Murat GEDİK (Hollanda Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı) TÜRKLÜK BİR DEĞERİNİ DAHA KAYBETTİ

04 Ağustos 2021 12:30
Okunma
195
Murat GEDİK  (Hollanda Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı) TÜRKLÜK BİR DEĞERİNİ DAHA KAYBETTİ

Murat GEDİK
(Hollanda Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı)
TÜRKLÜK BİR DEĞERİNİ DAHA KAYBETTİ
Türkiye’den Hollanda’ya her dönüşümde bavul dolusu kitabım olur. Uçak seyahatlerinde bu sebepten yük ağırlığından ek ücret ödemişliğim çok olmuştur. Ankara’da kitap satış yerlerini, özellikle de sahafçıları gezmeyi hep heyecan ile gerçekleştirmişimdir. Arayıp da bulamadığım kitapları ise sora sora ne yapıp edip elde edebilme mücadelesini hiç bırakmamışımdır. Bir dost meclisinde sohbet ederken, tabii yine kitaplar üzerine Berikan Yayınevi’nden bahsedilmişti. Duymuştum, ama yayınevi hakkında fazla bir bilgim yoktu. Ankara’da olduğunu ve sahibinin bir Ülkücü olduğundan bahsettiler. Bizi merak sardı ve bir arkadaştan bu yayınevinin kataloğunu elde ettim. İlgimi çeken konular içeren kitaplar listelenmişti. Özellikle Türk dünyası ile ilgili yayınlar muhteşemdi. Berikan Yayınevi’nin Ankara Keçiören’de deposu vardı ve oraya gitmek şart olmuştu. Gidip kitapları inceledikten sonra birkaç eser elde ettim ve tekrar uğrayacağımı söylemiş ve yayınevinin idare bürosunun da Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’nda olduğunu öğrenmiştim.
Birkaç gün sonra Berikan Yayınevi’nin idare bürosuna gittiğimde sıcak bir karşılama ile karşı karşıya idim. Bir ziyaret diye gittik ama en az iki saatlik bir sohbette buldum kendimi. Bana çay ikram edip sohbet eden Berikan Yayınevi’nin Sahibi Cuma Ağca idi. Çabuk ısınmıştık birbirimize ve bundan sonra da irtibatımız hep devam etmişti. Sami, alçak gönüllü ve candandı. Her şeyden evvel hizmet vermek için çırpınıyordu. Sadece kitaplar neşretmiyor; Devlet, Yeni Düşünce, Kurgan Edebiyat, Tarih ve Düşünce dergileri ile Türklüğe hizmet verme azmini her daim içinde canlı tutuyordu. İlk görüşmemizde bile muhabbetimizin sürekli olacağı belli olmuştu. Aynı telden konuşuyorduk, gerçi başka da olamazdı çünkü aynı kaynaktan besleniyorduk. Bizler yaşadığımız ülkede Türklük için çalışıyorduk, o da ömrünü zaten buna vakfetmişti. Cuma Bey diye tanışmıştık, artık Cuma abi diye muhabbetimiz sürecekti.  Onun en güzel tarafından biri bence herkese imkân verilme taraftarı olmasıydı. “Abi bir arkadaşımız kitap çıkarmak istiyor.” dediğimiz de hemen yardımcı olurdu. İnsanları yazmaya teşvik etme konusunda gerçekten hakkı inkâr edilemezdi. Her Türkiye’ye gidişimde mutlaka onun yanına uğrar ve âdeta aileden biri gibi olmuştuk. 2012 yılında Hollanda Türk Federasyon Genel Başkanı olduktan sonra beraber çok güzel işlere imza attık. Federasyon’umuzun kültür hizmetinde çok katkısı olmuştur. Hollanda’daki insanımıza yönelik büyük çapta kitap faaliyetlerinde bulunduk. Yazıya meraklı olup ta cesaret edemeyen arkadaşlara ön ayak olup onların kitaplarını bastık. Sadece yazma çizme işinde mi? Hayır! Her konuda ne zaman bir isteğimiz olsa hep yardıma koştu. Nice istişarelerimiz oldu ve nice güzel düşüncelerimiz vardı. Berikan Yayınevi’nin idare bürosunda gerçekten çok güzel sohbetlerimiz oldu. Nice yazarla orada tanış oldum. Güzel sohbetlerdi bunlar. Bu koronavirüs illeti Türkiye’ye gitme imkânımızı kısıtlamış olsa da telefon görüşmelerimiz hiç eksik olmadı. En son ziyaretlerden birinde Rıza Müftüoğlu da oradaydı. Güzel bir sohbetti, Başbuğ’muz Alparslan Türkeş’ten tutun, Avrupa Türklerinin sorunlarına kadar derin bir buluşma olmuştu.
Yeni Düşünce ve Devlet gibi dergilerin uzun zaman sonra Cuma Ağca öncülüğünde tekrar yayın hayatına kazandırılması belki de en önemli çalışmalarından biridir. Bu dergilerin geçmişi çok önemli ve dünya görüşümüzde ayrı yerleri vardır. Bunların hangi şartlar altında yıllar sonrası onun tarafından alınıp tekrar harekete kazandırıldığını az çok bilmekteyim. Emek ve maddiyat isteyen işlerdir bunlar, öyle herkesin katlanacağı yük değildi. 2013 yılı olması gerek, Cuma abi Yeni Düşünce dergisine benden de yazı istemişti. O zamandan belli bizler de hep yazı gönderdik. O teşviki ile benim gelişmeme çok katkısı olmuştur. Önemli bir hastalığı atlattığını biliyordum, anlatmıştı bana. Bundan üç dört sene önceydi. En son bu senenin 18 Mart tarihinde Ankara’da beraberdik. “Başkanım dikkatli olun bu koronavirüs ciddi bir sorun, nice arkadaşlarımız yakalandılar ve zor atlattılar.” dediğini hâlen duyar gibiyim. Ama ne bilecekti ki bu illetin onu da yakalayacağını. Bir pazartesi günüydü hâl hatır için aramıştım, almadı telefonu ve geri de dönmedi. Sonra oğlu Recep Bey, onun telefonundan aradı ve hastanede olduğunu söyledi. Korkulacak bir şey yoktu. Bir gün sonra Cuma abi mesaj attı, “Hastanedeyim şükür toparlıyorum diye yazmıştı.” “Sevindim abi, Allah acil şifalar nasip etsin. Birkaç gün sonra ararım seni.” diyerek görüşmeyi sonuçlandırmıştık. O arar diye bir daha aramamıştım. Aradan birkaç gün geçmişti oğlu Ahmet Bey’i arayıp durumu sorduğumda yoğun bakıma kaldırıldığını söylemişti. Bize dua etmekten başka bir şey kalmamıştı ve 4 gün sonra kötü haberi almıştık.
Allah’tan geldik ve yine ona döneceğiz, amenna. İnsanın sevdiğinin vefat ettiği yaş önemli değil, onun gidişi her zaman erkendir. Cuma abi gidişiyle hepimizi üzdü, Türklük bir kültür hizmetçisini daha kaybetti. Yakalanmış olduğu koronavirüs yakasını bırakmadı. Maalesef, cenazesinde bulunamadık. Dualarımızla onu Avrupa’nın en batısından uğurladık. Biz ondan razıydık, inşallah Yüce Yaradan da razıdır. Mekânı cennet olsun. Karşıyaka Mezarlığı’nda bir ziyaretgâhımız daha oldu. Nasipse ilk Ankara ziyaretinde oradayız. Nurlar içinde yatsın inşallah!