Devlet Bahçeli, “İstiklal İçin Birlik, İstikbal İçin Dirlik” Temalı MHP'nin 13'üncü Büyük Kurultayı'nda 10’uncu Kez Genel Başkanı Seçildi “HDP’NİN KAPATILMASI İÇİN HAZIRLANAN İDDİANAMENİN AYM’YE GÖNDERİLMESİ MİLLETİN YÜREĞİNE SU SERPMİŞTİR”

23 Haziran 2021 11:22
Okunma
208
Devlet Bahçeli, “İstiklal İçin Birlik, İstikbal İçin Dirlik” Temalı MHPnin 13üncü Büyük Kurultayında 10uncu Kez Genel Başkanı Seçildi  “HDPNİN KAPATILMASI İÇİN HAZIRLANAN İDDİANAMENİN AYMYE GÖNDERİLMESİ MİLLETİN YÜREĞİNE SU SERPMİŞTİR”

Devlet Bahçeli, “İstiklal İçin Birlik, İstikbal İçin Dirlik” Temalı MHP'nin 13'üncü Büyük Kurultayı'nda 10’uncu Kez Genel Başkanı Seçildi

“HDP’NİN KAPATILMASI İÇİN HAZIRLANAN İDDİANAMENİN AYM’YE GÖNDERİLMESİ MİLLETİN YÜREĞİNE SU SERPMİŞTİR”

Recep Alp AĞCA
Milliyetçi Hareket Partisinin (MHP) 24 yıldan beri Genel Başkanlığını sürdüren Bilge Lideri Devlet Bahçeli, tekrar bu göreve seçildi.
Bahçeli; MHP’nin 18 Mart 2021 Perşembe günü yapılan “İstiklal İçin Birlik, İstikbal İçin Dirlik” temalı 13'üncü Olağan Büyük Kurultayında oybirliği ile yeniden Genel Başkan oldu. Bu seçimle birlikte 1277 delegenin tamamının oyunu alarak 10’uncu defa MHP'nin Genel Başkanlığı koltuğuna oturan Osmaniye Milletvekili Bahçeli, kurultayda tarihî bir konuşma yaptı.
Ankara Spor Salonu'nda pandemi şartlarına uygun olarak gerçekleştirilen kurultayda Bahçeli, gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirme ve analizler yaparak muhalefete yönelik sert eleştirilerde bulundu.
HDP'nin "terör sevk ve hazırlık merkezi" olduğunu vurgulayan Bahçeli, "HDP, PKK'dır, cinayettir, bölücülüktür, masumlara, çocuklara, gençlere kadınlara ölüm tuzağıdır. HDP ile yasak ilişki zalimlere diz çökmektir. HDP'yle ittifak kurmak, terörist Demirtaş ile kahvaltı planları yapmak hiç kimseye iyilik ve onur sağlamayacak, bilakis hıyanete ortak edecektir. CHP seçimini yapmalıdır, sözde Kürdistan projesinin yanında mıdır? Karşısında mıdır? İYİ Parti kararını netleştirmelidir, FETÖ ve PKK'yla kol kola yürümeye devam mı edecektir, 'tamam' mı diyecektir?" dedi.
Devlet Bahçeli, siyasi kisveye bürünmüş bir suç örgütü olan HDP'nin herhangi bir isimle açılmamak üzere kapatılmasının tarihe, millete, adalete ve gelecek nesiller için bir namus görevi olduğunu kaydederek, "Terörist sevk ve hazırlık merkezi olan HDP, ayranımızı kabartmasın. HDP, PKK’dır, cinayettir, bölücülüktür, masumlara, çocuklara, gençlere kadınlara ölüm tuzağıdır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HDP'nin kapatılma istemiyle hazırladığı iddianameyi dün itibarıyla Anayasa Mahkemesine (AYM) göndermesi hakkın, hukukun ve adaletin sesidir ve bu gelişme milletin yüreğine su serpmiştir." diye konuştu.
MHP'nin 13'üncü Olağan Kurultayında Divan Başkanlığını Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın yaptı. Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Yalçın, üst üste 3 defa Divan Başkanı olarak görevlendirilerek bir ilke imza attı.
Çanakkale Zaferi'nin 106’ncı yıl dönümü gibi tarihî bir günde yapılan MHP'nin 13’üncü Olağan Büyük Kurultayına diğer partilerden konuk olarak AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Erkan Kandemir, Mehmet Özhaseki ve Jülide Sarıeroğlu, BBP Genel Sekreteri Üzeyir Tunç, BBP Genel Başkan Yardımcısı Tevfik Eren, Yeniden Refah Partisi Genel Sekreteri Suat Pamukçu ve DSP Genel Sekreteri Müzeyyen Okur da katıldı. Kurultayda ayrıca Türkiye ve dünyadan çok sayıda siyasetçi ve misyon şefi hazır bulundu.
Kurultay öncesinde İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu başkanlığında TBMM İdare Amiri ve Ankara Milletvekili Erkan Haberal, Ardahan İl Başkanı Hülya Davutoğulları, Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak, Mersin İl Başkanı Zeynel Uğur Gölgeli'nin yer aldığı heyet, Anıtkabir ile Alparslan Türkeş'in Anıt Mezar'ını ziyaret etti.
DEVLET BAHÇELİ'DEN TARİHÎ GÜNDE TARİHÎ KONUŞMA
MHP Lideri Devlet Bahçeli, başta büyük Türk milleti ve aziz vatandaşlar olmak üzere, kurultay başkan ve üyeleri, dost ve kardeş ülkelerin temsilcilerdi, kurultaya katılan konukları ve basın mensuplarını selamlayarak konuşmasına başlarken, "Mart ayının 18’inde; yani bugün, Çanakkale ruhunun ilhamıyla, İstiklal Marşı’mızın ikramıyla, şühedanın itibarıyla, milletin iradesiyle, Ülkücü ömürlerin ihlasıyla 13’üncü Olağan Büyük Kurultayımızı ifanın emsalsiz kıvancını yaşıyoruz." dedi.
Edirne’den Kars’a, Mersin’den Trabzon’a, İzmir’den Hakkâri’ye kadar ülkemin her yerini; bunun yanında Adriyatik Denizi’nden Çin Seddi’ne, Orta Doğu’dan Kafkaslar’a, Afrika’dan Balkanlar’a millî varlığımızın asaletini vicdanında taşıyan bütün kardeşlerini selamların en güzeliyle selamladığını belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile. Çünkü biz Milliyetçi-Ülkücü Hareketiz. Hesap yapmayız çıkar ile çetele tutmayız heves ile. Çünkü biz Cumhur İttifakıyız. Düşmeyiz vurmak ile durmayız engel ile. Çünkü biz Türk milletiyiz. Vazgeçmeyiz korku ile dönmeyiz tehdit ile çünkü biz Türkiye’yiz. İstiklal için birlik diyoruz. İstikbal için dirlik diyoruz. Kazananın Türkiye olacağına candan inanıyoruz. Merhum vatan şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’un dediği gibi; 'Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.' Bastığımız yerleri toprak diyerek geçmiyoruz. Hep düşünüyoruz altında nice kefensiz yatanı. Şehit oğluyuz, incitmiyoruz atamızı, vermeyeceğiz dünyaları alsak da bu cennet vatanı. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal. Gönül isterdi ki, bu salonun içi de dışı da geçmişte olduğu gibi, hıncahınç dolsaydı. Ancak bir yıldır hem ülkemizin hem de dünyanın kıyasıya mücadele ettiği KOVİD-19 hastalığından dolayı kurultayımıza katılımı mecburen sınırlı tuttuk. Aramızda bulunamayan her dava arkadaşımızla, her vatandaşımızla mesafeleri aşan, zamanın dar kalıplarına sığmayan gönül birlikteliği içindeyiz. Her şeyin başı elbette sağlıktır. Dikkatli olmalıyız, tedbirle hareket etmeliyiz, kurallara mutlak surette uymalıyız. Bu vesileyle geride kalan bir yıllık zaman süresinde, KOVİD-19 virüsünden dolayı hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Cenabıallah’tan rahmet, hâlen tedavi gören kardeşlerimize şifalar diliyorum. Rabb'im sizleri, milletimizi ve tüm insanlığı her türlü afet, musibet ve hastalıktan korusun diye dua ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, 13’üncü Olağan Büyük Kurultayımıza katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyor, hepinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum. Günümüz kutlu olsun, milletimiz huzurlu olsun, devletimiz dirlik bulsun. İnanarak çıktık yola, diz vurmayız ona buna. Büyük şair ve yazarlarımızdan merhum Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu diyor ya: 'Yiğitler kan döker bayrak solmaya, Anadolu başlar vatan olmaya, Kızılelmaya hey Kızılelmaya, En güzel marşını vurmada mehter, ya Allah bismillah Allahüekber!"
ERGENEKON'DAN ÇIKAR GİBİ HEP DAHA İLERİYE ATILDIK
"Tam 52 yıldır siyaset sahnesindeyiz, millî gönüllerdeyiz." diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'un dediği gibi, üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapmadık, hele hak namına haksızlığa ölsek tapmadık. Zaman oldu, şafağı sökmeyen gecelerde ülkülerimizin nuruyla aydınlandık. Zaman oldu, bir hilal uğruna, bir hakikat uğruna, bir haysiyet ufkunda güneş gibi battık. Anılarımızı pusula yaptık açıldık geleceğe, acılarımızdan ders aldık tutunduk gerçeklere. Yeri geldi, iftiralarla boğuştuk durduk. Yeri geldi, ihanetlerle boğulmak istendik. Vazgeçmedik sevdamızdan, dönmedik yolumuzdan, şikâyet etmedik sırtımızdaki yüklerden. Çünkü yolu doğru olanın yükü ağır olur dedik, Ülkücü olmanın varsa bir bedeli seve seve ödemeyi diledik. Geride kalan on yıllar içinde; yağmurdan sonra büyüyen başaklar gibi büyüdük, kökleştik. Güzün toprağa serpilip baharla yeşeren tohumlar gibi yeşerdik, yükseldik. Yazın kuruyup kışın yatağından taşan nehirler misali engelleri aştık, tıpkı Ergenekon’dan çıkar gibi hep daha ileriye atıldık. Bir güne sığan asırlık olayları yaşadık, bin asra bedel bir günlük imtihanlarla yoklandık. Herkes okyanusun içindeki damlaya bakarken, biz damlanın içindeki okyanusu gördük. Milliyetçi-Ülkücü Hareket, Türk milletine adanmış faziletli hayatların mecmuudur. Milliyetçi-Ülkücü Hareket, Türklüğün bekasını korumaya yemin etmiş serdengeçtilerin, inanmış vicdanların, ilkeli dava insanlarının düşmeyecek kalesidir. Ardımızda tarih, yanımızda dava arkadaşlarımız, başımızda al bayrağımız, bağrımızda üç hilalli sancağımız, önümüzde şehitlerimiz, gönlümüzde ülkülerimiz, övgümüzde milletimiz, ömrümüzde milliyetimiz, ölümümüzde bu cennet vatanın toprağı bize yârdır dedik, nardır dedik, her zaman da var olacağız diye seslendik. Yastığımız mezar taşı, yorganımız kar olsun, biz bu yoldan döner isek namus bize ar olsun."
TARAFIMIZ BELLİDİR, O DA CUMHUR İTTİFAKIDIR
Konuşmasında zaman zaman Mehmet Âkif Ersoy ve Hüseyin Nihâl Atsıs'dan dizeler okuyan Bahçeli, CHP, HDP ve İYİ Partiye yönelik sert eleştirilerde bulundu. Bahçeli, şöyle konuştu:
"Türkiye’yi faka bastırmak, tuzağa düşürmek için çırpınan hasis ve hamiyet yoksunu çevreleri ibretle takip ediyorsunuz. Geceleri hesap, gündüzleri hüsran; geçmişleri hezimet, gelecekleri heyula ne kadar müfrit ve münafık varsa alayı bir olmuş, bir araya gelmiş Türkiye’nin ayağından çekiştiriyor, önüne bariyer dikiyor. Sanıyorlar ki, tezgâhlarına akıl sır ermeyecek. Sanıyorlar ki, kumpaslarına güç takat yetmeyecek. Türkiye’nin karşısında hizalanmak muhalefet değildir. Millet başka bir şey zillet başka bir şeydir. Türkiye’yi uçuruma çekmenin adı demokrasi değildir. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne saldırı ve suikastın adı özgürlük değildir, insanlık değildir, insan hakları hiç değildir. Üniter millî devletimizi hançerlemek için ittifak kurmak, yakılan ağaçları yakanlarla tekraren dikmek, bölücü milletvekillerinin TBMM’ye gelen fezlekelerinin önüne arkasına bakalım demek siyaset değildir, adamlık değildir. Neyine bakacaksınız fezlekelerin, önünde hukuk, arkasında adalet vardır. Yetmiyorsa bu sizlere, önünde millet, arkasında da devlet olduğunu mutlaka göreceksiniz. Fakat gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, dilleri var söylemiyor. HDP, Türk demokrasisinin çevresini sarmış mayın tarlasıdır. CHP, Türk siyasetine tutunmuş beşinci kol faaliyetidir. İYİ Parti, Türkiye’nin kötülüğüne hizmetkârlık yapan, siparişle kurulan, uzaktan kumandayla kontrol edilen melanet bir projedir. Kaldı ki, İP’in Başkanı Cumhur İttifakını tanımlarken; etle tırnak gibi demiş, aynı zamanda kader birlikteliği olduğunu söylemiş, kendilerinin ise proje bazlı bir ittifak olduğunu çok açık itiraf ve teyit etmiştir. Dediğimiz de, diyeceğimiz de aynısıyla işte budur. Bu neyin projesidir? Hazırlayanlar kimlerdir? Hedefler manzumesi nelerden ibarettir? Doğrudur, Cumhur İttifakı kader birlikteliğidir, millî birlikteliktir, dürüst birlikteliktir; zalimlere, canilere, terör örgütlerine, ekonomik tetikçilere, küresel emperyalizme karşı tek ses, tek nefes, tek bilek, tek yürekle duruş gösteren cumhurun ruh kökü, duruş özüdür. Cumhur İttifakını arayan Pensilvanya’da değil, Kandil’de değil, muhasım çevrelerin kapılarında değil, başkent Ankara’da, dünyaya Türkçe bakan iradenin sağlam ahlakında bulacaktır. Tarafımız bellidir, o da Cumhur İttifakıdır. 2023’de Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, o muhterem isim Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanı’mıza, AK Partili kardeşlerimize huzurlarınızda teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Cumhur İttifakı, 106 yıl önce Çanakkale’yi geçilmez yapan haşmetli imanın, devleşen millî asaletin emanetçisidir. Bizim ittifakımız yalana karşı doğrunun, sahteliğe karşı sadakatin, hıyanete karşı vatan sevgisinin ittifakıdır.
KILIÇDAROĞLU, KUYRUKLU YALANLARINA SÜREKLİ YENİLERİNİ EKLEMİŞTİR
Cumhur İttifakının, sudan sebeplerle Türkiye’yi kötüleyenlere karşı vakarın ve vefanın ittifakı olduğunu vurgulayan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kılıçdaroğlu, bir tarafta Türkiye’de can ve mal güvenliği yok derken, diğer tarafta 10 milyon işsiz olduğunu söyleyerek halt etmiş, kuyruklu yalanlarına sürekli yenilerini eklemiştir. Üstelik her muhtarlığa bir özel kalem müdürü atanırsa işsizliğin sona ereceğini cahilce müjdelemiş. Atalarımız şu veciz sözü boşuna söylememiş: 'Âlim ile eyle ülfet alırsın mertebe, cahil ile etme sohbet dönersin merkebe.' CHP Genel Başkanı, tarlayı bilmez, traktöre binmez, çiftçimizi konuşur. Bakkala girmez, manavı görmez, marangozu tanımaz, siftahsız günü sorsanız, soğan sarımsak anlar, gelin görün ki esnafımızı konuşur. Memurlarımızdan ve işçilerimizden bahseder, sıra CHP’ye oy vermeyenlere gelince hakaretleri birbiri ardına sıralamaktan arlanmaz, utanmaz. Ne emeklidir meselesi ne yoksuldur düşüncesi, tek geçim kapısıdır siyasi menfaat çetesi. Hz. Mevlana, marifet nedir bilir misin diye sorup şu cevabı vermişti: 'Taşa bakan gözlerin çiçekleri görmesidir.' CHP ise çiçeğin özünde taş gören bir hezeyandır. Maşrabı küçük olanın deryayı suçlaması haksızlıktır. Maksadı çürük olanın onu bunu suçlu görmesi hayâsızlıktır. Tıpkı Kovid-19 virüsü gibi, zillet de bulaşıcıdır, devamlı mutasyona uğramaktadır. Çok şükür hükûmet, pek çok ülkeyi geride bırakarak şifa olan aşıyı vatandaşlarımızın kullanımına sunmuştur. Zilletin aşısı da 2023 yılının Haziran ayında demokratik vasıtalarla yapılacak ama bu aşı zillete zehir olarak yansıyacaktır. Telaşlanmaya ve tedirgin olmaya mahal yoktur. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Milletin üstünde bir güç ve mercii yoktur, olamayacaktır. Erken seçim diye tutturanlar, erken seçimden başka seçenek kalmadı diye yutturmaya çabalayanlar, iyi bilsinler ki, seçimler zamanında yapılacak, Türkiye rotasından çıkmayacaktır. Cumhur İttifakının tavizsiz ve tavsamaz kararı budur. Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümü olan 2023’de yeni bir tarih yazılacak, yeni bir sayfa açılacak, muhkem ümitlerin canlılığıyla dirlik içinde istikbale Cumhur İttifakıyla ulaşılacaktır. Bu cumhurun sözüdür. Bu Türk milletinin gelecek bin yıllara dair beyanıdır. Nitekim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği üzere, Türk’ün sözü, Türk’ün kendisidir. Peki, bunlar oluyorken, zillet ittifakı nerededir? Suyun kaynağı nereden gelmektedir? Arkasındaki odaklar kimlerdir? Dikkatli bir göz, uyanık bir şuur, teslim olmamış bir mizaç zillete düşenlerin kukla gibi nasıl oynatıldıklarını, dış güçlere nasıl boyun eğdiklerini, nasıl kullanıldıklarını, terör örgütleriyle iltisak ve irtibatlarını gayet berrak şekilde tarif ve tefrik edecektir. Bize hiç kimse hikâye anlatmasın. Bize hiç kimse bahane ileri sürmesin.
TÜRK MİLLETİ ZİLLETİ DEĞİL, CUMHURUN İTTİFAKINI SEÇECEKTİR
Bahçeli, "Türk milleti zilleti değil, zaferi; PKK-FETÖ ittifakını değil, cumhurun ittifak ziynetini seçecektir." diyerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Nihayetinde istiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye, kazançlı çıkan da Türk milleti olacaktır. Türkiye, tarihinin en önemli yönetim reformunu Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemiyle başarmıştır. Yeni sistem Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine dayanmıştır. Parlamenter sistemdeki teklemeler, tıkanmalar, kutuplaşmalar, kafa karışıklıkları, karar sürelerindeki çalkantılar Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemiyle aşılmıştır. Türk milleti, tarihsel müktesebatına uygun yönetim sistemiyle gücüne güç katmıştır. Türk devlet felsefesine müzahir olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, işin özünde Türk tipi başkanlık modelinin farklı bir isimlendirmesidir. Bir yönetim sisteminin nasıl ve ne şekilde tarif edildiğinden ziyade, fonksiyonel olup olmadığına, beklentileri karşılayıp karşılamadığına, demokratik özellikler taşıyıp taşımadığına, millette karşılık bulup bulmadığına odaklanılması en dengeli bakıştır. Ön yargıları bir kenara bırakarak, Türkiye’nin sistemik düğümünün, sistemsel aksaklıklarının millî iradeyle çözülmesinden herkes memnun ve mutmain olmalıdır. Etradını cami, ağyarını mâni bir ifadeyle söylersek, 9 Temmuz 2018’den itibaren resmen uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, yani Türk tipi başkanlık modeli, taban tutmuş, tarihsel ve kültürel mazimizle örtüşmüştür. Bir yönetim sisteminin kökleşip olgunlaşması sabahtan akşama olacak şey değildir. Böylesi bir beklenti oluşturmak iyi niyetle izah edilemeyecektir. Yürürlükteki sistemin sadra şifa olması, devlet ve millet hayatına bütün imkânlarıyla nüfuz etmesi için müşterek emek gerekir, zaman gerekir, özveri gerekir, destek gerekir, ters propaganda akıntılarının gemlenmesi gerekir. Yeni sistemin özünde Türk milletinin beka ve refah özlemleri ana esastır. Altını kalın bir şekilde çizmek isterim ki, geçmişin tecrübeleriyle geleceği kavrıyor, daha uyanık, daha dikkatli, daha bilinçli hareket ediyoruz. Tanzimat’tan Islahat Fermanı’na, Meşrutiyet’ten Cumhuriyet Dönemi’ne kadar imparatorluğumuzun ayakta kalması amacıyla pek çok görüş, fikir, sistem ve siyaset önerilmiştir. Asıl amaç devleti ayakta tutmak üzerine bina edilmiştir. Bilindiği üzere, Kavalalı Mehmet Ali Paşa vakasıyla başlayan, esasen etaplar hâlinde hızlanan çözülme süreci hiçbir pansuman tedaviyle durdurulamamıştı. Devasa imparatorluğun dağılması, paylaşım yüzünden Avrupa’nın birbirine girmesi demekti. İşte Osmanlının parçalanmasını sorun çıkarmadan sona erdirme meselesine Şark Meselesi adı verilmiş, Türk milleti böylelikle hâlâ devam edegelen kuşatma altına alınmıştır. O gün bugündür Şark Meselesi dozajı artan veya azalan ölçülerde varlığını sürdürmüştür. Yeni yönetim sistemi her türlü iç ve dış ablukaya karşı millî direnişin burcu, Türk milletinin geçmişle geleceği buluşturan kararıdır."
ANAFARTALAR, ARIBURNU VE CONKBAYIR’DA MUSTAFA KEMAL’İN MUHTEŞEM İRADESİ
MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Meselenin özünde ve son tahlilde Türklerin Anadolu’dan çıkarılması vardır ki, 106 yıl önce Çanakkale sahillerinde tüm maddi ve manevi imkânlarla kahraman bir kuşak buna set çekmiştir." hatırlatmasında bulunarak, şunları belirtti:
"Anafartalar, Arıburnu ve Conkbayırı’nda Mustafa Kemal’in muhteşem iradesi, Cephe Komutanı Esat Paşa’nın korku tanımayan idaresi, Seyit Onbaşı’nın sırtına binen bağımsızlık iffeti, Bigalı Mehmet Çavuş’un 25 neferiyle Seddülbahir’den çıkarma yapmak isteyen müstevlilere cesur direnişi, 57’inci Alayın şehit şehit arşa yükselişi, Tophaneli Yüzbaşı Hakkı’nın Karanlık Limanı mayınlarla doldurup yenilmez armadaları denize gömüşü, 250 bin şehidin kahramanca kazdığı manevi siperi, çılgın Türklerin konu vatan, konu millet, konu beka olunca neleri yapacağının, nasıl candan geçeceğinin ama vatandan asla vazgeçmeyeceğinin hayranlık uyandıran tarihî şahikasıdır. Aslında sahici bir kurtuluş, milletin kendi tarihiyle barışması kendi geçmişiyle yüzleşmesi, millî hüviyetini, manevi ve kültür zenginliğini komplekse düşmeden keşfetmesidir. Bunu yapabildiğimiz ölçüde gelecek bizimdir. Diyebiliriz ki, geleceğin kudreti Türk milletidir. Çünkü dev uykusundan uyanmış, kükreyerek bölgesel ve küresel realiteyi kavramış ve lehine çevirmek için seferber olmuştur. Bugüne kadar, milletlerin yükselmesi, çökmesi, düşmesi, zafer ve başarıları, felaket ve mağlubiyetleri hep cihan ruhunun iradesiyle belirlenmiştir. Bu cihan ruhu, tarihin farklı devirlerinde, muayyen bir milletin varlığında büyük bir kuvvetle tecelli etmiştir. Türk milleti cihanşümul ruha sahip bir millettir. Şerefli geçmişimizin parlak sayfaları şanlı bir geleceğin müjdesidir. Merhum Hoca’mız Prof. Dr. Osman Turan, Türk-cihan hâkimiyeti mefkûresini gayet tesirli ve teferruatlı ölçülerde, ilmî gerçeklere de riayet ederek bizlere nakletmiştir. Aziz Türk milleti, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi vasıtasıyla tekraren cihan ruhuna taliptir. Uygulama sonuçları itibariyle göz dolduran bu sistem devletebet müddet, milletebet müddet anlayışımızın delinmez zırhı, devrilmez eseridir. Kendimize özgü, bizi bize anlatan, bizi biz yapan, millî kültür ve karakterimizle bire bir çakışan, devlet yönetimine denge, toplum hayatına sükûnet ve huzur getiren Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, milletler ve medeniyetler mücadelemizde millî ve stratejik gücümüzdür. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 2023 ve takip eden on yılları kapsayan stratejik hedeflerimizin ilki, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine, daha yerinde bir ifadeyle, Türk tipi başkanlık modeline sahip çıkmak, ilke, kural ve kurumlarıyla yaşamasına hizmet etmektir."
GÜÇLENDİRİLMİŞ SİSTEMİ İLK DİLE GETİREN TERÖRİST DEMİRTAŞ'TIR
MHP Genel Başkanı Bahçeli, buna karşılık güçlendirilmiş ve parlamenter sistem tekliflerinin beyhude, eskiye kıvrılış, geleceğe dair söyleyecek bir şeyi olmayanların acıklı kıvranması olduğunu kaydetti.
"Güçlendirilmiş parlamenter sistem kavramını ilk dile getiren, şu işe bakınız ki, terörist Selahattin Demirtaş’tır." hatırlatmasında bulunan Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Zillet ittifakının, 'güçlendirilmiş parlamenter sistem' ezberi; içi boş, günü kurtarmaya dönük taktik bir adımdır. Artık parlamenter sisteme geri dönüş yoktur. Millî iradenin tartışmaya açılması, 2,5 yılını doldurmuş yeni sistemi karalama yarışı demokratik bir haktan öte; baskıcı, bağnaz, hoşgörüsüz, hazırlıksız, tahammülsüz ve tahakkümcü bir siyaset aybıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi; siyasi, hukuki ve ekonomik reformlarla kökleştirilmeli ve güçlendirilmelidir. Memnuniyetle söylemek gerekir ki, bu süreç kararlılıkla devam etmektedir. Eksik varsa giderilecek, yetersizlik varsa telafi edilecektir. Sayın Cumhurbaşkanı'mız tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı, Ekonomik Reformlar Paketi müspet ve umut verici gelişmelerin işaret fişeğidir. Biz devam edecek reform zincirini samimiyetle destekliyor, üzerimize düşen her sorumluluğu yerine getirmeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz. Bu sürecin sivil, geniş katılımlı, herkesi kapsayan, yeni yönetim sisteminin ruhuna ve dokusuna müzahir bir Anayasa ile tahkim ve takviye edilmesi ikinci stratejik hedefimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi bu kapsamda gerekli çalışmalarını sürdürmektedir ve önümüzdeki birkaç ay içinde hazırlıklarımız Allah’ın izniyle tamamlanacaktır. Ayrıca, Siyasi Partiler Kanunu’nu değiştirilmelidir. Seçim kanunlarında düzenlemeler yapılmalıdır. Siyasi Etik Kanunu çıkarılmalıdır. TBMM İç Tüzüğü yeni sistemle uyumlu ve Meclis çalışmalarıyla ahenkli hâle getirilmelidir. Milletvekilliği dokunulmazlığı yeni baştan ele alınmalıdır. Kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşlarının yasal ve hukuki yapısı titizlikle gözden geçirilmelidir. Kamuoyu araştırmaları ve sonuçlarının yayınlanması hakkında geniş değişikler yapılmalı ve tedbirler alınmalıdır. Siyasi maksatlarla ve ekonomik gayelerle bir partiyi parlatıp bir başkasını karalayan anket şirketleri bize göre demokrasi kundakçısı, millî irade dolandırıcısıdır. Temiz toplum, temiz siyaset, temiz yönetim tezahür etmeli, kalpazanlar, çıkarcılar, çarpık zihniyetler, millete husumet besleyen mihraklar, hukuk tanımayan kimliksizler afişe edilip ayıklanmalıdır."
GELECEK GÜZEL GÜNLER İÇİN BİRAZ DAHA SABIRLI OLMALIYIZ
Bahçeli, Türkiye’de aç ve açıkta hiçbir vatandaşın yaşamasını istemediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Adaletli bir gelir dağılımı olsun diyoruz. Sosyal yardımların daha da güçlendirilmesinden yanayız. Çok yiyenle hiç yemeyen çok kazananla ancak karnını doyuran arasındaki çelişkinin para ve maliye politikalarıyla düzeleceğine, mali disiplin ve tasarruf tedbirleri sayesinde savurganlığın büyük çapta engelleneceğine inanıyoruz. İşsizlikle mücadelede, faizlerin aşağıya çekilmesinde hükûmetin kararlılığını görmekten bahtiyarız. Fiyat istikrarının sağlanarak enflasyonda kalıcı düşüşleri yakalayacağımız günler uzakta değildir. Günümüz dünyasında siyasi güç silahın yanı sıra, hatta toptan tüfekten daha çok, ekonomik üstünlük ve ticari enerjiyle sağlanmaktadır. Modern dünyanın işleyişi bu yöndedir. Kurtuluş Savaşı’nı kağnıyla kazanan ama 11 yıl sonra uçak üretmeyi başaran bir milletiz. İnsanımızın ihtiyaç ve isteklerini; yerli, millî ve üreten bir ekonomik sistemle karşılamak zorundayız. Askerî, diplomatik ve siyasi muvaffakiyetlerimizi ekonomik gelişmelerle taçlandırmak hem istiklalimizi hem de istikbalimizi güvenceye kavuşturacaktır. 2020 yılında küresel ekonomi %3,5 oranında küçülmüştür. Küresel ticaretteki daralma %10 düzeyinde, uluslararası yatırımlardaki düşüş %42 seviyesindedir. Tarihin en büyük küresel borç miktarı KOVİD-19 salgını döneminde gerçekleşmiş ve 280 trilyon doları geçmiştir. Bazı ekonomistler 1929’dan daha şiddetli ve büyük bir kayıpla karşı karşıya olduğumuzu iddia etmektedir. Ancak Türkiye ekonomisi 2020 yılında %1,8 oranında büyüme kaydetmiştir. Ne mutlu bizlere ki, G-20 ülkeleri arasında ekonomisi büyüyen iki ülkeden birisi Türkiye olmuştur. Ekonomide yaşanan canlanma ve toparlanma vatandaşlarımızın kesesine, devletimizin kasasına mutlaka yansıyacaktır. Gelecek güzel günler için biraz daha sabırlı olmalıyız. Türkiye istikbalin dirliği amacıyla muazzam bir kalkınma ve demokrasi mucizesini başarmaya şüphesiz muktedirdir. Ülkemizi dünya genelinde demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü konularında kusurlu göstermeye çalışan mihraklar, FETÖ’cülerin, Türk ve İslam düşmanlarının teşvik ve tahrikiyle mesafe alanlardır. Diyorlar ki, Türkiye’de totaliter eğilimler güçleniyormuş. Diyorlar ki, demokrasi zayıflamış, düşünce ve ifade hürriyeti kalmamış. İsveç merkezli bir enstitünün ‘2021 Demokrasi Raporu’na göre, ülkemiz Polonya ve Macaristan’dan sonra en fazla otoriterleşen ülke olmuş. Bu çürük çarık iddiaların üç boyutlu hedefi vardır. Birinci boyutunda, ülkemize gelen yabancı yatırımları caydırmaktır. İkinci boyutunda, uluslararası camiada saygınlığımızı lekelemektir. Üçüncü boyutunda ise millî çıkarlarımızdan ve egemenlik haklarımızdan taviz beklentisidir. FETÖ’cü hainler Yunanistan’ı, hatta diğer AB ülkeleriyle ABD’yi sığınma limanına çevirmişken hiç kimsenin sesi çıkmıyor."
DEMOKRASİ AHKÂMI KESENLER, TERÖRİZME ÖZGÜRLÜK ARAYANLARDIR
Bahçeli, "Gara’da vatan evlatlarının ensesine kurşun sıkılırken, mazlumlar inim inim inlerken hiç kimseden insani ve vicdani bir eleştiri gelmiyor." ifadesine yer vererek, şöyle konuştu:
"Teröristbaşı Gülen’in Pensilvanya’da mukim olması hiçbir uluslararası hukuk ve insan hakları savunucusunu rahatsız etmiyor. Avrupa Parlamentosunun Türkiye’nin Suriye’de işgalci olduğunu iddia etmesi de bir diğer ahlaksız isnat, bir başka ucube ithamdır. Bir an düşünelim, Türkiye’de demokrasi olmasaydı, özgürlükler askıya alınsaydı, gece gündüz Cumhurbaşkanı’na hakaret edenler, devlete sövenler, millete karşı gelenler, iş birlikçiler, PKK’nın siyaset uzantıları Meclis’te, belediyede, iş âleminde, medyada, üniversitelerde, dahası sokaklarda nasıl gezecekler nasıl tehditler savuracaklardı? Ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı ve hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir düzenin varlığı tüm kazanımlarıyla ortadadır. Türkiye’de demokrasi yok diyenler, gelsinler bunu külahıma anlatsınlar. Tarihimizin hiçbir döneminde bu milletin sinesinden diktatör çıkmadı, tiran çıkmadı, yönetim hayatımızda ise despotizmin en ufak emaresine tesadüf edilmedi. Demokrasi ahkâmı kesenler, terörizme özgürlük arayanlardır. İnsan hakları konusunda bilirkişi rolüne soyunanlar, konu Türk oldu mu konu Müslüman oldu mu, insanlık onurunu hiçe sayan vicdansızlardır. Türkiye ekonomisini bir yanda reformlarla güçlendirirken, diğer yanda aslı astarı olmayan iddiaları kaynağında yok etmek gayesiyle; hukuk, demokrasi, özgürlükler ve insan hakları kapsamında yüksek standartlara ulaşmak mecburiyetindeyiz. Bugünkü dünyada ekonomi, dönen çarklarla, işleyen tezgâhlarla, yenilikçi adımlarla, teknolojik sıçramalarla, çalışan fabrikalarla, üretim faktörlerinin bir araya gelmesiyle sınırlı bir alan olmaktan çıkmıştır. Ekonomi sadece ekonomi değildir. Demokrasidir, adalettir, ahlaktır, güvendir, güvenliktir, eşitliktir, hakkaniyettir, paylaşımdır, özgürlük değerleriyle bütünleşmiştir. Dünyanın herhangi bir yerinde para, finans ve kur operasyonlarıyla Erzurumlu Hasan kardeşimizin, Ağrılı Mehmet kardeşimizin, Balıkesirli Ayşe kardeşimizin refahından çalanlara, helal lokmasını gaspedenlere karşı ya bir yol bulmalıyız ya da kendi yolumuzu kendimiz açmalıyız. 'Ekonominizi mahvederim.' diyen meczupların, Twitter mesajlarıyla para simsarlarını ve küresel tefecileri üzerimize kışkırtıp döviz kurunu yükseltmelerine müstahak değiliz. Buna asla mahkûm olamayız. Milliyetçi Hareket Partisi serbest piyasa mantığını kabullenmektedir. Ancak millî, manevi ve ahlaki değerlerimizle pekişmiş, geleneksel davranış kalıplarımızla perçinlenmiş, rasyonel olduğu kadar irrasyonel eğilimleri de gözetmiş bir ekonomik sistem üzerinde mutlaka çalışmak zorundayız."
UNUTMAYALIM Kİ BÖLÜŞÜRSEK TOK OLURUZ, BÖLÜNÜRSEK YOK OLURUZ
MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Bize göre, sürdürülebilir ekonomik büyüme ile sosyal gelişmenin toplamı millî bütünleşmenin temelidir. Orta sınıfı güçlendirecek, millî burjuvaziyi teşvik edecek bir ekonomik sistem hayal değildir." diyerek, ülkenin ekonomik durumu ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"1910’lu yıllarda buna heves edildi, ama teşebbüsler yarım kaldı. Birinci İzmir İktisat Kongresi’yle saygın adımlar atıldı, maalesef etki alanı istenilen sınırlara ulaşamadı. Üçüncü stratejik hedefimiz, çalışan, üreten, ruh kökümüzden beslenen, manevi ve moral değerlerimizle eklemlenen yeni, yerli ve millî bir ekonomik sistemin ihyası ve inşasıdır. Bu terazi bu sıkleti çekmeyecek, böyle gelse de böyle gitmeyecektir. Unutmayalım ki, bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz. Başkalarının koyduğu kurallara uyarak ancak karın doyururuz. İnsanlık büyük bir salgınla mücadele etmesine rağmen, dayanışmaya ve yardımlaşmaya her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyarken, belki de Soğuk Savaş yıllarını bile mumla aratacak bir cepheleşme iklimi dünya genelinde vasat bulmuştur. Ne yazık ki, beşeriyet karanlık bir tünele girmiştir. Kavramlar aşınırken, değerler erozyonu yaşanmaktadır. Küreselleşme ideolojisi, ulus-devletlerin bütün savunma hatlarını yararak 'alt kimlikleri' coşturmuş, bireyler üzerinden tanımlanan bir demokrasi çerçevesi oluşturmayı hedeflemiştir. Bunun sonucunda huzursuz kitleler, istikrarsız yönetimler, iradesiz coğrafyalar, sıcak çatışmalar, etnik ve mezhebi bloklaşmalar yerküreyi kasıp kavurmuştur. Merhum Hoca'mız Prof. Dr. Erol Güngör, milletlere kendi başlarına ayakta durabilecek gücü vermek için gerekli ilim ve teknik seviyesine ve bunlarla organize edilecek bir sosyal bünyeye kavuşmanın önemine dikkatle vurgu yapmıştı. İlim ve teknikte yaşanan göz kamaştırıcı gelişme aynı oranda sosyal ve ahlaki alana sirayet etmemiştir. Bundan mülhem ağır sorunların insanlığa musallat olduğunu görmek lazımdır. Biz bunun için insanlığın huzur arayışını bir proje kapsamında ele aldık ve uzun çalışmalarla çok değerli, çok saygın bir sonuca ulaştık. Bunu da her insanın takdir ve teveccühüne sunduk. İnsanlığın Huzuru kitabımıza eşsiz düşünceleriyle emek ve katkı veren gönül ve fikir hayatımızın muhterem isimlerine, değerli hocalarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Biz insan ve toplum huzurunu, millî birlikte iç barış ortamımızı, kardeşlik ve kader ortaklığını paha biçilmez değerde kabul ediyoruz. Fakat insanlığın derin ve dipsiz bir huzursuzluk çukurunda olduğunu da görüyoruz. Etnik gerilimler, inanç ve mezhep temelli husumetler çok tehlikeli noktalara tırmanmaktadır. Şu anda dünya üzerinde 54 ayrı noktada çatışma hâkimdir. Bilhassa terörizm insan onurunu, insan varlığını direkt tehdit eden hunhar ve menfur bir felakettir."
TERÖRİST SEVK VE HAZIRLIK MERKEZİ OLAN HDP, AYRANIMIZI KABARTMASIN
Türkiye’nin bölücü terörün kanlı eylem ve kirli emelleriyle yıllardır mücadele hâlinde olduğunu hatırlatan Bahçeli, "Bu mücadelede yalnız olduğumuz ortadadır. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur sözü defalarca tescil edilmiştir. Çok şükür, devlet-millet kenetlenmesiyle teröre üst üste darbe vurulmuş, bu kanlı döngünün sonu görünmüştür." dedi.
Devlet Bahçeli; Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Pençe-Kartal Harekâtlarıyla güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terör devletinin engellendiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Hükûmetimizin kararlılığı, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin fedakârlığı, polislerimizin ve güvenlik korucularımızın cesaretiyle ihanetin damarları kesilmiştir. Dördüncü stratejik hedefimiz, Cumhur İttifakının varlığı içinde terörle amansız mücadeleye, son terörist, son kanlı silahıyla ele geçirilesiye kadar destek vermek, Türk milletini bu şiddet ve dehşet sarmalından çekip çıkarmaktır. Papa’nın, Irak’ın kuzeyini ziyareti anısına bastırılan değersiz pulda sözde Kürdistan haritasının resmedilmesi alçaklıktır, adiliktir, ahlaksızlıktır, organize bir senaryonun parçasıdır. Türk milleti bu kanlı ve hain senaryoya, bölücülüğe ve bölünmeye asla izin vermeyecektir. Terörist sevk ve hazırlık merkezi olan HDP, ayranımızı kabartmasın. HDP, PKK’dır, cinayettir, bölücülüktür, masumlara, çocuklara, gençlere kadınlara ölüm tuzağıdır. HDP ile yasak ilişki zalimlere diz çökmektir. HDP’yle ittifak kurmak, terörist Demirtaş ile kahvaltı planları yapmak hiç kimseye iyilik ve onur sağlamayacak, bilakis hıyanete ortak edecektir. CHP seçimini yapmalıdır; sözde Kürdistan projesinin yanında mıdır? Karşısında mıdır? İYİ Parti kararını netleştirmelidir; FETÖ ve PKK’yla kol kola yürümeye devam mı edecektir? Tamam mı diyecektir? HDP, siyasi kisveye bürünmüş suç örgütüdür, herhangi bir isimle açılmamak üzere kapatılması tarihe, millete, adalete ve gelecek nesillere namus görevidir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılma istemiyle hazırladığı iddianameyi dün itibarıyla Anayasa Mahkemesine göndermesi hakkın, hukukun ve adaletin sesidir ve bu gelişme milletin yüreğine su serpmiştir. Hiç kimse aklından çıkarmasın ki, biz şehitlerimizin davacısıyız. Biz hakikatin tarafındayız. Çünkü biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz. Türk’üm deriz, doğruyum deriz, çalışkanım diye sesleniriz, adımızdan, ahlakımızdan, anılarımızdan ve andımızdan şu bu istedi diye asla vazgeçmeyiz. Kırmızı çizgilerimizin pembeleştiğini söyleyen çürümüş CHP sözcüsüne diyorum ki, senin her yerin zift gibi kara olmuş haberin yok, her sözün kendin gibi laçkalaşmış bildiğin yok. İlle de pembe arıyorsan önce kendine bakmalısın fakat buna bile yüzün yok."
EY CHP YÖNETİMİ, SİZİN NERENİZ TÜRK Kİ ANDIMIZ’A SAHİP ÇIKACAKSINIZ?
MHP Lideri Bahçeli, "Bu arada Kılıçdaroğlu’na da tavsiyem; aklı varsa kendine saklasın, arayacağı varsa durmasın arasın, cesareti varsa, yüreği yetiyorsa bölücü dostlarına rest çekip tüm bağlarını koparsın." ifadesine yer verirken, CHP yönetimine eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Ey CHP yönetimi, sizin nereniz Türk ki, Andımız’a sahip çıkacaksınız. Sizin nereniz doğru ki, Andımız’ı söylemek size yakışacaktır. Biz varlığımızı Türk varlığına armağan etmişken, sizin kimlerin tutsağı, kimlerin taşeronu, kimlerin hizmetkârı olduğunu bilmeyen kalmış mıdır? Türkiye, küresel ve bölgesel hesapları bozan bir ülkedir. Artık söz dinleyen değil, sözü dinlenen bir kuvvettir. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişimini bir milat olarak kabul ettiğimizde, Türkiye’nin millî güvenliğine karşı tehditlerin beka düzeyine varacak bir düzleme kaydığı görülecektir. ABD’nin, Batılı müttefiklerimizin ve NATO’nun bu tehditleri anlamadığı, paylaşmadığı, daha acıklı olanı da bu tehditlere açıktan veya örtülü destek vermeleridir. Türkiye’nin takip ve temin edeceği millî strateji, uluslararası sistemin yapısal dinamiklerinin ortaya çıkardığı fırsat ve risklerle yakından ilişkilidir. Doğaldır ki, millî stratejimiz tasarlanırken, gelecek vizyonumuz, tarihsel misyonumuz, küresel düzenin yapısal dinamikleri doğru kavranmalıdır. Bu stratejiyle, Türkiye’nin hedefleri ve potansiyel gücü arasında bir dengelenme, esnek bir planlama ve uluslararası sistemin çıktıları üzerinden dinamik bir revize sürecinin işletilmesi gerekmektedir. Bugün Türkiye’nin önündeki en önemli stratejik önceliği, dünya düzeninde kendine biçtiği tarihsel rolü oynaması için muharrik şekilde jeopolitiğine yönelmesi olmalıdır. Bu jeopolitiğin ana omurgası, Çift Başlı Selçuklu Kartalı’yla simgeleştirilmelidir. Biz, ne Doğu’dan vazgeçeriz, ne Batı’dan ödün veririz. Biz, ya Doğu ya da Batı kararsızlığı arasında sıkışıp kalmayız. Kuşkusuz ve kesinlikle hem Doğu hem de Batı kararındayız. Bu nedenle bir yanda Rusya ile komşuluk ilişkilerimizi geliştiriyorken, diğer yanda ABD’nin dostluk ve müttefiklik hukukuna saygı ve riayetini bekleriz, bu konuda da aktif ve ön alan bir diplomasi takip etmeliyiz. S-400 hava ve füze savunma sistemi millî egemenlik konusudur, bu suretle vatan savunması başkalarının keyfine ve insafına bırakılamayacaktır. Mısır’la kurulan sıcak ve yapıcı diyaloglar isabetlidir, bize göre eski seviyesine çıkarılmalıdır. Unutmayalım ki, devlet, duyguyla değil, akıl ile yönetilir. Devletler arasında keskin hatlarla ihata edilmiş dostluk ve düşmanlıklar olmaz, bugüne kadar da olmamıştır. Türkiye’nin jeopolitik kodlarının odak noktası, millî kültürü, millî tarihî, millî kimliği ve kucaklaşmayı bekleyen Türk dünyası ile kuracağı ilişkiler olmalıdır. Karabağ Zaferi ile açılan Nahçıvan Sınır Kapısı fiilen ve fikren manevra alanımızı çok daha fazla genişletecektir. Bugün Güney Kafkasya’da vurulan davulun sesi, Orta Asya’dan, Doğu Türkistan’dan, Sibirya’dan, Doğu Avrupa’dan ve Balkanlar’dan duyulmaktadır. Bu durum Türkiye için stratejik bir vizyon olduğu kadar tarihin ve kültürümüzün bizlere yüklediği sorumluluktur."
BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZİ SORGULAYANLAR, GİTSİNLER AYNAYA BAKSINLAR
"Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Türk dünyası, dünyadan büyüktür." ifadesine yer veren Bahçeli, milliyetçilikle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
""Millî güvenliğimiz; komşu ülkelerin sayısı ve sınır uzunluklarının değişimi ile sahip oldukları siyasi amaç ve diplomatik araçlara göre güç kazanıp ya da kaybetmelerinden doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle, hem ülkemizde hem de küresel ve bölgesel zeminde diyalog, barış, huzur, sükûnet ve istikrar beşinci stratejik hedefimizdir. Milliyetçiliğimiz, hayatın ve millî arzuların gerçeğini yansıtmaktadır. Milliyetçiliğimizin harcı husumetle değil karşılıklı hürmetle karılmıştır. Türk milliyetçiliği; yükselmek için değil yükseltmek içindir, ilaveten rasyoneldir, sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır, kan değil ruh ve kültür arar, millete mensubiyet şuurunu canlı tutmak asıl gayesidir. Bir diğer ifadeyle Türk milliyetçiliği; özgürlükçüdür, demokratiktir, eşitlikçidir, barışçıdır, milletimizin her ferdini bir ve kardeş gören kaynaşma ve kader ortaklığı ahlakıyla bütünleşmiştir. Bizim milliyetçiliğimizi sorgulayanlar, gitsinler aynaya baksınlar. Türkiye’ye diş bileyenlerden, cephe alanlardan himmet ve uzanacak el beklemek milliyetçilik değil, mankurtluktur, müptezelliktir, milliyetsizliktir. Ülkümüz, merhum Ziya Gökalp’tan mülhem şekilde ifade edersem; hâlin terbiyecisi, geleceğin mimarı, geçmişin de hakikatidir. Varsın birileri kavga etsin, biz kucaklaşacağız. Varsın birileri çıkar hesabı yapsın, biz milletimizle gönül köprüleri kuracağız. Varsın birileri ihanete payanda olsun, biz Türk milletinin sesi, mazlumların nefesi, gariplerin yol arkadaşı, şehit analarının dert ortağı, kahraman ecdadımızın tercümanı olacağız. Doğu Akdeniz’de, Suriye’de, Irak’ın kuzeyinde, Libya’da, Afrika’da, Güney Kafkasya’da birliğin, dirliğin, direncin ve soylu duruşun adresi büyük Türk milletidir. Ve biz bu milletin ebediyen sevdalısıyız. Tehditlerden korkmayacağız. Tuzaklardan kaçmayacağız. Ve hep birlikte diyeceğiz ki; istiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye olacak. Sözlerime son vermeden önce; 13’üncü Olağan Büyük Kurultayımızın, milletimize, devletimize, demokrasimize ve kutlu davamıza hayırlı olmasını, nice güzellikler getirmesini yürekten diliyorum. Bugün burada, salgının ağır şartlarına rağmen şevkle ve heyecanla ayağa kalkan Türk ve Türkiye sevdalısı Ülküdaşlarımı saygılarımla selamlıyorum. Tarih boyunca Türklüğü ve Türk-İslam ruhunu yaşatmak için can veren ecdadımıza, Kurtuluş Savaşı’mızın Başkomutanı ve Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve kurucu kahramanlara, vatan savunması, terörle mücadele ve ülkü uğruna toprağa düşen aziz şehitlerimize, partimizin kurucusu Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş Bey’e, ebediyete irtihal etmiş bütün dava ve ülkü arkadaşlarımıza Cenabıallah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Milliyetçi-Ülkücü Hareketin 52 yıllık şerefli yolculuğunda, davamıza hizmet etmiş, emeği geçmiş Yusuf yüzlüleri, Yunus gönülleri, yurdunu alçaklara uğratmayan tüm arkadaşlarımızı minnetle ve hasretle yâd ediyorum. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizi vatan ve millet savunmasında gösterdiği gıpta edilecek fedakârlık ve vazife bilincinden dolayı gönülden tebrik ediyorum. Sonuna kadar yanlarındayız, Türk milleti her zaman destekçileri ve duacılarıdır. Aziz şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Diyorum ki, şehitler ölmez vatan bölünmez. Cenabıallah’a emanet olun. Ne mutlu Türk’üm diyene!”
BAHÇELİ’NİN YENİDEN GENEL BAŞKAN SEÇİLDİĞİNİ YALÇIN DUYURDU
Bahçeli'nin konuşmasından sonra partinin kayıtlı üst kurul delegeleri, kurulan 29 sandıkta Genel Başkanlık seçimi için oylarını kullandı. İlçe Seçim Kurul yetkilileri oy kullanma işleminin saat 13.00'te bittiğini duyururken, oy sayım işlemine geçildi. Oy sayımının tamamlanmasının ardından Divan Başkanı Yalçın, Devlet Bahçeli'nin katılan tüm delegelerin oyunu alarak yeniden Genel Başkanlığa seçildiğini duyurdu.
Kurultayın pandemi şartlarına uygun gerçekleştirildiğini ifade eden Semih Yalçın, bir gün önce yapılan testler sonucu 36 kişinin testlerinin pozitif çıktığını ve salona alınmadıklarını söyledi.
Oylamaya 1277 delegenin katıldığını hatırlatan Yalçın, Kurultayda tek aday gösterilen Osmaniye Milletvekili Sayın Devlet Bahçeli'nin onuncu kez Genel Başkan seçildiğini bildirdi. Kurultayda daha sonra parti organlarının seçimine geçildi. Delegeler 75 asil 25 yedekten oluşan Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ile 9 asil 5 yedekten oluşan Merkez Disiplin Kurulunu (MDK) belirledi. Bahçeli, MYK ve MDK seçimi için oyunu yine 1 numaralı sandıkta kullandı.
ERDOĞAN’DAN, TEBRİK TELEFONU
İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP’nin 13’ÜNCÜ Olağan Büyük Kurultayında yeniden Genel Başkanlığa seçilmesi dolayısıyla Devlet Bahçeli’ye tebriklerini iletti. Kurultayın MHP camiası ve ülke için hayırlı olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak milletin desteğiyle tarihî bir dönemde üstlendikleri önemli sorumlulukla Türkiye’yi her alanda büyütmeye ve güçlendirmeye devam edeceklerini ifade etti.
MYK’NİN YARISI DEĞİŞTİ
Devlet Bahçeli, Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünde Ankara Spor Salonu'nda yapılan MHP’nin 13’üncü Olağan Genel Kurultayında Merkez Yönetim Kurulunun (MYK) yarısını değiştirdi.
Bahçeli’nin yakın çalışma ekibi olan, partinin çekirdek yönetim kadrosunda ve başkanlık divanında yer alan Semih Yalçın, İsmet Büyükataman, Feti Yıldız, İzzet Ulvi Yönter, İsmail Faruk Aksu, Mustafa Kalaycı, Mevlüt Karakaya, Sadir Durmaz, Yaşar Yıldırım, Kâmil Aydın, Fatih Çetinkaya ve Kadir Şekerci, MYK listesinin de ilk sıralarında yer alan isimler oldu. 75 kişilik listede yer alan diğer isimler ise şöyle:
“Ferhat Çakıroğlu, Özgür Bayraktar, Nur Tuğba Aktay, Murat Kotra, Volkan Dudu, Yüksel Kaleci, Nevzat Ünlütürk, Abdullah Bahadır Alperen, Davut Haskırış, İbrahim Özbay, Adem Yurdakul, Ali Uçak, Seçkin Odabaşı, Afşin Birben, Ahmet Kürşat Azkur, Bülent Maşaoğlu, Derya Bulut, Bahadır Bumin Özarslan, Ahmet Yiğit Yıldırım, Turan Şahin, Filiz Kılıç, Emrullah Türe, Ahmet Savaş Çolak, Hüseyin Yıldız, Eyüp Gönültaş, Tarkan Toper, Pelin Yılık, Gökhan Türkeş Öngel, İbrahim Uzun, Murat Turna, Turan Şener, İbrahim Çiftçi, Mehmet Duygulu, İbrahim Ünal, Volkan Uygunuçarlar, Musa Küçük, Hasan Özarslan, Ömer Çağlar Yılmaz, Deniz Depboylu, Uğur Öztürk, Necmi Yıldırım, Serdar Soydan, İdris Aydın, Ahmet Selim Yurdakul, Cengiz Şahin, Fevzi Altuntaş, Yavuz Tellioğlu, Şahin Gürz, Beşir Tatar, Muhammed Köse, Hüseyin Edis, Ömer Ekici.”
MDK’DE DÖRT DEĞİŞİKLİK
Bahçeli, dokuz kişilik Merkez Disiplin Kurulunda da (MDK) önemli değişikliklere gitti. Hami Korkmazlı, Gencer Özdemir, Mehmet Azar ve Fevzi Fırat Gözüyeşil yeni listede yer almayan isimler oldu. Taner Gökçek, Cemil Yavuz Aksu, Emin Alper Öztürk, Fazıl Çağrı Kuş ise MDK’nin yeni üyeleri oldu. MDK Başkanı Halil Öztürk, Niyazi Paksoy, Muhammet Tekin, Kürşat Türker Ercan ve Duygu Kurban Gözüoğlu ise MDK’deki yerlerini korudular.
KADIN ÜYE SAYISI 10’DAN 6’YA DÜŞTÜ
75 kişilik MYK’de kadın üye sayısı 10’da 6’ya düştü. Zuhal Topçu, Ruhsar Demirel, Merve Menekşe, Ayşe Sibel Ersoy’un liste dışı kaldığı yeni MYK’de kadın üyeler, Pelin Yılık, Derya Bulut, Filiz Kılıç, Deniz Depboylu, Nevin Taslıçay, Nur Tuğba Aktay oldu.
BAHÇELİ’DEN, KURULTAY’IN ARDINDAN TEŞKİLATLARA TEŞEKKÜR MESAJI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yegâne geçim kapısı dedikodu olanların algı oyunlarına, sosyal medyadan ahkam kesen bozguncu odaklara, yalanı ve demokrasi kalpazanlığını meslek edinmiş bulanık zihniyetlere asla fırsat verilmeyecektir. Cumhur İttifakı'nın 2023 vizyonunu kundaklamaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir." dedi.
Bahçeli, partisinin 13'üncü Olağan Büyük Kurultay'ın ardından parti teşkilatlarına kutlama ve teşekkür mesajı gönderdi. Bahçeli, kurultayın başarıyla yapıldığını, Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in iradesinin tecelli ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Kovid-19 salgını nedeniyle seyircisiz yapılan kurultayımız, ruh ve şuur bakımından, aynı zamanda mana ve muhteva açısından öncekilerini aratmamış; tertip, düzen, disiplin ve sağduyu gün boyu salona hâkim olmuştur. Türkiye'mizin her yöresinden heyecanla Ankara'ya gelen dava arkadaşlarım, hayranlık verici duruşlarıyla, hürmet edilecek dirayetleriyle tarihi görevlerini yerine getirmişler, Milliyetçi Hareket Partisi'nin gücünü ispat etmişlerdir. 18 Mart'ta istiklal için birlik bayraklaşmış, istikbal için dirlik ayağa kalkmış, kazanın Türkiye olacağı dosta da düşmana da gösterilmiştir." .
Mesajında, kurultayın 2023'ün ve sonraki yılların stratejik hedeflerinin berrak şekilde tezahürüne ortam ve imkân sağladığını kaydeden Bahçeli, şu ifadelere yer verdi:
“Bunun yanında, demokrasinin ve milliyetçiliğin birbirini nasıl tamamladığı, biri olmadan diğerinin ne kadar eksik, hatta yetersiz kaldığı gerçeğinden hareketle; 13'üncü Olağan Büyük Kurultayımız hem demokrasi şaheseri, hem de milliyetçiliğin şahlanışı olarak millî hafızalara kazınmıştır. Hiç kuşku yok ki, 18 Mart 2021 tarihinde yapılan kutlu toplantımız, aylardan beri insanüstü emek veren, alın teri döken ve davasının geleceği için çıkarsız ve hesapsız mücadele eden siz değerli arkadaşlarımın göz kamaştırıcı bir eseri, takdir ve tebrik edilecek muvaffakiyetidir. Elbette ne kadar iftihar etsem azdır. 18 Mart'ı müteakiben milletimizin ve partililerimizin en samimi duygu ve düşüncelerini yansıtan yoğun tebrikat mesajları ve iyi dilekleri kurultayımızın beklenen duruşu ve etkiyi gerçekleştirdiğinin en güzel işareti olmuştur. Bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da, tahrik ve tuzaklara karşı dikkat ederek, fitne ve fesada karşı uyanık durarak, partimizle birlikte Cumhur İttifakının yükselişini engellemeye yönelik kara propagandalara aldırmadan inandığımız yolda, kutlu ülkülerimiz uğruna mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Milliyetçi Hareket Partisi, milletimiz ne diyorsa, neyi istiyorsa, neyi bekliyorsa, ahlaklı ve ilkeli siyasetini o yönde icra edecektir."
MHP Lideri Bahçeli, 13’üncü Olağan Büyük Kurultay’a katılanlara teşekkür de ederek, şunları belirtti:
“Yegâne geçim kapısı dedikodu olanların algı oyunlarına, sosyal medyadan ahkâm kesen bozguncu odaklara, yalanı ve demokrasi kalpazanlığını meslek edinmiş bulanık zihniyetlere asla fırsat verilmeyecektir. Cumhur İttifakının 2023 vizyonunu kundaklamaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu kapsamda tüm parti teşkilatlarımızın bu duyarlılıkla çalışmalarına devam edeceğine inancım tamdır. 13'üncü Olağan Büyük Kurultay sürecinde ve nihai olarak kurultay gününde, yüksek bir dava ahlakıyla ve sorumluluk bilinciyle Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in iradesinin tezahürüne destek veren, bizatihi buna refakat eden bütün dava arkadaşlarıma ve saygıdeğer ailelerine teşekkür ediyorum. Kurultay salonumuza teşrif eden siyasi parti temsilcilerine, salgından dolayı aramıza katılmayan her gönül insanımıza, destek ve dualarıyla bizleri şevklendiren her vatandaşımıza şükranlarımı sunuyorum. 13'üncü Olağan Büyük Kurultay sonucunun, devletimize, milletimize, demokrasimize, davamıza, Türk ve İslam dünyasına ve insanlığa hayırlar getirmesini Rabb’imden niyaz ediyorum. İstiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye olacak. Cenabıallah yar ve yardımcınız olsun. Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun; ne mutlu Türküm diyene."