BAHÇELİ’NİN BAYRAMDA İLK ZİYARETİ BAŞBUĞ TÜRKEŞ’İN KABRİ’NE OLDU

19 Eylül 2020 15:36
Okunma
768
BAHÇELİNİN BAYRAMDA İLK ZİYARETİ BAŞBUĞ TÜRKEŞİN KABRİNE OLDU

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli; Kurban Bayramının birinci günü namazını kıldıktan sonra ilk ziyaretini Ülkücü Hareketin efsane lideri ve MHP'nin Kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in Beştepe'deki anıt mezarına yaptı. Başbuğ'un mezarına karanfil bırakıp, su döken Devlet Bahçeli, dua ettikten sonra mezarlıktan ayrıldı.
Başbuğ’un kabri başından ayrılmadan önce gazetecilere açıklamalarda bulunan MHP Lideri Bahçeli, İslam âleminin ve Türk milletinin KurbanBayramını kutladı.
Bahçeli, "Bu bayramda geçmiş döneme göre milletçe hüzünlüyüz. Bayramı coşkuyla kutlama arzumuz gelecek senelere bırakılmıştır. Buna salgın sebebiyle mecburuz. Vatandaşlarımızın bayram süresince çok dikkatli olmalarını, bayramlaşmalara da hassasiyet göstermelerini ve salgını önlemede çaba göstermelerini Cenabıallah'tan diliyoruz." dedi.
Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı hükûmet sistemi, Sağlık Bakanı, Bilim Kurulu ve başta doktorlar olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının üstün gayretiyle Kovid-19 ile mücadelede dünyada önemli bir başarıya ulaştığına dikkat çeken Bahçeli, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın, Yunanistan sınırındaki birlikleri ziyaretiyle ilgili şunları söyledi:
"Uzun zamandan bu yana Türkiye, PKK ve daha sonra da FETÖ’ye karşı terörle mücadelesini sürdürmektedir. Bu mücadele sonrasında silahlı kuvvetlerimiz, emniyet güçlerimiz üstün başarılar sağlamıştır. 40 yıldır yürütülen terörle mücadelede başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bundan dolayı İçişleri Bakanı'mız, silahlı kuvvetlerimizin komuta heyetine ve mensuplarına başarılar diliyoruz. Allah hepsinden razı olsun. Yakın komşu ülkelerde de bu sıcak iklim devam etmektedir. Türkiye, dış politikada çok yönlü bir mücadele sürdürmekte ve başta komşular olmak üzere toplumu iknada başarılı olmaktadır. Türkiye’nin her ne kadar yalnız kalması için çaba gösterenler olsa da ülkemiz bu konuda da üstün gayretleriyle sonuç almaya artık ulaşmış bulunmaktadır. Bu bakımdan Cumhurbaşkanı hükûmet sisteminin iki yıllık uygulamaları yakından incelendiğinden bu başarıyı net olarak görmek mümkündür."
Bahçeli, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından bu yıl için küme düşmenin kaldırılmasını da değerlendirirken, bu kararın spora verilen önemin bir işareti olduğunu kaydetti.
Karardan dolayı Futbol Federasyonu Başkanı ve yönetimini tebrik eden Bahçeli,
Erzurumspor ve Hataysporun ardından Fatih Karagümrük’ün Süper Lig’e yükseldiğini hatırlattı.
Bahçeli, "Fatih Karagümrük kulüp başkanı ve değerli hocası başta olmak üzere tüm takımı kutluyorum. Karagümrüklüleri de tebrik ediyorum. Takımlarını terk etmeyen bu güzel insanlar Süper Lig’e çıkmışlardır." diye konuştu.

BAHÇELİ: BAYRAMLARIMIZ TÜRK MİLLETİNİN BARIŞ, HUZUR, KARDEŞLİK VE KAYNAŞMA HAZİNESİDİR
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kurban Bayramı sebebiyle yayımladığı mesajında, "Bayramlarımız Türk milletinin barış, huzur, kardeşlik ve kaynaşma hazinesidir." dedi.
Bahçeli, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Dinî ve millî bayramlarımız bizi biz yapan, bizi kökümüze tarih ve maneviyatın kılcal damarlarından geçerek bağlayan, bununla da kalmayıp muazzez kucaklaşmaları tahkim ve takviye eden müstesna dönemlerdir. Bayramlar tıpkı bayrak gibi bağımsızlığın simgesi, birlik ve beraberliğin manevi güvencesidir. Bağımlı, tutsak, yenik ve sömürgeleşmiş toplum veya milletlerin ne kutlayacakları bir bayramı ne de ulaşacakları bir istikballeri vardır. Özellikle ifade etmeliyim ki, ağır yapısal ve çevrimsel krizler yaşayan, derin manevi kaoslara kapılan ülkelerin ortak paydaları küçülmüş, ortak aidiyet ve ati beklentileri ölümcül yara almıştır. Bayramlarımız Türk milletinin barış, huzur, kardeşlik ve kaynaşma hazinesidir. Bu yönüyle bayramlar mensubiyet şuurunun kökleşmesini sağlayan, milletsiz ve milliyetsiz kumpasların kazınıp atılmasını temin eden imkân ve irade kaynağıdır. Ne üzücüdür ki, Türk ve İslam coğrafyaları bugün istikrarsızlık içinde bocalamaktadır. Yüz milyonlarca masum soydaşımız ve din kardeşimiz emperyalist operasyonlarla boğuşmaktadır. İslamofobi ile Türkofobi hızla tırmanış hâlindedir. Kimi zaman diplomatik zorbalıklar, kimi zaman siyasi zorlamalar, kimi zaman ekonomik ablukalar, kimi zaman da tarihsel husumetler vasıtasıyla devasa bir medeniyet birikiminden, dev bir kültür ve inanç müktesebatından intikam için kuyruğa girenlerin hüviyeti bellidir. Esef verici bir durumdur ki, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif kinlerini pusula yapmış çevreleri, yüz hatları nefretle çizilmiş kötü niyetlileri deşifre etmekle kalmamış, bunların ipliğini pazara çıkarmıştır. Bu vesileyle Kurban Bayramı öncesi milletimize bir başka bayram yaşatan, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in açılış sürecinde kararlı bir duruş, kesin ve kesintisiz bir tutum sergileyen Sayın Cumhurbaşkanı’mıza da gönülden teşekkür ediyorum. Anadolu coğrafyasının vatanlaşmasıyla başlayan küresel cepheleşme İstanbul’un Fethi’yle zirveye tutunmuş, Türklüğün varlığı ve hükümran karakteri sürekli tariz, taciz ve tahriklere maruz kalmıştır. Karşımızdaki iç karatıcı tablo bir bakıma biteviye süregelen medeniyetler ve milletler mücadelesinin ne kadar karmaşıklaşıp kökleştiğini fazlaca yoruma gerek ve yer bırakmadan teyit etmektedir. Türk milleti asırlardır irili ufaklı pek çok dış tazyik ve baskılarla oyalanmış, hırpalanmış, bazen de hücuma uğramıştır. Büyük milletlerin tarihsel yolculuğunda bu tip dönemler her zaman vardır ve bundan sonra da kaçınılmaz bir şekilde olacaktır. Ancak daha tuhafı içimizden çıkan, bizdenmiş gibi görünüp de karşımıza geçen, toplu saldırı ve suikastlara refakat eden kimlik ve kişilik kaybıyla malul odakların affı mümkün olmayan namertlikleri ve nimet bilmezlikleridir. Ayasofya’nın müze kalmasını isteyen müzelik ve müzayedelik siyaset ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri bunlar arasındadır. Terör örgütleriyle demokrasi kisvesi altında dostluk ve yakınlık kuran iş birlikçiler bunlardan bazılarıdır. İkinci yüzyıla çağrı yaparken geçmiş Türk yüzyıllarını çiğneyen, millî ve manevi değerleri örseleyen tarihsiz, tabansız ve tahammülsüz siyasi güruhun bunlardan farkı yoktur. Egemenlik haklarımız istiklal şerefimizin vazgeçilmez ön şartıdır. Hiç kimse hiçbir odak bundan en küçük taviz veya tavsama beklememelidir. Türkiye Cumhuriyeti egemen, millî ve üniter bir devlettir. Tarihi, nifak üretimi ve seri ihtilaflar için tahrip etmek, ecdadımız ve büyük değerlerimiz arasındaki bağı koparmaya çalışmak sadece sorumsuzluk değil, milletimize karşı büyük bir saygısızlık ve suçtur. Anıtkabir ile Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif hattında kutuplaşma yaratmak, bölücülük yapmak, Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesi ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri muhtevasında sanal uçurumlar oluşturmak en hafif tabirle soysuzluktur. Türkiye dünyanın ve içinde bulunduğu bölgenin çetin ve zorlu şartlarında olağanüstü bir diriliş ve yükseliş azmiyle öne çıkmaktadır. Terörle mücadele insanüstü bir gayret ve kahramanlıklarla devam etmektedir. Libya’da, Suriye’de, Irak’ta, Doğu Akdeniz’de, hatta yurdumuzun her köşesinde millî ve ahlaklı politikalarla bekamıza, güvenliğimize, egemenlik haklarımıza, elbette tarihi mirasımıza meşru ve hukuki sınırlar dâhilinde sahip çıkılmaktadır.
Nerede bir mazlum varsa nerede hakkı yenmiş, barış ve huzura susamış bir mağdur bulunuyorsa Türkiye bütün gücüyle oradadır. İç işgal ve ihanet cephesinin rahatsızlığı nitekim bundandır. Ancak Türkiye durmayacak, engellere takılmayacaktır. Bayramların coşkusuyla, millî birlik ve dayanışma ruhunun cesaret ve ferasetiyle hedeflerine adım adım vasıl olacaktır. Cumhur ittifakının muteber ve muhterem iradesi bunu sağlamaya hem mecbur hem de muktedirdir. KOVİD-19 hastalığından dolayı belki arzuladığımız, ümit ettiğimiz bayramlaşmalar yaşanmasa da manen ve gıyaben aziz millet evlatları kenetlenmiş bir hâlde her günü bayram yerine çevirecektir. Bayram manevi ihtişamdır. Bu ihtişamın yeni sorunlara davetiye çıkarmaması için öncelikle ve bu seferlik daha sosyal mesafelerin muhafazasına hepimizin dikkatle önem vermesi samimi dileğimdir. Sevdikleriyle bayramlaşmak amacıyla yola çıkan vatandaşlarımızın trafik kurallarına uymaları can ve mal güvenliği açısından bir diğer mühim ve önemsenmesi lazım gelen husustur. Yeni tip koronavirüs salgınından dolayı kısıtlı şekilde yapılan Hac farizasının hüznü imanlı yüreklere hâkim olsa da Allah’tan niyazım gelecek yıl bu ibadetin yine eskisi gibi ifa edilmesidir. Bu duygu ve düşüncelerle Cenabıallah’a manen yaklaşmanın ve yakınlaşmanın muazzam bir fırsatı olan kurban ibadetimizin kabulünü içtenlikle diliyorum. Yurt içinde ve yurt dışında hayat ve varlık mücadelesi veren aziz vatandaşlarımın, Türk ve İslam âleminde bir sancak gibi yükselen bütün kardeşlerimin mübarek Kurban Bayramını kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Allah birliğimizi aratmasın, dirliğimizi azaltmasın, var olan düzenimizi hiçbir zaman aksatmasın."

BAHÇELİ, TWİTTER'A GERİ DÖNEREK İLK PAYLAŞIMINI YAPTI
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sosyal medya ilgili düzenlemenin yürürlüğe girmesinin ardından Twitter’da ilk paylaşımını yaptı.
MHP Lideri Bahçeli, Mecli’te düzenleme yapılana kadar sosyal medya hesaplarını askıya aldığını açıklamıştı.
Bahçeli, en son paylaşımını 1 Temmuz’da yapmış ve paylaşımında "Sosyal medya dipsiz bir kuyuya, izan ve insaf tanımayan mayınlı bir platforma dönüşmüştür. Başta Twitter, Facebook olmak üzere sosyal medya iftira sahnesi, ihanet ve isnat mecrası olmuş çıkmıştır. Sosyal medya taşınması imkânsız ağır bir güvenlik sorunu hâline gelmiştir." ifadelerini kullanarak, Mecliste düzenleme yapılana kadar sosyal medya hesaplarını askıya aldığını belirtmişti.
TBMM Genel Kurulundan geçen sosyal medya ile ilgili düzenlemenin Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından Bahçeli, Twitter hesabından ilk paylaşımını Fatih Karagümrük Sporun Süper Lig’e yükselmesi nedeniyle yaptı.
Bahçeli, Karagümrük Spor formasının yanında çekilen fotoğrafıyla yaptığı paylaşımında, "Zafer ayında zaferle Süper Lig’e yükselen Fatih Karagümrük Spora başarılar diliyorum. Başta Kulüp Başkanı Süleyman Hurma olmak üzere teknik heyeti, futbolcuları ve yiğit Karagümrük taraftarlarını tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum." ifadelerini kullandı.
Tartışmalara ve tepkilere neden olan ancak kabul edilen sosyal medya düzenlemesine göre; Türkiye’den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı (Twitter, Facebook, Instagram, WhatsApp) en az 1 kişiyi Türkiye’de temsilci olarak belirleyecek. Temsilci belirlemeyen ağ sağlayıcılara kademeli olarak para cezası verilecek. 6 aylık raporu Türkçe hazırlayarak BTK’ye bildirecek. İlk rapor için Ocak 2021 olan tarih Haziran 2021’e uzatıldı. Yer sağlayıcılık bildiriminde bulunmayan veya yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında para ve reklam yasağı verilecek. 10 bin liradan 100 bin liraya kadar verilebilen idari para cezası, 100 bin liradan 1 milyon liraya kadar artırılacak.


BAHÇELİ, YKS ŞAMPİYONU ÜMİT CAN’A SAHİP ÇIKTI
Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nda (YKS) eşit ağırlık puan türünde Türkiye birincisi Osmaniye TOBB Fen Lisesinden çıktı.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Devlet Bahçeli, memleketi Osmaniye'den Türkiye şampiyonu olan Ümit Can Evleksiz'e sahip çıktı.
Bahçeli, 2020 YKS’de AYT eşit ağırlıkta 500 tam puan alarak Osmaniye’den Türkiye birincisi olan Ümit Can Evleksiz'i önce tebrik ederek eğitim masraflarını karşılama sözü verdi.
MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, hazırladığı Osmaniye Eğitim Raporu'nu Devlet Bahçeli'ye takdim ederken Osmaniye TOBB Fen Lisesi öğrencisi Ümit Can Evleksiz'in YKS'de Türkiye birincisi olduğunu müjdeledi.
Evleksiz'’e telefon açan Devlet Bahçeli, öğrenciyi üstün başarısından dolayı kutladı.
YKS şampiyonu Ümit Can Evleksiz’in bundan sonraki eğitim masraflarını üstlenen MHP Lideri Bahçeli, "Sana sahip çıkmak boynumuzun borcudur." dedi.
Memleketi Osmaniye'den Türkiye birincisi çıkmasının kendisini gururlandırdığını ifade eden Devlet Bahçeli, kentin eğitimde yükselen başarısıyla şampiyonlar kenti olma hedefine emin adımlarla koştuğunu söyledi.
Ümit Can'ın anne ve babasını da kutlayan Bahçeli, öğrencinin yetişmesindeki emekleri ve katkılarından dolayı İl Milli Eğitim Müdürlüğünü, okul idaresini ve öğretmenlerini tebrik etti.
Devlet Bahçeli’nin talimatıyla Osmaniye’de devlet okulları, özel okullar ve üniversite ile görüşen Prof. Dr. Ruhi Ersoy, kentin eğitim raporunu hazırladı.
Bahçeli’ye sunulan kapsamlı raporda salgın döneminde özel eğitim kurumlarının yaşadığı sorunlara da yer verildi.
MHP Genel Bahçeli Devlet Bahçeli’nin raporda belirtilen hususlarla yakından ilgilendiği ve konuların takipçisi olacağı kaydedildi.
Ümit Can Evleksiz, "Sayın Devlet Bahçeli aradığında beni tebrik etti. Teşekkür ettim. Eğitim masraflarımı karşılama sözü verdi. Kendisine tekrar teşekkür ederim. Böyle bir konuşma geçti aramızda. Bahçeli şehrini önemsiyor ki şehrindeki başarıları tebrik ediyor." dedi.
Türkiye birinciliğini beklemediğini belirten Evleksiz, sınavdaki başarısını disiplinli ve planlı çalışmaya borçlu olduğunu ifade etti.
Evleksiz, "Herhangi bir yarışa ikinci olmak için girmezsiniz. Ama sınavdan çıkıp yanlışlarımı gördüğümde biraz üzüldüm. Özellikle de eşit ağırlıklıda tam sıralamada kesinlikle birincilik beklemiyordum. Sayısalda rekabet çok daha ciddi olduğu için eşit ağırlık biraz daha rekabet açısından rahattı. İlk 100'e girebilmek için eşit ağırlık kolay geldi. Ben 12. sınıfta sayısal konular bitince eşit ağırlık çalışmıştım. Sınavda yerleştirmeye göre Temel Yeterlilik Testi'nde 9'uncu oldum. Sayısalcıyım fakat bu alanda 17. oldum. Sözelde 4’üncü, eşit ağırlıkta da 1. oldum." dedi.
Evleksiz, sınavda başarılı olmak için ders tekrarlarının büyük önem taşıdığını, sınava giren herkesin konulara az çok vâkıf olduğunu ancak hemen unuttuğunu belirten Evleksiz, " 9, 10 ve 11. sınıflarda çalışmayınca 4 seneyi bir yıla sığdırılması tam öğrenilmeden geçilmesine neden oluyor. Yeteri kadar tekrar yapılamıyor. Bence bu yüzden çalışmayı zamana yaymak gerekiyor. Deneme çözmek çok önemli." diye konuştu.
Bilgisayar alanında kendisini geliştirmek istediğini anlatan Evleksiz, bu yüzden de bilgisayar mühendisliği bölümünü tercih edeceğini kaydetti.
Evleksiz başarısından dolayı ayrıca, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun yardımcılarının da kendisini arayarak, başarısından dolayı tebrik ettiğini sözlerine ekledi.
Ümit Can Evleksiz'in babası Turgut Evleksiz de oğlunun başarısından heyecan duyduğunu ve mutlu olduğunu söyledi.
Oğlunun anlayışlı biri olduğunu anlatan baba Evleksiz, onun araştıran teknolojiye ve bu alandaki gelişmelere önem veren bir öğrenci olduğunu kaydetti.
Anne Sabiha Evleksiz de oğlunun başarısını ailece beklediklerini, oğlunun başarısı için dua ettiğini anlatan Evleksiz, "Ben oğlumun her an yanındaydım. Beraber çalıştığımız günlerde oldu. Uykusu açılsın diye geç saatlere kadar ona eşlik ettiğim zamanlar oldu. Sürekli hizmetini ben yaptım." diye konuştu.

BAHÇELİ: MHP’NİN ŞİDDETLE LANETLEDİĞİ JOE BİDEN, CHP’NİN KAN BANKASIDIR
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ABD Başkan Adayı Joe Biden'ın açıklamalarına sert tepkisini dile getirirken, "Sayın Cumhurbaşkanı’mızı devirme amacı, terör örgütleriyle birliktelik mesajı bilinmelidir ki, müttefiklik ve stratejik ortaklık örtüsünün altına asla gizlenemeyecek, çuvalı delen mızrak iki ülke arasındaki ilişkileri ağır şekilde zedeleyecektir. MHP, Joe Biden'ı şiddetle lanetlemektedir." dedi.
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, "Türkiye’nin bölünme ihalesini açıp pazarlık usulüyle yıkım müteahhitlerine davetiye çıkaran Biden CHP’nin kan bankasıdır." görüşüne yer verdi.
Açıklamasında, ABD'nin Demokrat Parti Başkan Adayı Joe Biden'ın kabul edilemez skandal açıklamalarının ülke gündeminin ağırlık merkezine yerleştiğini hatırlatan Bahçeli, bugüne kadar darbelerin, müdahalelerin, krizlerin, terör eylemlerinin ve demokrasi karşıtı arayışların gerisinde kimlerin olduğu da esasen tescillendiğini belirtti.
Bahçeli, "Bu şahsın Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, egemenlik haklarına, millî iradenin takdir ve tercihine saldırısı ancak düşmanlık olarak değerlendirilecektir. Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı devirmeyi hedeflemesi, bunu darbeyle değil de muhalefeti destekleyip seçim yoluyla yapılması gerektiğine vurgu yapması alçak bir plandır." ifadesine yer verdi.
Demokrasiye inanan hiç kimsenin böylesi korkunç ve şeytani bir emeli cevapsız ve karşılıksız bırakmayacağını kaydeden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin ne kadar büyük ve derin bir beka sorununa maruz kaldığı iyice netleşmiştir. Dış mihrak tanımlamasının hayalî değil hakiki ve sahici bir tespit olduğu somut şekilde tevsik ve teyit edilmiştir. Müttefik kisvesine bürünmüş muhasım odakların kimliği ve yüz hatları açığa çıkmıştır. Biden'ın iğrenç ve ilkel gayesinin hemen hemen aynısı geçtiğimiz aylarda yayımlanan Rand Corporation Raporu'nda da yer bulmuştur. Muhalefete açık destek vermekten bahseden Biden'ın kimlerle, hangi zeminlerde kapalı devre irtibat ve ilişki hâlinde olduğu geldiğimiz bu aşamada gün yüzüne çıkarılmalıdır. Türkiye'ye karşı gittikçe yoğunlaşan siyasi, ekonomik ve diplomatik şantajların Evangelist Biden ve içimizdeki ortaklarıyla bağlantıları mutlak süratte tartışılmalı, vatan hainleri deşifre edilmelidir. Muhalefet partilerinin eften püften tepkileri, yasak savan açıklamaları, kuşkulu, kuruntulu ve karışık değerlendirmeleri tehdidin büyüklüğü göz önüne alındığında yetersiz niteliktedir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızı devirme amacı, terör örgütleriyle birliktelik mesajı bilinmelidir ki, müttefiklik ve stratejik ortaklık örtüsünün altına asla gizlenemeyecek, çuvalı delen mızrak iki ülke arasındaki ilişkileri ağır şekilde zedeleyecektir."

GÜN MİLLÎ ŞUURUN SANCAĞI ALTINDA TOPLANMA GÜNÜDÜR
Türkiye tam bağımsız ve bağlantısız bir ülke olduğunu vurgulayan Bahçeli, Türkiye'nin ABD'nin sömürgesi, örtülü operasyon sahası, tutsağı ve kolonisi kesinlikle olmayacağını bildirdi.
Bahçeli, şunları belirtti:
"Biden'ın aday olmadan önce yaptığı melanet konuşması yedi aylık bir maziye sahip olsa da bu kirli şahıs Türk ve İslam düşmanı olarak ülkemize şiddet ve nefret cephesi açmıştır. Bu konuşmanın niye bugün tedavüle çıktığını, başka bir ifadeyle zamanlamasını sorgulayanlar başta CHP olmak üzere kötü niyetlidir. Demokrasiden geçinen şarlatanlar, sözde yarım aydın ve yorumcular, sanatçılar, akademisyenler, aynı zamanda zillete düşen muhalefet partileri amalı, ancaklı, fakatlı cümle kurmadan, bu ortamın kime yarayıp yaramayacağını sinsi sinsi analize tevessül etmeden Türkiye'nin tarafında ön şartsız duruş göstermek mecburiyetindedir. Gün millî şuurun sancağı altında toplanma günüdür. Aksi hâlde bahse konu kategorideki herkes telafisi mümkün olmayan zan ve töhmet altında kalacaklardır. Kürt kökenli kardeşlerimizin de ABD'nin tuzak ve tahriklerine asla itibar etmeyecekleri tartışmasız inancımızdır."

BİDEN VE İPOTEKLİ UŞAKLARI REZİL RÜSVA OLMAKTAN KURTULAMAYACAKLAR
"ABD'nin Başkan adayı mertebesine ulaşmış müstevli artığının Türkiye üzerinde hesap yapması, siyasi ameliyatı aklından geçirmesi, kumpas peşinde koşması tam bir kokuşmuşluktur." diyen Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı'nın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu hatırlattı.
Hükûmet seçildiğini ve görevinin başında olduğunu da vurgulayan Bahçeli, şunları ifade etti:
"Bunları devirmeyi düşünmek ve dile getirmek demokrasi husumeti olmakla birlikte aleni bir suçtur. Bu suça ortaklık ve iş birlikçilik yapanların iki cihanda da yatacak yerleri olamayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi Joe Biden'ı şiddetle lanetlemektedir. ABD Demokrat Partisinin de aynı tutum içinde olmasını zorunlu görmektedir. Türkiye'yi uzaktan kumanda edip güdümlü ve yönetilebilir bir ülke olarak görenlerin alayı cumhur ittifakının muazzam ve müstesna iradesiyle şaşkına dönecekler, kuşkusuz kesif bir yenilgi alacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti icazet ve izinle kurulmamış, bu vasıtalarla da kutlu geleceği tayin ve hatta tahrip edilemeyecektir. Son gelişmeler kapsamında Türk milleti kenetlenmiş bir hâlde onuruna, iradesine, şerefine, istiklaline sonuna kadar sahip çıkacaktır. Cumhur ittifakı vatanını, ülkesini ve millî namusu kahramanca savunacaktır. Biden ve ipotekli uşakları rezil rüsva olmaktan da kurtulamayacaklardır."

BİDEN MAYASI VE MİZACI İTİBARIYLMA YAKAYI ELE VERMİŞTİR
Bahçeli, Biden'ın çarpık açıklamalarının siyaset ve ülke gündemini derinden etkilediğini kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biden’ın karanlık mazisi ve karmaşık müktesebatı Türkiye’nin egemenliğine ve kutlu varlığına yönelik suikast teşebbüsünün hiç de tesadüfi olmadığını çok net gözler önüne sermiştir. ABD’nin Başkanlık makamına talip bir siyasetçinin müttefik bir ülke hakkında akla ve hayale sığmayacak değerlendirmelerde bulunması hiçbir şekilde masum ve mazur gösterilemeyecektir. Bahse konu şahsın Obama döneminde ABD’nin Başkan Yardımcılığı görevini üstlenmesi, son yedi ay içinde Demokrat Partiden Başkan adaylığı seviyesine ulaşması elbette Türkiye karşıtı sözlerini ciddiye alınmasını gerektirmektedir. Geçmişte ülkemize reva görülen baskı ve dayatmaların Obama ve Biden’ın döneminde daha da şiddet ve sürat kazandığı millî hafızalarda kayıtlıdır. Orta Doğu’ya düzenlenen sistematik ve kanlı saldırıların, Türkiye aleyhine terör örgütleriyle kurulan bağ ve bağlantıların bilhassa bu iki lekeli ismin iktidar zamanına rastladığı gayet iyi bilinmektedir. Dahası 15 Temmuz hain FETÖ darbe teşebbüsünde ABD’nin o tarihteki yönetiminin ne kadar tazyik ve tesirinin olduğu bir başka muammalı ve şaibeli tartışma konusudur. Bir ülkenin seçimle göreve gelmiş Cumhurbaşkanı’nı devirme hedefi neresinden bakılırsa bakılsın hem demokrasi düşmanlığı hem de darbeciliktir. Biden mayası ve mizacı itibarıyla yakayı ele vermiştir. Özellikle 1945 yılından beri Türkiye’nin içine düştüğü sosyal, siyasal ve ekonomik buhranların iç mihrak ayağı olduğu kadar sevk ve idare noktasında bulunan dış mihrak ayağı da vardır ve bilinmektedir."

TÜRK VE TÜRKİYE DÜŞMANLARI ULU ORTA ORTAYA ÇIKMIŞTIR
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
"Bu kapsamda dış mihrak vakıasını hayalî olarak gören mağlup ve müflis siyasi garabetlerin Türkiye’nin yakın tarihinde önemli görevler üstlenmiş olmaları düşündürücü ve üzüntü verici bir başka açmazdır. Yakın tarihimiz aynı zamanda darbeler tarihidir ve bu tarihin içinde dost görünen, müttefik olduğunu iddia eden ülke ve ülkelerin tezgâh ve kumpasları iç karartıcı derecede fazladır. Millî Mücadele yıllarında bileğimizi bükemeyen, yüreğimizi teslim alamayan, bağımsızlığımızı tasfiye edemeyen haçlı zihniyeti, ilerleyen yıllarda dolaylı vasıtalarla Türkiye’nin yıkımına odaklanmış, bu nedenle de saçtığı zehri kızılcık şerbeti diye yutturmaya çalışmıştır. Biden çürük ifadeleriyle yetiştiği sömürgeci muhitin bütün dokusuna nüfuz eden zalim ve hunhar anlayışı hezeyan içinde temsil ve tescil etmiştir. Türkiye yükseldikçe, ayak bağlarından kurtuldukça, kendi kaderine sahip çıkıp kendi geleceği hakkında tek belirleyici oldukça zalimler dimağlarında sakladıkları alçak senaryoları gün ışığına çıkarmaya başlamışlardır. Düne kadar demokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi parlak kavramların içine döşenen, yalan ve riyayla süslenmiş aldatıcı sözlere iliştirilen emperyalist arzular geldiğimiz bu aşamada volkan ağzı gibi patlamıştır. Türk ve Türkiye düşmanlığının şifresi artık kırılmış, failler, figüranlar ve fiilleri ulu orta meydana çıkmıştır. İktidar olmak için ruhunu iblise bile satmaya hazır vaziyette bekleyen köksüz ve kimliksiz devşirmelerin küresel güç merkezlerinde icazet arayışları, sadece iktidarın değil Türkiye’nin de kaybına hizmetleri çürümüş Biden kadar tehlikeli bir vaka olarak karşımızdadır."

BAHÇELİ: İDAM CEZASI MUTLAKA GÜNDEME ALINMALIDIR

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dünya genelinde idam cezasını uygulayan ülke sayısının 56 olduğunu hatırlatarak, "Türkiye’nin toplumsal dirliği, insan hak ve güvenliği, ilaveten hukuksal istikrar açısından idam cezası mutlaka gündeme alınmalıdır. Bebek katilleri, sapıklar, alçaklar, tecavüzcüler layık oldukları cezalara çarptırılmalıdır.” dedi.
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Açıklamasında, idam cezasını yeniden gündeme getiren Bahçeli, "MHP idam cezası meraklısı değildir. Ne var ki; korku sınırını geçen suç ve suçlularla mücadelenin başarıya ulaşabilmesi maksadıyla içinden geçtiğimiz süreçte başkaca bir yol ve seçenek olmadığı da nettir, nitekim alternatifsizdir." ifadesine yer verdi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin çok tartışılmaya başlayan açıklaması şöyle:
"Türkiye mücavir bölgelerde yaygın ve yoğun sorun alanlarıyla boğuşurken, aynı anda kahramanlık ve kararlılıkla da duruş ve mücadele sergilemektedir. Akdeniz ve Ege’de Yunanistan, Fransa ve bazı bölge ülkelerinin sahne alan mütecaviz emellerine muazzam bir direniş gösterilmektedir. Türkiye hakkın ve hukukun yanında, zalimin, teröristin ve müstevlinin karşısındadır. Dış politika alanında yaşanan tehlikeli gerilim ve tehdit dozajı yüksek kutuplaşma her türlü ihtimali de açık hâle getirmektedir. Husumet ve hıyanete tavizsiz müdahale hakkımız elbette hem uluslararası hukukun hem de egemen devlet çıkarlarımızın bihakkın gereğidir. Bir tarafta bu kadar sıcak gündem ve gelişmeler yaşanıyorken diğer tarafta şiddet, cinayet, taciz, tecavüz vakalarında kahredici artışlar gözlemlenmektedir. Karşımızdaki tablo alarm verici niteliktedir. İnsanın kanını donduran, vicdanları kanatan, sabır ve tahammül ölçülerini berhava eden en ağır suçlara her gün şahit olunmaktadır. Gazetelerin üçüncü sayfaları, televizyon ekranları, internet siteleri, sosyal medya platformları feci ve felaket dolu haberlerle dolup taşmaktadır. Kadına şiddetin yanı sıra çocukların güpegündüz kaçırılmaları, vahşete kurban edilmeleri, hatta cinsel istismara uğramaları maşeri vicdanı yaralarken, aynı zamanda büyük bir hüzne ve hüsrana da neden olmaktadır. Hükûmetimizin ve özellikle İçişleri Bakanımızın olağanüstü çaba ve gayretine rağmen şiddet olaylarının, en küçük sebepten doğan silahlı kavga ve anlaşmazlıkların her an vuku bulması toplumsal huzur ve ruh hâlini vahim derecede rahatsız etmektedir. Sivil toplum kuruluşların, üniversitelerin, ahlak sahibi millî aydınların bu sancılı duruma duyarlılık göstermesi şattır. Sabilerin, emzikli bebeklerin, henüz bıyığı terlememiş yavruların acımasızca katli insanım diyen herkesin kederlendirip yüreğini titretmektedir. Suçsuz günahsız çocuklarımızın gün aşırı medyaya yansıyan cinayetlerine, intihar süsü verilmiş kadın ölümlerine göz yummak, sessiz kalmak, tepkisiz durmak ne insani emanetlerle ne de inanç ve kültür müktesebatımızla asla bağdaşmayacaktır. Zulme suskunlukta zulümdür. Bu karanlık tablonun aynısıyla devamı ise mümkün değildir. Acilen ve mutlaka yasal, idari, sosyolojik, psikolojik ve manevi tedbirlerin sırasıyla alınarak tatbik ve temin edilmesi gerekmektedir. Mesele insan onuruyla ilgilidir, can ve mal güvenliğiyle ilişkilidir."
MHP İDAM CEZASI MERAKLISI DEĞİLDİR
Açıklamasında MHP'nin idam meraklısı bir parti oymadığını vurgulayan Bahçeli, şu ifadelere yer verdi:
"Milliyetçi Hareket Partisi iç yaralayıcı gelişmeleri endişeyle takip etmektedir. Kalıcı ve köklü önlemleri almak ertelenemez bir mecburiyettir. İlk başta akla gelen ve makul bir şekilde tartışılmasında fayda bulunan cezai yaptırımların arttırılması, derinlikli ve tesirli hâle getirilmesidir. Bu konuda idam cezasının hukuk mevzuatımıza tekrar alınması iğrenç ve ilkel suçların işlenmesini caydırabilecektir. Çocukları, kadınları, masum ve mazlumları en aşağılık yöntemlerle hedef alan canilerin, katillerin, insanlık düşmanlarının fiillerine karşılık gelen cezaların adil ve orantılı tespiti millî birlik ve dayanışma şuurunun istikbali açısından zorunluluktur. Dünya genelinde idam cezasını uygulayan ülke sayısı şu an itibarıyla 56’dır. İdam cezasını adi suçlar için kaldıran ülke sayısı 8, bu cezayı kaldırmadığı hâlde uygulamada cezaların infaz edilmediği ülke sayısı da 28’dir. Türkiye’de idam cezası 3 Ekim 2001 tarihli 4709 Sayılı Kanunla ‘Savaş tehdidi ve terör suçları hâlleri dışındaki suçlar’ için mevzuatımızdan çıkarılmıştır. 3 Ağustos 2002 tarihli 4771 Sayılı Kanun ile de ‘Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç’ şartı ile yeni bir düzenleme yapılmıştır. Arkasından 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 Sayılı Kanun ile İdam Cezasıyla ilgili maddeler Anayasa’dan ayıklanmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 Sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu’ndan idam cezası ile ilgili maddeler çıkarılmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 103’üncü maddesinde düzenlenen ‘Çocukların Cinsel İstismarı’ başta olmak üzere, yine aynı Kanunu’nun 6’ıncı bölümünde yer alan ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ ile 309’uncu maddede düzenlenen ‘Cebir ve Şiddet Kullanarak Anayasa’nın Öngördüğü Düzeni Ortadan Kaldırmaya Çalışmak’ suçları hakkında idam cezası getirilmesi önyargısız şekilde değerlendirilmelidir. Hiçbir insanımız heba ve israf edilmemelidir. Bilindiği üzere, Türkiye, 2003 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek Ölüm Cezalarının Kaldırılmasına İlişkin 6 No’lu Protokolü imzalamış, ardından da ‘Ölüm Cezasının Her Koşulda Kaldırılmasına İlişkin’ 13 No’lu Protokol’ün onaylama işlemlerini tamamlayarak yürürlüğe koymuştur. Ancak Türkiye’nin toplumsal dirliği, insan hak ve güvenliği, ilaveten hukuksal istikrar açısından idam cezası mutlaka gündeme alınmalıdır. TBMM’nin 1 Ekim 2020 tarihinde açılmasıyla birlikte milletimizin haklı beklentisi muhterem vekillerinin mutabakatıyla çözüme kavuşturulmalı, bebek katilleri, sapıklar, alçaklar, tecavüzcüler layık oldukları cezalara çarptırılmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi idam cezası meraklısı değildir. Ne var ki korku sınırını geçen suç ve suçlularla mücadelenin başarıya ulaşabilmesi maksadıyla içinden geçtiğimiz süreçte başkaca bir yol ve seçenek olmadığı da nettir, nitekim alternatifsizdir. Türkiye tam bağımsız bir ülkedir. Karar ve iradesi üzerinde hiçbir gölgeyi kabul etmeyecektir. İdam cezasının uygulanmasında ölçülülük ilkesine bağlı kalarak, verilen cezanın işlenen suç ile denge ve orantısı kurulacak, şiddet ve dehşet selinin önü alınmış olacaktır."