Dr. Yaşar KALAFAT
(Araştırmacı-Tarihçi Yazar)
CUMA GÜNÜ GELDİ, PAZARTESİ GİTTİ
Cuma Ağca ile arkadaşlığımız çeyrek asır sürdü. O bizim için herhangi bir yayınevi sahibi değildi. Yayın yapabilmek için basılacak eser aramaktan ziyade, cesaretlendirilmek için yazar adayı keşfeden bir kültür adamı, kültür milliyetçisi bir aydın idi. Aradan çeyrek asır geçti. Bir sempozyumun çay molasında idik bizi Abdullah Buksur tanıştırıyordu. Buksur, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneğinin başkanı olduğu yıllarda uzun süre aynı bina altlı üstü kaldılar. Burası aynı zamanda Berikan Yayınevi’nin ikinci iş yeri konumunda idi. Orada da çok kere yayın hayatından sohbetler ederdik. Bir sohbette kitaptan, baskıdan bahsediliyordu. Beni de yüreklendiriyorlardı. Bizim kitap çalışmalarımız bazen Atatürk Kültür Merkezi bazen Kültür Bakanlığı, ASAM, Ecdat veya Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsünden basılıyordu süreklilik arz eden yayınevimiz yoktu. Rahmetli bizi keşfetmişti ve yazar olabildikse onun teşviki, desteği sınırsız sabrının büyük payı vardır. Mekânın cennet olsun Cuma Baba. Cuma geldin gitmek için cumayı beklemedin gittin, ama hizmetlerin hatıraların hep anılacak.
Cuma Bey’in öğle bir çalışma ofisi veya yayınevinin öğle bir tesisi yoktur ki orada yemekli misafir edilmemiş olalım. Misafirlik denilince yengemiz hanımefendinin ona özel olarak hazırladığı sofranın asgari yüz öğün misafiri olmamız nasip olmuştur. Allah sabrını artırsın çocuklarını bağışlasın.
Balkanlar’dan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları kitap setini onun, Cuma Bey’in teşviki ile hazırladık. Sıra Nusayrilerin halk inançlarının incelenmesine gelince beni memleketine götürüp misafir etmiş, randevular hazırlamış, temaslarımızı sağlamıştı. Yol boyunca sohbet etmiştik. Onun sıradan bir yayınevi sahibi olmayıp millî konularda birikimli bir aydın olduğunu görmüştüm. Kendisine takılmıştım “Arkadaş biz değil, yazar sen olmalıydın.” demiştim. Bunu hatırlatır zaman zaman gülüşürdük. Ankara’da odasında olmadığı zamanlar çalışma masası bana aitti ve o gelince Murat Bey’in odasına geçerdim. Berikan Yayınevi, Türk milliyetçilerinin Anakara yayın merkezlerinden biri olmaya devam edecektir. O ve personeli bana hiçbir zaman yabancılık hissettirmediler. Onlara gideceğim zaman beni evden aldırırlar, dönüşümde mutlaka eve dönmeli sağlarlardı. Geliş gidişimiz o derece yoğunlaşmıştı ki âdeta Berikan’ın personeli olmuştum. Kitap fuarında sadece benim imza günümde değil, sair günlerde de Berikan’ın standında nezaret ettiğim olurdu.
Rahmetli eşimin Hacettepe Hastanesindeki ameliyatında refakatçı idim. Cuma Bey’in haberi olmuş Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri isimli kitabımız 6’ıncı baskısına bana moral olsun diye öncelik vermişler. Kitap ve hazırlattığı tatlı ile hastaneye gelmişlerdi. Nasıl unutursunuz? Mekânın cennet olsun dostum. Her fâni gibi eşim de birkaç yıl sonra vefat etmişti. Berikan’ın tüm personeli defin merasiminde bizleri yalnız bırakmadılar. Ne çare ki ben dostum Cuma Bey’in cenazesine de hastane ziyaretine de gidemedim
Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri kitabının plan babası Prof. Dr. Dursun Yıldırım Hoca’mızdır. Ancak bize yayında yer hazırlayan Berikan Yayınevi’dir. 11 ciltlik Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları setinin dışında 60 kitap çalışmamıza yayınevlik yaparak çalışmalarımıza destek vermiştir. Türk Kültürlü Halklar Serisi, Türk Kültür Coğrafyası Serisi gibi halk inançları içerikli çalışmalarımızın okurla buluşmasını Berikan ve sahibi Cuma Ağca’ca borçluyuz. Azerbaycan-İran-Anadolu-Irak Halk İnançları Hattı kitabı gibi Berikan yayını olan 5 kitap çalışmamızın Azerbaycan’da basılmasını Berikan Yayınevi ve sahibi rahmetli Cuma Ağca sağlamıştır.
Berikan Yayınevi ve Cuma Ağca, sadece kitap basım yöntemi ile Türk kültür hayatına büyük katkılar sağlamakla kalmayıp, çıkardığı dergilerle de keza yazarlarına destek olmuştur. Gezginci kitap dağıtım yöntemini en başarı bir şekilde uygulayan yayın kuruluşumuz. Bize göre orası aynı zamanda grafiker eğitim merkezi olarak da hizmet vermektedir. Mekânın cennet olsun Cuma Baba.