Devlet Bahçeli'den, ABD'ye Ülkü Ocakları Tepkisi
"TÜRKİYE, ABD'NİN 51'İNCİ EYALETİ VE SÖMÜRGESİ DEĞİLDİR
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz ay içerisinde gerek yazılı gerek sosyal medya hesabı Twitter üzerinden gerekse sözlü olarak yaptığı açıklamalarda başta ABD olmak üzere muhalefet parti liderlerine yönelik sert eleştirilerde bulundu.
Bahçeli, ABD Temsilciler Meclisi’nin Ülkü Ocakları aleyhine kabul ettiği rezil tasarıya, "Türkiye, ABD’nin 51’inci eyaleti değildir, sömürgesi değildir, uydulaşmış ve iradesi çalınmış bir ülke olarak da görülmesi söz konusu bile olmayacaktır." diyerek sert tepki gösterdi.
Açıklamasında, "Biden yönetiminin Türkiye ve Cumhur İttifakı alerjisi tedavi edilemez boyutlardadır." ifadesine yer veren MHP Lideri Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye-ABD ilişkilerinin mazisi 75 uzun yıla dayanırken, NATO bünyesindeki müttefiklik hukuku da 69 yıllık bir geçmişe sahiptir. Türkiye müttefiklik ahlakına, stratejik ortaklık aklına titizlikle riayet etmesine rağmen, ABD’nin tavrı ve tutumu her seferinde sorun çıkaran, kriz üreten, baskı ve şantaja bel bağlayan küstah bir anlayış etrafında kümelenmiştir. Türkiye, ABD’nin 51'inci eyaleti değildir, sömürgesi değildir, uydulaşmış ve iradesi çalınmış bir ülke olarak da görülmesi söz konusu bile olamayacaktır. Mevcut ABD yönetimi; terör örgütleriyle içlidışlı, canciğer kuzu sarması, al takke ver külah içindeyken, Türkiye’ye mesafe koyup taciz ve tahrik kampanyasına hız vermesi öncelikle müttefiklik mimarisine en ağır darbedir. Biden yönetimi terör örgütlerini Türkiye’nin önüne geçirmiş, kanlı ve kahredici bir ittifak çemberi oluşturmuştur. Suriye ve Irak’ın kuzeyinde yaşanan zincirleme rezaletler, PKK/YPG/PYD’ye göz göre göre verilen mali, mühimmat, silah ve askeri destekler bunun en açık ispatı niteliğindedir. ABD yönetimi bir yanda suç işlerken, diğer yanda insanlık vicdanına ve uluslararası hukuka tamamıyla kast eden bir ilkelliğin ve iradesizliğin pençesindedir. Türk milletinin ve Türk devletinin böylesi bir Vandallığı kabulü eşyanın tabiatına, insanlığın ortak mirasına aykırıdır. Terör örgütleriyle düşüp kalkan bu ülkenin Ülkü Ocakları bağlamında köksüz ve mesnetsiz iftira yığınağına tevessül etmesi korkunç bir yanlış, korkak bir saptırmadır. Yunan kökenli bir Demokrat Parti milletvekili tarafından 24 Eylül 2021 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi’ne verilen 'Ülkü Ocaklarının terörist bir organizasyon olup olmadığının' araştırılmasıyla ilişkili tasarının kabulü yalnızca skandal, yalnızca skolastik bir karar değil, aynı şekilde Türkiye’ye karşı takip edilen düşmanca politikaların da bir parçasıdır. Temsilciler Meclisi’ne söz konusu tasarıyı hazırlayıp vermek, ardından utanç verici şekilde kabul etmek insan haklarına; fikir, düşünce, ifade ve siyasi hürriyetlere dehşet verici bir suikasttır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket önerge sahibiyle birlikte kararı ve oy verenleri lanetlemektedir. PKK/YPG/PYD'nin görüş ve kavrayış açısıyla Ülkü Ocaklarına yaklaşanlar, terörist organizasyonun bizatihi failleri, fanatik mensuplarıdır. Çünkü terörizme destek verenler, en az teröristler kadar mesul, melun ve mendeburdur. Ülkü Ocaklarını insanlık âlemi huzurunda karalama teşebbüsü terörizmin işbirlikçileri eliyle peydahladığı bir komplo, Türk-İslam medeniyetine doğrultulmuş silahtır.
ABD MİLLİYETÇİ-ÜLKÜCÜ HAREKET'İ SİNDİREMEYECEK, BOYUN EĞDİREMEYECEKTİR
Türkiye ABD’ye mahkûm olamayacaktır. Uyanan dev ayağa kalkmakla kalmamış ön almaya, öncü olmaya, inisiyatif üstlenmeye, sürekli ilerlemeye, ilerledikçe de onu bunu rahatsız etmeye başlamıştır. ABD ne yaparsa yapsın, Türk milletinin çelikten yumruğu, teslim olmayacak kalesi Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i sindiremeyecek, boyun eğdiremeyecektir. Asıl terörist organizasyonun terör örgütlerine destek verenler olduğunu artık görmeyen, duymayan, bilmeyen de kalmamıştır. Türkiye-ABD ilişkileri çetin bir yol ayrımındadır. Aynı şeyi NATO ittifakı için de ileri sürmek doğru bir tespittir. Biden yönetiminin Türkiye ve Cumhur İttifakı alerjisi tedavi edilemez boyutlardadır. ABD’nin politikaları yapıcı, iyi niyetli, dostane olmadığı gibi, müttefiklik ilkelerine de terstir. Türkiye’nin gerçek komşuları vardır, dünya ABD’den ibaret, ABD’yle ihata edilmiş de sayılamayacaktır. ABD Başkanı Biden, Türkiye’yi hafife almasının, hakir görmesinin ciddi sonuçlarına günü saati geldiğinde mutlaka katlanmak durumunda kalacaktır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket beklenen günün özlemini duyarak, sertleşen kuşatmayı insanüstü bir mücadele ve imanlı duruşuyla yarmak için devletiyle, milletiyle, mukaddesatıyla kenetlenerek varlığını devam ettirecektir.
DÜNYAYA BİR KEZ DAHA GELSEM, ÜLKÜCÜ HAREKETİN BİR FERDİ OLURDUM
MHP Lideri Devlet Bahçeli, 5 Ekim 2021 Salı günü partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada da ABD Temsilciler Meclisi'nin Ülkü Ocakları'na yönelik "terör" soruşturmasına sert tepki g2österdi.
Bahçeli, 2 buçuk aylık tatilin ardından yeni yasama yılına başlayan TBMM'de gerçekleşen partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Bahçeli, ABD Temsilciler Meclisi'nin Ülkü Ocakları için "terör" soruşturması yapılmasını sert sözlerle eleştirerek, özetle şunları söyledi:
"Bu sırada FETÖ irtibatlı Demokrat Partili bir senatör, Temsilciler Meclisi'nde gündeme Ülkü Ocakları'nı getirmiştir. 2022 yılı ABD Ulusal Savunma Yetki Yasası'nın onaylanan metninde, Ülkü Ocakları'nın bir terör örgütü olup olmadığı hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından rapor hazırlanmasını öngören bir madde de yer almıştır. Bu kadar mı korkuyorlar bizden? Bu kadar mı kâbuslar görüyorlar ülkücülerin varlığından, bu denli mi ürküyorlar cesaretimizden? Ben Ülkü Ocakları'nda yetişmekten iftihar eden bir genel başkanım. İkbal için değil, Türklüğün muzaffer şafağının sökmesi, milletin istiklal ve istikbal haklarının muhafazası için Ülkücü oldum, yaşadım. Dünyaya bir kez daha gelsem, yine Ülkücü Hareketin bir ferdi olurdum. Ey ABD'nin Temsilciler Meclisi, ne anlatsak boş, ne biliyorsanız onu yapın, elinizden geleni ardınıza koymayın. Ülkü Ocakları'ndan şehit çıkar, gazi çıkar, kahraman çıkar, siyaset ve devlet adamı çıkar, adam gibi adam çıkar. Bir tek çıkmayacak teröristtir, haindir, devlet ve millet düşmanıdır. Terör örgütü arıyorlarsa onlara Pensilvanya'ya bakın diyeceğim."
TÜRKİYE'DE KÜRT SORUNU DİYE BİR SORUN YOKTUR, VAR DİYEN NAMERTTİR
Bahçeli, Türkiye'de "Kürt sorunu" diye bir sorunun olmadığını vurgulayarak, "Türkiye'de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Var diyen, olduğunu ısrarla dayatıp iddia eden kim varsa kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun iradesi rehin alınmış, vicdanı haczedilmiştir. CHP ile İP’in aynı anda HDP’yi meşru organ görüp sözde Kürt sorunu üzerinden PKK’ya zeytin dalı uzatmaları terörizmin değirmenine su taşıyan bedbahlıktır.” dedi.
Bahçeli, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sözde Kürt Sorunu ve Başdanışmanının Mavi Vatan Hezeyanlarıyla" ilgili yazılı açıklamasında, "Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi; söylem, eylem ve emelleri itibariyle Türkiye’nin karşısına geçmiş, hatta siyasi mihrak ve militan haline gelerek millî güvenlik tehdidine dönüşmüştür." ifadesine yer vererek, özetle şunları kaydetti:
"Maalesef CHP’nin hal-i pürmelali dağınık, dengesiz, düzeysiz ve içler acısıdır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 'Bay Kemal ve İttifakları' belgeselinin ilk bölümünde 'Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz.' sözleri, temelsiz Sezai’nin de bu çürük sözlere cevaben demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır mesajı kimin kimlerle beraber olduğunun itirafı ve ispatı niteliğindedir. Kılıçdaroğlu, olmayan bir sorunu varmış gibi sunarak HDP’yle sürdürdüğü yasak ilişkiyi ve ahlaksız ortaklığı resmileştirme, kaldı ki meşrulaştırma arayışına girmiştir. CHP ile HDP arasındaki danışıklı dövüş irtibatlar, kamuoyunu sinsi bir plan dâhilinde ikna çabaları ve bu sürece İP’in kurnazca ve gözcü sıfatıyla dâhil olma hevesi uyanık şuur sahibi hiçbir insanımızın dikkatinden kaçmamıştır. HDP’yi meşru organ görmek demek, PKK’yı muhatap almak demektir. HDP, meşru bir organ değil, terör örgütü PKK’nın mazbata almış maskeli hâlidir. Bu yalın gerçeği bilmemek, görmemek, afişe etmemek hem ayıplı bir siyaset örneği, hem de bölücü hedeflere siperlik yapan, terörist niyetlere müsamahalı ve muhabbetle bakan terörseviciliktir. Türkiye’de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Var diyen, olduğunu ısrarla dayatıp iddia eden kim varsa kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir. Sevr Anlaşmasını imzalayanlardan birisi olan Reşat Halis’in bugünkü temsilcisi, bu zaman ki ismi CHP’li Ünal Çeviköz’dür. CHP, Türkiye’nin egemenlik haklarını, tarih çıkarlarını sömürgecilerin bakış açısıyla ele alan bir çarpıklığın, bir hezeyanın pençesindedir."
İP VE CHP, HDP’Yİ MEŞRU GÖSTEREREK TERÖRİZMİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYOR
MHP Lideri Devlet Bahçeli, İP ve CHP'nin aynı anda HDP'yi meşru göstererek sözde Kürt sorunu üzerinden PKK'ya zeytin dalı uzattıklarını ve böylece terörizmin değirmenine su taşıyarak bedbahlık yaptıklarını bildirdi.
Bahçeli, bu konuyla ilgili yaptığı yazılı basın açıklamasında da özetle şu değerlendirmelerde bulundu:
"Cumhuriyet Halk Partisiyle İP’in aynı anda HDP’yi meşru organ görüp sözde Kürt sorunu üzerinden PKK’ya zeytin dalı uzatmaları terörizmin değirmenine su taşıyan bedbahlıktır. Kalbinde vatan sevgisi olup da HDP’nin PKK demek olduğunu bilmeyen, görmeyen, idrak etmeyen yoktur. HDP’yi meşru görmek, meşruiyet kavramına vurulmuş paslı zincirdir. CHP Genel Başkanı tarihî bir yanlışın içindedir. İP yönetimi terörizmin pençesinde güç ve iktidar devşirmenin izindedir. Karşımızdaki tablonun makul ve münasip tek bir yanı bile asla gösterilemeyecektir. Anlaşılan odur ki, HDP, Zillet İttifakının diğer ortaklarını kapı kulu, siyasi kukla, kürek mahkûmu hâline çevirmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin kapatılmasını esas alan davayı görüştüğü sırada, CHP Genel Başkanının sivri çıkışı akılları bulandırmış, kuşkuları arttırmıştır. CHP ile Anayasa Mahkemesi arasında kirli bir temas hattı kurulup kurulmadığı, HDP’nin aklanması maksadıyla kripto mesajların karşılıklı gidip gelmediği herkesin merak konusu hâline gelmiştir. Sözde Kürt sorununun çözüm adresi olarak siyaset ve TBMM’nin gösterilmesi ise millet iradesini hain bölücülere lekeletme iştahı ve iştiyakıdır. Kılıçdaroğlu, HDP’nin girdabında boğulacaktır. CHP artık HDP’dir, HDP zaten PKK’dır, nihayetinde İP ile CHP de PKK’nın mandası altına girmiştir."
KABİL EMNİYETLİ DEĞİLSE ANKARA GÜVENDE OLMAZ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara'da Etimesgut Belediyesi tarafından yaptırılan "Türk Tarih Müzesi ve Parkı"nın açılış törenine katıldı. Burada Kabil'de yaşanan gelişmeler hakkında konuşan Bahçeli, özetle şunları söyledi:
"Bizim Afganistan ile ilgili düşüncelerimizi eleştirenlerin duydukları başka bir sestir. Kabil emniyetli değilse Ankara güvende olamaz. Hızla değişen ve tehdit saçan şartlar karşısında askerimizin tahliyesi doğru bir tercih, yerinde bir karardır. Ancak ihtiyaç hâsıl olursa, emperyalizmin terörist taşeronları eliyle önce bomba patlatıp sonra intikam alacağız sözüyle yeni bir bahane bulma çabasının yol açtığı sis bulutu dağılırsa, Türkiye'nin karşılıklı mutabakat çerçevesinde Afganistan'da bulunması tarihin, kültürün ve inancımızın gereğidir. Bizim Afganistan konusunda esasa ilişkin görüşümüz değişmemiştir. CHP Genel Başkanı aklından çıkarmasın ki, tarih yapan da, yazan da kahramanlardır. Yazan da yapana muhakkak sadık kalmalıdır. Türk milleti kahraman bir millettir. Korkakların zafer hakkı olamaz, korkaklardan muzaffer çıkamaz."
LAİKLİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TEMEL HARCI, KİLİT TAŞIDIR
MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Diyanet İşleri Başkanı’nın Yeni Yargıtay Binasının Açılışı Esnasında Yaptığı Duadan Rahatsız Olanlar" la ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada, laikliğin Türkiye Cumhuriyeti'nin temel harcı ve kilit taşı olduğunu vurguladı.
Bahçeli, özetle şunları belirtti:
"Adli yılın başlaması münasebetiyle ve aynı zamanda yeni Yargıtay binasının açılışı esnasında bizzat Diyanet İşleri Başkanı tarafından okunan duanın bazı çevrelerde şiddetli tepkiyle karşılanması kelimenin tam manasıyla ilkelliktir. Türkiye Müslüman bir ülkedir. Bu manevi hakikat değişmeyecektir. Türk milleti Müslüman bir millettir. Bu yalın gerçek ihlal, ihmal ve inkâr edilemeyecektir. Günlerdir gazete köşeleriyle manşetlerde, haber ve tartışma programlarında felaket tellallığı ve provokasyon yapılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanı’nın duasına tahammül edemeyenler öyle bir noktaya gelmişlerdir ki, Atatürk’e ve laikliğe savaş açıldığını iddia edecek kadar izan ve insaflarını kaybetmişlerdir. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş doğru bir iş yapmıştır. Ve desteğimiz tamdır. Onun hedef alınması bir bakıma din ve vicdan hürriyetini hedef almaktır. Laiklik Türkiye Cumhuriyeti’nin temel harcı, kilit taşıdır. Diyanet İşleri Başkanı üzerinden Cumhur İttifakı’nın duruşunu, Türkiye’nin millî ve manevi dengesini sarsmayı planlayanlar elbette başaramayacaklar, kazdıkları kör kuyuya düşmekten de kurtulamayacaklardır."
NE DİNİMİZE LAF SÖYLETİRİZ NE DE CUMHURİYET'İN LAİKLİK SÜTUNUNU KIRDIRIRIZ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Laikliğin Anayasa'dan Çıkarılma Tartışmalarıyla Bazı Kişileri Hedef Alan 'Cenaze Namazları Kılınmasın' Gerginliği” hakkında yaptığı yazılı açıklamada, "Ne dinimize laf söyletiriz ne de Cumhuriyet'in laiklik sütununu kırdırırız." ifadesine yer verdi.
Bahçeli, açıklamasında özetle şu görüşleri dile getirdi:
"Ülkemiz on yıllar boyunca sığ ve kısır tartışmalarla meşgul edilmiş, gücü ve enerjisi devamlı surette içe dönük konu başlıklarında harcanmıştır. Millî ve manevi değerler eksenine tutunan sert kutuplaşmalar zaman zaman tehlikeli boyutlara ulaşarak millî birlik ve dayanışma ruhuna zarar vermiştir. Bir yanda laikliği siyasi hesapları için acımasızca istismar edenlerle, diğer yanda barış ve kardeşlik dinimizin evrensel mesajlarını çarpıtanlar, görüntüde ayrı, gerçekte aynı kirli maksada kilitlenmiş bağnaz kafalardır. Bilhassa ifade etmek lazımdır ki, kimin Müslüman kimin münafık; kimin mümin kimin münkir olduğunu tayin ve tefrik etme görevi fani insana verilmiş bir ruhsat değildir. İslam hoşgörü dinidir. Sevmediğimiz birisinin camiye sokulmasına, cenaze namazının kılınmasına itiraz etmek demek Türk ve İslam düşmanlarının oyununa gelmek demektir. Bir başka sorun ise laikliğin Anayasa’dan çıkarılma meselesidir. Bu görüşü seslendiren veya destek verenler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temellerini dinamitlemek isteyen, kurucu emanetleri kundaklamak için gün sayan hastalıklı ve hasarlı zihniyetlerdir. Laiklik dinsizlik değildir. Kavramsal çatısı dinle çatışmalı da görülmemelidir. Türkiye laik, sosyal ve hukuk devletidir. Millet, Müslümandır. Herkesin dini inanç ve vicdan hürriyetine hürmet duymak asıldır. Bilinmelidir ki, ne dinimize laf söyletiriz, ne de Cumhuriyet’in laiklik sütununu kırdırırız. Hiç kimse üstüne vazife olmayan konularda fetva makamı gibi hareket etmeye heveslenmemeli, 2023 vizyonumuzun hızını yapay gündemlerle kesmeyi de aklından geçirmemelidir."
MİLLETİMİZ BU SAKİL VE SEFİL TARTIŞMALARDAN BIKIP USANMIŞTIR
MHP Lideri Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabı Twitter üzerinden yayımladığı bir mesajında, 2021 yılı girdi gireli yazılı ve görsel medyada Zillet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışıldığını hatırlatarak, "Milletimiz bu sakil ve sefil tartışmalardan bıkıp usanmıştır." dedi.
Bahçeli, özetle şunları belirtti:
"Her akşam ekranlara beşlik simit gibi dizilen sözde uzman ve sivri yorumcular bir torbaya doldurdukları isimleri sırasıyla gün yüzüne çıkarmaktadır. Zillet İttifakı adayının eşgâli ve robot resmi bile çizilmiştir. Zillet İttifakı Cumhurbaşkanı adayının izi sürülürken ayıplı ve ahlaken ağır kusur içeren bir strateji takip edilmektedir. CHP, HDP, İP Genel Başkanlarıyla iki büyükşehir belediye başkanının devamlı surette telaffuz edilmesi bu sıfatları taşıyan zatları parlatma girişimidir. Milletimiz hep aynı şeyleri dinlemekten, hep aynı ezberlerin tekrarından ileri düzeyde rahatsız ve memnuniyetsizdir. Türkiye’nin başka işi gücü kalmadı da Zillet İttifakı adayının kimliği ve kim olacağı meselesi mi tek gündem konusu oldu? Bu nasıl bir seviyesizliktir? Zilletin aday meselesi milletin meselesi değildir. Terörist Demirtaş’ın kanlı teklifleri, Sorosçu Kavala’nın kansız tembihleri, dış mihrakların karmaşık tertipleri, PKK/FETÖ kaotik tezvirleri, Kılıçdaroğlu ve diğerlerinin kirli tezgâhları aziz Türk milletine sökmeyecektir. Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, seçimin ne zaman yapılacağı da bilinmektedir. CHP’nin ipini tutup diyet listesi dayatanlar, Türkiye’nin muazzam yükselişini engelleyemeyecektir. Bu CHP’nin millî, manevi, kültürel ve tarihi değerlerimizle arasına kalın bir çizgi çektiği de en son İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin rezilliğiyle teyit edilmiştir. Be hey utanmazlar, yarı çıplak semazen nedir? Bu soysuzluk nasıl gösterilmiştir? 7 buçuk asırlık Mevlevi kültürüne bu saygısızlık nasıl hazmedilecektir? Bu kepazeliği izleyen belediye başkanını geçtik de Kılıçdaroğlu hiç mi utanmamış, hiç mi vicdanı sızlamamıştır? CHP’li İzmir Belediyesi edepsizlik çukuruna devrilmiştir. Batsın sizin modernliğiniz! Son sözüm de serok Ahmet’e. Hz. Mevlana; 'Kalp denizdir, dil de kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.' Serokun diline vuranlar yozlaşmış ve yosun tutmuş kalbinin eseridir. Türkiye bir musibet tarafından az kalsın felakete uğrayacakmış. Şükür zamanında gereği yapılmış. Bak serok, Amed değil Diyarbakır diyeceksin. İstanbul'u da dünyanın en büyük Türk-İslam kenti olarak söyleyeceksin. Suriye’de federasyon önermen, fiilen Kobanili Ahmet olduğunun delilidir. Haddini bil, haysiyet sahibi ol. Sen ve efendilerin Türkiye’yi geçemez, bunu da unutma."
HİÇ KUŞKU YOKTUR Kİ, GAZİLER MİLLETİMİZİN ONUR VE ÖMÜR AYDINLIĞIDIR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Gaziler Günü" dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti:
"Gazilik, haklı ve şerefli bir mücadelenin paha biçilemez mükâfatı, vatan ve millet sevgisinin emsalsiz müdafaasıdır. Türk tarihinin her sayfası şehitlerimizin kanlarıyla yazılmış, gazilerimizin feragatiyle taçlanmıştır. Millet Gazidir, Meclis Gazidir, Devlet Gazidir. Hiç kuşku yoktur ki, Gaziler milletimizin onur ve ömür aydınlığıdır. Bu aydınlık istikbal güvencemiz, istiklal güvenimizdir. Mustafa Kemal Atatürk’e Gazilik unvanının verilişinin yıldönümünde hayatta olan bütün kahramanlarımıza hürmetlerimi sunuyor, hepsini kucaklıyorum. 19 Eylül Gaziler Günü münasebetiyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete irtihal etmiş tüm Gazilerimize Cenabıallah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Gazilik; cesaretin, dirayetin, hamiyetin, ferasetin, fedakârlığın simgesi; kahramanlığın muazzam sinesidir. Önemle ifade etmeliyim ki, terörle mücadele esnasında yaralanıp da Gazi sayılmayan kahramanların mağduriyetlerinin telafisi amacıyla her çabayı göstereceğimizin tekraren güvencesini veriyor, parti olarak verdiğimiz kanun teklifinin arkasında olduğumuzu bilhassa paylaşıyorum. Gaziliğin oranı, yüzdesi olmamalıdır. Gazilik haklarının verilmesini umutla bekleyen 20 bine yakın kardeşimizin samimiyetle yanındayız. Gaziler yalnız değildir, sahipsiz değildir, ümitsiz değildir, çaresiz değildir. Milliyetçi Hareket Partisi onlarla birliktedir."