SEMİH YALÇIN: CHP KÖKLERİNDEN KOPARILALI YILLAR OLDU, CHP'NİNBAŞI ÖNCE KENDİ KÖKLERİNE DÖNSÜN
Recep Alp AĞCA
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, "CHP köklerinden koparılalı yıllar oldu. CHP'nin başı önce kendi köklerine dönsün." dedi.
Yalçın, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada hem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hem İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hem de İP Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik sert eleştirilerde bulundu. Yalçın, açıklamalarında şunları kaydetti:
"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan'ımız Sayın Devlet Bahçeli’nin zamlar ve hayat pahalılığıyla ilgili yapıcı değerlendirmelerine fena içerlemiş. 'Köklü parti' eleştirisine yeltenmiş. CHP’ninbaşı, önce kendi partisinin köklerine dönsün. CHP ve bağlaşıkları bütün dünyayı kasıp kavuran ekonomik kriz ve burnumuzun dibindeki tehlikeli savaş ortamı yüzünden yaşananları ranta çevirme derdinde. CHP ve ardında salladığı kuyruklar ucuz politika peşinde. Halkın yaşadığı sıkıntılar üzerinden rant ve çıkar devşirme siyasetinin bit pazarında bile alıcısı bulunmaz. Buradan zillet cephesine ekmek de çıkmaz, katık da. Başka kapıya! CHP, köklerinden koparılalı yıllar oldu. 1929’da baş gösterip 1930 yılının sonuna kadar etkili olan büyük küresel ekonomik kriz ve hayat pahalılığı sırasında CHP’nin ve özellikle de Atatürk’ün yaptıklarından, söylediklerinden haberleri bile yok zavallıların. Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1930’da TBMM’de yapmış olduğu konuşmada, o tarihte tesirini gösteren küresel ekonomik krizle ilgili olarak, sanki bugün söylemişçesine sözler sarf etmiştir. Atatürk, o gün şöyle demiştir: 'Efendiler; özelikle tarım memleketlerinde duyulan dünya çapında bir ekonomik buhran vardır. Bu buhran tabiatıyla bizim memleketimizi de etkilemiş ve ağırlığını duyurmuştur.'
1930 yılından sonra ekonomik krizin atlatılması için çok sıkı tedbirler alınmış, kemerler sıkılmıştır. Yerli Malı Haftası gibi Türkiye çapında kampanyalarla halk tasarrufa ve yerli ürün alımına yönlendirilmiştir. Atatürk’ün 1930’daki konuşmasında dile getirdiği 'eşi görülmemiş yıkıntıdan ve darlık getiren kurak yıllardan sonra' ekonomik kriz, zorlukla atlatılabilmiştir. Genel Başkan'ımızın maksadı da halka eninde sonunda atlatılacak mevcut buhrana karşı inanç ve mukavemet gücü aşılamaktır. Ekrem İmamoğlu başkan olduktan sonra, İstanbul Belediyesi ulaşımda 'zampiyon' oldu. 'Ulaşımda en ucuz il olacak.' diye söz verdiği İstanbul’u zam şampiyonu yaptı. Şimdi sözünü tutmadığı ve ayıbını örtme telaşına düştüğü için yapılan eleştirilere, zübükçe cevaplar veriyor. Klasik araba deposunun dolum maliyeti üzerinden Genel Başkan’ımız Sayın Devlet Bahçeli’ye saldıran ar damarı yırtık ve yeteneksiz Ekrem Efendi'ye, devletin hayat pahalılığıyla savaşmak için çok sayıda temel üründe vergi indirimine gittiğini hatırlatalım. Belediye, bahanelere sığınma ve cambazlık sergileme makamı değildir. Belediye Başkanlığı, her hâl ve şart altında ucuz ve yararlı hizmet üretmesi gereken bir kamu kuruluşudur. Mümkün olan her fedakârlık yapılarak halka ucuz ulaşım imkânı sağlanmalıdır. Ahlak ihtirasları kontrol eden bir gönül iklimi, bir davranış mahkemesidir. Ahlak ve erdemden yoksun olan insan, bir utanmaz adam numunesidir. Çıkarı için her suyu bulandırır, her konuyu saptırır. Her türlü çirkin tavrı pişkince sergiler. Tıpkı İmamoğlu’nun yaptığı gibi…"
İP MÜDİRESİ, HAKİKATTE ATEŞLE OYNUYOR. KENDİ DRAMATİK VE SİYASİ AKEBİTENİ HIZLANDIRIYOR
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, resmî Twitter hesabı üzerinden İP Genel Başkanı Meral Akşener’le ilgili yaptığı açıklamada da şu ifadelere yer verdi:
“İP Müdiresi, politik korku edebiyatı türünün Türk siyasi hayatındaki yazısı turası silinmiş versiyonu… Hemen her konuşmasından, gönlünün karanlık dehlizlerinden akseden kötülük ve dehşet söylemi cerahat ediyor. Müdire Hanım sadece ense değil, iç de karartıyor. İP Müdiresi; Karanlıklar Prensesi Carmilla gibi, etrafına korku vermeye, panik saçmaya uğraşıyor. Bir karabasan gibi kamuoyunun üzerine çökmek için; koyu, ağdalı bir retorikle süslediği siyasi söylemini olanca kışkırtıcılığıyla kullanmaya çabalıyor. Nutuk kürsüsünde sahnelediği politik tiyatroda, günlerin getirdiklerini ve halkın dertlerini yansıtmaktan çok, vazgeçilmezlik ihtirasına kapılmış Carmilla rolünü oynuyor. Üslubu kışkırtıcı olduğu kadar samimiyetsiz, cüretkâr ve iğrenç… Şişkin egosunu öne çıkarıp nefsini zirveye taşımakta oldukça fütursuz ve çılgın davranan İP Müdiresi, halkın birikimi ve değerleriyle bile bile oynuyor. Müdire, muhataralı konuları maksatlı olarak kaşıyor. Fitne ve fücur onun en büyük sermayesi! Tefrika, övünç nişanesi! Türk bayraklarının yakıldığı Gezi olaylarına övgüler yağdıran, Sorosçu Kavala için ‘Osman Kavala davası binlerce yargı trajedisinden biridir.’ diyen Müdire, daha da ileri giderek ‘Gezi direnişi aynı zamanda, millî şuurun da, ayağa kalkmasıdır.’ diyebilmiştir. Bir asır önce ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.’ diyenlerin sözlerini tahlil etmeden şiar edinen Müdirenin diğer taraftan Medeni Bilgiler’i tam da ramazan ayının ortasında gündeme getirmesine ne demeli? Bu mübarek ayda bağlanmış olan iblisler bile küçük dillerini yutuyordur! Müdire Hanım, galiba Medeni Bilgiler’i hiç okumamış. Kendisine metin hazırlayan akıldaneleri de işin ciddiyetinin farkında değil. Dizginlenemeyen siyasi ihtirasların aklı, sağduyu ve feraseti nasıl yuttuğuna Müdire Hanım’ın şahsında hep birlikte şahit oluyoruz. Kitaptaki bazı ifadeler o dönemin anlayışının mahsulüdür ancak daha sonraki senelerde bunlardan vazgeçilmiş ve uygulanmamıştır. Döneminin olağandışı şartlarında kaleme alınan ve sadece o dönemin atmosferinde değerlendirilmesi gereken özgün bir çalışmayı bugüne uyarlayarak millete dayatmaya çalışması, Meral Akşener’in ‘Yurtta Sulh Konseyi’ üyeliğinin bir başka çarpıcı delili… İP Müdiresi, Ramazan ayının fazilet ve mebrukiyetine rağmen taşkın nefsini yenemiyor. Geçmişte kalmış, üzeri küllenmiş hususları bilerek deşeliyor. Kafaları kasten bulandırıyor. Bu, onun mikserlik misyonunun bir gereği! Büyük fedakârlıklarla erişilen toplumsal barış, milli birlik ve bütünlük, siyasi olgunluk ve demokratik konsensüs iklimine tefrika ateşi taşıyan İP Müdiresi, hakikatte ateşle oynuyor. Kendi mukadder ve dramatik siyasi akıbetini hızlandırıyor.”