YI ÇOK SEVİYORUZ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin 11 Eylül 2022 Pazar günü Bursa’da Gökdere Meydanı’nda düzenlediği “2023'e Doğru: Aday Belli Karar Net” temalı açık hava mitinginde yaptığı konuşmada, HDP'ye bakanlık vaadine sert tepki göstererek, “Teröristlerin bakanlıklara yerleşmesi demektir." dedi.
Yunanistan’a yönelik de sert ifadeler kullanan Bahçeli, “Yunanistan yönetimi ayağımızın altında dolaşmaktan vazgeçmelidir. Taciz ve tahriklerine derhal son vermelidir. Adalar helali hakkımızdır. Sabrımızı zorlamasınlar." diye konuştu. Tıpkı Sivas’ta olduğu gibi coşkulu bir kalabalığa hitap eden Bahçeli, şunları söyledi:
“Aziz vatandaşlarım, değerli dava arkadaşlarım, saygıdeğer hanımefendiler, beyefendiler. Sizleri hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Bizleri izleyen; yöresi, kökeni ve anasının dili ne olursa olsun aziz milletimizin her güzel insanına Gökdere Meydanı’ndan şükranlarımı sunuyorum. Kalbi Türkiye sevdasıyla çarpan bütün kardeşlerimi özlemle kucaklıyorum. Biz tarih kenti, ecdat yadigârı Bursa’yı çok seviyoruz. Biz Türk milletini başımızın tacı, gözümüzün nuru, gönlümüzün suru görüyoruz. Biz Türk vatanını can emanetimizden daha ileri sayıyoruz. Hay maşallah, duruşunuz dosta güven, düşmana korku salıyor. Şuurunuz istikbalin kör noktalarına ışıklar saçıyor. Ne mutlu sizlere ki, iradeniz Uludağ’ın zirvelerini andırıyor. Ne mutlu sizlere ki, itibarınız ve iddialarınız 696 yıllık bir maziyle anıtlaşıyor. Tarihin dili olsa da konuşsa, şakır şakır Bursa’yı anlatsa. Kuruluşumuzun şöhretidir Bursa, kutlu fetihlerimizin saçak saçak serpildiği diyardır Bursa. Biz kahramanlıkla ve kardeşlikle geçen Türk-İslam asırlarının canlı şahidi yeşil Bursa’dan razıyız, Allah’ta razı olsun. 2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net temalı bugünkü toplantımıza katılan Bursalı kardeşlerimizin yanı sıra, Çanakkaleli kardeşlerimize, Balıkesirli kardeşlerimize, Bilecikli kardeşlerimize, Yalovalı kardeşlerimize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, güzellikler bahşettiniz diyorum. İlk açık hava toplantımızdan sonra zillete düşen odakları korku dağları sardı. Türkiye’ye diş bileyen mihraklar kâbusla tanıştı. Sokak röportajlarıyla Cumhur İttifakını kötüleyip zillete methiye düzenler, sosyal medya kanalıyla algı düzenekleri kuranlar küçük dillerini yuttular. Türkiye’nin kendilerinden ibaret olmadığını çok açık idrak etmek zorunda kaldılar. Sadece kimyaları değil, matematikleri de bozuldu, bütün hesapları ters yüz oldu. Milliyetçi Hareket Partisini küçümseme ve küçük görme yanlışına düşen soytarılara diyorum ki, cesaretiniz varsa Sivas’tan sonra gelin de Bursa’ya bir bakın. Bakın da vatan sevdası nedir, bayrak sevdası nedir görün. Üç hilalin bariyerleri nasıl yıkıp geçtiğine şahit olun. Ey parayı verenin düdüğünü çalan kiralık anket şirketleri, biz sizin ederinizi de ciğerinizi de cibilliyetinizi de ciddiyetsizliğinizi de çok iyi biliriz. Bizim anketlerimiz maaşa bağlanmış paragöz kamuoyu araştırma şirketleri değil, Bursa’dır,  Balıkesir’dir, Çanakkale’dir, Bilecik’tir, Yalova’dır, A’dan Z’ye büyük Türk milletidir. Türkiye düşmanlarına piyonluk yapan bir avuç devşirme istedi diye ülkülerimizin kubbesi asla devrilemez. Hep dedim, gene diyorum. İman varsa imkân vardır. İrade varsa ihanet tutunamayacaktır. Millet varsa ümit vardır, ülke vardır, parlak bir istikbal hepimize kucağını açmıştır. Zafer sabredenlerin ve inananların sadık yâridir. Kim hangi oyunu oynarsa oynasın kim hangi tuzağı kurarsa kursun, ayrılmayacağız, ayrışmayacağız, aramızda ayrık otu barındırmayacağız, bihakkın saflarımızı sıkı tutacağız, el ele, gönül gönüle Kızılelma’ya doğru ilerleyeceğiz. Yılmayacağız, yıkılmayacağız, yıktırmayacağız, mutlaka başaracağız. Taviz vermeyeceğiz, teslim olmayacağız, tembellik gösteremeyeceğiz, mutlaka kazanacağız. Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünde cumhurun muhteşem zaferine hep birlikte omuz vereceğiz. Bizim Cumhurbaşkanı adayımız belli, kararımız nettir. Sözümüz sözdür; değerli adayımızın da kararımızın da sonuna kadar arkasındayız. Bulanık sularda balık avlama merakında değiliz. Uçurum kenarlarında oyalanma arayışında değiliz. Meçhul ve müphem bir istikametin kulvarına sürüklenme niyetinde değiliz. Hele hele Türkiye’nin zillete düşmesine katiyen tahammül edecek değiliz. Bu nedenle adayımız belli, kararımız nettir. Nitekim Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün amacındayız. Zalimlere karşı aynı siperdeyiz. Zillete karşı aynı mevzideyiz. Hainlere karşı aynı cephedeyiz. Türkiye düşmanlarına karşı aynı çizgideyiz. Biriz, diriyiz, hep birlikte Türkiye’yiz, Türk milletiyiz. Doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aileyiz. Meyvesiz ağaç, susuz dere, hedefsiz ülke, değersiz insan, vatansız millet, milletsiz devlet neyse Türkiye’nin karşısına geçmiş zillet ittifakı aynısıdır. Zillette hayır yoktur. Zillette umut yoktur. Zillette ufuk yoktur. Zillet partileriyle ulaşılacak bir gelecek yoktur. Alın birini vurun diğerine, karanlık zihniyet açısından birbirlerinden hiç farkları yoktur. Ancak son günlerdeki sancılı gelişmelerden sonda zillet ittifakı paramparçadır. Bu ittifakın çatısını alev almıştır. Altılı masa çatlamış, patlamış, batağa saplanmıştır. HDP’nin desteğiyle büyükşehir belediyelerini kazanan partiler, şimdi HDP’ye bakanlık vaatlerinin ifşa edilmesiyle tartışmaların içine gömülmüşlerdir. İttifak içi sürtüşmeler ileri bir aşamaya taşınmıştır. HDP’ye bakanlık vermek demek teröristlerin tıpkı belediyeler gibi bakanlıklara yerleşmesi demektir. HDP’ye bakanlık sözleri PKK’nın devlete tutunması, ihanetin ve melanetin konuşlanması demektir. Kılıçdaroğlu, altılı masada çatlak olmadığını, parti başkanlarının uzlaşması hâlinde Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazır olduğunu açıklarken bir yalvarmadığı kalmıştır. Bunlar hâlâ aday kim olacak onu tartışıyorlar. HDP’nin ağzına bir parmak bal çalarak masanın altında tutmaya çalışıyorlar. Bursa’dan söylüyorum, zillet ittifakı kaostur, krizdir, kifayetsizliktir, Türkiye’yi onlarca yıl geriye götürme projesidir. Zillet ittifakı çıkarcıların ortaklığı; mal paylaşımının, ganimet bölüşümünün müşahidi, makam ve koltuk hırsıyla yoldan çıkanların ana mihveridir. Boşuna milletimizi meşgul etmesinler. Boş boş konuşup da gündemi kirletmesinler. Zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayını 6+1 formatlı masa değil, dış güçler belirleyecektir. Biden’dan onay almadan adayımız budur diyemezler. Türkiye düşmanlarının elini eteğini öpmeden aday çıkaramazlar. Kılıçdaroğlu’nun ‘FETÖ’cüleri göreve iade edeceğim.’ demesi özellikle ABD’ye verilmiş güvencedir, ne isterseniz yaparım, kanlı ve hain senaryolarınıza hizmet ederim, mesajıdır. Hâlbuki bizim adayımız belli, kararımız nettir. Sağlam irade, milletin adamı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir kez daha Cumhurbaşkanı seçilmelidir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine ucube diyorlar. Tek adam rejimi sözleriyle kara çalıyorlar. Esasen kendilerini anlatıyorlar, aynadaki yansımalarını aktarıyorlar. Parlamenter sistem sorun çözme kabiliyetini yitirmişti. Devlet hayatında yetki ve sorumluluk karmaşası egemen olmuştu. Hükûmet bunalımlarından millete hizmete bir türlü sıra gelmiyordu. Biz Cumhur İttifakı olarak milletimizden aldığımız güçle bu olumsuz tabloya neşter vurduk. Yönetim sistemimizde kalıcı ve köklü bir reform yaptık. Siyasi istikrarı kurumsallaştırdık, devlet ve millet dayanışmasını üst bir seviyede güncelledik, daha da kuvvetlendirdik. Bu millî kazanımın, bu demokrasi başarısının neresi ucubedir? Neresinde tek adamlığın lekesi bulunmaktadır? Parlamenter sistemin krizlerinden beslenenler, kargaşaya ve karanlığa umut bağlayanlar hiç mi utanmıyor? Hiç mi sıkılmıyor? Hiç mi vicdan sızısı çekmiyor? Milletimize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışanların tek amacı yıkmaktır, yakmaktır, kırmaktır, tahrip etmektir, temellerimize dinamit koymaktır. Fakat başaramayacaklar, Türkiye’yi asla geçemeyecekler, cumhurun iradesini yenemeyecekler. Bizim düşünce ve inanışımıza göre, Türkiye’de yaşayan 85 milyon vatandaşımız Cenabıallah’ın kutsal bir emanetidir. Her yöremizi, bin yılın barışından ve kardeşliğinden doğmuş her insanımızı bağrımıza basıyoruz. Herkese elimizi uzatıyoruz. Ancak bölünme gayreti içerisinde olanları da affetmemizin mümkün olmadığını buradan ilan ediyoruz. Bilinmelidir ki, bu vatan sokakta bulunmamıştır. Bu devlet icazetle kurulmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk millî kimliği şehit kanlarıyla kazanılmıştır. Hiç kimse merak etmesin, enflasyon çıktığı gibi inecektir, ama asıl fitne fücur enflasyonunun, tezvirat ve tefrika stokundaki artışın önüne geçmek, buna engel olmak da boynumuzun borcudur. Demokrasi, doğal farklılıklarımızı hukuk zemininde koruyan yegâne rejimdir. Fakat demokrasi vatanın bölünmesinin ve milletin ayrışmasının gerekçesi olamayacak, zillet ittifakının elinde istismar edilmesine göz yumulmayacaktır. Çağrımız birliğe, dirliğe ve kardeşliğedir. Çağrımız, önce ülkem ve milletim diyen her kardeşimedir. Çağrımız, bu millet, bu vatan, bu bayrak benim diyen her kardeşimedir. Çağrımız, millî birlik ve huzurlu yarınlara ulaşmak isteyen her kardeşimedir. Çağrımız, her insanımızı kardeş her yöremizi aziz bilen Türkiye sevdalılarınadır. Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek insanım yok diyen her vatan evladıyla kaderimiz birdir. Biz birlikte Türkiye’yiz diyen herkes bizim özbeöz kardeşimizdir. Sözlerimin sonunda Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, büyük ecdadımızı, Millî Mücadele kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizi rahmetle, saygıyla, minnetle yâd ediyorum. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun diyorum. Sağ olun, var olun, Cenabıallah’a emanet olun. Ne mutlu Türk’üm diyene!”

SİVAS'TA YAKTIĞIMIZ ATEŞ BURSA'DA YAYILDI, KAYSERİ'DE KÖRÜKLENİP BÜTÜN TÜRKİYE'Yİ SARDI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 18 Eylül 2022 Pazar günü Kayseri'de yaptığı "2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net" temalı açık tapa mitinginde yaptığı konuşmada, "Tıpkı Ergenekon’da demir dağları eriten ateş gibi, Sivas’ta yaktığımız ateş Bursa’da yayıldı, Kayseri’de körüklenip bütün Türkiye’yi sardı. Geliyor gelmekte olan masalını anlatan münafık muhterislere sesleniyorum, nereye geliyorsunuz, nasıl geliyorsunuz, kiminle gelmeyi düşlüyorsunuz? Biz bir yere gitmiyoruz, gitmeyi aklımızdan geçirmiyoruz, hatta geleceğiniz varsa göreceğiniz de var diyoruz." dedi.
Bahçeli'nin, Cumhuriyet Meydanı'nda yaptığı miting de tıpkı Sivas ve Bursa'da olduğu gibi son derece coşkulu geçti. Meydana hıncahınç dolduran on binlerce vatandaş MHP Lideri'ne büyük bir sevgi gösterisinde bulundu.
Konuşmasına vatandaşları selamlayarak ve "Yurt içinde ve yurt dışında hayat mücadelesi veren değerli vatandaşlarıma, büyük Türk milletinin her evladına Kayseri’den selamların en güzelini gönderiyorum." sözleriyle başlayan MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları söyledi:
"Bakıyorum da Kayseri yine çok güzelsin, yine düşman çatlatıyorsun, yine ve yeniden güven veriyorsun. Bu muhteşem heyecanınıza, bu gıpta edilecek coşkunuza, göz kamaştıran sevginize helal olsun diyorum. Kayseriliye sormuşlar, çay mı içersin kahve mi? Cevap vermiş:  'Çayı şimdi içelim, kahveyi de yemekten sonra içeriz.' Ben de diyorum ki, şimdi muhabbet çayından beraberce yudumlayalım, zafer kahvesini gene hep birlikte 2023’te içeriz inşallah. Başını çevirince Erciyes’i görmüyorsan, bu nice yaşamaktır? Başını kaldırınca bayrağı görmüyorsan, bu nasıl var olmaktır? Hamdolsun başımız diktir, bahtımız açıktır, Kayseri ayaktadır. Bastığımız toprak belli, tuttuğumuz bayrak belli, mensup olduğumuz millet bellidir. Ve adı Türk’tür, nitekim ezelden ebede büyük bir kültür, tarih ve medeniyet hazinesidir. Açık hava toplantımızın düzenlenmesinde, tertibinde ve temininde emeği geçen parti teşkilatlarımızın değerli yöneticilerini ve tüm dava arkadaşlarımı bu vesileyle kutluyorum. (2023’e Doğru: Aday Belli Karar Net) temalı bugünkü toplantımıza katılan Kayserili kardeşlerimizin yanı sıra, Nevşehirli kardeşlerimize, Niğdeli kardeşlerimize, Kahramanmaraşlı kardeşlerimize, Aksaraylı kardeşlerimize sefalar getirdiniz, hoş geldiniz diyorum. Yürekten inanmaktayım ki, bugünkü açık hava toplantımız, millet hayatımızda ve millî tarihimizde, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 2023 umutlarının müjdesi olarak anılacaktır. Türkiye üzerinde melanet kurgusu olanların Kayseri’nin ihtişamına bakarak kendi hisselerine düşen gerekli dersleri çıkarmalarını tavsiye ediyorum. Buradan yükselen ses, Türkiye’nin millî onurunu, millî haysiyetini kıyamete kadar koruma ve kollama iradesinin bir meydan okumasıdır. Türkiye, geçmişinden kaçan, kendine güveni olmayan, gelecek ümidi kararmış ülke durumuna düşürülmek istenmektedir. Bunun adı da zillettir. Türkiye içeride ihanet, dışarıda husumet sarmalındadır. Sevr’de aklı kalmış, Lozan’da hevesleri budanmış küresel cinayet şebekesinin, yeni taktiklerle, devşirdikleri tanıdık iş birlikçiler eliyle, adım adım, yavaş yavaş, kademe kademe ruhumuzu teslim almalarına yönelik sinsi bir tertip devrededir. Bin yıllık vatan toprağımız üzerinde, asırların kardeşlik bağlarını çözmeye yönelik makûs ve menfur bir senaryo devamlı canlı tutulmaktadır. Bu yüzden, tarihimizi yargılıyorlar. Milletimizi sorguluyorlar. Millî birlik ve dayanışma azmimizi kurcalıyorlar. Bunları yaparken demokrasiyi istismar ediyorlar; hak, hukuk, adalet ve özgürlük kavramlarının içini boşaltıyorlar. Yolumuz uzun, yollar çetin, ne gam ne tasa, Sivas dedik, Bursa dedik, Kayseri’ye kucağımızı açarak geldik. İşte görsünler heybeti, işte anlasınlar haşmeti, varsın çılgına dönsünler, yeter ki kalın kafalarına soksunlar şu görkemli Kayseri gerçeğini, tanık olsunlar Milliyetçi Hareket Partisi kuvvetini. Bizi arayan anketlerde değil; dilde, duada, camide, cemevinde, bağda, bahçede, bostanda, fabrikada, tezgâhta, tarlada, suskun ve vakur milyonların kalbinde arasın. Bizim yerimiz dolandırıcıların anketleri değil, kalemi satılmış gazetecilerin küf tutmuş köşeleri değil, Türk milletinin şaşmaz, sarsılmaz, asla tartışılmaz hükmü şahsiyetindedir, ancak hamiyet sahipleri bu hakikatin idrakine varabilecektir. Elbette ve her zaman varlığımız Türk varlığına bin defa armağan olacaktır. Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümü olan 2023’te hem Cumhurbaşkanı seçeceğiz hem de 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimini yapacağız. Vakit yaklaştıkça zillet ittifakının ve bu ittifakın yanında yöresinde tetikçilik yapan çıkarcıların korkuya kapıldığı, uykularının kaçtığı görülmektedir. 2023 yılında Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin ikinci döneminde de Cumhurbaşkanı olmalıdır. Arzumuz budur, arayışımız budur, amacımız budur, mücadelemiz bu hedefe ulaşmak maksadıyla icra ve ifa edilmektedir. Bu CHP zihniyetinin günahları diz boyudur. Bugünkü CHP zihniyeti Kuvayımilliye iradesiyle geceyle gündüz gibi farklıdır. Kimi dikenini gülünden seçer, herkes ettiğinin mahsulünü bir gün mutlaka biçer. Kılıçdaroğlu tarih bilmez, ecdat bilmez, millet bilmez, erdem bilmez, edep bilmez, bildiği tek şey yalandır, iftiradır, izansızlıktır. Kayseri’nin meşhur bir sözünü hatırlatmak isterim: 'Ahrazın dilinden anası anlarmış.' Ne var ki bu Kılıçdaroğlu’nun dilinden de dileğinden de dimağından da anlayan, anlayacak olan yoktur. Merhum Peyami Safa’nın dediği gibi, yalana bırakınız insanı, eşya bile isyan etmelidir. Yalancılık, millî ve manevi değer yağmacılığı, yabancılara yağcılık zillettir, illettir, rezalettir, CHP’sinden HDP’sine, İP’inden Deva’sına kadar hepsinin yakasına yapışmıştır. Kılıçdaroğlu’nun tek bir doğru lafını duyanınız oldu mu? CHP’nin ve diğerlerinin milletimizin ve devletimizin lehine küçük de olsa olumlu bir görüşüne şahitlik edeniniz çıktı mı? Testide ne varsa dışına sızan odur. Fikirde ne bulunuyorsa fiile yansıyan da odur. İleri düzeyde akıl dağılması yaşayan Kılıçdaroğlu, meğer Sakarya Savaşı’nın Sakarya ilimizde yapıldığını sanıyormuş. Doğrusunu Allah biliyor ya, İstanbul’daki Belgrat Ormanlarının Sırbistan’da, Arnavutköy’ün Arnavutluk’ta, Ankara’daki Tunus Caddesi’nin de Tunus’ta olduğunu söylerse hiç şaşırmayacağız. Kayseri’nin yetiştirdiği değerlerden birisi olan İncili Çavuş yaşamış olsaydı, biz Kılıçdaroğlu’nu gecikmeksizin ona havale eder, onun mizah üreten diline zimmetlerdik. Nihayetinde malum cehalet çığlığı karşısında yapılacak başka bir şey de olmazdı. CHP, İP, HDP, SP, Gelecek ve DEVA’nın yanında TİP, TKP, Emek Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu, Toplumsal Özgürlükler Partisi de zilletin göbeğindedir. Açık veya örtülü olsa da bunların cümle kapısı birbirine açılmaktadır. Kılıçdaroğlu bu zillet koalisyonunun Cumhurbaşkanı adayı olmak için çırpınmaktadır. Gelişmeler can sıkıcı olunca CHP yönetimi mayasız masa ittifakını tehdit noktasına gelmiştir. Kılıçdaroğlu eğer aday olmazsa, 'Alevi olduğu için reddedildi algısı' yerleşirmiş. Bunu toplum ve demokrasi hazmedemezmiş. Üstelik altılı masa da dağılırmış. Masa dağılacağı kadar zaten dağıldı, ancak CHP yönetiminin diğer uçuk kaçık ve karanlık söylemlerinin ahlaki ve makul hiçbir yanının bulunmadığı da ortadadır. Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizi tahrik eden dil bölücü, ayırıcı, kutuplaştırıcı ve nefret saçan bir dildir. Bu bühtanı ağzına alanlar Türk milletinin varlığından, birliğinden, kardeşliğinden, yükseliş ve diriliş gayesinden çok rahatsız olan namertlerdir. Alevi’si de bizim, Sünni’si de bizim, Caferi’si de bizimdir. Türk'ü de biziz, Kürt'ü de biziz, biz Türk milletiyiz. CHP’nin bu melun iddiası millî güvenliğimize tehdittir. Benden sonrası tufan anlayışına saplanıp kalan bir siyaset kofluğundan Türkiye’ye gelecek yalnızca hüsrandır. Türk milleti bu tip bir azgın fitneye geçit vermeyecektir. İP’in başkanına Kılıçdaroğlu’nun adaylığı sorulunca, 'Bu seçimi tehlikeye atamayız.' cevabını vermesi kurnaz ve kumpasçı bir üsluptur, aynı zamanda baştan ayağa ikircikli ve ikiyüzlü bir anlayışın dışavurumudur. İP, altı oku bağlamış, terörist Demirtaş, (Kılıçdaroğlu’na farklı toplumsal kesimlerin önemli bir desteği var.) sözleriyle İP’in bağını cezaevinden çözmeye kalkışmış, fakat zillet cephesinde sular bir türlü durulmamış, fırtına dinmemiştir. Kayseri’nin tarihî şahsiyeti Mimar Sinan diyordu ki: 'Ben bütün eserlerimi hayırla yâd edilmek, hayır dua almak, Allah rızasını kazanmak için yaptım.' Âdeta bu sözünü tamamlayan şu ifadeleriyle de meramımızı ve muradımızı özetlemişti: 'Yaptığın işi gönlünde hissedersen ırmaklar çağlar içinde.' Cumhur İttifakı işte budur. Bizim sözümüz söz, duruşumuz nettir. Yüreklerimizdeki vatan ve millet sevdası tarih kadar büyük, Çanakkale gibi aşılmazdır. Cumhur İttifakında al ver ilişkisi yoktur. Menfaat ortaklığı, rant paylaşımı, koltuk kavgası, makam taksimi, ulufe dağıtımı yoktur. Ya ne vardır peki? Ahlak vardır, millî hissiyat vardır, iman vardır, irade vardır, feragat vardır, kardeşlik vardır, muhabbet vardır, saygı vardır, millet vardır, Türkiye sevdası iliklerimize kadar işlemiştir. Aklımızda olan sadece ve sadece Türkiye’dir, Türk milletidir, millî bekadır. Gönlümüzde, Türk-İslam coğrafyalarının, soydaşlarımızın, din kardeşlerimizin huzura, güvenliğe, istikrara, refaha ve barışa vasıl olması yatmaktadır. Kılıçdaroğlu karalamaya çalışsa da destekleyip arkasında olduğumuz 'İlk Evim ve İlk İşyerim' adıyla tarihin en büyük sosyal konut projesi hükûmet tarafından hayata geçirildi. 81 ilimizde ve tüm ilçelerimizde 2023-2028 yılları arasını kapsayan süreçte 500 bin sosyal konut, 250 bin konut amaçlı arsa, 50 bin iş yeri yapmak suretiyle milletimize muazzam bir hizmet için kollar sıvandı. Bu arada CHP, İzmir’de milyon dolarları ödeyerek konser düzenlemekle, iftira atmakla, yapılanı aşağılamakla, dün doğru dediği kanunları bugün Anayasa Mahkemesine taşımakla meşgul oldu. Onlar konuştu, Cumhur İttifakı gereğini yaptı. Allah’ın izniyle daha yapacağımız çok iş vardır. Türkiye’yi ihracatta, istihdamda, üretimde, kalkınmada, büyümede, siyasi, diplomatik ve toplumsal huzur alanlarında çağ atlatmaya çok şükür hazırız ve buna da kararlıyız. Kılıçdaroğlu’nun ben de milliyetçiyim ben de Ülkücüyüm gürültüsünü çıkarması boşunadır, terörist Demirtaş’ın göğsüne madalya asmayı düşünen bir şahısla milliyetçilik aynı sinede, aynı vicdanda, aynı fikirde barınamaz, yaşayamaz. Bir bedende hem şeytan hem de melek olmaz, helal aşa haram katarak karın doymaz, Kılıçdaroğlu’ndan da solcu dahi olamaz. Zillet ittifakı Türkiye’nin karşısında, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı Türkiye’nin tarafındadır. Zillet ittifakı İmralı canisinin, terörist başı Gülen’in, PKK’nın, firavunun, müstevlilerin, sömürgecilerin yanındadır, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı Kayseri’nin, Nevşehir’in, Niğde’nin, Aksaray’ın, Kahramanmaraş’ın, mazlumların, gariplerin, ülkemizi büyütme, geliştirme ve zenginleştirme mücadelesi veren iş adamlarımızın arkasındadır. Biz, bağımsız ve güçlü Türkiye’den tarafız. Biz, feda edilecek tek bir insanımız yok, birlikte Türkiye’yiz diyen tarafız. Biz, zalime yavuz, mazluma yunus olan tarafız. Biz, küresel oyunlara karşı millî duruştan tarafız. Çağrımız, önce ülkem ve milletim diyen herkesedir. Çağrımız, bu millet, bu vatan, bu bayrak benim diyen herkesedir. Paylaşılacak vatanım, vazgeçilecek insanım yok diyen her vatan evladıyla yolumuz birdir. Biz birlikte Türkiye’yiz diyen herkes bu milletin özbeöz evladıdır. Hepinize şükranlarımı sunuyorum. Sırbistan’da düzenlenen Dünya Güreş Şampiyonası’nda madalya kazanan şampiyon güreşçilerimizi tebrik ediyor, alınlarından öpüyorum. Sağ olun, var olun, Cenabıallah’a emanet olun diyorum. Ne mutlu Türk'üm diyene!"

BUGÜN ERZURUM'DA BİR TARİH YAZILIYOR, DADAŞLAR KININDAN ÇIKMIŞ KILIÇ GİBİ PARLIYOR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "2023'e Doğru: Aday Belli, Karar Net" temalı açık hava toplantıları kapsamında 25 Eylül 2022 Pazar günü Erzurum’da İstasyon Meydanı'nda yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu sert dille eleştirerek, "Kılıçdaroğlu PKK'nın emellerine alenen sarılmıştır." dedi.
Onbinlerce kişinin katıldığı coşkulu bir kalabalığa hitap eden Bahçeli, "Bugün Erzurum’da bir tarih yazılıyor. Bugün Erzurum’da muhteşem bir heyecan yaşanıyor. Dadaşlar, kınından çıkmış kılıç gibi parlıyor." dedi. Konuşmasına, kalabalığı selamlayarak başlayan Bahçeli, şunları söyledi:
"Nerede yaşıyorsa yaşasın; kökeni, mezhebi, meşrebi, memleketi, anasının dili ne olursa olsun, milletimin her evladını, yurdumun her insanını hürmet ve muhabbetle kucaklıyorum. Bir de Erzurum’da deniz yok diyorlar, evet doğru deniz yok, ama benim bu meydanda gördüğüm muazzam bir sevda okyanusudur, ucu bucağı yoktur, üstelik dosta güven düşmana korku vermektedir. Bugün Erzurum’da bir tarih yazılıyor. Bugün Erzurum’da muhteşem bir heyecan yaşanıyor. Dadaşlar, kınından çıkmış kılıç gibi parlıyor. Sivas, Bursa, Kayseri’den sonra Erzurum da hayranlık uyandırıyor. Bütün hesapları bozuyorsunuz, zilleti bozgunla buluşturuyorsunuz. İstasyon Meydanı’nda gücümüze güç katan, mücadelemize destek sağlayan siz değerli kardeşlerimizi, buraya kadar gelemese de gözü, kulağı ve duası bizimle olan muhterem vatandaşlarımızı bağrıma basıyorum. Açık hava toplantımızın düzenlenmesinde, tertibinde ve temininde emeği geçen parti teşkilatlarımızın değerli yöneticilerini ve tüm dava arkadaşlarımı bu vesileyle kutluyorum. '2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net' temalı bugünkü toplantımıza katılan Erzurumlu kardeşlerimizin yanı sıra, Gümüşhaneli kardeşlerimize, Erzincanlı kardeşlerimize, Bingöllü kardeşlerimize, Bayburtlu kardeşlerimize hoş geldiniz, güzellikler bahşettiniz diyorum. Değerli Vatandaşlarım, Aziz Dava Arkadaşlarım, Şair diyor ya;  ‘Gün döndü, düştü cemre, gelen taze bahardır. Bu soğuğun ardında sımsıcak günler vardır. Ümitlerini canlı tut, gecenin saltanatı aydınlığa kadardır.’ İktidarı ve siyasi ikbali gecenin zifiri karanlığında arayan Türkiye muhaliflerinin kalın maskesi 2023’te yırtılıp atılacaktır. Nitekim onların hükmü şafak sökene kadardır. Kader ağlarını ördüğünde, karar anı gelip çattığında, Türk milleti mührü eline aldığında zillet ittifakına beden olan partileri ne gören ne duyan ne de bulan olacaktır. İbrahim Hakkı Hazretleri’nin dualarıyla ve nasihat dolu sözleriyle feyizlenmiş Dadaşlar Türkiye’ye yan bakanlara direnir, hiçbir zaman teslim olmaz.   2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümünü hep birlikte kutlayacağız. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin ikinci dönemine geçmiş olacağız. Bir yanda Cumhurbaşkanı seçeceğiz, diğer yanda 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimi’ni yapacağız. Terörü bitirmiş, işsizliği yenmiş, enflasyonu düşürmüş, her insanımızı şefkatle kucaklamış, üretim, yatırım, ihracat seferberliğiyle yükseldikçe yükselmiş bir Türkiye gerçeğine hep birlikte ulaşacağız. Çok çalışacağız, hiçbir bahaneye sığınmadan geceyi gündüze katacağız. Türkiye’yi büyüteceğiz, ekmeği büyüteceğiz, umutları büyüteceğiz, hedefleri büyüteceğiz, huzuru büyüteceğiz, millî birlik ve dayanışma hisarımızı daha da güçlendireceğiz. Yol haritamızı hazırladık, rotamızı çizdik, gayret bizden tevfik Allah’tan diyerek işe koyulduk. Önümüze fitne bariyeri dikenleri ezip geçtik. İman, irade ve bin yıllık kardeşlik sancağı altında Cumhur İttifakı olarak birleştik, bilendik. Varsın birileri köhne Cumhurbaşkanı adaylarını araya dursun. Varsın birileri sahnenin önünde masaya oturup, sahnenin ardında çıkar kavgasına tutuşsun. Bizim Adayımız Belli, Kararımız Nettir.  Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
CHP Genel Başkanı 2 Ağustos 2022 tarihinde Erzurum’a gelerek partisinin sözde grup toplantısında konuştu, yalanlarına bin yalan kattı, istismarlarına yenilerini ekledi. Erzurum’la helalleşmeye, Erzurumluyla barışmaya geldiğini söyledi. Bu ziyaret esnasında yürekli bir vatandaşımız karşısına geçip, ‘Niye PKK ile ittifak yapıyorsunuz?’ diye sordu mu? Elbette babayiğitçe sordu.  Kılıçdaroğlu’nun çalımını ve dengesini bozdu. Peki, Kılıçdaroğlu ne cevap verdi: ‘Kim PKK’ya yandaş çıkıyorsa Allah belasını versin.’ dedi mi, evet yüzsüzce dedi. Biz hayır dileyelim, hayır gelsin başımıza, bedduayla işimiz yok, bela anmak gibi bir derdimiz yok. Beddua dönüp dolaşıp asıl sahibini mutlaka bulur, bunu da bilmeyen yok. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 2 Ağustos 2022 Salı günü buraya kadar gelip Erzurum Kongresi’nden bahsetmeye, Nutuk’tan pasajlar okumaya kesinlikle hakkı yoktur.  Kaldı ki buna samimiyeti, siyasi ahlakı, mizacı, müktesebatı, siyaset tercihi ve vicdan sağlığı da elvermeyecektir. 8 Eylül 2020 tarihinde, Kılıçdaroğlu gerçek niyetini açıkça deşifre etmiş ve şöyle demişti: ‘Sanıyor ki Osman Kavala da Selahattin Demirtaş da ben ettim sen etme diyecekler. Asla demezler. Haksız yere içeride tutulanlar içeride kaldıkları süreyi göğüslerinde hep bir şeref madalyası olarak taşıyacaklardır.’ Demek ki neymiş? Bir teröristin, bir casusun göğsüne şeref madalyasını layık gören, bu küflü madalyayı asmak için fırsat kollayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan başkası değilmiş. Erzurumlu muhterem bir vatandaşımızın ‘Niye PKK ile ittifak yapıyorsunuz?’ sorusu yanlış mıdır? Yersiz midir? Haksız mıdır? Elbette değildir. Bu isabetli soruya Kılıçdaroğlu’nun telaşlı cevabı, bela dilemesi, zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışması beyhude çırpınıştır ve suçüstü halidir.  Allah her şeyi gören ve bilendir. Erzurumlu, Erzincanlı, Gümüşhaneli, Bayburtlu, Bingöllü kardeşlerimiz emel ve hedef birlikteliği içinde olan sefillerin farkındadır. Türk milletini aldatamazlar, ihaneti aklamayı ve temize çıkarmayı asla başaramazlar. HDP ile yanak yanağa vererek milli mensubiyeti ağır hasar alanlar kimlerdir? CHP, İP ve diğerleri bu karanlık kervana dâhil olmadılar mı? HDP’ye bakanlık sözü veren mayası lekeli suretler kimlerdir? Zillet ittifakının başını çeken CHP bu tezgâhın tam ortasında değil mi? Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde Elazığ’a gitti. Gakkoşlar hamdolsun Kılıçdaroğlu’na dersini verdi. Elazığ’daki billboardlar ağyarını mani efradını cami afişlerle süslendi. Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’a ‘şeref madalyası takacağım.’ sözü afişe edildi. Yine Kılıçdaroğlu’nun ‘Terörist Demirtaş ile Osman Kavala serbest kalsın.’ sözüyle ‘YPG vatanını koruyan örgüttür.’ açıklaması cümle âleme gösterildi. CHP’li bir milletvekilinin ve aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun dış politika başdanışmanının utanmadan ‘Türkiye maalesef Azerbaycan’a yardım ediyor.’ diye yaptığı açıklama da gözler önüne serildi. Bu pankartlarda yazılanların hepsi doğrudur, hatta fazlası vardır. Kılıçdaroğlu’nun Gakkoşların ucuz provokasyon yaptığını iddia etmesi rezil bir üsluptur, kirli bir ağızdır, hakaret içerikli bir iftiradır. Üstelik Kılıçdaroğlu, Demirtaş’a ‘şeref madalyası takacağım.’ sözünün yazılı olduğu afişin önünde poz verip ‘barışacağız.’ demesi Elazığ’a, Erzurum’a, Gümüşhane’ye, Erzincan’a, Bingöl’e, Bayburt’a, ezcümle bütün Türkiye’ye meydan okuma küstahlığıdır.  Sayın Kılıçdaroğlu, barışmayı planladığın kimdir? Kucaklaşmayı hayal ettiğin kimlerdir? Terörist Demirtaş’ın adının geçtiği ve senin madalya takacağının yazılı olduğu afişin önünde ‘barışacağız’ mesajı vermen PKK’ya müzakere ve mütareke teklifi olarak görülmeyecek midir? Kılıçdaroğlu’nun, ‘yurttaşlarımızın kırılan kalplerinin ne olacağını kimse düşünmüyor’ açıklamasının adresi neresidir, mana ve maksadı nedir? Eğer kalbi kırık birileri varsa, onlar şehit analarıdır, şehit babalarıdır, yetim yavrulardır, dul gelinlerdir, kalbi yerinden sökülecek olanlar da şerefsiz teröristlerdir. Sayın Kılıçdaroğlu, kimi kandırıyorsun? Herkesi kör ve ahmak mı sanıyorsun? Afiş önünde paylaştığın fotoğraf, PKK’lı teröristlerle gıyaben çektirilmiş bir aile fotoğrafıdır. Bu fotoğraf, vatan haini Demirtaş’a şükran gösterisi, seninleyim mesajıdır. Türk milleti böylesi bir bölücü işbirliğini asla affetmeyecek, zamanı geldiğinde bunun hesabını zillet ittifakının her partisinden birer birer soracak, burunlarından fitil fitil getirecektir. Terörist Demirtaş, İmralı canisinin heykelini dikeceklerini söylüyordu. Kılıçdaroğlu bu melun söyleme tutumuyla destek vermiştir. Kılıçdaroğlu PKK’nın emellerine alenen sarılmıştır. Kılıçdaroğlu, net konuşsun, bir defa da olsa dürüst bir şekilde itiraf etsin:  İmralı canisinin serbest kalmasını diğer ittifak ortaklarıyla konuştu mu? Böyle bir gizli ajandaları var mı? PKK’lı teröristlerin affıyla ilgili bir hazırlıkları bulunuyor mu? Sözde Kürdistan’ın kurulması hususunda ikna edildiler mi? Okyanus ötesinden kripto mesaj aldılar mı? CHP Parti Meclis üyesi bir çürümüş, ‘Diyarbakır Kürdistan’ın bir parçasıdır.’, dedi mi, dedi. Bu müptezel saptırmayı herkes duydu. Kılıçdaroğlu’ndan bir tekzip, bir tepki, bir itiraz duyuldu mu? Beklendiği üzere duyulmadı, kaldı ki duyulamazdı. Sözde Kürdistan hezeyanı PKK’nın, mazisi bir asrı geçen sömürge planlarının hunhar bir amacı olarak millî hafızada kayıtlıdır. CHP’yle tek yumurta ikizi olan HDP’nin Eski Eşbaşkanı temelsiz Sezai, peruk takıp kaçmaya çalışan terörist Milletvekili Semra Güzel’in kıskıvrak yakalanmasından sonra demişti ki: ‘Diyarbakır’ın size sözü olsun, bu memleketi başınıza yıkacağız.’ Bu temelsiz haine diyorum ki, ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakarsınız, fistan da giyseniz, eşarp da bağlasınız, peruk da taksanız Türk devletinin nefesi ensenizdedir. Kaçamazsınız, kurtulamazsınız, gök kubbenin başınıza yıkılmasına engel olmazsınız. Diyarbakır, Türk-İslam medeniyetinin göz bebeği bir şehirdir, teröristlere, bölücülere, çocukları dağa kaçıran barbarlara haddini mutlaka bildirecektir. Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge yoktur, olması ham hayaldir, oldurmaya çalışanların akıbeti ise mahvı perişanlıktır. Şerefin tavizi olmaz, namusun tavizi olmaz, bunlarla mündemiç vatanın tavizi olmaz, milletin tavizi olmaz, devletin teslim olması diye bir şey söz konusu olamaz. Beş kuruşa vatan satan, üç kuruşa köle, bir dolara da hain olur. Nefsine yenilen iki dünyasını heba ve heder eder. Türk milleti köleliği, zilleti, hezimeti, meskeneti, teslimiyeti, istila heveslerini elinin tersiyle itmiş, her defasında kafasını ezmiştir. Tıpkı Millî Mücadele yıllarında olduğu gibi, tıpkı 15 Temmuz gecesinde yaşadığı gibi. Millet bizimledir, zafer sabredenlerindir, sefer bizden, gayret bizden, mücadele bizden, takdir Yüce Allah’tandır. Bölücüye, teröriste, Vandallara, vatansızlara, milliyetsizlere, iblis piyonlarına, yıkım müteahhitlerine, zillet ittifakına bırakılacak ne ülkemiz ne de yurdumuz vardır. Maalesef ve aleni şekilde görülüyor ki, CHP yönetimi PKK’yla sadece ittifak halinde değil, bu bölücü ve cani örgütün yedeği haline gelmiştir. Sorarım sizlere; ? Karşımızdaki bu tablo bir zillet midir? ‘Evet’ ? Olan biten tüm bu çirkinlikler vatana ve millete ihanet midir? ‘Evet’ ? CHP’ye, İP’e ve diğerlerine demokratik bedeli ödetmek milli iradenin adaleti midir? ‘Evet’ Madem evet diyorsunuz, madem zillet ittifakına haddini bildireceksiniz, bir kez daha söyleyiniz, bir kez daha açık açık şu sorumlarıma cevap veriniz: ? Zulme, zillete, zalimlere ve zelil projelere karşı Milliyetçi Hareket Partisinin yanında mısınız? ‘Evet’ ? Üç hilale oy verecek misiniz? ‘Evet’ ? Cumhur İttifakı’nın yanında mısınız? ‘Evet’ ? Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sonuna kadar oyunuzla, iradenizle sahip çıkacak mısınız? ‘Evet’ Bu duruşunuz Erzurum Kongresi’nin 103 yıl önceki beyanıyla aynıdır. Bu tavrınız Türkiye’nin istiklal ve istikbal güvencesidir. Değerli Vatandaşlarım, Yiğit Dadaşlar, Kılıçdaroğlu Erzurum’a geldi, burada esti gürledi, vatan ve bayrak istismarına dayandı, sonra koşa koşa, bir plan dâhilinde, PKK’nın telkinleriyle Şırnak Uludere’ye gidip nifak yaydı, bölücülüğün diline saplanıp kaldı. 8 Ağustos 2022 tarihinde konuyla ilgili olarak aynen şunları söylemiştim: ‘Şırnak’ın Uludere ilçesinin Ortasu Köyü’nde 28 Aralık 2011 tarihinde yaşanan müessif hadisenin üzerinden geçen 11 yıl sonra helalleşme maskesi altında bölücü tezlere destek vermek, terör örgütünün değirmenine su taşımak aymazlık ve tabansızlıktır. Kılıçdaroğlu özellikle şunu bilmelidir ki, Türkiye’de ‘Roboski diye bir yer yoktur, olmamıştır, olmayacaktır.’ Bu Kılıçdaroğlu Yozgat’ta başka Van’da başkadır, Erzurum’da başka Şırnak Uludere’de bambaşkadır. Zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayının hüviyetiyle ilgili arayışı da iyice sarpa sarmıştır. İttifak içinde ittifaklar yeşermekte, kulisler birbirini kovalamakta, dedikodu çarkı dönmektedir. Görünürde altı parti bir masadadır, fakat masanın altı yılan çıyan kaynamaktadır. HDP, FETÖ, PKK, AB-ABD, Türk düşmanları bu masanın altında zehir imalatıyla meşgul olmaktadır. Bu masa fitne masası, suç masası, kumar masası, cehalet masası, zillet masasıdır. Terörle mücadeleye hayır diyen bunlardır. İHA’ya, SİHA’ya karşı çıkan bunlardır. Mavi vatandaki varlığımıza karşı gelen bunlardır. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da ne işimiz var diyen bunlardır. Millî meselelere şaşı bakan bunlardır. Türkiye’yi sürekli kötüleyen ve kuyusunu kazan bunlardır. Pelosi isimli küresel provokatör bildiğiniz gibi 17 Eylül Cumartesi günü Erivan’ı ziyaret etti. Çünkü bir gün önce Özbekistan’ın Semerkant kentinde toplanan Şanhay İş Birliği Teşkilatı’nın 22. Devlet Başkanları Zirvesi’ne Türkiye mührünü vurmuştu. Fakat ABD’nin müesses nizamı Pelosi eliyle misilleme yaptı. Rövanş için Pelosi yeniden sahaya sürüldü. Bu bayan, Erivan’daki sözde Ermeni soykırım anıtında timsah gözyaşları döktü. Saldırgan Ermenistan’ı arkalayıp Türkiye ile Azerbaycan’ı suçladı ve dedi ki: ‘Otokrasiyle mücadelede Ermenistan’ın yanındayız.’ Karabağ’da barış ve huzuru dinamitleyen, kalıcı çözüm arayışlarını sabote eden ne Azerbaycan ne de Türkiye’dir, biliniz ki suçlu yalnızca Ermenistan’dır. 19 Eylül’de CHP’nin geveze ve ağzı yalan saçan sözcüsü de şunları kaydetti: ‘Biz CHP olarak otokrasiden değil demokrasiden yanayız.’ Merhum Abdürrahim Karakoç bakınız ne diyordu: ‘Beden ölür, çürür, cana bakın siz. Kim kiminle yürür, ona bakın siz. Bırakın dönsün dönme dolaplar, Haktan, hakikatten yana bakın siz.’ Zulme ve işgale sessiz kalan ABD’li Peolisi’yi çok gecikmeden selamlayan, Erivan kışkırtmasını tamamlayan, aynı ifadelerle sizinleyiz mesajını ulaştıran süngü düşürmüş, teslim bayrağını çekmiş odak CHP yönetimidir. Eğer soykırım görmek isteyen varsa, katliam nasıl oldu diye düşünen oluyorsa gelsinler Erzurum’a baksınlar, hâlâ anlatılan acıklı ve tüyler ürperten eziyetleri, işkenceleri, cinayetleri dinlesinler. Müslüman Türk’ün ölümüne suskun kalıp, olmayan bir soykırım yalanını siyasi ve ideolojik propaganda konusu hâline getirenler iftiracıdır, vicdansızdır, hayâsızdır, insanlık değerlerine savaş açmış, küresel adaleti yok saymış kalpsizlerdir. Ermeni çeteleri, 1914 Mayısından 1922 yılı Mayısına kadar 518 bin 305 Müslüman Türk’ü katlettiler. Soykırım suçunun daniskası Ermeni katiller eliyle vatan coğrafyasında işlendi. 1915 olaylarının içyüzünü, perde arkasını, asıl mahiyetini saptırmak bir defa tarih suçudur, Türk milletine bühtan ve saygısızlıktır. İşte zillet ittifakı bunlara da tepkisizdir. Kendileri nedir ki, Cumhurbaşkanı adayları ne olacaktır! Bizim ise adayımız belli, kararımız nettir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı adayımızdır. Biz Cumhur İttifakı’yız, lider ülke Türkiye’nin mimarıyız. Ancak vatan elde giderse bu ağır sorun nasıl telafi edilecektir? 16 Şubat 1916’da işgale uğrayan Erzurum’da, yurdundan yuvasından mahrum kalıp göç yollarına düşen on binlerce millet evladının köşkü olsa, serveti olsa, binlerce dönümlük tarlası tapanı olsa neye yarayacaktı? Türkiye’ye sahip çıkacağız, Cumhuriyet’in yüzüncü yıl dönümünü cumhurun zaferiyle taçlandıracağız. Bugün biz konuştuk siz dinlediniz, 2023’te de siz konuşun yedi düvel dinlesin.  Sağ olun, var olun, Cenabıallah’a emanet olun. Ne mutlu Türk’üm diyene.”
BAHÇELİ'DEN, MERSİN'DE POLİSEVİ'NE YAPILAN SALDIRI İÇİN AÇIKLAMA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mersin'de polisevine yapılan terör saldırısı hakkında 28 Eylül 2022 Çarşamba günü sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Bahçeli, "Mersin Mezitli Polisevi’ne 26 Eylül 2022 gecesi, sözde gazeteci olarak lanse edilen bir teröristin hain saldırısı neticesinde, son kurşununa kadar mücadele eden Polis Memurumuz Sedat Gezer şehit düşerken, bir polisimizle birlikte bir sivil vatandaşımız da yaralanmıştır." dedi. Bahçeli açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Aziz şehidimize Cenabıallah’tan rahmetler niyaz ediyor, kederli ailesine, emniyet teşkilatımıza ve milletimize başsağlığı diliyorum. Tedavi altında bulunan yaralılarımıza şifalar temenni ediyor, geçmiş olsun diyorum. Türkiye terörün tasallutundan mutlaka kurtulacak, teröristler, arkalarındaki sinsi ve namert destekçileri hak ettikleri bedeli eninde sonunda ödeyeceklerdir. Türk milleti hıyanet ve melanetin karşısında tek yürektir. Dökülen her şehit kanının hesabı damla damla sorulacaktır. Terör örgütlerine ve teröristlere güzellemeler yapan, yardım ve yataklıkta sınır tanımayan, bununla da yetinmeyip canileri aklamaya ve arkalamaya çalışan kim ya da kimler varsa kaybedecek, mağlup ve mahkûm edileceklerdir. Nitekim Türk milletinin kararı ve gayesi budur."
MHP ERZURUM İL BAŞKANI NAİM KARATAŞ: 25 EYLÜL ERZURUM'DA BİR MİLAT OLMUŞTUR.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Erzurum İl Başkanı Naim Karataş, “25 Eylül Erzurum’da bir milat olmuştur. Cumhur İttifakı’nın ruhu Erzurum’da coşkuya dönüşmüş ve aziz milletimiz mesajını vermiştir.” dedi.
Karataş, “Adayımız Belli, Kararımız Net” temasıyla başlatılan açık hava toplantılarının Erzurum etabını haklı bir gururla geride bıraktıklarını söyledi. MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin katılımıyla Erzurum’da gerçekleştirilen mitingin dosta güven, düşmana korku saldığını ifade eden Başkan Karataş, “Bundan 99 yıl önce Erzurum’da kongreyi toplayan ruh ve Cumhuriyet’in temellerini atan iradeyle Cumhur İttifakı’nın taşıdığı ruh aynıdır. İşte İstasyon Meydanı’nda bu ruh yeniden canlanmış, dalga dalga büyüyen bir coşkuya dönüşmüştür. Meydanı hınca hınç dolduran gönül ve dava arkadaşlarımızın hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakı'na gönül vermiş olan hemşehrilerimi muhabbetle, samimiyetle ve hürmetle selamlıyorum." diye konuştu.
ZİLLETİ VE İLLETİ BERTARAF ETTİK
Naim Karataş, mitingle ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu:
"Liderimiz Erzurum’dan öyle güzel mesajlar verdi ki, ne kadar şer cephesi varsa, üzerine düşen payı aldı. 25 Eylül Pazar günü miting alanına dolduran her bir Ülküdaşım, Cumhur İttifakı'na gönül vermiş her bir dava arkadaşım, hemşehrim ve vatandaşım, aslında birlikte Türkiye olduğumuzun mesajını verdi. İstasyon Meydanı dile geldi, hakikati konuştu, zilleti tepeledi, ülkenin başına musallat olmaya çalışan her türlü illeti bertaraf etti. O gün Erzurum’da yapılan sadece bir miting değildi. O gün Erzurum’da oluşan atmosfer, millî dirlik, birlik ve beraberliğimizin ete kemiğe bürünmüş hâliydi. Orada yaşanan coşku, ülkemizin aydınlık yarınlarına uzanan yoldu. Hamdolsun o yolda kol kola yürüyor, el ele veriyor, birbirimiz den güç alıyor ve Türkiye’nin yarınlarına çökmek isteyen karanlık zihniyetlerle mücadele ediyoruz. Mitingimize katılım sağlayan her bir yüreğe ne kadar teşekkür etsek azdır. Biz millî duruşumun gereğini yaptık ve safımızı gösterdik. Liderimize Allah uzun ömürler versin, günümüzde yaşananları o kadar net bir biçimde anlattı ki, şevkimiz arttı, mücadele gücümüz arttı. Bu manada teşkilatlarımıza, ocaklarımıza, partili vatandaşlarımıza ve Cumhur İttifakı’nın paydaşı olan herkese şükranlarımı sunuyorum."