TÜRK BİRLİĞİ’NE DAİR POLİTİKALAR VE TÜRK BİRLİĞİ TEŞKİLATI:
TÜRK BİRLİĞİ’NİN VAKTİ GELMİŞTİR!
Doç. Dr. Serkan KEKEVİ
Gaspıralı İsmail Bey’in “Dilde, fikirde, işte birlik!” sözü esasen uluslararası politika ve uluslararası iktisadi ilişkiler kapsamında “bütünleşme (entegrasyon)” teorileri açısından Türkler arasında bütünleşme düşüncesinin katıksız bir ifadesiydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk;
“Bugün Sovyetler Birliği, dostumuzdur; komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir… Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır. Manevi köprüleri sağlam tutarak. Dil bir köprüdür… İnanç bir köprüdür… Tarih bir köprüdür… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların (Dış Türklerin) bize yaklaşmasını beklemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli…” tahlilinde Türkiye’nin Türk Birliği’ne hazırlıklı olması gerektiğini salık vermekteydi. Hem Gaspıralı İsmail Bey’in hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tahayyüllerinde yer verdikleri Türk Birliği fikri akla ve bilime çok uygun şekillendirilmişti. Bu yazının amacı Türk Birliği fikrinin bilimsel gereklerini sergilemek ve bu meyanda uluslararası örgütlenme kapsamında Türk Devletleri Birliği’nin oynayabileceği rolü incelemektir. Devletlerarasında bütünleşme fikri İkinci Dünya Savaşı sonrası küresel ve bölgesel düzlemlerde gerek siyasi gerekse iktisadi yönüyle öne çıkmaktadır. Bütünleşme düşüncesinin ana akım iktisadi düşünce içinde (klasik iktisadi düşünce) Adam Smith’in mutlak üstünlükler teorisine kadar dayandırılabilecek bir hikâyesi vardır. Bütünleşme girişimleri ile ülkeler siyasi, iktisadi ve bunun dışındaki diğer farklı amaçlarla (güvenlik gibi) bir araya gelebilmektedirler. Söz gelimi Avrupa Birliği (AB) bu bağlamda değerlendirilebilir. Bütünleşme (entegrasyon) Latince kökenli integratio kelimesinden türetilmiştir. Yenileme anlamında kullanılan mezkûr kelimenin literatüre girişi daha eskilere dayansa da İkinci Dünya Savaşı sonrasında kullanımında artış görülmüştür. Bilhassa küreselleşme ile bölgeselleşme eğilimlerinin hız kazanmasıyla; iktisadi, siyasi, politik ve sosyal içerikli birçok bilim alanının öncelikli konusu hâline getirmiştir. Entegrasyonun farklı düzeylerde gerçekleşmesi mümkündür. Bu farklılığın ortaya çıkmasında belirlenen hedefler, bunu amaçlayan ülkelerin politikalarında netleşmektedir. Bu meyanda bütünleşme genellikle basitten (sığa) daha karmaşığa (derine) doğrudur.
Bütünleşme Türleri ve Politika Uyumları
Ekonomik Bütünleşme Şekilleri Üyeler Arası Serbest Ticaret Ortalama Gümrük Tarifesi Üretim Faktörlerinin Serbest Dolaşımı Ekonomi Politikalarında Uyum
Serbest Ticaret Bölgesi + - - -
Gümrük Birliği + + - -
Ortak Pazar + + + -
İktisadi Birlik + + + -
Ekonomik ve Parasal Birlik + + + +/-
Siyasi Birlik + + + +
Kaynak: Kekevi; Eroğlu, 2017.
Başarılı bir bütünleşme sürecinin olabilmesi için iş birliğine girecek ülkelerin arasında;
• Ekonomik gelişme farklılıklarının az olması
• Bütünleşme politikası izleyen devletlerin birbirlerinin önde gelen ticari ortağı olması,
• Coğrafi yakınlık bulunması
• Sosyal, kültürel, tarihsel, dinsel ortaklık bulunması
• Askerî ve siyasi ortaklık bulunması
• Ekonomik yapı ve sistem benzerliğinin bulunması
kolaylaştırıcı etmenler olarak sayılabilir. Türk devletleri arasında bu meyanda engeller bulunmakla birlikte temelde kolaylaştırıcı faktörlerin güçlü olduğu da söylenebilir. Türk Konseyi’nin 2018 yılında Türk Keneşi’ne 12 Kasım 2021 yılındaki zirve toplantısı ile Türk Devletleri Birliği’ne dönüşmesi Türk devletleri arasında bütünleşme sürecinin başlatılması için kalkış noktası olarak düşünülebilir. Bu zirve toplantısında alınan “…Türk dili konuşan halkların ortak tarih, dil, kültür, gelenek ve değerlerine dayalı iş birliği ve dayanışmayı derinleştirme ve genişletme taahhüdü…” kararı şüphesiz önemli adımdır. Aynı zamanda siyasi konular, dış politika ve güvenlik, ekonomik konular, halklar arası iş birliği konularında iş birliğine dair kararların alınması geleceğe dönük olarak umut vericidir. Yazının başına dönecek olursak bütün bu kararların Gaspıralı İsmail Bey’in fikriyle uyumlu olduğu söylenmelidir.
Diğer taraftan Türkiye’nin Türk devletleri ile bütünleşme çabalarında tek mecranın Türk Devletleri Konseyi olmadığını belirtmeliyim. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) üzerinden de Türkiye politika üretmeye çalışmaktadır. Ancak söz konusu teşkilatın çok başarılı olamadığı da ifade edilmelidir. Çünkü uluslararası örgütlerin başarısını etkileyen “a- Üyelerin arasında rekabetin fazla olduğu durumlarda örgüt istikrarsızlaşır; b- Büyük güçlerin rekabet alanı içinde kurulan örgütlerin başarı şansı azalabilir; c- Bir örgütün içinde büyük bir gücün bulunması örgüte güç katabileceği gibi gelişimini engeller.” türünden faktörlerle karşılaşılmaktadır. Söz gelimi mezkûr teşkilat içinde yer alan İran ile Türkiye bölgelerinde rakiptir. Türk devletlerinin Rusya Federasyonu ile farklı mecralarda ekonomik, siyasi ve askerî iş birliği bulunmaktadır. Aynı zamanda EİT; ABD, Rusya ve Çin’in rekabet alanı içindedir. Devletler arasında bütünleşme politikalarının başarılı olması için ticari ortak/mecra olmanın gerekliliğinden bahsetmiştim aşağıdaki tabloda EİT örneği verilmiştir.
Üye Ülke Ticari Ortak
1. 2. 3. 4. 5.
İhracat İthalat İhracat İthalat İhracat İthalat İhracat İthalat İhracat İthalat
Türkiye Almanya ÇHC Birleşik Krallık Almanya ABD Rusya Irak ABD İtalya İtalya
%9.4 %11 %6.6 %11 %6.0 %8.7 %5.4 %5.6 %4.8 %4.5
İran ÇHC ÇHC Irak BAE BAE Hindistan Afganistan Türkiye Güney Kore Almanya
%21 %25 %21 %14 %14 %6.5 %6.8 %6.3 %5.9 %6.0
Pakistan ABD ÇHC ÇHC BAE Birleşik Krallık Birleşik Krallık Almanya Endonezya BAE Suudi Arabistan
%19 %28 %8,4 %10 %7.8 %5.8 %6.3 %5.4 %4.9 %4.2
Azerbaycan İtalya Rusya Türkiye Türkiye Rusya ÇHC Yunanistan ABD Hırvatistan Almanya
%30 %18 %19 %15 %5.2 %13 %3.8 %5.9 %3.4 %5.4
Kazakistan İtalya Rusya ÇHC ÇHC Rusya Güney Kore Hollanda İtalya Fransa Türkiye
%15 %37 %14 %17 %9.7 %8.9 %7.6 %4.1 %6.3 %2.1
Özbekistan Rusya ÇHC ÇHC Rusya Türkiye Kazakistan Kırgızistan Güney Kore Kazakistan Türkiye
%24 %22 %16 %20 %13 %11 %10 %9.7 %9.7 %5.4
Türkmenistan Rusya Rusya İtalya Türkiye İran Ukrayna Türkiye BAE Ukrayna Japonya
%42 %15 %16 %15 %9.8 %13 %7.5 %9,5 %6.7 %8.6
Kırgızistan Birleşik Krallık Rusya Kazakistan ÇHC Rusya Kazakistan Özbekistan Türkiye Türkiye Özbekistan
%53 %32 %12 %22 %12 %13 %8.2 %5.8 %3.7 %5.6
Tacikistan Rusya Özbekistan Hollanda Rusya Özbekistan Ukrayna İsviçre Kazakistan İtalya Azerbaycan
%37 %29 %26 %16 %14 %13 %10 %13 %2.8 %9.8
Afganistan Hindistan İran Pakistan ÇHC ÇHC Pakistan Türkiye
ABD BAE Türkmenistan
%47 %15 %34 %14 %3.6 %13 %2.9 %9.3 %2.9 %8.9
Kaynak: Kurtbağ; Kekevi, 2021
EİT alanı üyelerinin hiçbiri Türkiye’nin dış ticaretinde ilk beş arasında değildir. Buna ek olarak EİT üyelerinin dış ticaretinde önemli yer tutan ülkeler alan dışındadır. İran, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan’ın ihracat ve/veya ithalatında Türkiye’nin ilk beş içinde yer aldığı görülmektedir. Türkiye’nin ticari ilişkisinin en yoğun olduğu EİT üyesi Azerbaycan’dır. Dış ticaret ilişkileri istenen düzeye gelmemiştir. EİT örneğinden hareketle istikbalde Türk birliğinin gerçekleşmesi için yukarıda değinilen olumsuzluklar dikkate alınmalıdır. Türk devletlerinin bütünleşmesi ve birlik oluşturması için bazı önerilerde bulunacağım.
Birincisi, bütünleşmeye ve birliğe her şeyden önce uzun erimli politikalarla ulaşabilir. İktisadi ve siyasi politikalar ise eşgüdümlü olarak yürütülmelidir. İkincisi bütünleşme/birlik politikaları toplumsal destekle sürdürülebilir. Bunun için kültürel politikalara yatırım yapılmalıdır. Türk devletleri arasında gelecekte birlik olacak ise öncelikle nesillere yayılan kültürel yakınlaşmanın sağlanması gereklidir. Ortak Türk dünyası algısı, Türk medeniyeti, alfabe birliği, eğitim politikaları, tarih bilinci söz konusu yakınlaşmanın ana mecralarıdır. Bu politika Gaspıralı İsmail Bey’in vurguladığı “dilde ve fikirde birlik” düzeylerinin gelişmesi için önemlidir. İktisadi bütünleşme politikaları ise “işte birlik” düzeyinin başlangıcıdır. Türk devletleri arasında iş birliği mütekabiliyet, eşitlik ve iç işlerine karışmama ilkelerine uygun biçimde geliştirilmelidir.
Türk Devletleri Birliği Teşkilatı ise değinilen düzeylerde başarının sağlanabilmesi için bir mecra olarak kullanılabilir. Teşkilat içinde Türk devletleri dışında üyenin bulunmaması da başarı şansını artırabilir. Ancak Rusya, ABD ve Çin’in alternatif bölge politikaları da dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde teşkilat etkinliğini kaybedebilir ve başarısız olabilir. Sonucu bağlamadan evvel vurgulanması gereken bir diğer husus ise Türk milliyetçilerinin haklılığıdır. Ziya Gökalp Bey’in “Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.” sözleri ve bu minvalde Türk Birliği’ni ve Türk dünyasının bütünleşmesini kendisine istikbalde varılması gereken hedef olarak belirleyen Türk milliyetçileri çoğunlukla dışarıdan ham ya da mesnetsiz hayaller peşinde koşmakla eleştirildiler. Fakat bugün Türk Konseyi / Keneşi’nin Türk Devletleri Teşkilatına dönüşmesi büyük bir adımdır. Uzun yıllardır önüne türlü türlü iç ve dış politik/sistemik düzeylerde engeller çıkan ve/veya konulan akış mecrasına girmek üzeredir. Atalarımızın dediği üzere “Su yatağını bulur.” Türklerin bir araya gelmesi doğru politikalar izlendiği takdirde gerçekleşecektir. Başbuğ Alparslan Türkeş’in Dokuz Işık eserinde ifade ettiği;
“... Türk Birliği ülküsü, yeryüzündeki bütün Türklerin bir millet ve devlet hâlinde, bir bayrak altında toplanması ülküsüdür. Bunun tahakkuku, bazı kimselere ilk bakışta imkânsız gibi görünebilir. Birçok kimseler bunu zararlı bir hayal (ütopi) olarak da vasıflandırabilir. Fakat unutmamak lazımdır ki, her hakikat önce hayâl ile başlar. Yine hatırlamak gerektir ki 1919 yılında hür ve müstakil bir Türkiye kurmak için Anadolu’da dünyanın galiplerine karşı savaşa girişmek de çılgınlık ve hayal diye vasıflandırılmıştı. Fakat inanmış ve kendilerini bir ülküye vermiş olanlar, yurdu kurtarmaya ve müstakil bir Türkiye meydana getirmeye muvaffak oldular. Türk Birliği de sistemli çalışmak, fırsat kollamak ve her şeyden önce Türkiye’yi korumak ve yükseltmeye çalışmak suretiyle bir gün elbet hakikat olacaktır...”
Sözleriyle çalışmayı bitirirken Türk milliyetçilerinin hayalperest olmadıklarını Türk Birliği’nin Türk milliyetçilerinin hakikati olduğunu; artık Türk Birliği’nin vaktinin geldiğini belirtmek isterim.
Kaynakça
Alparslan Türkeş, Dokuz Işık, Kamer Yayınları, 1997.
Ömer Kurtbağ; Serkan Kekevi, “Türkiye’nin Entegrasyon Arayışları”, (ed.) İlhan Eroğlu, Türkiye’nin İktisadi Görünümü, Ekin Yayınları, Bursa, 2021, ss. 381-420.
Serkan Kekevi,; Eroğlu İlhan (2017), “D-8 (Gelişen Sekiz) İslam Ülkelerinin Ekonomik Entegrasyonu Olabilir mi?” (ed.) İlhan Eroğlu, Yusuf Temur, Serkan Kekevi, İslami Perspektifte İktisadi yaklaşımlar, Ekin Yayınları, Bursa, 2017, ss. 259-294.
Selami Kılıç, Atatürk’ün Büyük Özlemi Türk Dünyası’nda Kültür Birliği, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı: 9, 1998, ss. 171-179.