SEMİH YALÇIN: CHP YÖNETİMİNİN TAVRI, GERÇEK İRTİCA VE TUTUCULUKTUR

18 Ekim 2021 11:24
Okunma
191
SEMİH YALÇIN: CHP YÖNETİMİNİN TAVRI, GERÇEK İRTİCA VE TUTUCULUKTUR

SEMİH YALÇIN: CHP YÖNETİMİNİN TAVRI, GERÇEK İRTİCA VE TUTUCULUKTUR
 
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, resmî Twitter üzerinden yaptığı bir açıklamada CHP yönetiminin tavrının gerçek irtica ve tutuculuk olduğunu bildirdi.
Yalçın, açıklamasında şunları belirtti:
"Sayın Genel Başkan'ımız Devlet Bahçeli'nin laiklik konusundaki net açıklamaları, tartışmalardan nemalanmak ve Cumhur İttifakını zan altında bırakmak isteyen zilletçilerin heveslerini kursağında bıraktı. Laiklik; Türkiye'de din ve ibadet hürriyetinin prangası değil, tam aksine garantisidir. Cumhuriyet Türkiye'sinde farklı dinlere mensup vatandaşlarımız; hukukun üstünlüğüne dayalı laik, demokratik sistemin teminatı altında serbestçe hayat sürmektedir. Ezici çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde; bugünün CHP zihniyeti, Müslümanların inançlarını özgürce yaşama hakkına karşı çıkmakta, hatta onlara duayı bile çok görmektedir. Laiklik anlayışları, içinde ideolojik sekülerliği barındıran CHP yöneticileri, dinin insan hayatı içindeki yerini görmezden gelmektedir. Bu bir çeşit siyasi deizmdir. Anayasa'da altı çizilen modern laiklik yerine inançlara düşman ve vesayetçi seküler anlayışı milletimize dayatmaya kalkan CHP yönetiminin tavrı, gerçek irtica ve tutuculuktur."
ÇÖLAŞAN'IN SADECE KALEMİ VE KLAVYESİ DEĞİL, BEYNİ DE ESKİYOR
Semih Yalçın, yine resmî Twitter üzerinden yaptığı bir başka açıklamada da MHP ve Ülkücü Hareket aleyhinde yazıları sebebiyle Sözcü gazetesi köşe yazarı Emin Çölaşan'a yönelik sert eleştirilerde bulundu.
Yalçın, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"MHP ve Ülkücü Hareket aleyhtarlığını yayın politikasının merkezine oturtan Sözcü gazetesinin en gayretkeş yazarı, hiç şüphesiz Emin Çölaşan’dır. Çölaşan, öteden beri bu ağır yükü çekmeye pek gönüllüdür! Ne var ki 'Kuru gayret çarık eskitir.' demiş atalarımız. Biçare Çöl Bedevi'si, MHP ve Genel Başkan'ımız Sayın Devlet Bahçeli aleyhinde algı oluşturmak için öylesine beyhude çaba sarf ediyor ki 'emin olun', Sözcü okurunun bile yüreği sızlıyor. Emin Çölaşan'ın sadece kalemi ve klavyesi değil, beyni de eskiyor MHP’ye sataşmaktan. Böyle giderse 'zaif ü nizar' bedeninin yorgun organı bu sıkleti çekemez ve demans kaçınılmaz olur. Hatta kafatasının içinde günden güne küçülen loblar birer birer kaybolur. Atalarımız bir de 'Boş fıçı çok langırdar.' demişler. Bu hikmetli söz Emin Çölaşan'ı pek güzel tarif ediyor. Adam, sürekli boş işlerle iştigal edip sadece kuru gürültü çıkarıyor. Ne itibar eden var ne ciddiye alan. Çok yazık!"
MHP'Yİ MİLLET NEZDİNDE İTİBARLI KILAN; YÜKSEK KARAKTERLİ İNSANLARIN VARLIĞIDIR
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, bazı üyelerin partiyle ilişiklerinin kesilmesine dair açıklama yaptı. Yalçın açıklamasında, şunları kaydetti:
"Bilindiği üzere MHP; sadece demokratik düzenin dinamikleri çerçevesinde faaliyet gösteren bir siyasi parti değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal açıdan hayati işlev üslenen dinamik bir dava ve ülkü mahfilidir. MHP’yi diğer siyasi partilerden farklı kılan; sadece uğruna canlar feda ettiği ve daima da feda etmeye hazır olduğu yüksek idealleri değil, bu ideallere sarsılmaz bağlılıkla sarılan dava adamlarının adresi oluşudur. MHP’yi millet nezdinde itibarlı kılan; davasına ve partisine mensubiyet şuuru, aidiyet hissi gibi sıkı bağlarla merbut, yüksek karakterli insanların varlığıdır. Lider, teşkilat ve dava partisi olan MHP’de geleneksel bir hiyerarşik yapı vardır ve bu, Türk milliyetçiliği fikriyatına hizmet eden camiamızın bütünlüğü icabıdır. Döneklik, vefasızlık, disiplinsizlik, ahlaksızlık, aylaklık, fitne ve tefrikaya meyyal olmak gibi kötü huylara malik kişiler; partimizde ve teşkilatlarımızda asla barınamamışlardır. MHP’de liyakatsizlik ve gevşeklik göstererek ana gövdeden kim kopmuşsa marjinalleşip yok olmuştur. MHP üyesi olup geçmişte partimizin saflarında görev alan, ancak daha sonra liyakatsizlikleri sebebiyle teşkilatlarımızdan ayıklanan bazı isimler; son yıllarda hemen her kurultay öncesinde veya her seçim döneminde ortaya çıkarak camiamız içinde fitne ve tefrika üretmek için çaba sarf etmişlerdir. Bu gibiler, MHP’ye üyelikleri sürerken; gittikleri çıkar mahfillerinde, merdiven altı ve taşeron oluşumlarda hâlâ MHP aleyhinde faaliyet göstermektedir. Kerameti davanın mehabetinde değil, kendilerinde gören ve egolarına yenik düşen söz konusu tefrika ve fitne bağımlıları için, partimizce yasa ve tüzük kurallarının işletilmesi kaçınılmaz hâle gelmiştir. MHP Merkez Disiplin Kurulunca; anılan gerekçelerle Nazif Okumuş, Ahmet Malkan, Ali Şanalmış, Ali Baykan, Atilla Kaya, Suat Başaran ve Tahsin Eren’in parti üyeliğinden çıkarılmalarına karar verilmiştir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur."
MEĞER HDP’DEN BAŞKA CHP’NİN İÇİNE BİZANS’TA KAÇMIŞ
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, “'Son günlerde Yunanistan’la CHP’liler arasında gözleri yaşartan(!) fikrî ve fiilî dayanışma merakları giderdi. Meğer HDP'den başka CHP’nin içine Bizans'ta kaçmış.” dedi.
Resmî Twitter hesabı üzerinden açıklama yapan Yalçın, şunları ktaydetti:
“Uzunca bir süredir CHP’nin takip ettiği ağdalı entrika siyasetinin neden neşet ettiği merak ediliyordu. Son günlerde Yunanistan’la CHP’liler arasında gözleri yaşartan(!) fikrî ve fiilî dayanışma merakları giderdi. Meğer HDP'den başka CHP’nin içine Bizans'ta kaçmış. CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Dostlarımız.’ dediği güruhun dış ayaklarından birinin Yunanistan olduğu görülüyor. Baksanıza; Yunan yetkililer Ege'nin öbür yanından, CHP sözcüleriyle yancıları da bu yakadan paslaşıyor. İtilaf Devletleri’nin taşeronu Yunan işgalcilerini topraklarımızdan kovan Mustafa Kemal Atatürk'ün CHP’sinde bugünkü dış politikadan sorumlu sözcü, ‘Mavi Vatan’ı saldırgan bulup Yunan tezlerini savunuyor. CHP’li İstanbul Belediye Başkanı Atina’yı ziyaret ediyor, ‘Türkiye’de yönetim sorunu var.’ deyip halkın demokratik yollardan seçtiği meşru hükûmeti ve ülkesini Yunan’a şikâyet ediyor. Yunan medyası İstanbul Belediye Başkanının gezisi için, ‘Atalarının inşa ettiği eserleri ziyaret etti.’ başlığını atıyor. Zaten Müdire Akşener’in Fatih benzetmesi de Türk dili ve tarihinde kastedilen anlamı değil, Yunanca ‘kataktitís’i çağrıştırıyor. Malum Atina ziyaretinde yaşananlar İP Müdiresi Meral Akşener’in Ekrem İmamoğlu hakkında sarf ettiği herzelere eklenince pazılın parçaları birleşiyor. Geçmişin rövanşına dönük sübliminal mesaj berraklaşıyor. Fatih Sultan Mehmet’le savaşmanın bedelini hayatı ve İstanbul’la ödeyen Bizans İmparatoru Konstantinus’un yok ettiği ‘Megali İdea’yı İmamoğlu'nun hayata geçirdiğine inananlar, sinsice ellerini ovuşturuyor. Müdire Akşener, Fatih dediyse siz onu ‘Kataktitís Néos Konstantinus’ anlayın. ‘Fatih’ isminin arkasına gizlenen kripto Türk düşmanlığının altında Bizans’ın ihyası ve İstanbul’u yeniden ‘Konstantinopolis’ yapma rüyaları yatıyor. İP Müdiresi, Bizans’ın son imparatoriçesi Maria Megale Komnini’nin ruhunu uyandırıyor sanki. İki isim arasındaki benzerlik ve müzikalite uyumu da cabası. Maria Megale’den Müdire Meral’e… Tarih tekerrür eder derler ya, ihanet de tekerrür ediyor. Günümüzün CHP’si mazisinden o kadar uzaklaşmış ki bütün Kuvayımillîye düşmanı figürlerin ruhu sözcülerinin şahsında geçit resmi yapıyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun ‘Dostlarım.’ dediği kimselerin neden Millî Mücadele’ye düşman tiplerin bugünkü versiyonları olduğu, bunların niçin Yunan muhİPliğine soyunduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor.''
AHMET DAVUTOĞLU’NUN MHP’YE SALDIRMASI, DON KİŞOT’UN YEL DEĞİRMENLERİNE SALDIRMASINDAN FARKSIZDIR
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu hakkında yaptığı açıklamada, “Bu ülkede kebapçıları bölücü ilan eden bir Genel Başkan var.” diyen Ahmet Davutoğlu’nun, okuduğunu anlama özürlü olduğunu kaydetti.
Yalçın, açıklamasında şunları belirtti:
“Okuduğ    unu anlama özürlü olmasının yanı sıra şüphe yok ki geçmişteki ayıplarını örtme, kendi zaafını ve başarısızlığını gizleme çabasındadır. Türkiye, Davutoğlu'nun başbakanlığının faturasını içerde ve dışarda çok ağır şekilde ödemiştir. Davutoğlu’nun sakat politikalarının yol açtığı şiddetli güvenlik zaafı yüzünden milletimiz korkunç terör olaylarıyla karşı karşıya kalmış ve sosyal barış derinden yaralanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinin en büyük terör saldırılarına maruz kalması karşısında daha önceleri sergilediği beceriksizliğin ağır faturasını MHP’ye çıkarma çabası; ahlaki yoksunluk, densizlik ve terbiyesizliktir. Hatırlardadır, 2016 Mayıs’ında Ahmet Davutoğlu’nun azledilmesi, ABD'nin köklü yayın organlarından Foreign Policy başta olmak üzere bazı yabancı medya organlarınca, 'ABD en mutemet adamını kaybetti.' başlığıyla duyurulmuştu. Amerikan politikalarının Türkiye’deki ayaklarından biri olarak görülen Davutoğlu’nun azledilmesinde, bazı iddialara göre 2015-2016 yıllarında devletin FETÖ ile mücadelesine rağmen FETÖ’cüleri himaye ederek ipe un sermesi de rol oynamıştı. Ahmet Davutoğlu görevden uzaklaştırıldıktan kısa süre sonra 15 Temmuz ihanet kalkışmasının yaşanması ise oldukça manidardır. Bütün bu çarpıcı gerçeklere rağmen Ahmet Davutoğlu'nun MHP'ye saldırması, Don Kişot’un yel değirmenlerine saldırısından farksızdır. Diğer taraftan Serok Ahmet’in hedefinde, Türkiye'nin geleceğine vaziyet eden Cumhur İttifakını ayakta tutan kararlılık ve iradenin kırılması vardır. Cumhur İttifakının halk nezdindeki itibarına zarar vermek vardır. Davutoğlu’nun Ak Parti tabanındaki milliyetçi-muhafazakâr kesimi etkileme, MHP'ye yönelik müspet bakış açısını değiştirme ve kafalarda soru işareti bırakma çabası boşunadır. Çünkü Türkiye’nin önümüzdeki yüz yılını sigorta eden Cumhur İttifakını ayakta tutan ortak iradenin iki güçlü siyasi kanadından biri MHP'dir. MHP ve Sayın Devlet Bahçeli siyasetin her yerindedir.”